* Türkiyede Etnik Dağılımlar... <#mozTocId510416>
      o Örneğin, <#mozTocId723303>
      o Güney Doğu ve Doğu Anadolu’da bir çok yörede aşiret mensubiyeti,
        Türk, Kürt, ya da Arap olmaktan önce gelir. <#mozTocId838896>
      o İSTANBUL <#mozTocId619943>
      o Etik Bakış <#mozTocId810889>
      o Etik bakış ve Lazlar <#mozTocId704420>
      o Etik bakış ve Zazalar <#mozTocId450892>
      o Toplumsal ilişkiler sürekli olarak Zazalara Kürtlüğü empoze
        etmiştir. <#mozTocId551573>
      o Etnik Kimliğin Değişkenliği: <#mozTocId76715>
      o 24 Oğuz boyundan biri olan Avşarlar'ın bir bölümünün yanı sıra,
        Döğerler, Kalaçlar, Kikiler, Türkanlar, Karakeçililer
        Kürtleşmişlerdir. <#mozTocId982536>
      o ÜST KİMLİK <#mozTocId459605>
      o Çerkezler <#mozTocId388156>
      o Etnik mozaik kavramı ve Fransa Örneği <#mozTocId56026>
      o "Fransa'nın tarihsel birliği için, Brötanca'nın ortadan kalkması
        gerekmektedir." <#mozTocId40790>

Merkezi Amerika’da olan Ethnologue data from : Languages of the World
kuruluşunun P.A. Andrews tarafından hazırlanan raporu kaynak alınmıştır.
BU YAZI 2007 TARİHLİ BİR HABERDEN ALINTILANMIŞTIR VE GÜNCEL DEĞİLDİR.


  Türkiyede Etnik Dağılımlar...

Kürt KÖKENLİ nüfusun %8 olarak kabul edilmesi, Kürtlerin 15-20 milyon
olduklarını savunan çevrelerin tepkisine yol açabilir. Ancak şunu
belirtmek gerekir ki, yerli yabancı hiç bir ciddi araştırmacı ya da
kurum Kürt nüfusu böylesine abartılı rakamlarla ifade etmemektedir.
Ayrıca çok sayıda ciddi veri %8'lik oranı doğrulamaktadır...

Türkiye’deki Kürt nüfusu gerçek dışı göstermenin maksat dışında hiç bir
anlamı yoktur.

Türkiye’deki Kürt kökenli nüfusun 6-7 milyon olması hiç bir şekilde Kürt
kimliğini inkar için bir gerekçe teşkil etmediği gibi, Kürtlüğe en ufak
bir saygısızlık göstergesi olarak da algılanamaz...

1985 nüfus sayımındaki belirlemeye göre Doğu ve Güney-doğudaki halkın
(9.903.000 kişi) sadece 2.766.000ı Anadil olarak Kürtçe’yi bildirmiştir.
Kalan %72lik bölümün anadili Türkçe’dir.


    Örneğin,

a) Konda A.Ş.'nin İstanbul araştırmasında ana-baba tarafından Kürdüm
diyenlerin oranı %7.6 dır. Akraba ilişkileri dahil edildiğinde bu oran
%13.1 olmaktadır. Ancak bunların sadece %4' lük bir bölümü hissen-kalben
Kürdüm demektedirler.

b) 1993 de TÜSES'in yaptığı araştırmada Kürt olarak belirlediği gurubun
genel seçmen sayısı içindeki oranı %9.8 dir

c) Tarafgir verilerin etkisinde olduğu bilinen M.M.Van Bruinessen'e göre
dünyadaki Kürt sayısı 15-16 milyon Türkiye'deki Kürtlerin sayısı 7-8
milyondur.

d)Javed Ensari'ye göre dünyadaki Kürtlerin nüfusu 15 milyon civarındadır
ve bunların %25'i, 3.375.000'i Türkiye'dedir.

e) Doktora çalışmasında Kürtlerle ilgili nüfus tahminlerini
karşılaştırmalı olarak değerlendirmiş olan M.Fany'nin 1930 yılı için
Türkiye'de belirlediği Kürt sayısı 1 milyondur. Bu sayısının o günkü
Türkiye nüfusu içindeki payı %6.6 dır

f) Almanya'da yayınlanan uluslararası nitelikli /*"Der Fisher
Weltalmanach 95"*/ adlı eserde dünyadaki Kürt nüfusu yaklaşık 16 milyon
olarak verilmiş, Türkiye'de ki Kürt sayısı 6.2 milyon olarak
gösterilmiştir.

g) 1985 nüfus sayımındaki belirlemeye göre Doğu ve Güney-doğudaki halkın
(9.903.000 kişi) sadece 2.766.000'ı Anadil olarak Kürtçe'yi
bildirmiştir. Kalan %72'lik bölümün anadili Türkçe’dir.

