------------------------------------------------------------------------


  *Aydın FINDIKÇI : Erdoğan, Hitler’in yöntemini mi kullanıyor?*

  * RTE, Adolf Hitler’in yöntemini kullanıyor <#mozTocId750842>
  * 1933 Alman Parlamentosu Yangını ve 15 Temmuz 2016'da TBMM
    Bombalanması <#mozTocId101197>
  * Şeriatçı Faşizm Kurumsallaşıyor <#mozTocId173758>
  * "Keşke askeri darbe olsaydı da , bu felaketi yaşamasaydık" dememek
    için; <#mozTocId888073>
  * Türk Usulü Başkanlık: Şeriata Dayalı Faşist Diktatörlük
    <#mozTocId131678>

21 Temmuz 2016, 17:54

Evet, halkın oylarını alarak meşru yollarla iktidar olan bir siyasi
partinin kuduğu iktidarı, askeri bir darbe ile devirmek, aklı başında
olan, siyasi olgunluğa sahip, demokrasi kültürünü içselleştirmiş,
evrensel değerlere sahip çıkan, çağdaş bir toplum yaratma ve yaşatma
kararlığında olan insanların da, bazen arzulamadıkları halde bir çıkış
yolu olarak kabüllenmek durumunda kalmaları, hayatın acı gerçekleri
arasındadır.

Ehveni- Şer' durumları söz konusu olduğunda, insanlar ve toplumlar, iki
kötü arasından en az kötü olanıı en fazla kötü olana tercih etmek
durumunda kalabiliyorlar. Böylesi bir durumun örnekleri, insanlık
tarihinde yok değil. Konuyu Almanya tarihiden yaşanmış bir örnekle
açıklayıp, /*"AKP hükümetine"*/ve onun Cumhurbaşkanı olan RTE´a karşı
olduğu ileri sürülen 15 Temmuz 2016 tarihli /*"Askeri Darbe
Girişimi"*/ile Türkiye'deki durumu yakından analiz edelim.


    *RTE, Adolf Hitler’in yöntemini kullanıyor*

Adolf Hitler'in ve partisi olan /*"Nasyonal Sosyalist Alman İşçi
Partisi"*/nin (NSDAP), Alman halkının oyları ile meşru yollarla iktidara
geldi. NSDAP, 1924 seçimlerinde sonra, Alman Parlamentosu olan
Reichstag'da sahibi olduğu sandelye sayısı parlamentonun sadece yüzde
üçüne sahipti. On yıl sonraki 1932 seçimlerinde ise NSDAP, toplam
oyların yüzde 33’ünü almayı başardı. Ve bunun ardında Adolf Hitler, Ocak
1933’te Almanya'nın Başbakanı (Şansölye) ve Alman halkının /*"Führer"*/i
(Türkiye’de RTE'a yandaşlarının Reis dediği gibi) olarak, dönemin Alman
Cumhurbaşkanı olan Paul von Hindenburg tarafindan hükümeti kurmakla
görevlendirildi.

Adolf Hitler o kadar hırslı, kaprisli ve kendinden olmayan herkese karşı
kindar biriydi. Bu özelliklerinden dolayı Almanya Başbakanlığı kendisini
kesmiyordu. Adolf Hitler, Başbakanlıktan da öteye daha ileri ve güçlü
mevkilere göz dikmişti. Bunun için, Almanya Başbakanı olduktan sonra,
dönemin anayasayına uymamakta direniyor, her vesileyle ‚Biz parlamenter
bir parti değiliz' diyerek, ‚Anayasal yetkileri ele geçirdiğimiz zaman
(…) devleti doğru olduğunu düşündüğümüz kalıbın içine sokmalıyız' tezini
işliyordu.

