Abi, böyle demiş;

İsrail’in mantığı gayet basit: Kürdistan bağımsızlığa ulaşırsa bir
müttefik kazanırım, ulaşamazsa üreteceği çatışmalarla Arapların beni
unutacağı yeni bir dönem kazanmış olurum.

Pekâlâ, Kürtlerin mücadelesi tamamen İsrail parantezine alınabilir mi?
Elbette hayır. O halde Kürdistan’ın ikinci bir İsrail olarak
konuşlandırılmasını önlemenin yolu Türkiye, İran ve Irak’ın bölge
halklarının çıkarına ve barışa hizmet edecek şekilde Kürtlerin
iradelerini desteklemesidir. İnkâr, tecrit ve baskılamak sadece zulmün
tarihine yeni sayfalar ekler, istikrarsızlık ve çatışmaları
derinleştirir, dış müdahalelere de kapı açar.

Peki bu nasıl olacak?
Hem İran, hem Irak, hem Suriye, hem Türkiye, hem bölge halklarının
çıkarlarına hizmet edecek şekilde Kürtlerin iradeleri desteklenecekmiş.
İnkar, tecrit, baskı sadece zulmün tarihine yeni sayfalar ekler,
istikrarsızlık, çatışma derinleşir ve dış müdahalelere de kapı açarmış.

Böyle yuvarlak bir laf var orta yerde.
Abi karnından konuşmuş.

Kürtler dört bölgenin de bulunduğu ülkeden koparak tam bağımsız olmasını
sonra da kurulacak tek ve egemen büyük Kürdistan'ın eyaletleri haline
gelmesini istiyor.
Bu gün için şu kadarına, yarın için bu  kadarına, öbür gün için öteki
kadarına razı olabilirler, ama tam olarak istedikleri budur.
Peki bu isteği bölgenin diğer halklarının istekleriyle uzlaştırmanın bir
yolu var mı?

Özerk bölge mi, federasyon mu, konfederasyon mu?
Biliyoruz ki, bunlar hep nihai amaca ulaşan yolda ara duraklar.
Hal böyle olunca bunların hepsi de bu gün için yeterli olsa da yarın
tatmin edici olmayacak çözümler.
Bölgenin bütün halklarının arzularını optimize eden bir çözüm nedir
peki, var mı böyle bir çözüm?

Bana sorarsanız çözüm elde olan çözümdür.
Cerrahi müdahalelere gerek göstermeyen, kan akıtmayan, koparmayan,
incitmeyen.
Halen her milleten halk azınlıklar halinde çeşitli ülkelere dağılmış
durumdadır.
Her azınlık elbette kendi çoğunlukta bulunduğu illere, bölgelere göre
bağımsızlık talebinde bulunabilir.
Atıyorum, Türkmenler şu şu illerde, Kürtler bu bu illerde, Şii Araplar,
Sünni Araplar il il, bölge bölge bağımsız olabilirler.
Bunun net sonucu küresel oligarkların tam da istediği gibi bir sürü
küçük sömürge site devletidir.
Bir zamanların artık tarihte kaldığını düşündüğümüz antik site
devletleri gibi.

Site, kent devletleri tarihe karışmıştır.
Çünkü tek tek bağımsız olan kentler birleşmiş site devletler birlikleri
karşısında ezilmiştir.
Tıpkı bir zamanların Attik-Delos Birliği gibi.
Daha sonraları kent devletlerinin oluşturduğu birlikler ise krallıklar,
imparatorluklar karşısında ezilmiştir.
Doğal olarak hükümran olmak, sömürmek, ezmek ve yönetmek isteyen
karşısında ufalanmış, birliğini yitirmiş, tesbihin taneleri gibi
saçılmış site devletleri ister.
Tarihi tersine çevirmek imkansızdır.
Dünya tekrar site devletlerinin dönemine dönemez.
Bu geçici, yapay bir iştir.

Olması gereken, olabilir olan, ve zaten olan milletlerin içinde
yaşadıkları devletlerin çatısı altında adalet, kardeşlik, eşitlik,
demokrasi, azınlık hakları, insan hakları bulabileceği bir iklim
bulabilmesidir.
Her aklına esenin misketlerini toplayıp, topunu koltuğunun altına
kıstırıp oyunu bozması ve terk etmesi yalnızca kavga ve huzursuzluk
yaratacaktır.