Ağaç işinin toplumsal bir meslek olarak yaygın olduğu Tahtacılar, aşiret
organizasyonu itibariyle farklı bir toplumsal yapıya ve özgün bir yaşam
tarzına sahip Yörükler Türklerin alt gurupları olarak tasnif edilebilirler.


    Güney Doğu ve Doğu Anadolu’da bir çok yörede aşiret mensubiyeti,
    Türk, Kürt, ya da Arap olmaktan önce gelir.

AutoResizeImage.mailbox:///Z:/PortableApps/ThunderbirdPortable/Data/profile/Mail/Local%20Folders/AKorunmali.sbd/ASIRADA?number=160070731&part=1.2&filename=image001.jpgÜlkemizde
Çerkez olarak tanımlanan gurubu oluşturan unsurları bu üst kimlikte
birleştiren etken, çarlık Rusyasınca 1864te topluca sürgün edilmiş
olmalarının yarattığı büyük acı ve dayanışma duygusudur.

Türkiye deki Çerkezler esasen dilleri ve soyları tamamen farklı çok
sayıda Kuzey Kafkas topluluklarıdır. Bu yüzden 64 farklı Kafkas derneği
vardır.

Çerkezistan esasen küçük bir bölgeyi kapsamasına karşın Türk hükümeti
gelen herkesi Çerkez kabul etmiştir.


    İSTANBUL

1993 yılında Konda özel araştırma şirketinin İstanbulda 15.500 kişi
üzerinde yaptığı araştırma. Soru /*" "*/siz kendinizi ne hissediyorsunuz?"

İstanbul nüfusunun %61.4'nün kendisini Türk, %18.44'ünün ise
/*"farklı"*/ kökenden kabul etmiştir.% 21.11' lık gurup ise
/*"karışık"*/ kökenlidir. Bu gurubun akrabalık ilişkileri büyük
çoğunlukla Türklerledir.

% 61.40 Türk

% 13.30 Kürt

% 6..81 Balkan Kökenli

% 5..75 Kafkas kökenli

% 8..77 Laz

% 1..39 Hıristiyan Azınlıklar

% 2..57 Arap


    Etik Bakış

Etik bakış, dışındaki bir gurubun, bir başka gurubu tanımlamasıdır.
Örneğin: Türkiyede büyük çoğunluk bütün Karadenizlileri Laz, ( KOCAMAN
BİR YANLIŞ )

Doğuluların büyük bölümünü Kürt olarak tanımlar. (KOCAMAN BİR YANLIŞ)

Bu etik bakıştır.

Etik bakış, bilimsel temelden uzak, genelleme şeklinde kaba bir
görüştür. Bu nedenle, emik bakış gibi geçerli ölçülere dayanmaz. Ülkenin
etnik yapısının değerlendirilmesinde fazlaca bir önem taşımaz.

Etik bakış, genellikle çoğunluk egemen unsurun önemsemediği azınlık
gurupların kimliklerine ilişkin görüşüdür. Etik bakış, ülkenin etnik
yapısının değerlendirilme- sinde önem taşımasa da, çoğunluğun bakışı
olarak etnik guruplar arası ilişkilerde etkindir.

Özellikle, devlet politikalarının belirlenmesinde etkin olabilen etik
bakış, ayrıca gurupların kimlik değişiminde de rol oynayabilir.


    Etik bakış ve Lazlar

Aşağıdaki iki örnek emik ve etik bakış farklılığını ve de etik bakışın
gurup kimliği değişimindeki rolünü açıklayıcıdır.

Bugün, ülkenin bir çok yöresinde Laz olarak tanımlanan insanlar mevcuttur.

Ancak yerli kavramı içinde Laz sadece Rizenin Pazar, Arhavi ve Hopa
üçgeni içinde küçük bir guruptur. Oysa toplum her Karadenizliyi Laz
olarak görür.

