Tarih boyunca hep aynı şey olmuştur.

Mürteciler hep yabancı gizli servislerin oyuncağı olmuştur.
Hep devlet otoritesine karşı isyan etmeleriyle bilinmişlerdir.
Hep çağdaşlaşma, ilerleme, gelişmeye karşı durmuşlardır.
Hep yabancı güçlerden yardım aramış ve bulmuşlardır.
Her zaman amaca ulaşana kadar her yolu mübah saymışlardır.
Mücadeleleri için iftira, yalan, hile, desise ve akla gelebilecek her
türlü namertliği doğal saymışlardır.
_/*
*/_ Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
<mailto:0raj.p0y...@neomailbox.net> / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      
/_*
*_/

------------------------------------------------------------------------


  */BARIŞ ATAGÜN : "ŞAPKA GİYMEYEN HOCALAR ASILDI"/**YALANI*


Barış Atagün
<http://www.turksolu.com.tr/author/barisatagun/>               
Kasım*29*///*2015*

<http://www.turksolu.com.tr/wp-content/uploads/2015/11/ii-mahmud-kimdir-2-mahmutun-hayati-139082.jpg>

Tarihin bir bilim dalı olduğunu bilmeyen, Cumhuriyeti nerdeyse bir asır
geçmesine rağmen içine sindiremeyen, bilgiden kültürden yorumdan bihaber
tarih yalancıları toplumun cahil kesiminin desteğini almak için bazı
klasik sloganlar üretirler. Bu yalanların en başında gelenlerinden biri
ise Atatürk’ün gerçekleştirdiği şapka devrimi yüzünden binlerce alimin
idam edildiği yalanıdır. İddiaya göre Atatürk millete zorla şapka
giydirmiş, giymeyenleri ise sorgusuz sualsiz idam etmiş. Sanırsınız ki
devlet sokakta kapı kapı dolaşarak şapka giymeyenleri yakalamış, başına
zorla şapka takmış, giymeyeceğim diyenleri de idam etmiş. Böyle
anlatınca komik gelen bu iddia allanıp pullanıp biraz da duygu sömürüsü
ile soslanınca tarih konusunda cahil olan insanlara yedirilebiliyor.
Yalanları bir kenara bırakalım ve gerçekleri yazalım. Şapka devriminde
gerçekte ne oldu? Kimler, neden asıldı? Hepsine teker teker cevap verelim.

http://www.turksolu.com.tr/wp-content/uploads/2015/11/Screen-shot-2015-11-30-at-02.36.49.png

Şapka devrimi hakkında konuşurken her şeyden önce bu devrimin ilk kez
Cumhuriyet zamanında yapılmadığını bilmek zorundayız. İlk şapka devrimi
*2*. Mahmut zamanında*1828 yılında* çıkarılan elbise nizamnamesiyle
resmi başlık olarak kabul edilmiştir. Fesin Osmanlı’ya geçişi de biraz
ilginçtir. *2*. Mahmud döneminde Kaptan-ı Derya olan Koca Hüsrev Paşa
Tunus’tan getirdiği fesleri gemilerdeki askerlere giydirmiştir.*1828
yılında* Serasker olan Hüsrev Paşa bu kez de İzmir’de bir taburun er ve
subaylarına fes giydirip İstanbul’a getirerek eski Bab-ı Seraskeri
Meydanında (Bugünkü İstanbul Üniversitesi meydanı) padişahın huzurunda
talim yaptırmıştır. Fesin Osmanlı ordusuna girişi bu şekilde olmuştur.
Eğer o gün *2* . Mahmud’un huzurundaki askerler fes yerine şapka giymiş
olsaydı bugün tarih yalancıları /*"Atatürk şapka devrimi yüzünden
binlerce alimi astı"*/ diyemeyeceklerdi.

http://www.turksolu.com.tr/wp-content/uploads/2015/11/Screen-shot-2015-11-30-at-02.37.16.png

*2*. Mahmud gerçekleştirdiği bu devrim yüzünden o dönemdeki gericiler
tarafından /*"gavur padişah"*///olarak anılmıştır. Şu komik duruma bakın
ki fesi getiren padişaha /*"gavur"*/ diyenler yaklaşık*100 yıl* sonra
fesi kaldıran Atatürk’e de /*"gavur"*/ demişlerdir. Gerici her dönemde
gericidir. Siz ne yaparsanız yapın eğer bir yenilik
gerçekleştiriyorsanız gericiler için gavursunuzdur, kafirsinizdir, din
düşmanısınızdır.

