Hayrola, bu ne panik, bu ne telaş? 
Türban türbana, cüppe cüppeye, sakal sakala dolanmış, bir gürültüdür kopuyor! 
Meğerse halkımızın bir kısmı Haremin ne olduğunu hiç bilmiyorlarmış. yıldır?! 
İlk defa, Sultan Süleyman'ı, "Muhteşem Yüzyıl" dizisi sayesinde öğrenmişler?!
74.000 kişi "ecdad"larımızın mahremine girmeyin demiş. 
Peki sen daha önce bu Mustafa'yı tanır mıydın? 
Hayır! 
Damat İbrahim Paşa, Makbul İbrahim Paşa, maktul İbrahim Paşa'nın dizideki 
Süleyman'ın (artık hangisinin ise) dizinin dibindeki İbrahim olduğunu biliyor 
muydun? 
Hayır!
Şehzade Mustafa ile annesinin türbelerinin Bursa Muradiye'de olduğunu biliyor 
muydun? 
Hayır! 
Sonra Haremi anlatanlara kızarlar, Sultanlarının özel hayatı derler de ama 
telefonu dinlenen kişinin de bir özel hayatı olduğunu kabul etmezler. 
74 bin kişi bu işe kızmış ve RTÜK'e başvurmuş! (Ne kadar doğru bilemeyiz ya!)
Eeee millet hassas...
Şu bizim muhteşem sekiz yılda insanların yatak odalarına girildi, 
kadınlarının-kızlarının mahrem bantları yandaş medyaya dağıtıldı, iç 
çamaşırlarının olduğu çekmeceler taşındı...
Hassas vatandaş rahatsız olmadı...
  
Ama dizide Kanuni Sultan Süleyman'ın mahremiyetine girildiğine kızdı...
Dizide gördüğünüz o sevimli küçük Veliaht Mustafa var ya...
İleride Sultan Süleyman onu boğduracak... Koklayarak öptüğü bebeğini, dilsiz 
cellatlar boğarken de hırıltılarını yan çadırda dinleyecek...
İyi mi?..
 
"Muhteşem Yüzyıl" dediğiniz, yağmaya ve istilaya dayalı ekonomisi, bebek yaşta 
annesinden-babasından koparılmış devşirmelerden ordusu, adı ve kimliği 
değiştirilmiş insanlardan oluşan devleti, saçından sürüklenerek getirilmiş 
elkızlarının hamama sokulup sokulup padişaha sunulduğu, kalanlarının 
paylaşıldığı, babanın oğlu, kardeşin kardeşi boğdurduğu ve ha bire kafaların 
kesildiği öyle bir yüzyıl işte...
Eksik bile; ya sarayın "oğlan"larını gösterselerdi... 

Ve dizide "milli ve manevi değerlerin rencide edilmesine" kızdı demek ki hassas 
vatandaş...
Atatürk'e televizyonda hakaret ettiler, kılı kıpırdamadı...
"Türk" kelimesini ekranlarda aşağıladılar, tınmadı...
Cumhuriyetimizi tekmeliyorlar, alınmadı...
Ama diziye bakınca "milli ve manevi değerleri" incindi...
hassas vatandaşın... 
Harem veya başka bir deyişle çok eşlilik nerede varmış? 
Önce Araplarda daha sonra doğal olarak Müslümanlarda değil mi?
Hz. Muhammed çok eşli değil miydi, yani Haremi yok muydu? 
Gelelim Halifelere;
Hz. Ebubekir çok eşli değil miydi?
Hz. Ömer çok eşli değil miydi?
Hz. Osman çok eşli değil miydi?
Hz. Ali Hz. Fatma'dan sonra çok eşli bir hayata geçiş yapmamış mıydı?
Özetle Halifelerin de Haremleri vardı ve de o kültürün gereği evlerinde evlat 
edindikleri genç erkekler de vardı. İcabı halinde evlatlıklarının karılarını da 
Haremlerine alırlardı. 
Milletimiz bunlara kızmıyor bir TV filmine ateş püskürüyor. 
Çünkü milletimiz tarihi bilmiyor. Bildiğini zannedenlere ise yalan yanlış 
şeyler öğretilmiş ki en tehlikelileri bunlar. 
ABD Irak'ı işgal ettiğinde,  Amerika'nın yedi iklim toplaması özgürlük 
savaşçısı, demokrasi havarisi askerleri özgür müslüman kadınlara-kızlara 
camiler içinde toplu tecavüzler ediyorlarken,  müslüman erkeklerden de  tık 
çıkmadığı gibi, tecavüzcü haçlılar, Türkiye'nin Başbakanlık koltuğunda oturan 
imam recep  tarafından hayır dualarla kutsanıyordu. 

Daha da ötesi bu imam,  toplu tecavüzcülerin başkanlarıyla aynı işgal planına 
hizmet ettiklerini," Ben BOP'un Eş Başkanıyım" diyerek dünyaya ilan eden bir 
imam!
İşgal, toplu tecavüz toplu katliam,  yağma organizasyonunun eş başkanı imam 
recep! kıldırır!

İmam demişken,  
İmam yeniden toplumun önderi yapılmaya çalışılıyor. 
Neden mi? 
*** 
Şundan: 
Öğretmen öğretir, imam yönetir. 
Öğrenen insan istenmiyor. 
Öğrenen insan 'neden' diye sorar. 
Öğrenen insan 'nasıl' diye sorar. 
Öğrenen insan soru sorar, soru yaratır. 
Oysa, 
yönetilen insan kabul eder, 
yönetilen insan sormaz, 
yönetilen insan dinler, kabul eder, itaat eder. 
Demokrasinin temeli, 
öğrenen, soran, kabul etmeyen insandır. 
Otokrasinin temeli ise, 
yönetilen, kabul eden, sormayan, itaat eden insandır. 
Bir yerde yönetimin nasıl insan istediğine bakın, 
oradaki sistemin adını bulacaksınız. 
*** 
Eksen belli olmuştur: Cemaatin itaat kültürü. 
Yöntem belli olmuştur: Susturma, sindirme, ürkütme. 
Yön de belli olmuştur: Din temelli otokrasi. 
1923 Cumhuriyeti'nden vazgeçilip geçilmeyeceği de 
2011 yılında belli olacaktır. 
Bilanço, işte budur. 
AMA; 
Teslimiyet, biat, kadercilik bize göre değil hafız... 
İlim, bilim, mantık, fikir isteriz... 
Tanrı'nın tutup da nimetlerini, şu düzenbazların eliyle bize
göndermeyeceğini bilecek kadar aklımız var... 
Karanlığı sevmeyiz biz... 
Çöktüğünde üzerimize zindan karası, belki biraz bocalarız ama...
Marşımız var bağıracağız: "Güneş ufuktan şimdi doğar..."
Eğer; Hak haksızlıktan yüce, sevgi nefretten üstün, aydınlık karanlıktan 
güçlüyse...
Çaresi yok usta...
Biz kazanacağız...

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
To unsubscribe from this group, send email to 
gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
For more options, visit this group at 
http://groups.google.com/group/gugukluhayat?hl=en.

Cevap