Egemenlik mücadelelerinin kanla sürdürüldüğü ve sürdürüleceğini asla
unutmamak lazım.
Bu iş asla bir hak ve hukuk mücadelesi değildir.
Bu yalnızca bir var olma, ya da yok olma mücadelesidir.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
<mailto:0raj.p0y...@neomailbox.net> / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      

------------------------------------------------------------------------


    FEHİM TAŞTEKİN : KÜRDİSTAN’DAKİ İSRAİL PARANTEZİ; KÂRDAN ÇOK ZARAR

Cumartesi, 19 Ağustos, 2017 ftaste...@gazeteduvar.com.tr



İsrail’in mantığı gayet basit: Kürdistan bağımsızlığa ulaşırsa bir
müttefik kazanırım, ulaşamazsa üreteceği çatışmalarla Arapların beni
unutacağı yeni bir dönem kazanmış olurum. Pekâlâ, Kürtlerin mücadelesi
tamamen İsrail parantezine alınabilir mi? Elbette hayır. O halde
Kürdistan'ın ikinci bir İsrail olarak konuşlandırılmasını önlemenin yolu
Türkiye, İran ve Irak'ın bölge halklarının çıkarına ve barışa hizmet
edecek şekilde Kürtlerin iradelerini desteklemesidir.

Irak Kürdistan’ı kendi kaderlerini tayin için referanduma gidiyor.
Türklük namına tarihte*16 devlet* kurduk, yine kurarız; bilmeyenler
görsün işte Ak Saray’ın teşrifat merdivenlerinde her birinin timsali;
Katar’a asker çıkarır Osmanlı ruhunu şahlandırırız, Şam’da namaz kılar
Bilad-i Şam’ı selamlarız diyenler Kürt’ün rüyasında karabasan olmakta
kararlı. Köklü emperyal bir miras üzerinde oturan İran da Ankara gibi
referandumu sınır taşlarını yerinden oynatmanın başlangıcı olarak
görüyor. İki ülkenin bölünme kaygısı politikalarda belirleyici.
Bölünecek olan Irak ise şu aşamaya kadar en makul tepkiyi veren taraf.
Sonuçta Irak’ın tutumu çözümün türünü de belirleyecek; uzlaşma mı iç
savaş mı?

/*"Kosovalının olur, Boşnak’ın olur ama Kürtlerin kendi kaderlerini
tayin hakkı olamaz"*/ demek derin bir çelişkidir. Özerklik ya da
federatif çözüme verdiğim değer bir kenara, etnik ve ulus devleti
insanlığın derdine deva olarak görmesem de, bu yazının Kürtlerin temel
haklarını sorgulamakla ilgisi yok. Fakat Kürt’ün hakkını teslim etmemiz,
bağımsızlık denildiğinde bunun bölgesel ve uluslararası karşılıklarının
ne olduğunu tartışmaktan kaçabileceğimiz anlamına da gelmiyor. Çünkü bu
süreçleri besleyen ve sonucunu tayin eden asıl faktörler bölgesel ve
uluslararası dengelerdir. Bölgede*KDP* dışındaki Kürt partilerini
/*"Referandum zamansız"*/ tartışmasına iten de yine bu faktörlerin
getireceği yüktür, bedeldir.

Beri tarafta Kürdistan’ın bağımsızlığına destek olanların derdi de
elbette basitçe Kürtlerin hakları değil. Haliyle referandum gibi temel
bir hak başkalarının elinde silaha dönüşebiliyor.

***

Bağımsız Kürdistan’a destek veren yegâne devlet şimdilik İsrail.
Başbakan Benyamin Netanyahu Amerikan Kongre üyeleriyle görüşmesinde
/*"Irak’taki Kürtler bağımsız devlete sahip olmalı. Kürtler cesur,
Batı’nın dostu ve bizimle aynı değerleri paylaşan bir halk"*/ diyerek
ülkesi namına olabilecek en açık pozisyonu sergiledi.

