Abi haklı, eleştirilerinin tamamına katılmakla beraber, özellikle
PORTAKAL ORDA KAL şekliden olan eleştirilerine önem verin diyorum.
Fırat Harekatı amacına ulaşmıştır.
Kent çatışmaların girmeyin derim ben.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
<mailto:0raj.p0y...@neomailbox.net> / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA     


------------------------------------------------------------------------
bayrak


  Nihat Genç : Çekine çekine bu satırları yazmamın sebebi

*11.01.2017*


    *BİR*

Yanlış eksik hatalı abartılı yazılmış rapor ve yazılar felaket getirir.

Mao kendine sunulan raporlara bakarak pirinç stoklarına güvendi ve ihraç
etmeye başladı, sonra dünya tarihinin en büyük kıtlığı yaşandı,
milyonlar açlıktan öldü.

Ya da Enver Paşa’ya gece tipi fırtınasında ve soğukta askerin
yürüyemeyeceğini söyleyebilen bir kurmay çıksaydı, tarihimizin o en
büyük felaketi yaşanmazdı.

Ya da Abdülhamit Bulgar çetelerine karşı sarayından telgraf hattıyla
yönetme gafletine düşmeseydi, Balkan Harbi’nde Türkiye kadar büyük
topraklar kaybetmeyecek Çatalca’ya kadar geri çekilmek zorunda
kalmayacaktık.

Başkanın-komutanın korkusundan resmi raporların hatalı-eksik yazılması
nasıl büyük felaketlerle sonuçlanmışsa, Diyanet ve din adamlarının ve
yazarların, Tanrı’nın gücünü yanlış sayfalara yazarak büyük felaketlere
sebep olurlar.

Allah şüphesiz büyüktür, ancak askeri bir harekatta silah mühimmat ve
eksiklerin ve zayiatın yazıldığı bir rapora Allah adını yazmak başka
birşeydir.

Kurmay kadroların eğitimi teknik hesap sayı fizik kimya vs.dir. Bir
fabrika gibi bir askeri harekat da asker sayısı silah sayısı, iş üretimi
planı dahilinde çalışır.

Fırat operasyonu ile raporlar şüphesiz en detaylı bilgileriyle
cumhurbaşkanlığın önündedir.

Yandaş yazarlar ve*TV*’ye çıkan sözcüler ise moral motivasyon ve
psikolojinin yıpranmaması adına ama en çok korkuyor oluşlarından
gerçekleri söyleyemiyor.

Bir savaş içindeyiz ve ne olduğunu bilemiyoruz ve en önemlisi, El Bab’da
bugün bilemiyorsak yarın çok daha büyük bir savaşa (ki hazırlanıyoruz)
yine gerçekçi rakamlarla değil yine Allah büyüktür diye gireceğiz.

Çekine çekine bu satırları yazmamın sebebi El Bab’da durum bilindiği
gibi değil.

Durum bir hezimet mi koordinatsızlık mı teknik ve silah yetersizliği mi
kimse bilmiyor.

Bu satırları mahkeme kapılarına sürüklemeyecek en itidalli cümle *‘işler
hiç de yolunda’* gitmiyor.

Birinci sebebi malum, Fetö’den boşalan kurmay kadroları birkaç günde
doldurmak mümkün değilmiş. İkinci sebebi, silah ve mühimmat eksikliği.
Üçüncü sebep, plansızlık ve acelecilik.

Peki şu satırlar bizi mahkemelerde süründürür mü: Türk ordusu şimdilik
hazırlıksız yakalandı ve bu ordu eski Türk ordusu değil dedikodusu hızla
yayılıyor.

Bu panik yaratacak çok korkulacak bir şey değildir, Türkiye büyük bir
ihtilal yaşadı ve asker ve emniyeti baştan sona yenilendi, sadece olup
biten karşısında *‘gerçekçi’* olmalıyız.

Kurmay kadrolar *‘gerçekçi’* olmak zorundadır.

Siyasiler *‘gerçekçi’* olmak zorundadır.

Cumhurbaşkanımız *‘gerçekçi’* olmak zorundadır.

Bir zamanlar Şam’a olduğu gibi yandaş-baskın medyanın El Bab’a iki günde
gireriz hamaseti yalan yanlış ve çok hatalıdır ve cepheye zarar
vermektedir, ve bu gaz, cephedeki kurmay kadroyu da aceleci davranmaya
zorlamaktadır.

