------------------------------------------------------------------------


  ‘*ROJAVA’* MASALI VE GERÇEKLER:*ABD*’NİN ANARŞİST TUGAYLARI İŞBAŞINDA

*13 Eyl*,*2017*

Meyssan: Rojava İsrail gibi kuruldu.*CIA*, Avrupalı anarşistleri
devşirip Rojava’ya getirdi.*HDP* ve*YPG*,*CIA*’dan mali destek aldı.
*‘Kadın savaşçılar’* bir yalan..

/*"Batı’da sevimli bir ütopyanın gerçekleşmesi şeklinde sunulan çiçeği
burnunda *//*"*/*Rojava*/*"*//*gerçekte Washington tarafından arzulanan
ve kan içerisinde örgütlenen bir sömürge devletidir. Bu kez Suriye’nin
kuzeyindeki halkların kovulması ve yerlerine burada doğmamış olan
insanların yerleştirilmesi söz konusudur. Bu etnik temizliğin
gerçekleştirilmesi için Pentagon ve CIA, Avrupa aşırı solu çevresinden
savaşçıları seferber etti."*/

Bu sözler Suriye’deki gelişmeleri yakında takip eden yazar Thierry
Meyssan’a ait. Batı’da*PYD/YPG*’yi /*"Özgürlük savaşçısı"*/ gibi
göstermeye çalışan*ABD*’nin Kürt politikasını mercek altına alan
Meyssan, değerlendirmelerini /*"Voltairenet.org"*/ adlı sitesinde
/*"NATO’nun anarşist tugayları"*/ başlığı ve Murat Özdemir’in
çevirisiyle yayınladı.

İşte, Meyssan’ın makalesindeki o tespitlerden önemli bölümler:

/*"(…) Arap Baharı’nın başlangıcında Abdullah Öcalan kapatıldığı
hücresinden PKK’yı yeni bir ideoloji etrafında yeniden inşa etti. İmralı
Hapishanesinde NATO ile yürütülen gizli müzakereler sonucunda,
"*/özgürlükçü belediyecilik" adına Marksizm-Leninizm’i terk etti.
Türkiye’de her zaman kendi Kürdistan devletini kurmak için mücadele eden
Öcalan artık her devletin özü itibarıyla bir baskı aracı olduğunu
düşünüyordu [*2*].

(…) Öcalan, üyeleri adına hiçbir zaman Suriye topraklarına yönelik
talepte bulunmayacağı taahhüdünde bulunmuştu.*2011 yılında* Batı’nın
Suriye’ye yönelik olarak yürüttüğü savaşın başlangıcında, Kürtler
kendilerine kapılarını açan ve vatandaşlık hakkı tanıyan ülkeyi savunmak
için milis kuvvetleri oluşturdular.

Öte yandan*31 Ekim 2014*’te,*PKK*’nın Suriye kolu*YPG*’nin
eşbaşkanlarından Salih Müslim, Élysée Sarayı’nda Fransız Cumhurbaşkanı
François Hollande ve Türk mevkidaşı*Recep *Tayyip*Erdoğan *arasında
düzenlenen gizli toplantıya katıldı. Suriye’de Kürdistan’ı yeniden kurma
girişiminde bulunmayı kabul etmesi durumunda kendisine yeni devletin
başkanı olma sözü verildi.

*ABD*’nin*IŞİD*’e karşı oluşturduğunu iddia ettiği Uluslararası
Koalisyon, zaman kaybetmeden para, silah, eğitim ve kadrolarıyla*YPG*’yi
destekledi. Dolayısıyla bundan böyle artık iyi bir müttefik haline gelen
Washington’a yönelik beddualar çabuk unutuldu. Kürt örgütü göz koyduğu
bölgelerin sakinlerini sürmeye başladı.


