(GugukluhayaT) Böyle olur imam hatip okulunun 'bilim' fuarı: 'Sadaka taşı' sergilediler!

2016-05-10 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia




 Böyle olur imam hatip okulunun 'bilim' fuarı: 'Sadaka taşı' sergilediler!

Kocaeli'nin Gölcük İlçesi'nde Mecit Kavan İmam Hatip Ortaokulu'nda 
düzenlenen *"Bilim"* fuarında öğrenciler tarafından yapılan *"Sadaka 
Taşı" *isimli çalışma sergilendi.

Caner Aktan
Salı, 10 Mayıs 2016 15:06

Kocaeli'nin Gölcük İlçesi'nde bulunan Mecit Kavan İmam Hatip 
Ortaokulu'nda /*"TÜBİTAK 4006 Bilim Fuarı"*/ismiyle bir fuar düzenlendi. 
Fuarda en dikkat çeken /*"bilimsel çalışma"*/ise /*"Sadaka Taşı"*/oldu! 
Öte yandan fuarda /*"Kutlu Doğum"*/haftası da kutlandı.


Bilim fuarında dikkat çeken çalışmalar arasında yer alan /*"Sadaka 
Taşı"*/ isimli çalışma ise adeta bilimin sınırlarını zorladı. Mecit 
Kavan İmam Hatip Ortaokulu Müdür Yardımcısı Demircan Kaymak, /*"Sadaka 
Taşı"*/ isimli bilimsel eser için, /*"Öğrencilerin kendi hazırladıkları 
bu proje sayesinde okulun bir köşesinde erzak köşesi yapılıyor. Yardım 
etmek isteyen öğrenciler bu köşeden istediği bir erzakı alıp hayır 
dolabına katıyor. Bu koliler daha sonra okulumuzda okuyan Suriyeli ve 
yardıma muhtaç olan öğrencilere veriliyor"*/ dedi.


http://haber.sol.org.tr/toplum/boyle-olur-imam-hatip-okulunun-bilim-fuari-sadaka-tasi-sergilediler-155497 



a45UyF587661-160510152018 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2016/05/10 19:48 5  4  gercekegitimci...@googlegroups.com




--

EBABIL
. . . . . .
Alip icinde sesler ucusan bu aksamdan
Hafizami bir deniz kiyisina ceken yol,
Aydinlik ruyalarin pesine dusen gondol
Mavi bir denizde yuzer gibi yanan samdan.Tuslarin ustunde karanligin 
heyulasi

Ve birden kalbe cirpinislar veren hatira.
Cekmede beni saadet dolu dunyalara
Mine parmaklarinda sedalasan hulyasi.Siyrilmada gozlerimden yillarca geceler
Ve yalniz kalmada bir yaza ram olan sahil,
Ucusmada gokyuzunde bir suru ebabil:
Sevgimi ve hasretimi ebedi kilan yer.Acik pancurlarindan seslerin dokulusu..
Bir gol mu urpermede ruhun uzaklarinda?
En yakin sevgiyi duymayan dudaklarinda
Her yasayistan daha guzel olan gulusu.Ilik golgelerde uyutup dusunceleri
Beyaz etekler ile bana gorundugun an
Ve kapilari yesil sabahlara acilan
Sicak tahayyullerle dolu yaz geceleri.Renkli fanuslarin altinda dogan 
dunyasi,

Omuzlarinda ay isigindan orgulerle
Eklenmede icime hasret kaldigim yerle
Mine parmaklarinda sadalasan hulyasi.

Orhan Veli KANIK

Ayaklanma icin sebep yoktur.
Fransizlar bizim iyiligimizi istiyorlar.

Adana Valisi Abdurrahman in demeci - 05.11.1920

Turan DURSUN: Kabe Guvenli Bir Yer mi?