Kardeşlerim, şehidler, yaralılar ve en önemlisi istifalarla oluşacak
*‘zayiat’*ın gerçekliği ve büyüklüğü çok dikkatli ve çok hassas olunması
gerektiğinin ilk büyük işaretlerini vermiştir.

Fırat kalkanı operasyonunun iki amacı vardı, birinci Kürt Koridorunu
kesmek, ki, başarılmıştır, portakal orda kal.

İkincisi dünya kamuoyunda*Recep *Tayyip Erdoğan*‘ın Daeş’*i el altından
destekliyor imajını yıkmaktır, ki, yıkılmıştır, portakal, orda kal.

Bundan sonrası sabırla beklemektir, bu sabrı halkımıza öğretmektir,
sabırla beklerken bu ana kadar cephedeki tecrübelerimiz ve eksiklerimizi
gidermek, yani savaşı çok ama çok ciddiye alıp bir büyük askerin
gururunu ve direncini kıracak yaralayıcı felaketle karşılaşmamaktır.

Bu çok tedirgin yazıyı kaleme almamızın sebebi, cephede olup bitenleri
açıklıkla halkımıza anlatacak durumda, yetkide, psikolojide, ve sorumsuz
bir muhalefet içinde hiç değiliz.

Büyük sorun da buradadır, bir saatten sonra etrafınızda korkudan sahici
rakamları gerçekleri söyleyebilecek kimsecikler kalmaz.


    *İKİ*

En uygun ve sakin kelimelerle söyleyebileceklerim bu kadardır, şimdi,
sırf sayfa dolsun diye birkaç entelektüel yorumda bulunacağım.

Londra’da tek bir katolik’in Paris’te tek bir protestonun ve tüm
Avrupa’da tek bir yahudinin yaşayamadığı yüzyıllarda İstanbul ve
Kahire’de hepsi yaşayabiliyordu.

Bilim adamlarının sorusu şudur, peki Avrupa’daki bunca bağnazlığa ve
yasağa rağmen bilimsel keşifler neden İstanbul’da değil de Avrupa’da
başlamıştır.

Cevap çok basittir: Çünkü Osmanlı ekonomik büyümeyi sadece *‘fetih’*
sanıyordu.

Bundan iki yüzyıl önce de bu topraklarda yaşayanlar herşeyin icad
edildiğine inanıyordu, bugünkü İmam hatip nesli de bugün herşeyin icad
edildiğine inanıyor.

Diktatörlüğü-padişahlığı yaratan ortam budur: herşeyin icad edildiğine
inanmak.

Şu anda şehirlerimizin içine kadar sokulan bombaları bulamayacak ve
cephede üstümüze atılan bombaların markalarını dahi bilemeyecek bir
durumdayız ve yine *‘fetihdeyiz’*.


    ÜÇ

Tarih boyu kutsal kitabı kim oturup ezberlese halktan bağış-kurban
almayı kendine hak görüyor.

Kutsal kitabı okuyan insanlar kendilerini dünyanın merkezi ve kendi
kararlarını dünyanın en önemli kararı görüyorlar.

Oysa başka kitaplar da okumalı, oysa başkalarının kararlarına da saygı
gösterilmeli.

Bu toprakların Müslüman bir tarihi ve kültürü ve tecrübesi vardır,
Müslümanlığı gelenekten kaldırıp yerine İslamcılık’ı koyanlar insanlığa
büyük bir savaş ilan ettiler.

Müslüman kültür ve tarihin müktesebatı bütün insanlığa savaş açacak
kadar cahil değildir.

Sebebi çok basit, bütün insanlığa savaş açan İslamcı örgütlere
cemaatlere iyi bakın, hiç biri üretmiyor, hiç birinin fabrikası yok.

İslamcıların bu din savaşı sırf halktan para toplayabilmek için, ve
peşinden siyasiler de aynı yolu denedi, sırf halktan oy alabilmek için…

İslamcılar halktan çok kolayca bağış yardım ve oy aldıkça hem güç
oldular hem bütün dünyanın manşetlerinde moda oldular, ve bu para ve bu
oylar onlara, Müslümanlığın tarihini ve anlamını unutturdu.

Daha ötesi huzur güven ve istikrarın hayati anlamını unutturdu, yani
para-bağış ve oy, İslamcılar’ı kudurttu.

Ve önce parasını ve oyunu veren halkımız, bugün huzur içinde diktatörlük
ister hale geldi.

O paralar ve oylar yoksullar için mi toplandı yoksa İslamcılık için mi?