Toplumun Laz olarak tanımladığı halkın büyük çoğunluğu Laz
yakıştırmasını reddeder. Konunun uzmanı yabancı bilim adamları da
yaptıkları kapsamlı araştırmalar sonucunda Karadeniz bölgesi halkının
Pazar, Arhavi, Hopa yöresi dışında Lazlığı kabul etmediklerini ve Laz
olmadıklarını ortaya koymuşlardır.

Bennighaus, Meeker Zonguldak Ereğlisinden başlayarak, Rizenin Pazar
ilçesine gelinceye kadar her yörenin kendisinin bir doğusundaki yöreyi
işaretle, kendilerinin Laz olmadıklarım belirttiklerini tespit etmişlerdir.

Dolayısıyla etik bakışla kalabalık bir gurup olarak görülen Lazlar,
gurubun kendi tanımıyla küçük bir etnik guruptur.


    Etik bakış ve Zazalar

Zazaların durumu daha ilginçtir. Zazalar tarih boyunca kendi
kimliklerinde onurla direnmiş, ne Türklüğü ne de Kürtlüğü benimsememiş
bir topluluktur.

Zazaları inceleyen ciddi bütün bilim adamlarının ortak görüşü; Zazaların
Kürt ve Zazacanın Kürtçe'nin bir lehçesi OLMADIĞI yolundadır. Bu görüşü
paylaşanlar arasında Kürdolojinin babası kabul edilen V.Minorsky,
O.Mann, David Mc Kenzie, Sasuni, Haddank, Prof.Goichie Kojima gibi
otoriteler de mevcuttur..

Ancak Zazaların önemli bir bölümü bugün Kürt üst kimliğini
benimsemektedirler. Dillerinin Kürtçe'den farklı olmasına ve
kökenlerinin Kürt olmadığı bilim adamlarınca ortaya konmasına ve daha
önemlisi tarihte Kürtlüğe karşı kimliklerini duyarlı bir şekilde
savunmuş olmalarına rağmen; Zazaları Kürt kimliğine iten, kendilerini
kuşatan toplulukların etik bakışı ve devletin bu bakış doğrultusundaki
tavrı olmuştur.

Osmanlıdan bu yana Devlet ve toplum Zazaları Kürt olarak tanımlamıştır.


    Toplumsal ilişkiler sürekli olarak Zazalara Kürtlüğü empoze etmiştir.

Osmanlı'dan günümüze devletin padişahı, tımar beyi, paşası, kadısı,
kaymakamı, jandarması, tahsildarı, öğretmeni,hakimi, savcısı Zazaları
Kürt olarak görmüştür. Sonuç olarak daha 50 yıl öncesine kadar Kürtlüğü
reddeden Zazaların büyük bir bölümü bugün üst kimlik olara Kürtlüğü
benimsemişlerdir.

Ancak Zazalıklarını Kürtlükle eşdeğer bir kimlik olarak sürdürmektedirler.


    Etnik Kimliğin Değişkenliği:

Etnik kimlik pek çok nedene bağlı olarak süreç içinde değişkendir. Tarih
içinde, kendi dönemlerine damgasını vurmuş sayısız etnik gurup bugün
/*"kimlik"*/ olarak silinmiştir. Hunlar, Hititler, Sümerler, İskitler,
bugün hiç bir etnik gurubu tanımlayan kimlikler değildir. Bu isimlerle
anılmış olan topluluklar elbette toptan yok olmadılar. Başka
topluluklara karışmış olarak ırki nitelikleri bugünkü toplumlar içinde
devam etmekte ise de etnik gurup nitelikleri kaybolmuştur.

Günümüz Türkiye’sinde bile, yakın bir geçmişe dayanan etnik kimlik
değişiminin pek çok örneği mevcuttur. Araştırmalarla kanıtlanmıştır ki,
bir çok öz be öz Türk unsur Kürtleşmiştir.


    24 Oğuz boyundan biri olan Avşarlar'ın bir bölümünün yanı sıra,
    Döğerler, Kalaçlar, Kikiler, Türkanlar, Karakeçililer Kürtleşmişlerdir.

Bunların içinde Urfa Karakeçilileri, bugün Batı Anadolu'daki
akrabalarının da çabalarıyla Türk kimliklerini yeniden keşfetmekte ve
Türklüğe dönmektedirler. İbrahim Paşa'nın zorla Milli Aşiretine
bağlayarak Kürtleştirdiği Türkanlar da kimlik değişimine bir başka
örnektir.