Kabe, beytullah adiyla da anilir. Allahin Evi anlamina gelen beytullah, 
cevresi daglik olan bir bolgede, dusuk seviyedeki bir yere insa 
edilmistir. Bu nedenle tarihte cok kez yukaridaki tepelerden akip gelen 
sel nedeniyle yikilmis bazen ise su altinda kalmistir:
Kabe, bunun disinda cesitli savaslarda, ornegin manciniklar tarafindan 
da yikilmistir. Depremlerde zarar gordugu de biliniyor.
Kabe, eger siradan bir insaat olsaydi tum bunlari normal sayabilirdik. 
Ancak Kabe, Islam inancina gore Allahin Evi dir, Allah tarafindan 
korunmaktadir. Bu durum ozellikle Al-i Imran ve Fil Suresi nden 
anlasilmaktadir. Al-i Imran Suresi 97. ayet:
Orada apacik nisaneler, (ayrica) Ibrahim in makami vardir. Oraya giren 
emniyette olur.
Goruldugu gibi Kuran, Kabeyi guvenli bir yer olarak tasvir ediyor. Zaten 
Fil Suresi nde anlatilan Ebabil Kuslari hikayesi de bu fikri 
destekliyor. Oysaki Kabenin tarihi bunun tam tersini soyluyor:
Halife Abdullah Bin Zubeyr, Haccac komutasindaki Emevi ordusu Mekke yi 
kusatinca son care olarak Kabe nin icine giriyor. Abdullah Bin Zubeyr in 
Kabe ye siginmasinda Al-i Imran Suresi nin 97. ayetine olan inancinin 
etkisinin oldugunu tahmin etmek zor degil cunku o bir halife. Ancak Kabe 
manciniklarla tasa tutuluyor, hem Kabe yikiliyor hem de icindeki halife 
oluyor. Boylece Al-i Imran Suresi nin 97. ayetindeki iddia asilsiz cikiyor.
Al-i Imran Suresi 97. ayetindeki gercekligi olmayan iddiayi perdelemek 
icin bazi Islamcilar guvenlik kelimesinin anlamini bozarak burada ruhsal 
huzur gibi bir anlamin kasdedildigini soylemektedir. Oysa pek cok mealde 
gecen kelime guvenlik tir. Ornek olarak asagidaki Arapca-Turkce kelime 
mealini inceleyebilirsiniz:
929 yilinda Abbasi yonetimine isyan eden Karmati mezhebinin lideri Ebu 
Tahir Mekke yi ele gecirdi. Hac mevsiminde, tavaf eden Hacilari, Kabe 
nin kapisina oturtup kilicla kesti. Karmati Lideri, Ben Allah im, Allah 
layim, yaratan da, yok eden de benim! diyordu. Hacilar kacip Kabe nin 
ortusune yapisiyor ama o halde olduruluyorlardi.
Ebu Tahir oldurdugu hacilari Zemzem kuyusuna doldurttu. Zemzem kuyusunun 
ustundeki kubbeyi yiktiran Ebu Tahir Kabe nin ortusunu parcalatip 
askerlere dagitti. Kabe nin kapisini sokturdu.
Ebu Tahir, bununla yetinmedi. Hacerulesved in sokulmesini emretti ve 
bunu balyozla sokturtup yani sira goturdu. Hacerulesved, 22 sene 
disarida kaldi.(Ibn Kesir, c. 11,s. 282)
H

(GugukluhayaT) İstismar ve pedofiliyi meşru kılan Nurettin Yıldız, Sinop'ta protesto edildi

2016-05-10 Başlik Oraj Poyraz at NeoMailBox


bayrak


 İstismar ve pedofiliyi meşru kılan Nurettin Yıldız, Sinop'ta protesto
 edildi

10.05.2016 12:01

Kadın ve çocuk istismarına, pedofiliye meşruiyet kazandıran fetvalarıyla 
bilinen Sosyal Doku Vakfı Onursal Başkanı Nurettin Yıldız;


/*"Zamanın Sabrı"*/başlıklı konferans vermek üzere Sinop'a gitti.

soL Haber Portalı'nın haberine göre, dün akşam saatlerinde Hükümet 
Konağı önünde toplanan grup, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Diyanet İşleri 
Başkanlığı ve İHH ortaklığıyla düzenlenen Nurettin Yıldız konferansını 
protesto etti.