Bir de Suudi Arabistan son zamanlarda İran’ı durdurmak için
İsraillilerle aynı gemiye binerken bağımsız Kürdistan’a çaktırmadan
selam verdi. Kral Salman’ın danışmanı General Enver Macid Eşki,*2015*’te
İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın iki numaralı ismi Dore Gold ile
Washington’da katıldığı bir konferansta Kürdistan devletinin kurulmasını
da içeren yedi maddelik bir çözüm önerisi sunmuştu. Suudilerin İran’a
karşı ortak strateji geliştirmek için İsrail’le daha önce beş gizli
görüşme yaptığı da ortaya çıkmıştı. Eşki gürültü koparan önerisine
sonradan biraz daha açıklık getirdi:

/*"İran büyük Fars devletini, Türkiye de Osmanlı İmparatorluğu’nu
restore etme peşinde. Bu ülkelerin liderleri, mevcut politikalarına
devam edeceklerse kaçınılmaz olarak bağımsız ‘Büyük Kürdistan’ kurulacak
ve İran, Türkiye ve Irak’ın planlarını bozacak."*/

Onlarca yıldır Kürtlerin bağımsızlığı meselesi /*"Irak, Türkiye, İran ve
Suriye parçalanacak, 1948’de Kutsal Topraklar’da olduğu gibi ikinci bir
İsrail kurulacak"*/ senaryosu üzerinden tartışıldı. Özellikle Barzani
ailesinin İsraillilerle ilişkileri yıllarca bu senaryonun en temel harcı
oldu. Arap milliyetçiliğinin doludizgin gittiği dönemlerde Kürtlerin
örgütlenmeleri /*"Siyonist proje"*/ olarak görüldü.*1966*’da Irak
Savunma Bakanı Abdülaziz el Ukayli Iraklı Kürtleri ikinci bir İsrail’i
kurmaya çalışmakla suçluyordu.

Bu tür suçlamaların dayanağı da İsrail’in*1950*’lerde Kürtlerle temasa
geçmesi;*1961*’den itibaren isyan eden Kürtlere askeri eğitim, silah ve
istihbarat desteği vermesi; petrol tesislerine düzenlenen en az*10
sabotajı* planlamasıydı. İranlılar operasyonların detaylarına sahipti
çünkü Mossad’ın yardımları Savak aracığıyla Kürtlere ulaşıyordu. İran’ın
amacı Şatt’ül Arap anlaşmazlığı yüzünden Irak’ı istikrarsızlaştırmaktı.
İsrail’in bölgede Arap olmayan bölge ülkeleriyle ilişkileri geliştirmesi
ilk Başbakan David Ben-Gurion’un temelini attığı bir stratejiydi. İran
şahıyla geliştirilen ilişki de, Irak’ta Kürt isyanının desteklenmesi de
yine bu stratejinin uzantısıydı. İsrail için*1963*’ten itibaren Kürtlere
çalışan İran kanalı,*1975*’te İran ile Irak arasında Cezayir Anlaşması
imzalanınca çöktü. İsrail için ikinci fırsat*1990*’daki Körfez Savaşı’nı
takiben*36*’ncı paralelin kuzeyinin uçuşa yasak bölge ilan edilmesiyle
doğdu. Kürdistan artık Amerikan korumasında fiilen özerkti. Peşmerge’nin
eğitilmesinde İsrail ciddi programlar yürüttü. Bu arada İsrail’in
önceliği*1979*’daki İslam Devrimi’yle eksenini değiştirmiş olan İran’dı.
Kürdistan bu kez İran’a karşı casusluk faaliyetlerinde bulunmaz bir yere
dönüştü. Barzani bu tür ilişkileri daha da derinleştirerek İran’ın
nükleer faaliyetlerini izlemek isteyen İsrail’e*Ağustos 2011*’de
insansız casus uçakları yerleştirme izin verdi. Daha önce Konya’daki
uçuş eğitimlerini İran sınırlarında havadan casusluk için kullanan
İsrail, Kürdistan üzerinden de İran’a sızıyordu. Bu sayede İran’da
nükleer bilim adamlarına suikastlar düzenlendi.

Casusluk üssüne karşılık İsrail, Peşmerge’ye eğitim desteğini artırıp
daha fazla Kürt öğrenciyi okullarına kabul etti. Kürt yönetiminin
Türkiye üzerinden sevk ettiği petrolün*yüzde 77 oranında* alıcısı da
İsrail idi.