    ‘*AYN EL ARAP’*TA*NELER YAŞANDI BİLEMİYORUZ*’

*YPG* o güne kadar*IŞİD*’e karşı hiç savaşmamış olduğu için*ABD*, daha
sonra Kurmançca /*"Kobane"*/ olarak adlandırılacak olan Ayn el-Arap’ta
şiddetli bir çatışmayı sahneye koydu. Kendini tehlikeye atmadan olayı
aktarmak üzere uluslararası basın buraya davet edildi. Bu yerleşim
Suriye-Türkiye sınırında yer alıyor ve gazeteciler çatışmaları dürbünle
kolayca izleme imkanı bulabildiler. Basının oraya girmesine hiçbir zaman
izin verilmediği için Ayn el-Arap’ta gerçekte tam olarak neler
yaşandığını bilemiyoruz. Elimizdeki teleobjektifle çekilmiş fotoğraflar,
çatışmaların şiddetine ilişkin olarak yapılan açıklamaları teyit ediyor
gibi görünüyor. Ne olursa olsun Batı, sözbirliğiyle Kürtlerin*IŞİD* ve
Suriye’ye karşı ihtiyaç duydukları müttefikleri olduğu sonucuna vardı.


    *KADIN SAVAŞÇI YALANI*

Batı basını, tüzük gereği*PKK/YPG* yönetici kadrolarının yarısı gibi
Kürt savaşçılarının yarısının da kadın olduğunu aktarıyor. Oysa sahada
kadınlara ender rastlanıyor. Gazeteciler aynı şekilde, bir kadın
tarafından öldürülmenin cennete gitmeyi engelleyen bir lanet
sayılmasından ötürü kadın savaşçıların cihatçıların korkulu rüyası
haline geldiğini belirtiyor. İlginçtir ki aynı basın Suriye Arap Ordusu
bünyesinde de cihatçıların erkek mevkidaşlarına yönelik olduğu gibi aynı
öfke ile saldırdıkları kadın savaşçılardan oluşan birliklerin var
olduğunu görmezden geliyor.

/*"Ne tanrı ne devlet!"*/, Amerikan İmparatorluğu saflarında
/*"Rojava"*/ devletini savunmaya ve /*"tüm gerici güçlere karşı"*/
savaşmaya gelin


    ‘*SURİYELİ KÜRTLERİN ÇOĞU ABD’*Yİ*DÜŞMAN GÖRÜYOR*’

Görünenin aksine*YPG* iddia ettiği kadar kalabalık bir kadroya sahip
değildir. Birçok Suriyeli Kürt*ABD*’yi bir düşman güç ve Suriye’yi de
yeni vatanı olarak kabul etmektedir. Salih Müslim’in hayallerinin
peşinden gitmeyi reddetmektedirler. Ayrıca Pentagon /*"kendi"*/
Kürtlerine yalnızca bazı Arap ve Süryani paralı askerleri değil ama
özellikle Avrupalı aşırı sol militanları da katmıştır.


    ‘*CIA AVRUPALI ANARŞİSTLERİ DEVŞİRDİ’*

*CIA* on binlerce Batılı genç Müslümanı cihatçı haline getirmek için
silah altına alırken, aynı şekilde*1936 yılında* Barselona’da faşistlere
karşı kurulmuş olanları örnek alarak uluslararası tugaylar oluşturmak
üzere Avrupalı anarşistleri de devşirdi. Böylece sadece en çok öne
çıkanları anarsak,*YPG/NATO*’nun yedek güçleri olarak Enternasyonalist
Anti-faşist Birlik Taburu (Orta Avrupa), Bob Crow Tugayı (İngiliz ve
İrlandalı), Henri Krasucki Tugayı (Fransız), Uluslararası Devrimci Halk
Gerilla Güçleri (Amerika), Uluslararası Devrimci Dayanışma Birliği
(Yunanlılar), Marksist-Leninist Parti Birliği (İspanyollar) ve*ABD*
yanlısı tüm küçük Türk grupçukları
*(DK*,*DKP*,*MLSPB-DC*,*PDKÖ*,*SI*,*TDP*,*TKEP*/L,*TKP/ML*) sayılabilir
[*4*].