Adolf Hitler'in bu tutumu, bir nevi Türkiye'de, RTE´nin, Başbakanlık ve
Cumhurbaşkanlığı ile yetinmeyerek, kendini devlet yerine koyması,
kendisini /*"Başkan"*/olarak ilan etmesi, devletin tüm kurum ve bu
kurumlardaki görevli memurların kendisine biat etmesini ve bunun da
yasal zeminini oluşturan bir anayasayı kendi partisi vasıtasıyla halka
dayatması gibi. Adolf Hitler´de aynen RTE gibi ya da tersinden yazarsak
RTE´da aynen Adol Hitler gibi aynı yöntemle siyasi hedefine ulaşmak istiyor.


    *1933 Alman Parlamentosu Yangını ve 15 Temmuz 2016'da TBMM Bombalanması*

7 Şubat 1933 tarihinde, Alman Parlamentosu (Reichstag), Adolp Hitler'in
partisi olan NSDAP'nin polis gücü olan gestapo tarafından ateşe
verilmişti. 15 Temmuz 2016 tarihinde ise Türkiye Büyük Millet Meclisi
(TBMM) bombalandı. Alman Parlamentosunu yakanların Adolf Hitler´in özel
kuvvetleri olduğu bilinmesine rağmen, bu suç, Adolf Hitler tarafından o
zamanın Alman komünistlerin üzerine atılmıştır. TBMM´ni bombalayanların
ise, RTE tarafından yapılan açıklamaya göre, /*"Fethullah Gülen Terör
Örgütü"*/(FGTE) elemanları tarafından gerçekleştirilmiştir!.

28 Şubat 1933 günü, Adolf Hitler, dönemin Cumhurbaşkanına, yani Paul von
Hindenburg´a, Alman anayasanının 48. Maddesine dayanarak olağan kişi hak
ve özgürlüklerini belirleyen tüm maddelerinin uygulamaların ortadan
kaldıran bir kararname imzalattı. Bununla yetinmeyen Adolf Hitler, çok
kısa bir süre icinde, Alman Komünist Partisi'nin Reichtstag´daki 181
milletvekili ve parti ileri gelenleri tutuklanmıştır. Bu gelişmenin
ardından Adolf Hitler, Reichtstag´da bir oylamaya giden yolu açmış oldu.
Bu oylamada Adolf Hitler, 441 evet ve 94 hayır oyu ile, parlamentoda
çoğunluğu sağladı ve böylece Alman Parlamentosunun kararı olmadan da,
kendisinin dört yıllı boyunca istediği yasayı çıkarabilme yetkisine
kavuştu. Bu siyasi manevradan sonra Adolf Hitler’in hükümet üzerindeki
etkisi daha da belirgin hale geldi (RTE’ın Ahmet Kiziroğlu ve Binali
Yıldırım Başbakanlığındaki AKP hükümeti üzerindeki etkisi ve belirleyici
konumu gibi). Ve artık Adolf Hitler, yasamanın denetimi ilkesini de
ortadan kaldırarak nihai siyasi hedefine ulaşmada çok önemli bir mesafe
daha da almış oldu. Artık, Almanya’daki tüm kurum ve kuruluşlar, Adolf
Hitler rejiminin birer siyasi temsilciliği haline gelmiş oldu. Alman
siyasi tarihindeki bu gelişme, sanki Türkiye’de yaşanıyormuş gibi büyük
bir benzerlik göstermektedir.