İşte bu ilişkiler bağımsız Kürdistan denilince kaçınılmaz olarak gündeme
geliyor.

***

İsrail, Kürdistan’ı Siyonist proje olarak görenlere koz vermemek için
yakın zamana kadar *‘muğlaklık’* siyasetine sadık kaldı.*2011 sonrası
Ortadoğu*’da taşların yerinden oynadığı bir süreçte İran’ın nüfuz alanı
genişleyip Türkiye’nin bölgesel hevesleri köpürünce İsrail de yavaşça
açık oynamaya başladı. İsrail’in gizliliği terk etmesinde*Haziran
2014*’te Musul’un*IŞİD*’in eline düşmesi bir dönüm noktası sayılabilir.

Musul’un nasıl düştüğü, öncesinde yabancı istihbarat örgütlerinin neler
yaptığı, Amman’da Batılı ve Körfez ülke temsilcilerinin katıldığı
toplantıda nelerin konuşulduğu bağımsız bir soruşturmayı hak ediyor. Ama
işin içinde*ABD*, İngiltere ve Fransa varsa bunun olmayacağını biliyoruz.

Musul’un*IŞİD*’in eline geçmesinin ardından Netanyahu’nun Tel Aviv’de
düşünce kuruluşu*INSS*’deki konuşmasında dediği şuydu:

/*"Kürtler, siyasi kararlılık ve siyasi ılımlılıklarını ispat etmiş
savaşçı bir halktır ve siyasi bağımsızlığı hak ediyorlar. Kürtlerin
bağımsızlık arzularını desteklemeliyiz."*/

Sadece Irak değil genel olarak*Ortadoğu*’nun dağılmakta olduğunun altını
çiziyordu. Aynı dönemde Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman da, Amerikalı
mevkidaşı John Kerry’ye telkinde bulunuyordu:

/*"Irak dağılıyor; bağımsız Kürdistan’ı kurmak kaçınılmaz bir sonuç."*/

Aynı telkini en tepede Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Washington’da Başkan
Barack Obama’ya yapıyordu:

/*"Kürtler fiilen kendi demokratik devletlerini kurdu."*/

***

Gizlilik politikasının terk edilmesine paralel olarak Kürtler ile
Yahudiler arasındaki ilişkilere dikkat çeken yazılar ve etkinlikler de
artış kaydetti.

Eskiden İsrailliler uluslararası alanda kabul görmek maksadıyla bölgede
iki ülkenin yegâne demokratik ve laik rejime sahip olduğunu vurgulardı:
Türkiye ve İsrail. Türkiye’de sistem haşat edildikten sonra Kürtlerin
demokratik model olduğu söylemi öne çıktı. (Burada Suriye’deki
demokratik özerklik inşasından söz etmiyoruz. Irak Kürdistan’ındaki
demokrasinin kalibresini oradaki partilere sormalı. Ki Kürdistan
parlamentosundaki beş partiden dördü, Barzani’yi tarz-ı siyaset olarak
Erdoğan’a, partisi*KDP*’yi de*AKP*’ye benzetiyor. Bu partiler referandum
kararını iki yıldır kapalı tutulan parlamentoda alınmadığı için kabul
etmiyor. Dört partiye göre Barzani kendi başarısızlığını örtmek için
demokratik mekanizmaları değil olağanüstü siyaseti tercih ederek
Kürtleri riskli bir yola sokuyor.*Ortadoğu*’da *‘yegâne laik ve demokrat
ülke’* payesini kimseyle paylaşmayan İsrail’de de iki rejim cari:
Yahudiler için demokrasi; Filistinli Araplar için apartheid.
İşgalciliğini saymıyoruz.)