    *DÖNEN CİHATÇILARDAN KORKUYORLAR YA ANARŞİSTLER*?

Halifelik yanlısı genç Suriyelileri genç Kürtlerle karşı karşıya
getirmesi beklenen ayn el-Arap Savaşı, her iki taraftan da daha iyi bir
dünya arayışında olan genç Avrupalıların canına mal oldu. Avrupa
ülkeleri genç cihatçıların kendi ülkelerine olası geri dönüşlerinden
kaygılansa da bir o kadar tehlikeli olan genç anarşistlerden hiç
korkmuyor. Belki de ikincilerini yönlendirmenin ve gelecekteki
emperyalist maceralarda geri dönüştürmenin daha kolay olacağını
düşündüğü için.

/*"Rojava"*/da*ABD* Özel Kuvvetleriyle birlikte sermayeye karşı savaşa
katılın!


    *HDP CIA*’DAN*MALİ VE KADRO DESTEĞİ ALDI*

Haziran*2015*’te,*PKK*’nın yeni siyasi ifadesi olan Halkların Demokratik
Partisi *(HDP*)*Recep *Tayyip Erdoğan’ın*AKP*’sine karşı*CIA*’den yoğun
bir mali ve kadro desteği aldı. Beklenmedik bir şekilde meclise girmek
için gerekli olan %*10 barajını* aştı ve mecliste*80 koltuk* elde etti.

*17 Mart 2016*’da*YPG*, /*"Rojava"*/nın yani Suriye-Türkiye sınırı
boyunca /*"Irak Kürdistanı"*/ bölgesini Akdeniz’e bağlayan toprak
parçasının sadece Suriye tarafının özerkliğini ilan etti.
/*"Rojava"*/nın gelecekte İdlib’in halen El Kaide’nin işgali altında
bulunan bir bölümünü de kısmen içermesi bekleniyor.


    *ROJAVA İSRAİL GİBİ KURULDU*

Bu devlet burada doğmamış olan insanlar tarafından yörenin yerlileri
aleyhinde kurulduğu için, Filistin topraklarında araziler satın alan
Yahudiler tarafından tek taraflı olarak ilan edilen İsrail’e benzer bir
sömürgeci proje söz konusudur. /*"Rojava"*/ adı bu toprakları,*1920
yılında* Sevr Konferansı aracılığıyla ilan edilen Türkiye’deki
/*"Kürdistan"*/’dan ayırmak için seçilmiştir[*5*].

İdlib’deki El Kaide Emirliği ve Rakka’daki*IŞİD* Halifeliği gün geçtikçe
toprak kaybederken,*NATO* Suriye Arap Cumhuriyetini parçalama projesini
sürdürüyor ve Kamışlı’nın /*"Rojava"*/sını kurma hevesi içerisindedir.

Batı basını, barışçıl, eşitlikçi, feminist, çevreci, türün inşasına
elverişli v.b. gibi moda olan bütün niteliklere sahip bu /*"Rojava"*/yı
büyülenmiş bir şekilde gözlemektedir [*6*].*YPG*’nin bir silahlı güç
olması önemli değildir. Suriye’nin kuzeyinin tarihi sakinleri olan
Araplar ve Süryanilere karşı savaşması önemli değildir, çünkü kağıt
üzerinde onlarla birlikte /*"Demokratik Güçler"*/i oluşturmuştur.