Cumhuriyet’in ilanından sonra eskimiş, son kullanma tarihi geçmiş
kurumlar teker teker kaldırılmıştır. Şapka devrimi de yeni devletin
insanının yaratılmasında atılmış önemli bir adımdır. Mesele sadece
başlık meselesi değildir. Eğer öyle olsaydı bugün şapka devrimi din
eksenli tartışılmazdı. Bu da bize çok açık net gösteriyor ki sarık
sadece sarık değildir. Aynı zamanda yüzyıllar içinde saçma sapan
gerekçelerle dini anlamlar yüklenen bir başlıktır. Durum böyle olunca
yobazın koyu damarı, tedavi edilemez hastalığı konuyu içinden
çıkılamayacak hale getiriyor.

http://www.turksolu.com.tr/wp-content/uploads/2015/11/Screen-shot-2015-11-30-at-02.37.41.png

Atatürk şapka devrimini gerçekleştirmeden önce halkı şapkaya alıştırmak
istemiş ve yurt gezisine çıkmıştır. Gezisine koyu muhafazakar bir il
olan Kastamonu’dan başlamıştır. Yıllar sonra neden İzmir gibi aydın bir
değil de Kastamonu’ya gittiğini soranlara şu cevabı vermiştir :

/"İzmir tarafı halkı beni birçok defa gördü. Eğer orada şapka giysem,
bana değil, şapkama bakarlardı. Beni ilk defa görenler ise şapkamla
olduğum gibi kabul ettiler. (Falih Rıfkı Atay,/ /Çankaya,
İstanbul.//*1984*//, s.//*434*//)/

*24 Ağustos 1925*’te Kastamonu’ya gelen Atatürk halkın yoğun sevgi ve
ilgisiyle karşılanmıştır. Belediye binasında yaptığı konuşmada şehir
esnafının temsilcilerini de odaya çağırmıştır. Dinleyiciler arasında
oturan bir terziye elbiselerini göstererek /*"Bu elbiseler herhalde
ucuzdur. Kumaşı da düz. Uluslararası kıyafet midir?"*/ diye sormuş.
Terzi /*"Evet, uluslararasıdır"*/ diye cevap vermiştir. Konuşmasının
devamında şu yorumda bulunmuştur:

http://www.turksolu.com.tr/wp-content/uploads/2015/11/Screen-shot-2015-11-30-at-02.38.02.png

/*"Biz her nokta-i nazardan medenî insan olmalıyız. Acılar gördük. Bunun
sebebi dünyanın vaziyetini anlamadığımız içindir. Fikrimiz, zihniyetimiz
medenî olacaktır. Şunun, bunun sözüne ehemmiyet vermeyeceğiz. Medenî
olacağız. Bununla iftihar edeceğiz. Bütün Türk ve İslâm alemine bakınız.
Zihinleri medeniyetin emrettiği şümul ve tealiye uyamadıklarından ne
büyük felâketler, ne ıstıraplar içindedirler. Bizim de şimdiye kadar
geri kalmamız ve nihayet son felâket çamuruna batışımız bundandır.
Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona bigane olanları yakar ve
mahveder."*//(Atatürk/’/ün Söylev ve Demeçleri,//*II*//, Atatürk Kültür
Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını,
Ank.//*1997*//, s.//*216*//)/

*25* Ağustos’ta Kastamonu’dan İnebolu’ya geçen Atatürk burada meşhur
şapka nutkunu yapmıştır. İşte tarihe geçen o konuşma:

/"Ey memleketini seven ve memleketi, milleti için hayatım fedâdan
çekinmemiş bulunan kıymetli vatandaşlar! Hep beraber bütün cihâna sarih
ifade edelim ki, bunca inkılâbâtın şuurlu kahramanı olan bu millet,
medeniyet güneşinin bütün hararetini almıştır./