    *Şeriatçı Faşizm Kurumsallaşıyor*

Adolf Hitler döneminde yaşandığı gibi, şimdi de RTE´in ‚Yeni
Türkiye'sinde, onlarca milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırmış ve bu
vekiller RTE’ın yargısına havele edilmiş durumdadır. 15 Temmuz 2016
tarihinde ise, RTE sözde /*"Türk demokrasisine"*/karşı girişilen
/*"cunta"*/teşebbüsüne katılan ve buna destek veren kişi ve kurumlar
hakkından derhal /*"yasal işlemin"*/başlatılması emrini verdi ve bu emir
doğrultsunda Türkiye´de bir cadı avı başlatılmış oldu. RTE’ın emir
dolaysıyla, (önceden belirlenen isimlerin listesi) 17 Temmuz 2016 tarihi
itibari ile 2 bin 745 hakim ve savcı açığa alındı, 140 Yargıtay üyesi
ile Anayasa Mahkemesi üyesi Alpaslan Altan ve Erdal Tercan hakkında
gözaltı kararı alındı, 2. ve 3. Ordu komutanları Hava Kuvvetleri eski
Komutanı Orgeneral Akın Öztürk ve 34 Paşa gözaltına alındı. Gözaltına
alınanlardan 7 general tutuklandı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ 6 bin
kişinin gözaltında olduğunu duyurdu. Bu tür operasyonlar şunu
gösteriyor: Denebilir ki ne kadar Cumhuriyet, demokrasi, laik eğitim
sistemi, hukuk devleti taraftarı ve şeriat karşıtı yurtsever ve namuslu
insan varsa, FGTÖ üyesi bahanesi ile, RTE tarafından kamudan
tırpanlanacak, tutuklanacak, hayatları zehir edilecektir. Bu operasyonda
RTE´nin yargısında görevli savcı ve hakimlerden başka, RTE’ın özel
silahlı (15 Temmuz 2016 tarihinde askerlere karşı silahlı mudahalede
bulunan polis ile hareket eden eli silahlı ve bıçaklı asker kafası kesen
sakkalı şeriatcı örneğinde görüldüğü gibi) ve silahsız (asker linç eden
güruh gibi) elemanları da devreye sokulacak, aynen dönemin Almanya´sında
Adolf Hitleri´in kendinden olmayan herkesi yok ettiği gibi bir süreç
Türkiye'de de yaşanacaktır.

/*"Reichstag"*/yangınından sonra, Adolf Hitleri'in kendisinden olmayan
herkesi imha etme ve hedef yapma girişimi sürecinde yaşanan katliamlar
eşliğinde gerçekleşen 5 Mart 1933 tarihli seçimlerde, NSDAP oy oranını
yüzde 44 düzeyine çıkardı, diğer Alman milliyetçi partilerin oyları
düştü ve böylelikle parlamentoda Adolf Hitler istediği çoğunluğu
sağlanmış oldu. Bu gelişmeyle birlikte artık, Alman faşizminini
kurumsallaşması garanti altına alınmış olundu. Bu örnek de bize, 1 Kasım
2015 tarihli milletvekilliği genel seçimlerinde olduğu gibi; bu
seçimlerden önce patlatılan bombalar ve Güneydoğu' da başlatılan*'hendek
savaşı'*sonrası gerçekleşen seçimde, MHP´nin oylarında ve çıkardığı
milletvekilllerı sayısında hızlı düşüşü oldu, HDP yüzde 10'luk barajı
zorlayarak aştı ve bu gelişme AKP´ye olumlu yönde yansıyarak TBMM´de
çoğunluk yeniden sağlandı ve böylelikle RTE´nın AKP’si yeniden tek
başına hükümeti kurmuş oldu. Bundan sonraki süreç, dinci faşizmin
kurumsallaşma sürecidir.


    */*"Keşke askeri darbe olsaydı da , bu felaketi
    yaşamasaydık"*/**dememek için;*