    *HDP VE YPG*’NİN*PROGRAMI ABD İLE ÖRTÜŞÜYOR*

Suriyeli*YPG* ile Türk*HDP*’nin programları*ABD*’nin askeri
stratejisiyle uyuşmaktadır. Pentagon*2001 yılından* beri orta vadede
/*"Genişletilmiş Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesini"*/ yani büyük
devletlerin kendisine direnecek gücü olmayan küçük homojen devletlere
bölünmesini öngörmektedir. Daha da uzun vadede, bölgeyi topyekun olarak
başlangıçtaki kaos ortamına geri döndürmek için bu devletleri
birbirilerine düşürmeyi hedeflemektedir.

/*"Rojava"*/ bir bağımsız devlet olarak ilan edilmedi, çünkü yeni
Öcalan’a göre, her ulus devlet kötüdür.*NATO*’ya göre, bir kez
yıkıldıktan sonra Suriye ulus devletinden sonra kurulacak olanlar gibi
diğer özerk devletlerle konfederasyon oluşturması gereken tam bir özerk
devlettir. /*"Belediyecilik"*/ düşüncesinin kaynak alındığı*ABD*’li
teorisyen Murray Bookchin’e göre liberter belediyelerin demokratik
olarak işleyebilmesi için homojen olmaları gereklidir.
/*"Barışçıl"*/*YPG* halen bu yüzden « Rojava »da etnik temizlik
yürütmektedir.

[*2*] The Political Thought of Abdullah Öcalan: Kurdistan, Women’s
Revolution and Democratic Confederalism, Abdullah Öcalan, Pluto
Press,*2017*.

[*4*] /*"LGBT Brigades In Syria? Western Anarcho-Leftists Cutting Their
Teeth With Western-Backed Kurdish YPG"*/, Brandon Turbeville, Activist
Post, July*27*,*2017*. /*"Le Rojava, un califat d’extrême gauche ?
Réseaux "*/antifascistes/*" et terrorisme : le laboratoire kurde"*/,
Observatoire des extrêmes de gauche,*16 août 2017*.

[*5*] /*"Kürdistan projeleri"*/, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Murat
Özdemir, Voltaire İletişim Ağı ,*5 Eylül 2016*.

[*6*] The*PKK*: Coming Down From the Mountains, Paul White, Zed
Books,*2015*. Revolution in Rojava: Democratic Autonomy and Women’s
Liberation in the Middle East, Michael Knapp & Ercan Ayboga & Anja
Flach, Pluto Press,*2016*.

http://www.ilk-kursun.com/haber/334818/rojava-masali-ve-gercekler-abdnin-anarsist-tugaylari-isbasinda/

 
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-170913211429 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/09/13  23:26 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Esek nereden bilecek ki zevki sefayi; sor bakalim hic cekmis mi kafayi?