/Efendiler, Türkiye Cumhuriyeti’ni te’sis eden Türk halkı medenîdir.
Tarihte medenîdir, hakikatte medenîdir. Fakat medenîyim diyen Türkiye
Cumhuriyeti halkı; fikriyle, zihniyetiyle medenî oduğunu isbât ve izhâr
etmek mecburiyetindedir. Velhâsıl medenîyim diyen, Türkiye’nin,
hakikaten medenî olan halkı başından aşağıya vaz’ı haricisiyle dahi
medenî ve mütekâmil insanlar olduğunu fiilen göstermeye mecburdurlar. Bu
son sözlerimi vâzıh ifade etmeliyim ki, bütün memleket ve cihân ne demek
istediğimi suhûletle anlasın. Bu izâhâtımı hey’et-i âlinize, hey’et-i
umûmiyeye bir sualle tevcih etmek istiyorum, soruyorum:/

/Bizim kıyafetimiz millî midir? (hayır sadâlan)./

/Bizim kıyafetimiz medenî ve beynelmilel midir? (hayır, hayır sadâlan)./

/Size iştirak ediyorum. Tabirimi ma’zûr görünüz. Altı kaval üstü şişhâne
diye ifade olunabilecek bir kıyafet, ne millîdir ve ne de
beynelmileldir. O halde kifayetsiz bir millet olur mu arkadaşlar? Böyle
tavsif olunmaya razı mısınız arkadaşlar? (hayır hayır kat’iyyen
sesleri). Çok kıymetli bir cevheri çamurla sıvayarak enzâr-ı âleme
göstermekte ma’nâ var mıdır? Ve bu çamurun içinde cevher gizlidir, fakat
anlayamıyorsunuz demek musip midir?/

/Cevheri gösterebilmek için çamuru atmak elzemdir; tabiîdir… Arkadaşlar,
Turan kıyafetini araştınp ihyâ’ eylemeye mahal yoktur. Medenî ve
beynelmilel kıyafet bizim için çok cevherli, milletimiz için lâyık bir
kıyafttir. Onu iktisâ’ edeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta
pantolon, yelek, gömlek, kıravat, yakalık, caket ve bittab’ bunların
mütemmimi olmak üzere başta siperi şemsli serpuş, bunu açık söylemek
isterim. Bu serpuşun ismine şapka denir. Redingot gibi, bonjur, smokin
gibi, işte şapkanız!/

/Buna câiz değil, diyenler vardır. Onlara diyeyim ki, çok gafilsiniz ve
çok câhilsiniz ve onlara sormak isterim:/

/Yunan serpuşu olan fesi giymek câiz olur da şapkayı giymek neden olmaz
ve yine onlara, bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans
papazlarının ve Yahudi hahamlarının kisve-i mahsûsası olan cübbeyi ne
vakit, ne için ve nasıl giydiler?"/

/(Atatürk/’/ün Söylev ve Demeçleri,//*II*//, Atatürk Kültür Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ank.//*1997*//,
s.//*220*//–//*221*//)/

Atatürk millete zorla şapka giydirdi diyenler bu konuşma için ne
diyecek? Tarihte hangi diktatör milletine şapka giydirmek için böyle bir
açıklama yapmıştır? Birazdan şapka isyanlarını açıklayınca meselenin
sadece şapka olmadığını daha net anlayacaksınız ama önce şapka
devriminin yurt içindeki yankılarından bir kaç örnek verelim.

Konya’da lise öğrencileri fes giymemeye yemin etmiş, feslerini
fırlatarak protesto etmişlerdir.

Bursa’da düzenlenen mitingte binlerce fes yırtılmıştır.

İstanbul’da hamallar feslerini denize fırlatmışlardır.

Konya’da şapkanın tükenmesi üzerine eskiden mevlevi takkesi üretenler
fötr, melon, panama şapka üretmeye başlamıştır.

Bilecik’te Vali’nin önderliğinde insanlar feslerini atarak şapkalarını
giymişlerdir

Edirne’de memurların tamamı ve halkın büyük bir kısmı şapka giymeye
başlamıştır. Her gün farklı kılıkta dolaştığı için halkın /*"Şeyh
Türlü"*/ ismini taktığı kişi bile sarığını bırakarak melon şapkayla
dolaşmaya başlamıştır. /(İkdam,//*20 Eylül 1925*//. Cumhuriyet,//*17
Eylül 1925*//. Cumhuriyet,//*19 Eylül 1925*//. Cumhuriyet,//*21 Kasım
1925*//. Cumhuriyet,//*27 Eylül 1925*//.)/

Görüldüğü gibi şapka devrimi*25 Kasım*’da yasalaşmadan iki ay önce bile
halk şapka giymeye başlamıştır. Bu da /*"Atatürk millete zorla şapka
giydirdi"*/ iddiasını kökünden çürütmektedir. Eğer şapka devrimi
anlatıldığı gibi halk tarafından şiddetle reddedilmiş olsaydı bunu
devletin zorla giydirmesi mümkün olamazdı.*13 milyonluk* bir ülkede hiç
bir güç halka istemediği bir şeyi zorla dayatamaz. Üstelik o günün
koşullarını göz önünde bulundurursak savaştan yeni çıkılmış bir ortamda
çok büyük çapta isyanlar çıksaydı devletin bunları bastırması mümkün
değildi.