Basın açıklamasını Sinop Barış ve Demokrasi Platformu adına Bilgin 
Bekiroğlu yaptı.


Bekiroğlu, Yıldız’ın /*"6 yaşındaki çocukla evlenilebilir"*/, /*"Çalışan 
kadınlar, fuhuşa hazırlık yapan sürece destek veriyor"*/gibi çıkışlarını 
hatırlatarak, /*"Tüm bunlar cumhuriyet kazanımlarını enkaz olarak gören 
bir zihniyetin bilince çıkmasıdır.*/


/*Bu kent buna izin vermeyecektir"*/dedi.

http://www.birgun.net/haber-detay/istismar-ve-pedofiliyi-mesru-kilan-nurettin-yildiz-sinop-ta-protesto-edildi-111820.html

a45UyF587661-160510133122 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2016/05/10 19:48 5  4  gercekegitimci...@googlegroups.com



Sabirli adam, igne ile kuyu kazar.

Italyan atasozu

Risale-i Nur, Kur an in bir aynasidir.
Bir mucize durumundadir

Said-i Kurdi

A$ik Daimi : Madem Ki Ben Bir Insanim

Kainatin aynasiyim
Madem ki ben bir insanim
Hakkin varlik deryasiyim
Madem ki ben bir insanim

Insan hakta hak insanda
Ariyorsan bak insanda
Hic ek$iklik yok insanda
Madem ki ben bir insanim

Bunca temenni dilekler
Viz gelir cark-i felekler
Bana egilsin melekler
Madem ki ben bir insanim

Tevrati yazabilirim
Incili dizebilirim
Kurani sezebilirim
Madem ki ben bir insanim

Ilim bende kelam bende
Nice nice alem bende
Yazar levh-i kalem bende
Madem ki ben bir insanim

Enelhakkim ismim ile
Hakka erdim cismim ile
Benziyorum resmim ile
Madem ki ben bir insanim

Daimi yim harap benim
Ayaklara turap benim
Ask ehline sarap benim
Madem ki ben bir insanim


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz 	: 
http://orajpoyraz.blogspot.com/









--
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.


(GugukluhayaT) Faruk Loğoğlu : Türkiye’nin ‘İslam Ordusu’nda ne işi var?

2016-05-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail


bayrak


 Faruk Loğoğlu: Türkiye’nin *‘İslam Ordusu’*nda ne işi var?

Emekli Büyükelçi ve CHP eski milletvekili Faruk Loğoğlu

10 Mayıs 2016 Salı 10:22

Türkiye’nin *‘İslam Ordusu’*nda ne işi var? 0 Sponsorlu Bağlantılar 
Faruk Loğoğlu'nun /*"Türkiye’nin ‘İslam Ordusu’nda ne işi 
var?"*/başlıklı yazısı şu şekilde:


Türkiye’ye artık gündem dayanmıyor. Günün olayları bırakın geçen 
haftayı, ayı, yılı, bir önceki günün manşet haberlerini rahatlıkla 
geride bırakıyor. Hatta gündem aynı gün içinde bile eskiyebiliyor. *Son 
örnek: Can Dündar’a yapılan silahlı saldırı olayı Dündar/Gül hakkında 
mahkemenin verdiği kararı gölgede bırakıveriyor.*Ve tabii dikkatlerin 
hep en son gelişmelere odaklanması ve toplum hafızasının oluşmaması hiç 
de sağlıklı bir durum değil. Önemli önemsiz, doğru yanlış hep birbirine 
karışıyor. Bir türlü öncelikli sorunlardan oluşan bir gündem tutturamıyoruz.