Bugün bütün kuvvetleri tek bir başkanda toplayan başkanlık tartışmasını
izliyoruz, zenginden alıp fakire vereceğiz diyen tek cümlelerini
görmüyoruz. Üstelik İslamcılar’a oy veren halkımızın da İslamcı iktidar
zenginden alıp fakire verecek diye bir beklentisi de yok.

Tarihin yasaları değişmez, hem kapitalistler hem de dinciler cenneti
herkese vaad eder, ama sonunda cennet sadece birkaç kişiye kalır.

Ve tarihler yeter be doydum artık diyen bir kapitalist ve İslamcı
görmemiştir.

Oysa kültürü içinde büyüdüğümüz Müslümanlık huzur ve güven ister siyasi
tercihlerini hep huzur ve güvenden yana kullanırdı.

Şimdi çatışma ve savaş isteyen bir İslamcı kıyametin ortasındayız.

Ve korkulan oldu, İslamcılık cemaatleri ve örgütleriyle yepyeni bir
terörist kuşak ve ilaveten ajan kuşak yetiştirdi.

Bu terörist ve ajan kuşak sokak çarşı pazar demeden gün ortasında
herkese saldırıyor.

Her türlü düşman devlet ve ajanlarla çok kolaylıkla ilişkiye girebiliyor
oyunlarına alet olabiliyorlar.

Büyük şehirlerin ortasına savaş cephesi gibi tırlarla silahlar
sokabiliyorlar.

İnsan sormadan edemiyor, bütün Müslümanlar hepsi mi İslamcı oldu.

Huzur güven istikrar isteyen ve bölüşen ve dünyaya kardeşlik insanlık
mesajları veren ilaç niyetine tek bir Müslüman dahi kalmadı mı
topraklarımızda.

Halktan bağış toplamayan halktan Allah deyip oy istemeyen bir Müslüman
kaldı mı?

Kimseden maaş almadan yazıp-çizebilen bir Müslüman kaldı mı?

Makamı ödülü malı haksız serveti kabul etmem diyen bir Müslüman kaldı mı?

Allah’tan korkup fedakarlığı bir Müslüman olarak sen yapmıyor isen,
cephedeki askeri, hangi *‘fedakar’* duygularla savaştıracaksın.

Hangi asker senin hangi ahlakına bakıp bedenini vatanına dinine siper
edecek?

Cephedeki asker vekil maaşlarınızı villalarınızı keyfinizi savaşın acı
gerçekliği karşısında tv’deki boş konuşmalarınızı, her şeyi görüyor.

Uğruna canını veren insanlar ahlaki bir muhasebe yapıyor!

Bu ahlaki muhasebe felaket rakamlarına ulaşmadan *‘teknik’*
hesaplarınızı daha sabırlıca temkinli ve çok akıllıca yapın.

Acı gerçekler de bu*OHAL* ortamında ancak bu kadarcık söylenebiliyor.

Nihat Genç

Odatv.com

 
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-170111212238 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/01/11  23:04 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

-- 

Cahilligin eyleme gecisinden daha korkunc bir sey yoktur.

Goethe

BAKARA-180.Sizden birisine olum yaklastiginda, eger ardinda mal
birakacaksa, vasiyet etmek farz kilindi.
***
NISA - 11-12.Allah size evlatlarinizin miras taksimini soyle emrediyor:
Cocuklarinizda, erkege iki kadin payi kadar, eger hepsi kadin olmak
uzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasin ucte ikisi ve eger bir tek
kadin ise o zaman ona malin yarisi vardir....(diye devam ediyor)

A$ik Daimi : Madem Ki Ben Bir Insanim

Kainatin aynasiyim
Madem ki ben bir insanim
Hakkin varlik deryasiyim
Madem ki ben bir insanim

Insan hakta hak insanda
Ariyorsan bak insanda
Hic ek$iklik yok insanda
Madem ki ben bir insanim

Bunca temenni dilekler
Viz gelir cark-i felekler
Bana egilsin melekler
Madem ki ben bir insanim

Tevrati yazabilirim
Incili dizebilirim
Kurani sezebilirim
Madem ki ben bir insanim

Ilim bende kelam bende
Nice nice alem bende
Yazar levh-i kalem bende
Madem ki ben bir insanim

Enelhakkim ismim ile
Hakka erdim cismim ile
Benziyorum resmim ile
Madem ki ben bir insanim

Daimi yim harap benim
Ayaklara turap benim
Ask ehline sarap benim
Madem ki ben bir insanim


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/











BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Cevap