Halkın şapkaya olumlu tepkilerinden sonra isyanlara geçebiliriz. Acaba
isyan edenler sadece şapka giymediği için mi asılmıştı? Bu isyanların
kaçı şapka devriminden önce çıktı? İsyan edenler hangi faaliyetlerde
bulundular? Teker teker bakalım.

Atatürk’ün Kastamonu gezisinden çok kısa bir süre sonra*2 Eylül 1925 te*
çıkarılan bir kararname ile *devlet memurlarının ve ordu mensuplarının
şapka giymeleri zorunlu kılınmıştır.* *_Sadece imamlar ve diyanet işleri
başkanı bu kanun dışında tutulmuştur_*. Din adamlarının kıyafetleri ise
siyah lata üzerine beyaz sarık olarak belirlenmiştir. Burada dikkatinizi
bir noktaya çekmek istiyorum.*2 Eylül*’de çıkarılan kararname sadece
devlet memurları için geçerlidir. Şapkanın Meclis’te kanunlaşması ise*25
Kasım*’dır. *_Söz konusu kanunda şapka giymeyenlere verilen herhangi bir
ceza yoktur. Daha da önemlisi _**_kanun devlet memurları
için_**_çıkarılmıştır. Halkın ise şapka giyme zorunluluğu yoktur. Fes ve
sarık giyme yasağı vardır_*

Yukarıda da görüldüğü gibi şapka kanunu, devlet memurlarını şapkaya
yavaş yavaş ısınan Türk milletine uygun hale getirmek için çıkarılmıştır
fakat buna rağmen bir çok isyan şapka kanununun kabulünden önce
çıkmıştır. İşte o isyanlar:

*22* Kasım’da Kayseri’de *1*. Dünya Savaşı’nda şüpheli davranışları
bulunan Şafi mezhebinden Mekkeli Ahmet adında biri halkı şapka devrimine
karşı kışkırtmıştır. Dini siyasete çok adi bir şekilde alet ederek halka
Sivas’ta bir alim çıktığını, şapka giymemeleri konusunda Sivaslıları
uyardığını, kendilerinin de hemen sarıklarını giymesi gerektiğini
söylemiştir. Sivaslı sözde alimin daha sonra Sivaslı Kemanlı Hoca olduğu
anlaşılmıştır. Kandırdıkları halk kitlesini arkasına alan
mürtecilerin*24 Kasım*’da yaptığı eylem sonucunda*300 kişi* tutuklanmıştır.

Kasım ayının başında Malatya’da şapka yüzünden çıkan küçük çapta birkaç
isyan Belediye Başkanı Hasan Bey tarafından bastırılmış, Atatürk,*3
Kasım*’da kendisine yolladığı telgrafla Hasan Bey’i takdir etmiştir.

*14* Kasım’da Sivas’ta İmamzade Mehmet Necati isminde bir isyancının
önderliğinde halk isyana teşvik edilmiş, duvarlara hükümete hakarete
varan beyannameler yapıştırılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda
İmamzade Mehmet Necati idama mahkum edilmiş, diğer isyancılar ise kürek
cezasına çarptırılmıştır.

*25* Kasım’da Erzurum’da Gavur İmam ve Hoca Osman’ın elebaşı olduğu
isyanda valilik binası basılmış, /*"Gavur memur istemeyiz"*/ sloganları
atılarak olay çıkarılmıştır. İsyan sonucunda*27 kişi* tutuklanmıştır.
Yapılan araştırma sonucunda isyanın ele başları olan Gavur İmam ve Hoca
Osman’ın daha önce aftan yararlanan mahkumlar olduğu anlaşılmıştır. *27
Kasım 1925 tarihli* /Cumhuriyet/ gazetesi Erzurum’da çıkan isyan
hakkında şunları yazmıştır:

/*"Erzurum’da bir iki softa, birkaç serseri inkılâbımızın ifadesi olan
Türkiyat-ı İçtimaiyemize karşı nümayişe sevk etmiş devlet görevlilerini
(Valileri), gâvur kabul etmişlerdir. Bu inkılâplar vücut bulacak
değildir, vücut bulmuştur. Erzurum’da nümayişin yapıldığı gün TBMM’den
şapkanın mecburiyeti hakkındaki kanunun çıkmış olması kadar kudret-i
inkılâp ifade eyleyecek bir hadise olamaz. Önümüzdeki hadise bir irtica
hadisesidir."*//(Cumhuriyet//*27 Kasım 1925*//)/

*25* Kasım’da Rize’de İmam Şaban ve Muhtar Yakup Ağa’nın elebaşı olduğu
isyanda /*"devletin dinsizliğe doğru gittiği, kadınların namusunun
kalmadığı"*/ gerekçesiyle hükümet konağı ve Botaniye Jandarma Karakolu
basılmıştır.*6 Jandarma* esir alınmıştır. İmam Şaban şehrin
yağmalanmasını, hükümet konağının basılmasını teklif etmiş, buna
uymayanların öldürüleceğini söylemiştir. İsyancılar halkın bundan sonra
devlete vergi vermeyeceğini söyleyerek halkı devlete karşı açıkça isyana
teşvik etmişlerdir. Muhtar Yakup’un akrabası Peçeli Mehmet Ankara’da
ihtilal yapıldığını, Mustafa Kemal’in üç yerinden yaralandığını, İsmet
Paşa’nın öldürüldüğünü devletin dindar paşaların kontrolüne geçtiğini
söyleyerek halkı galeyana getirmiştir. İsyan gittikçe büyümüş, köylere
yayılmış, eli silahlı isyancılar şehri yağmalamaya başlamıştır. Bunun
üzerine Hamidiye zırhlısı isyancıların yığınak noktalarını iki gün
boyunca bombalamıştır. İşte bugün /*"Rize’de şapka giymeyenleri
bombaladılar"*/ yalanının gerçeği budur. Olay şapka giymeme meselesi
değildir. Ortada silahlı bir isyan, yağmalanan köyler, basılan hükümet
konağı ve esir edilen*6 jandarma* vardır. Yargılama sonucunda*143
tutuklunun 80*’i beraat etmiş diğerleri de çeşitli cezalara çarptırılmıştır

*26* Kasım’da Maraş’ta Üsküplü İbrahim Hoca adında biri halkı Cami-i
kebir etrafında toplayarak /*"Gavur memur istemeyiz, şapka istemeyiz"*/
diye isyana teşvik etmiştir. O gün Cami-i kebir karşısındaki*CHP*
binasında olan bir muhabir olayı şöyle anlatmıştır:

/*"Cuma namazından sonra, ‘Müslümanlar ne duruyorsunuz? Müslümanlık
gidiyor, Allah Allah, Lailaheillallah!’ sözleriyle bir hareketlilik
başlatıldı. İsyancılar daha sonra caminin avlusundan tekbir sesleriyle
Hükümet Konağı’na doğru harekete geçtiler.Halkın cuma namazı vesilesiyle
içtima halinde bulunmasından istifade etmek için bir zamandan beri
elebaşı mevkiinde bulunan bazı melunların böyle bir günü tercih etmiş
olmaları hatıra geliyor."*//(Cumhuriyet//*6 Aralık 1925*//)/

Hükümet konağının avlusunda slogan atan isyancı grup sonra tutukluların
serbest bırakılması için cephaneliğe doğru yürümüştür. İsyan kısa sürede
bastırılarak*39 kişi* gözaltına alınmıştır.

*4* Aralık’ta Giresun’da Muharrem Hoca adında biri halkı isyana teşvik
etmiş fakat isyan kısa sürede bastırılmıştır. İsyancılar tutuklanarak
Ankara İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmışlardır.