Adolf Hitler, Alman Parlamentosunda istediği sayısal çoğunluğu elde
ettikten sonra, bu kez orduya (Wehrmacht) al attı ve ordunun da
Başkomutanı olmak istediği mesajini verdi. RTE´da, 15 Temmuz 2016
tarihide kendisine karşı olduğunu idda ettiği /*"Askeri Darbe"*/girişimi
dolaysıyla /*"Başkomutan olarak"*/açıklama yaptı. Alman siyasi tarihinde
/*"Uzun Bıçaklar Gecesi"*/olarak bilinen 30 Haziran 1934 tarihinde,
Adolf Hitler ile dönemin Alman Genelkurmay Başkanlığı'nda görevli belli
başlı general rütbesindeki askerlerle arasında bir mutabakat sağlandı.
Buna göre Adolf Hitler, kendi önünde engel olabilecek ne kadar şahıs var
ise, onların ordudan temizlenmesini sağladı. Aynı temizliği şimdi de RTE
Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yapıyor. Adolf Hitler, bu temizlik
hareketinden sonra, 1934 Ağustos ayında halk oylamasına gitti. RTE´da
kendi Başkanlığı ya da fiili durumda Başkan olduğunu ileri sürerek bu
durumu yasal kılıfa sokacak halk oylamasına gitmek istiyor. Adolf
Hitler, Ağustos 1934 tarihinde girdiği halk oylamasında oyların yüzde
88’ini kazanarak, aynı anda hem Almanya Başbakanlığı, hem
Cumhurbaşkanlığı ve hem de Alman Silahlı Kuvetlerinin Başkomutanlık
yetkisini kendinde toplayan bir /*"Reichsführer"*/oldu ve böylece Adolf
Hitler ve çevresindeki güruh, sadece Almanya’da tek güç olmakla kalmadı,
aynı zamanda hem Almanya´yı ve hem de dünyayı yıkıp yakan bir katil, bir
manyak, bir sadist ve en büyük faşist diktatör olarak tarihe geçti.
Adolf Hitler’ın başta Almanya olmak üzere, tüm dünya insanlığına
yaşattığı bu büyük acı, yıkım ve felaket dolaysıyla, öğretim üyesi ve
öğretmen olarak görev yaptığım Alman Üniversite ve okullarındaki Alman
meslektaşlarım başta olmak üzere, milyonlarca Alman aydını, sendikacısı,
milletvekili, akademisyeni ve siyasetçisinden, Adolf Hitler ve Alman
Faşizmi için duyduğum ve okuduğum en çarpıcı cümlelerden biri de şudur:
"Keşke askeri darbe olsaydı da , bu felaketi yaşamasaydık"


    *Türk Usulü Başkanlık: Şeriata Dayalı Faşist Diktatörlük*

Yandaşları tarafından bir*'demokrasi kahramanı'*olarak ilan edilen
RTE´nin Başkan olmak için her türlü yolu mübah gördüğünü ve „Türk Usulu
Başkanlık'dan ne anladığını tüm dünya 15 Temmuz 2016 tarihinde canlı
televizyon yayınları eşliğinde gerçekleşen*'darbe girişimi'*dolaysıyla
yaşadı. Darbe girişimini***'Allah'ın bir lütfu'*olarak yorumlayan RTE ve
AKP, oynanan ‚Darbe Tiyatrosu'nda ki rollerini de çok iyi oynadılar.
Halkın gece yarısı sonrası evlerinde uyurken değil de, evlerine gitmek
için sokakta olduğu bir saate bunların evlerine kapanması komikliğini
ilan eden ‚oğlanlar', RTE’nın /*"Ben Marmaris'ten ayrıldıktan sonra,
kaldığım oteli bombalamışlar"*/diye açıklama yapması, bindiği uçağın,
sağ salim Marmaris'ten İstanbul'a ulaşması, TBMM bombalanırken, kaçak
saraya dokunulmaması, AKP’nin, Başbakanı ve Bakanların elini kolunu
sallayarak halkı sokaklara dökmek için istediği yerde istediği şekilde
olmaları, ‚darbe’nin sadece iki ilde olması gibi onlarca komiklik,
darbeler tarihinde görülen bir ilktir. Dolaysıyla bu ‚darbe tiyatrosu',
RTE’nın bilgisi dahilinde ‚uluslararası şebekenin oğlanları'nın
figüranlık yaptığı bir senaryonun uygulanışı olma olasılığı çok daha
fazla büyüktür.