Necip Fazil KISAKUREK : AMERIKA, DUNYA VE BIZ

Bugun dunya, milletlerin olus istikameti ve tekevvun hakki bakimindan
iki vahide ayrilmistir. Sonunda kaba ve basit iki vahid... Ya Amerikayi
tutacaksiniz, ya Sovyet Rusyayi; ya demokrasiyi, ya komunizmayi...
Bunlardan birine temayul derhal ve kat i olarak oburune aykirilik
manasina gelir. Onun icin, en kucuk Amerikan aleyhtarligi, hangi
zaviyeden olursa olsun, Sovyetleri desteklemek diye anlasilir. Bu yuzden
komunizmaya zit bir dunya gorusu kerhen de olsa, Amerikan politikasini
korumakla mukelleftir.
Ikinci Dunya Harbinden sonra Avrupa medeniyetinin buyuk mumessilleri,
bir nevi iktisadi ve teknik tabiiyet yuzunden dunya goruslerindeki
istiklallerini kaybetmisler ve mecburi olarak Amerikan hegemonyasi
altina girmislerdir.
Imparatorlugunu ve dunya siyasetindeki basbuglugunu kaybeden sahsiyetli
Ingiltere, simdi butun aksiyonunu ve soz hakkini kaybetmis mahzun bir
ulke halindedir. Almanya, topyekun varligiyla odemek mevkiinde bulundugu
harp felaketini telafi icin, harika capinda bir kalkinmadan gayri hicbir
gaye sahibi degildir. Avrupa nin diger milletleri de, Garp medeniyetini
mechul bir yarina ceken sinsi sartlara karsi, butun guclerini, kendi
kabuklari icinde, ruhi ve iktisadi gunu birlik bir ferahliga yoneltmis
ve dunya politikasi uzerinde muessir olmak politikasini unutmus
bulunuyorlar.
Yalniz Fransa (Do Gol) tecrubesinden sonra bir sahsiyet hummasina
dusebildi; ve (frenk) isminin eski temsil hakki uzerinde yepyeni bir
istikamet kolladigini belli etti. Dis politikada ilk defa olarak (Do
Gol)un; Amerikan hava uslerini Fransadan tasfiyeye kalkmasi, iste bu
istiklal ve sahsiyet davranisinin en bariz isaretidir. Bu isaret,
Fransanin artik bir alet mevkiinden cikip, Garp medeniyetini yuguran
sahsiyetli milletlerden biri olmak sifatini her sahada gostermek ve
butun ic ve dis buhranlarini yenmek istemesinden baska bir maksada
yorulamaz.
Hakikat sudur ki, Amerika sadece iktisadi ve teknik ustunlugu yuzunden,
ayrica hic bir payi bulunmiyan Garp medeniyetini butun haklari ve
imtiyazlariyle ve acikgozce nefsine yamamis; ve cihanin komunizma
dehsetine karsi kendisini biricik tutamak haline getirmegi bilmistir. Bu
tutamaga el atanlar da, onun iradesine boyun egmege, dunya capinda
hicbir temsil tavri takinmamaya, sahsiyetsiz yasamaya ve Amerikalilara
mahsus basit ve dupeduz dunyanin bekciligini etmege mecburdur.
Bu ne bogucu, $ikici dunya! Yukariya tukursem biyigim, asagiya tukursem
sakalim...
Nazariyede materyalist Rusyaya karsi Amerika, cihana oyle ablak bir
cehre vermistir ki, ikisi arasinda $ikisip kalan Avrupa, evvela
birincisine, sonra ikincisine karsi (spiritualist) bunyesini
koruyabilmek icin ne yapacagini bilememektedir. Birinden korunmanin
oburune siginmak seklinde tecelli eden caresi, gercek korunmayi ve
sahsiyet mudafaasini busbutun iflas ettirici bir durum arzetmektedir.
Bize gelince:
Halk Partisi devrinden beri, mutlak ve mecburi Amerikan siyasetini
tutmak, Turkiye hesabina biricik dogru yol... Buna suphe yok... Cihanin
olum ve dirim halinde iki yolundan dirim istikametini secmek milli irade
ibresi yalniz bu istikameti gosterdigine gore, her halde Halk Partisi
hesabina buyuk bir kesif degil...
Evet, dirim yolu secildi; fakat bu yolda diri bir anlayis ve sahsiyetli
bir tavir gosterilmedi. Vaziyet o turlu idare edildi ki, Amerika bizi
cebinde keklik bildi; ve mevzuumuzda, idraksiz kekliklere mahsus
fedakarliklardan ileriye gitmedi.
Mesele, Amerikan yardiminin azliginda coklugunda degil; Amerika nin
karsisinda, yalniz kendi milli tekevvun gayesine bagli, sahsiyetli bir
millet tavrini takinmakta ve ona gore hurmet ve itibar sahibi olmakta...
Cografya ve tarihimiz, bizi, kapitalizma ve komunizma sistemleri
arasindaki nihai muhasebenin ana rakamini temsil edecek kadar nazik bir
makamda bulundurduguna gore, Amerika dan bu makamin dolgun hakkini