‘*Takdir edilen’* Siyonistler arasında Bağdatlı Yahudi Kürt Moşe
Barazani yeniden hatırlandı. Lehi üyesi Barazani *(20*)*1947*’de bir
İngiliz subaya suikast düzenlemek için giderken el bombasıyla
yakalanmıştı. İrgun militanı Meir Feinstein *(19*) ise Kudüs Tren
İstasyonu’ndaki bombalı saldırısından sonra ele geçirilmişti. İkili
Kudüs’teki hapishanede İngiliz urganıyla asılmaktansa tutuldukları
hücrede dinamitle kendi sonlarını getirmişti. Sadece manda yönetimine
değil göçe zorlamak için Filistinlilerin evlerini havaya uçurmak dahil
şiddet eylemleriyle İsrail devletinin taşlarını döşemiş olan Haganah,
İrgun-Etzel ve Lehi’ye bağlı eski tutuklular, İsrail’in kuruluşundan
sonra bu cezaevini Hechal Hagevura (Kahramanlar Salonu) adıyla bir nevi
türbeye dönüştürdü. Daha sonra İsrail devleti burayı Yeraltı Mahkûmları
Müzesi olarak restore etti. Feinstein-Barazani ikilisi için müzede anıt
da yapıldı. Sözünü ettiğim yayımlarda bugünün Kürt mücadelesini
İsrail’in*1948*’deki doğuşuna benzetenler de var.

*2016*’da Şengal’de Peşmerge birliğini ziyaret eden Seth J. Frantzman,
Kürt komutanın /*"Bu bizim 1948’imiz"*/ sözünü Jerusalem Post’taki
yazısına başlık yapıp Kürtlerin İsrail’i neden sevdiğine dair
izlenimlerini aktarıyor:

– Kürtler de İsrail gibi terörle mücadele ediyor.

– Kürtler içinde de Yahudi topluluğu var, *‘kan kanı çeker’*.

– Soykırım her yerde inkar edilirken Erbil’de Golda Meir’in kitapları
satılıyor.

Başka birçok yazıda /*"Ortak düşmanla (Araplar) mücadele ediyoruz"*/ ya
da /*"Düşmanımızın düşmanı bizim dostumuzdur"*/ esprisi tekrarlanıyor.

Doğrusu hayli tuhaf karşılaştırmalar. İsrail’e direnenler toprakları
gasp edilmiş ve sürülmüş ya da apartheid rejimine maruz bırakılmış
Filistinliler. Şengal’de Ezidilere soykırım yapan*IŞİD* ve onun
Suriye’deki çocuğu Nusra İsrail’den destek gördü.

Kürt medyasında da şu tür çağrılar sıklaştı:

/*"İsrail ile Kürdistan arasında derin bir tarihsel dostluk var. Artık
Kürtler açıkça İsrailli müttefiklerini kucaklamalı, İsrailliler de bir
Kürt devleti için açıkça çağrıda bulunmalı."*/ (Diliman Abdulkader*-NRT*)

Mark Cancian ve Matthew Cancian’ın imzasıyla*3 Ağustos 2017*’de
Washington Kurdish Institute tarafından yayımlanan yazının konusu ise
Kürtlerle Yahudilerin tarihsel mücadeleleri arasındaki paralelliklerdi.
Yazıda iki halkın aynı kaderi paylaştıkları, soykırım dahil aynı
felaketleri yaşadıkları, devlet olmadan önce de benzer yeraltı örgütleri
ya da gölge yönetimler kurdukları tezi işleniyordu.

*BOB*’dan sonra istikrarsızlık, kaos ve çatışmaya dayalı Yeni*Ortadoğu*
Projesi tartışılırken Başur (Güney Kürdistan) gibi Rojava’nın da
İsrail’e üs verebileceği, bu şekilde tecritten kurtulabileceği, farklı
askeri güçlerin birleştirilmesiyle Kürdistan Savunma Birlikleri’nin
kurulabileceği ve ileride İsrail’le konfederal çatı altında birleşme
olabileceğine dair senaryolar da eksik değil. Bu tür senaryolar eskiden
Kürt ve Yahudi düşmanlığını körükleyenler tarafından servis edilirdi.

***

Güney Sudan Özgürlük Hareketi’ne *(SPLA*) verilen destek nasıl Sudan’ın
bölünmesi sonrası bağımsız Güney Sudan’ı İsrail’e dost yaptıysa
Barzanilerle kurulan dostluğun da bağımsız Güney Kürdistan’ı Yahudi
devletinin doğal müttefiki yapacağı beklentisi söz konusu. Buna ilaveten
Irak ve Suriye’deki kaos İsrail’in beklediği gibi *‘direniş ekseni’*ni
kırmadı aksine daha fazla direngen hale getirdi. Bu da Kürtleri İran’a
karşı konuşlandıran arayışları tetikledi.