RTE, halkı sokağa çıkmaya çağırması, camilerin birer AKP bürosu gibi
devreye sokulması, aralıksız sela verilerek ezan akutulması, hem kendi
tabanının ‚Başkanlığa giden yolu temizleme' ve Başkanlığı aldıktan sonra
da ölünceye kadar orda kalmanın garanti etmesi adına' bir güç denemesi'
(iç savaş provası) yapmasını sağladı ve hem de din tacirliğinin ne kadar
kârlı bir iş olduğunu da göstermiş oldu. Büyük bir sorumsuzluk ve
provakasyonluk uslübü ile RTE’nın ve kendisine eşlik eden camilerin
halkı meydanlara çıkmasına yönelik çağrısıyla sokaklara çıkan şeriatçı
milisler, ellerinde silahlar, balta ve bıçaklar eşliğinde Mehmetçik
avına çıktılar. Hani Türk Silahli Kuvetleri „Muhammed Ocağı" idi? Bu
ocağın askerlerleri, sırf kendilerine komutanları tarafından verilen
emirleri yerine getirmek adına orda olmak zorunda idiler ve buna rağmen
RTE’nın şeriatçı milisleri tarafından tekbirler eşliğinde linç
edildiler. Bu yetmedi, RTE’ın sokaklara saldığı gruhu, mehmetciğin
kafasını keserek meydanlarda dolaştırdı ve böylelikle RTE´in yeni
Türkiye' sinin hem gerçek yüzünü bir kere daha sergilemiş oldular ve hem
de ‚Türk Usulu Başkanlığın' nasıl kurulacağı ve nasıl yaşatılacağının
somut örneklerini tüm dünyaya, RTE’ın ‚Akil adamlarına,
‚demokratikleşme' adı altında Türkiye’yi adım adım Şeriatçı faşizme
götüren RTE’nın liboşlarına ve ‚yetmez ama evet’çilerine de göstermiş
oldular.

Dileğim odur ki, Türkiye' de 15 Temmuz 2016 tarihinde RTE'nın şeriata
dayalı ‚Turk Usulü Başkanlığı’nı ölünceye kadar garanti altına almak
maksadıyla ‚Askeri Darbe Girişimi' adı altında sahnelenen senaryonuın
aktörlerini, askerleri linç edenleri, Türkiye’de zaten olmayan
‚demokrasiyi korumak için' sokağa salınan şeriatçıları insanımız artık
tanısın, uyansın, bilsin, her türlü askeri ve sivil darbeye yiğitçe
karşı koysun ve Almanların hayıflandığı gibi /*"Keşke askeri darbe
olsaydı da , bu felaketi yaşamasaydık"*/demek zorunda kalmasınlar.

17 Temmuz 2016

http://www.avrupa-postasi.com/erdogan-hitlerin-yontemini-mi-kullaniyor-makale,1442.html
 

------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-160730103828 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poy...@openmail.cc
2016/07/30  18:00 4  58  israt...@yahoogroups.com

 


Kucuk bir tartismanin tum dostlugu mahvetmesine izin verme.

Anonim Nasihat

Nisa Suresi 176.Ayet:

Eger erkekli kadinli daha fazla kardes mevcut ise erkegin hakki, iki
kadin payi kadardir.

Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!

Mazeretlerin Cevaplari:

1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi.
En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi
imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten
bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku herkesin
anlayamayacagi ve yanlis anlasilmaya musait bir kutsal kitap gondermek
Allah a yakismaz. Bir sakinca da sudur; Muslumanlara siz Kur an i
anlamazsiniz, sadece biz anlariz diyen ruhban sinifi olusur ki Islam da
ruhbanlik haramdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
3- Kur an in, kiyamete kadar , cihansumul(evrensel) yani her zaman ve
her yerde hukmunun gecerli olduguna inanmak farzdir. Hal boyle iken bu
mazeret gecersizdir.
4- Allah 21. yuzyilin hayat sartlarini ve yasam bicimini ezelden beri
bildigine gore Allah in bu durumu hesaba katmadigi ni iddia etmek Allah
a karsi cok buyuk bir iftiradir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adi Musluman degil Kafir dir.** Hal boyle
iken bu mazeret gecersizdir.

*Bakiniz: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15.
Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakiniz: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.

Soylediginiz yalan ne kadar buyuk olursa o kadar etkili olur ve
insanlarin o yalana inanmasi da o kadar kolaylasir.

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/






 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Cevap