ürtleşen Zazalar kimlik değişiminin bir başka günümüz örneğidir.
Svanberg'in belirttiği gibi /*"bir etnik gurubun NE OLDUĞUNDAN çok, NE
ZAMAN, yani NE GİBİ KOŞULLAR ALTINDA var olduğu"*/ önemlidir.


    ÜST KİMLİK

Üst kimlik çoğu kez yanlış tanımlanmakta ve kavram kargaşasına yol
açmaktadır. Doğru tanımın iyi anlaşılabilmesi için aşağıdaki örneklerin
iyi değerlendirilmesi gerekir.

Kendi kökenine, geleneklerine bağlı, etnik kimliğiyle onur duyan bir
Çerkez çağdaş vatandaşlık bilincinin ve toplumla bütünleşme ihtiyacının
gereği olarak kendisini Türk olarak tanımlamakta hiç bir sakınca
görmeyebilir..

Egemen unsurun kimliğinin temsili önemini benimser. Bu durumda Türklük
bu Çerkez için bir /*"üst"*/ kimliktir. Bir başka Çerkez köken bilincine
ve onuruna sahip olmakla birlikte, kuşaklardır bu topraklarda
yetişmenin, egemen kültürle yoğrulmanın sonucu olarak kendini Türk
olarak duyumsayabilir ve Türk kimliğini üstün tutabilir.

Bu anlamda Türklük bu Çerkez için artık /*"üst"*/ kimlik değildir. Üst
kimliği tartışanların sık sık düştükleri yanlış üst kimliğin değişik
/*"algılanma"*/ düzeylerini, ve kişilerin kendi tercihlerini göz ardı
ederek, insanlara kendi ölçüleriyle kimlik biçme yanılgılarıdır.

Bazı köşe yazarları ise bu yanlışa ek olarak bir de /*"yerli"*/,
/*"sonradan gelme"*/ yani otoktonluk gibi bilim dışı ölçüler ekleyerek
kendi kafalarına göre /*"üst"*/ kimlikler yaratmaktadırlar.

Üst kimliğin, ne /*"azlık"*/, /*"çoklukla"*/ ve ne de /*"yerli"*/
/*"göçmen"*/ olmakla ilgisi yoktur. Üst kimlik tamamıyla gurubun kendine
bakışı, egemen unsuru algılayışıyla ilgili bir tanımlamadır.

Üst kimlik, en kısa tanımıyla /*"rıza ile kabul edilen ortak
temsili"*/kimliktir.


    Çerkezler

1965 Genel Nüfus Sayımında anadili Çerkez dillerinden olanların oranı
%0.19, ikinci dili Çerkez dili olanların oranı %0.15 dir. Bu sayım esas
alındığında Çerkez kökenli nüfusun genel nüfüs içindeki payı %0.34
olarak görülmektedir.

Aynı oran bugünkü nüfusa uygulanırsa Çerkezlerin nüfusu yaklaşık 200.000
olmaktadır.

Ancak değişik kaynaklardaki verilerle birleştirildiğinde Çerkez kökenli
nüfusu 1.000.000'un üzerinde kabul etmek gerekir.

Çerkez kökenli nüfusa ilişkin olarak ÖZBEK'in tespiti 1984 yılı için
1.100.000 dir.

Bu arada tarihi veriler incelendiğinde Türkiye'deki Çerkez kökenli
nüfusu 1.5 milyon civarında kabul etmek mümkün olmaktadır. Kuzey Kafkas
ülkelerinin Çarlık Rusya'sına karşı verdikleri destansı bağımsızlık
savaşı 1864'te büyük bir kırıma dönüşen yenilgiyle sonuçlanmış ve Ruslar
Çerkezleri sürmüşlerdîr. O günkü verilere göre sürülen nüfus farklı
kaynaklara göre 600.000 ile 1.500.000 arasında değişmektedir. Ancak
büyük sefalet içinde gerçekleşen göç sonucu Osmanlı topraklarına ayak
basabilenler 400.000 civarında gösterilmektedir. Osmanlı topraklarına
gelen Çerkezler; Balkanlar, Suriye , Mısır, Filistin, ve Anadolu da
iskan edilmişlerdir. Anadolu'ya iskan edilen nüfus 150-200.000 olarak
tahmin edilmektedir.