İsyanlara dikkat ederseniz çoğu şapka kanununun Meclis’te kabul
edilmesinden önce çıkmıştır. Daha da önemlisi isyanın ele başları halk
tarafından benimsenmemiştir. Örneğin Erzurum’da belediye başkanı Nafiz
Bey, Müftü Sadık ve Halk Partisi İl Başkanı Ahmet Rıza ve şehrin ileri
gelenlerinin ortaklaşa imzalayarak çektiği telgrafta şöyle demişlerdir:

/"Vücutları memleket için şîn olan mahdut bazı rüzalâ tarafından bugün
alessabah müessif hâdise zuhur etmiş ise de hükümetimizin tedbir-i
sâibesi sayesinde lehülhamd çıktığı anda ve yerde batmıştır. Vatanın bir
uzvu hayat bahşâsı olup, hükümetimizin mukarrerâtım hürmetle telâkki
eden; isyana, fitneye, irticâya karşı nasıl bir nazarı nefreti olduğu ve
imhasını nasıl âcil bir vecibe bildiğini hâdise-i ahiredeki canına
minnet bildiği hizmeti ile isbât eylemiş olan Erzurum’un pak ve nezih
halkı bu hâdise-i elem ve iftiradan dolayı teessürlerini arz ve
müsebiblerine lânet eder ve bugün memletimiz nâmına sürülmesi muhtemel
lekenin müsebbiblerinin pek ağır bir surette ve esas mürettip ve
müşevviklerinin sehpayı adalette çırpınmaları suretiyle silinmesi
Erzurumluların en samimi nuhbe-i âmâli olduğunu arz eyleriz (Mahmut
Goloğlu, Devrimler ve Tepkileri, s.//*157*//)/

*_Sonuç olarak hiç kimse sadece şapka giymediği için idam edilmemiştir.
İdam edilenler, şapka giymemek suçundan değil _**_devlete ve rejime
isyan etmek suçundan_**_idam edilmişlerdir._* /*"Sarık giyenler idam
edildi"*/ diyen yalancılara en güzel cevabı bir resimle vereceğim.

<http://www.turksolu.com.tr/sapka-giymeyen-hocalar-asildi-yalani/>

Resimdeki sarıklı hoca kurtuluş savaşının kahramanlarından Amasya
müftüsü Abdurrahman Kamil Efendi’dir. Resmin çekildiği tarih*22 Kasım
1930*. _*Yani şapka devriminden*__*5 yıl*__*sonra.*_ Hani şapka
giymeyenler idam edilmişti? Hani Atatürk din adamlarına düşmandı?
Resimdeki samimiyete dikkat edin. Demek ki neymiş mesele şapka değilmiş
ve Atatürk bu vatana hizmet eden gerçek din alimlerine her zaman saygı
duymuştur. Şapkaya karşı çıkacak kadar dini hassasiyeti olan malum
hocalar kurtuluş savaşında nerdeydi? Nerde olduğunu öğrenmek
istiyorsanız İskilipli Atıf’a bakmanız yeterli…

*http://www.turksolu.com.tr/sapka-giymeyen-hocalar-asildi-yalani/*

 
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-170823191431 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/23  23:45 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Dusun. Daha da buyuk guc verir.

Anonim Nasihat

Onlarla savasin ki Allah, sizin ellerinizle onlarin cezasini versin ve ...
Onlari rezil ve rusvan etsin, yardimiyla sizi onlara muzaffer kilsin.
Ve mumin bir kavmin yureklerini ferahlandirsin.

TEVBE SURESI 14.AYET.

HIROSIMA, NAGAZAKI

Insanligin yuz karasi
Hirosima Nagazaki.
Mezar kentlerdir burasi
Hirosima Nagazaki.
Amerikan vahsetiyle
Gorulmemis dehsetiyle
Korku salan mansetiyle
Hirosima Nagazaki.
Yuz binler yanip eridi
Azrail hizli yurudu
Burada insanlik curudu
Hirosima Nagazaki.
Imparator teslim oldu
Ensesinde bomba buldu
Alevleri hakim kildi
Hirosima Nagazaki.
Kimi yasli kadin kuldu
Sabi subyan olum buldu
Ne cabuk da unutuldu
Hirosima Nagazaki.

Fena vurdu vahsi Bati
Kuruttular cumle otu
Bugun dahi durum kotu
Hirosima Nagazaki.
Yuz binleri yilan soktu
Amerika kina yakti
Merhameti asla yoktu
Hirosima Nagazaki.
Su gibi eridi demir
Insanlar olmustu komur
Yok edildi nice omur
Hirosima Nagazaki.
Yahudiler imal etti
Goz dagi vermeye yetti
Yalniz iki ucak gitti
Hirosima Nagazaki.
Hiddeti yim hatirlattim
Derdime ne dertler kattim
Merhameti ben mi sattim
Hirosima Nagazaki.

ASIK HIDDETI


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Cevap