istemek ve nazli bir sevgili muamelesi gormek biricik dikkatimiz
olmaliydi. Olmadi; sanki Amerika tarafindan bos bir araziye sevkedilmis
ve hudut bekciligi almis bogaz tokluguna calisir bir millet olduk.
Hele lisaniyle, uslubiyle, tipiyle, ruh haletiyle ve kendine gore
kulturu veya kultur iddiasiyle Amerikalinin icimize nufuzu korkunc bir
seydir. Dolar kuvvetine dayanan ve sade Turkiye de degil, dunyanin her
tarafinda kendisini hissettiren bu maddi ve ayni zamanda manevi nufuz
belki Avrupa nin ruhi sahada bas derdidir.
Zira Amerikali, eski bir kok ve sahsiyet damarina bagli olmaktan
uzaktir.Garbin milletler katisigindan oyle bir melezdir ki, o milletlere
ait ruh uktelerini dibinden tiras etmis; ve meselesiz, davasiz, dertsiz,
iztirapsiz, yalniz madde hesaplarina bagli ve bes hasse planinda yasar
bir yeni insan tipi getirmistir. Bu yeni insan, elektrigin ne demek
oldugunu dusunmez veya dusunmekte bir fayda gormez; onu bir ampul icinde
zaptetmegi kafi bulur. Bu yeni insanin hurriyet fikrinden, daha dogrusu
insiyakindan baska hicbir ruhi sistemi yoktur. Basi bostur, ilcalarina
tabidir, her kayittan ve olcuden azadedir, manevi sulta ve disiplin
boyunduruklarindan hic birinin hukmu altina giremez; hasili tam
manasiyle tabiat ve madde insanidir.
Tarih, sahsiyet, ruhi hayat ve mesele sahibi milletler icin de boyle bir
tip, ancak bozucu ve curutucu olabilir. Hele yeni bir hayat ve tekevvun
arayan ve henuz olamamis bulunan milletler Amerikaliyi ornek aldiklari
gun, meydana, butun lugatcesi 10-15 kelimeden ibaret, her an ciklet
cigneyen ve homurtu halinde konusan ve anlasan, hicbir ruhi mueyyideye
kiymet vermeyen basi boslar toplulugundan baska birsey cikamaz.
Amerikali tipi, kendi vataninda belki her turlu ictimai emniyet ve
murakabeye malik olabilir; fakat taklitcilerinin dunyasinda sadece
felakettir. Amerikaya gidip Amerikali olmak belki iyi; fakat milleti
icinde Amerikalilasmak mumkun oldugu kadar kotu...
Basinizi kaldirip buyuk sehirlerde soyle bir halimize bakacak olursaniz,
Amerikanizm denilen afetin, kiligimizda, mesrebimizde, uslubumuzda,
edamizda bizi kendimizden ne kadar uzaklara goturdugunu, yahut goturmek
istedigini sezersiniz.
Mekteplerimize, genclerimize, zuppelerimize, zevk-u safa hayatimiza; ve
oradan muesseselerimize, evet butun muesseselerimize dikkatle bakiniz yeter!
Bir Amerikan gemisinin Istanbul a geldigi gun, sehrin gecirdigi telasin,
(Noel) babanin cikini etrafinda cocuklar gecirmez.
Eger arada bir kendilerinden su veya bu tarzda, hatta bayragimiza kadar
uzanan kabaliklar goruyorsak, bunu, Amerikalinin mizacinda degil, kendi
ruhi zebunlugumuzun muhatabimiza verdigi gururda aramaliyiz.
Iktisat recetelerine kadar her seyi sonsuz comertliginden bekledigimiz
bir millet fertlerinin bize karsi ulvi hareket etmesini beklemek ve
boyle bir istidadi da Amerikalidan ummak, yerinde sayilamaz.
Bize dusen, kendi kendimize sahip olarak, Amerika nin ebedi muttefiki,
Amerikalinin da Sen sensin, ben de ben tarzinda dostu olmaktir.
Amerikaliyi da boylece kendimiz icin bir saadet unsuru kilmak... Yoksa
bela haline getirmek degil...
Bunu en kucuk milletler yaparken biz yapamazsak hazin olur. Amerika da
ancak boyle bir sahsiyete maddi ve manevi itibar bicebilir. Yoksa, gelip
gecici menfaatleri bakimindan alakadar oldugu; ve bir Amerikan
bahriyelisinin iki yana acik bacaklari arasindaki perspektif icinde
mutalea ettigi kadrodan ileriye gecemeyiz.
Dis siyasetimizde Amerikan ve ic bunyemizde Amerikanizm politikasini,
kendimizde tecezzi kabul etmez bir sahsiyet vahidine gore ayarlamakta,
devlet ve millet capinda kalkinisimizi kusatacak derecede buyuk ve her
ise hakim bir mana gizlidir.
Bu mana ta merkezinden ele gecirildigi gun, Turk ve Amerikan bayraklari,
biri su kadar yildizli ve oburu sadece ay ve yildizli, iki ayri dunyanin
iki ayri ve fakat daima beraber mumessilleri halinde yanyana gondere
cekilebilirler.