Bunların büyük çoğunluğu Adigeler sonra Abhazlar ve 20.000 civarında
Ubık'la, 3000 aile Çeçen-İnguş, Türk asıllı Bolkar ve Karaçaylardır.
Asetinler ve Dağıstanlılar da diğer küçük guruplardır.

Çerkezler, kendi soylarından oluşan köyler kurmuşlar ve doğal
asimilasyona uzun süre direnmişlerdir. Ancak Müslüman olmaları ve
kentleşmenin hızlanması sonucu büyük ölçüde dillerini unutmuşlar ve Türk
toplumuyla bütünleşmişlerdir.

Yapılan araştırmaların hemen hemen tamamı göstermektedir ki Çerkez
kökenli unsurlar için Türk kimliği köken kimliklerinden önde
gelmektedir. 1993 yılında İstanbul'da yapılan araştırmada ana ve baba
tarafından Kafkas kökenliyim diyenlerin oranı %2.19'dur. Ancak bunların
sadece %0.46 si kimlik olarak Çerkezliğe bağlı olduklarını belirtmişlerdir.


    Etnik mozaik kavramı ve Fransa Örneği

Uluslararası bir örnek olarak Fransa'ya bakmak yeterlidir. 1978
istatistiklerine göre Fransa'da 17 etnik gurup mevcuttur. Üstelik bu
sayı Andrews'ün yaklaşımıyla 80'ni aşmaktadır.

Söz konusu 17 gurubun genel nüfus içindeki oranı %19'dur ve bu
guruplardan 16'sının nüfusu 100.000'in üzerindedir. (Türkiye'de etnik
gurupların toplam nüfus oranı % 11.87 ve nüfusları 100.000 üzerindeki
gurup sayısı sadece 5 tir..) Böyle bir tabloya rağmen Fransa'da ne
mozaik sözü edilir, ne de Fransa için /*"mozaik"*/ nitelemesi yapılır.

Fransa haklı olarak mozaik nitelemesini reddettiği gibi, milli azınlık
kavramını da benimsememektedir. Fransa 1992 yılında anayasasının 2nci
maddesini /*"Fransızca Cumhuriyetin anadilidir."*/ şeklinde değiştirmiştir.

Avrupa Konseyi çerçevesinde oluşturulan ve 11 üye ülkenin imzaladığı
/*"Bölgesel ve Azınlık Dilleri Şartı"*/na taraf olmamıştır. Fransa
Anayasa Kurulu 1991 deki kararında Fransa halkının unsuru Korsika halkı
ifadesini anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir. Üniter bir devlet
olarak milli bütünlüğünü 100 yıla aşkın bir süre önce pekiştirmiş olan
Fransa'nın etnik guruplara bakışı hiç değişmemiştir.

1925 yılında devrin Milli Eğitim Bakanı A de Monzie bu bakışı şu
sözleriyle özetlemiştir.


    /*"Fransa'nın tarihsel birliği için, Brötanca'nın ortadan kalkması
    gerekmektedir."*/

Bu yapıda bir Fransa etnik bir mozaik olarak tanımlanmaz, bu zihniyette
bir Fransa eleştirilmezken, Türkiye'yi mozaik olarak nitelemek sadece
bilimi inkar değil, insafsızlıktır.

http://www.circassiancanada.com/tr/arastirma/turkiyede_etnik_dagilimlar.htm

------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-150521155942 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2015/05/21  23:56 4  58  1 undefined blg-cainda-kema...@googlegroups.com

 


Allahu teala, beni insanlarin en iyilerinden vucuda getirdi.

Tirmizi

Muhammed in koydugu esaslarin toplu oldugu kitaba Kur an denir.
Islam ananesinde bu ayetlerin Muhammed e Cebrail adinda bir melek
vasitasiyla Allah tarafindan vahiy, yani ilham edildigi kabul olunur.
Muhammed birdenbire Allah in Resuluyum diyerek ortaya cikmamistir.
O, Araplarin ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtac
oldugunu anlamis, bunlari islah icin tenha yerlere cekilerek senelerce
dusunmus ve yillarca tefekkurden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri
dogmustur

ATATURK, 1931, Lise icin yazdigi Tarih kitabi


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/






 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at http://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Cevap