İsrailli gazeteci Rachel Avraham’ın*12 Haziran 2017*’de Jerusalem
Post’ta İran’ı*Ortadoğu*’da önlemek için en etkili strateji olarak
önerdiği şuydu:

/*"Suriye ve Irak’ta bağımsız bir Kürdistan coğrafi olarak Şii hilalini
koparacaktır. Barzani yönetimi İran’ın terörist gruplara gönderdiği
kargoların kendi topraklarından geçmesine izin vermeyecektir."*/

Jeostratejik hesaplar bu minvalde. Bu tür bir tahayyül de bağımsız
Kürdistan’a karşı çıkan bölge ülkelerinin argümanlarına güç katıyor.

İsrail’in mantığı gayet basit: Kürdistan bağımsızlığa ulaşırsa bir
müttefik kazanırım, ulaşamazsa üreteceği çatışmalarla Arapların beni
unutacağı yeni bir dönem kazanmış olurum.

Pekâlâ, Kürtlerin mücadelesi tamamen İsrail parantezine alınabilir mi?
Elbette hayır. O halde Kürdistan’ın ikinci bir İsrail olarak
konuşlandırılmasını önlemenin yolu Türkiye, İran ve Irak’ın bölge
halklarının çıkarına ve barışa hizmet edecek şekilde Kürtlerin
iradelerini desteklemesidir. İnkâr, tecrit ve baskılamak sadece zulmün
tarihine yeni sayfalar ekler, istikrarsızlık ve çatışmaları
derinleştirir, dış müdahalelere de kapı açar.


    Fehim Taştekin kimdir?

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu.
Gazeteciliğe*1994*’te muhabir olarak başladı. Yeni Şafak, Son Çağrı,
Yeni Ufuk, Tercüman, Radikal ve Hürriyet gazetelerinde çalıştı. Bir
dönem Ajans Kafkas’ın kurucu editörü olarak Kafkasya üzerine çalışmalar
yürüttü. Kapatılıncaya dek*İMC TV*’de dış politika programları yaptı.
Gazete Duvar ve Al Monitor’da köşe yazılarına devam ediyor. /*"Suriye:
Yıkıl Git, Diren Kal"*/, /*"Rojava: Kürtlerin Zamanı"*/ ve /*"Karanlık
Çöktüğünde"*/ adlı kitaplara imza attı.

*http://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2017/08/19/kurdistandaki-israil-parantezi-kardan-cok-zarar/*

 
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-170819142002 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/19  15:37 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

BIR DUS
. . . . . .
Goruntuleri arasinda karanlik gecenin
Yitirilmis sevincin dusunu kurdum.
Ama kalbimi kirarak beni uyandirdi
Goruntusu yasamin ve isigin.
Ah! Dus olmayan bir sey var midir gunduzleyin
Gozlerinde gecmisten gelen bir i$ikla
Cevresine bakan kisi icin?
O kutlu dus-o kutlu dus,
Butun dunya kinarken
Tarli bir i$ik gibi neselendirdi beni
Yalniz bir ruha yol gosteren.
Ne olmus geceleyin ve firtinada
Titriyorsa yukseklerdeki i$ik?
Daha berrak bir sey var midir
Gunduz parlayan yildizindan, gercegin!

Edgar Allan Poe

Ugursuzluk uc seydedir, at, ev ve kadin.

Buhari 76/53

D U A

Bir Allah bulunmaliydi
Biraz adalet gozeten,
Kaderi insafla cizen,
Binde bir defa da olsa
Dualara kulak veren.

Orada can
Burda ezan
Hak yoluna
Bunca nifak!
Ayri ayri kitaplardan
Adini duyan kullarin
Saskin
Hallerine care
Bir Allah bulunmaliydi.

Siginip her biri bir dine
Kullarin birbirlerine
Cektirdiklerini bilen
Ve Allah diye cekilen
Kanli kiliclari kiran
Bir Allah bulunmaliydi.

Kiyamet berisinde de
Gozeten dunyayi, arsi
Bir Allah bulunmaliydi
Din perdesi gerisinde
Gizlenen yilana karsi.

Stockholm 1973
Kemal Rastgeldi


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Reply via email to