Necip Fazil KISAKUREK
Buyuk Dogu Dergisi / Sayi 20 /17.7.1959

ATATURKUN ERMENI TEHCIRI HAKKINDA TARIHI YANITI
Ermeni soykirimi iddialari icin, Bize karsi hakli bir ithamda
bulunamazlar demisti.
Ulu Onder Mustafa Kemal Ataturk, uzun yillar once iddialari Dunya
efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar
icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz sozleriyle yanitlamisti.
Dunyanin, Ermeni tehciri konusunda Turk devletine karsi hakli bir
ithamda bulunamayacagini belirten Ataturk, o donemde yasananlari, Bize
karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar
hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar
harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi sozleriyle anlatmisti.
TURK KOYLERINDEKI ERMENI TERORU
Ataturk, 26 Subat 1921 de Amerikali gazeteci Clanence K. Streit in
sorusu uzerine, Ermeni tehcirine iliskin su tarihi gercekleri dile getirdi:
Dusmanca ithamda bulunanlarin surdukleri buyuk mubalagalar disinda
Ermenilerin tehciri meselesi aslinda suna inhisar etmektedir:
Rus Ordusu 1915 de bize karsi buyuk taarruzunu baslattigi bir sirada o
zaman Carligin hizmetinde bulunan Tasnak Komitesi, askeri
birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmisti.
Dusmanin sayi ve malzeme ustunlugu karsisinda cekilmeye mecbur
kaldigimiz icin kendimizi daima iki ates arasinda kalmis gibi
goruyorduk. Ikmal ve yarali konvoylarimiz acimasiz bir sekilde
katlediliyor, gerimizdeki kopruler ve yollar tahrip ediliyor ve Turk
koylerinde teror hukum surduruluyordu.
Bu cinayetleri isleten saflarina eli silah tutabilen butun Ermenileri
katan ceteler, silah, cephane ve iase ikmallerini, bazi buyuk
devletlerin daha sulh zamanindan itibaren kendilerine kapitulasyonlarin
bahsettigi dokunulmazliklardan istifade ve bu maksada matuf olarak buyuk
stoklar husule getirmeye muvaffak olduklari Ermeni koylerinde yapiyorlardi.
INGILIZLERIN IRLANDA YA REVA GORDUGU MUAMELE
Buyuk Onder Ataturk, Ermeni tehciri ve Ermeni cetelerinin yaptiklari
katliamlar konusundaki goruslerini de su sozlerle dile getirmisti:
Ingilizlerin sulh zamaninda ve harp sahasindan uzak olarak Irlanda ya
reva gordugu muameleye hemen hemen kayitsiz bir sekilde bakan dunya
efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar
icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz. Bize karsi yapilmis olan
iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan
ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi
evlerine donmus olurlardi. Gerek umumi harp sirasinda gerek mutarekeden
sonra Ermeniler ve Rumlar tarafindan Musluman ahaliye yapilan mezalim
uzerinde durmak uzun bir hikaye olur. Brest Litovks Muahedesi nin akdini
muteakip Ruslarin sark vilayetlerimizi tahliyeye basladiklari sirada
Ermeni cetelerinin yapmis olduklari katliam ve tahribat kafi derecede
herkesin malumudur.
YUNANLILARIN YAPTIGI KATLIAMLAR
Ataturk, Streit e, Yunanlilarin Izmir i isgalleri sirasinda yaptiklari
katliamlari da su sozlerle anlatmisti:
Yunanlilara gelince, Izmir in isgali sirasinda oyle cinayetler
islemislerdir ki, Yunanistan in muttefiki Itilaf Devletleri tarafindan
tescil edilmis bulunan Itilaf Devletleri Tahkikat Komisyonu uyeleri bile
1919 sonbaharinda bu vilayeti bastan basa kat ettikten sonra
hazirladiklari raporda, Yunan makamlari aleyhinde son derece agir
tenkitlerde bulunmuslardir. Yunanlilarin isgal ettigi diger bolgelerde
her yas ve cinsiyetten on binlerce Turk katledilmistir.
TURKLER, HIRISTIYANLARI KATLEDIYOR IDDIALARI
1877-1878 Osmanli Rus Savasi nda Osmanli Devleti nin aldigi yaralari
saramadigini goren buyuk devletler, Istiklal pesinde kosan Ermenilere
yardim ederek Tiflis te Tasnak, Isvicre de Hincak teskilatlarini
kurmalarina ve silahli mucadele baslatmalarina yardimci olmuslardi.
Osmanli Devleti nin Balkan Harbi nden de maglup ciktigini goren Rusya,
Ingiltere ve Fransa bir taraftan Turkiye yi aralarinda paylasma
planlari, diger taraftan da Tasnak ve Hincak teskilatlarina her turlu
silah ve para yardimi yapiyordu. Bu uc devlet, Turkiye aleyhine
baslattiklari calismalari ve 1. Dunya Savasi nda Turkiye yi tasfiye etme
hareketlerini kendi kamuoylarina kabul ettirebilmek icin kiliseleri de
devreye sokarak buyuk bir propagandaya girismislerdi.
Bu amacla kitaplar yayinlayan ve toplantilar duzenleyen ulkeler,
Musluman Turkler, Hiristiyan halklara zulmediyor, onlari katlediyor.
Hiristiyan halklari kurtarmak icin Turkiye yi ve Turkleri
cezalandirmamiz gerekiyor. Iste bu maksatla Turklere karsi harp ediyoruz
temasini islemislerdi. Ulu Onder, bu gercek disi propagandanin
onculugunu yapan Lloyd George ve George Clemenceau ya su carpici
sozlerle yanit vermisti: Milletimiz aleyhinde soylenenler butunuyle
iftiradir. Milletimizin zalim oldugu iddiasi bastan basa yalandir.
Hicbir millet, milletimizden daha cok yabanci unsurlarin inanc ve
adetlerine riayet etmemistir. Hatta denilebilir ki, baska dinlere mensup
olanlarin dinine ve milliyetine riayetkar olan yegane millet bizim
milletimizdir. Fatih, Istanbul da buldugu dini ve milli teskilati oldugu
gibi birakti.
Rum Patrigi, Bulgar Eksarhi ve Ermeni Kategikosu gibi Hiristiyan din
reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine her turlu serbestlik verildi.
Istanbul un fethinden beri, Musluman olmayanlarin mezhar bulunduklari bu
genis imtiyazlar milletimizin dinen ve siyaseten dunyanin en buyuk
musaadekar ve civanmert bir milleti oldugunu ispat eden en buyuk delilidir.


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Cevap