*Bu girişe neden ihtiyaç duydum?*Çünkü ülkeyi yöneten AKP iktidarının 
laik Cumhuriyetimiz’i nerelere sürüklediğinin vahim ama unutulmaya yüz 
tutmuş bir icraatını hatırlatmak istedim de onun için. Aslında olay hiç 
de eski değil, Aralık 2015’de oldu. Suudi Arabistan’ın öncülüğünde bir 
*‘Askeri İslam İttifakı’*kuruldu. *İttifak, kuruluş metnine 
bakılırsa,*/*"BM kararları ve sözleşmeleri çerçevesinde her türlü 
terörizmle mücadelede askeri operasyonları koordine edecek, 
destekleyecek ve bu çabaların bir parçası olarak gerekli program ve 
mekanizmaları geliştirecek."*/


Mart 2016 itibarıyla, İttifak’a 39 İslam ülkesi taraf. Suudiler birçok 
küçük ülkeyi sırf listeyi kalabalık gösterebilmek için para karşılığında 
üye yaptılar. Ancak aralarında Türkiye, Pakistan, Mısır, Nijerya, 
Bangladeş, Malezya, Fas, Tunus ve Ürdün gibi ülkeler de var. Ama olanlar 
kadar önemlisi *İttifaka girmeyenler veya çağrılmayanlar:*İran, Irak ve 
Suriye. Burada üç büyük ciddi yanlışlık var. Birincisi durumda temel bir 
çelişki ve garabet var. Bugün hem kendilerini, hem bölge dışı toplumları 
hedef alan, tehdit eden başlıca terör örgütleri söz konusu İttifak’ın 
öncüsü olan ülkelerde doğup büyüyor, genelde İslam adına savaştıklarını 
iddia ediyor ve rakip örgütler yine bu ülkeler tarafından destekleniyor. 
Sonra da kalkıp aynı ülkeler terörle mücadelede işbirliğinden, 
birliktelikten söz etmeye kalkışıyorlar. Bir güzel özlü sözümüz var bu 
durum için: /*"Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!"*/


*İkinci yanlışlık işin özünde yatıyor.*Suriye’deki savaşın kritik bir 
aşamaya girdiği bir anda kurulan İttifaka Suudiler’in öncülük etmesi, 
İran, Irak ve Suriye’nin dışlanması ve son İslam İşbirliği Teşkilatı 
zirvesinde İran’ın adeta parmak gösterilerek mezhepçilikle suçlanması 
İttifakın aslında mezhepçi saiklerle İran’a karşı kurulmuş olduğuna 
işaret ediyor. Oysa bölgeyi tehdit eden en büyük tehlike gerek İran da 
dâhil olmak üzere içerden, gerek yabancı güçlerce dışardan körüklenen ve 
bölgemiz için en büyük tehlikeyi oluşturan mezhepçilik yangınıdır. 
Terörle mücadele kisvesi altında kurulan İslam İttifakı, İran’ın 
bölgedeki nüfuzunu kırmaya yönelik bir girişim ise, bu mezhep 
kutuplaşması ve çatışma riskini daha da artıracaktır.


*Üçüncü yanlışlık ise Türkiye’yi ilgilendirmektedir.*Başbakan Davutoğlu 
ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu İttifakı doğru bulduklarını ve tüm 
aşamalarında Türkiye’nin yer alacağını açıklamışlar, televizyon 
ekranlarında da bayrağımız sözde İslam Ordusu’nun resmigeçidinde 
görüntülenmiştir. Hükümet askeri bir ittifaka katılma yetkisini kimden, 
ne zaman almıştır? Laik bir Cumhuriyet olduğumuzu unutmuş mudur? İttifak 
üyelerinin içinde olacağı bir çatışmada Türkiye nasıl yer alabilecektir? 
Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin İran’ı çevreleme planlarına alet 
olmak ne zaman Türkiye’nin görevi olmuştur? Ne uğruna? Öte yandan, İslam 
İttifakı üyeliği Türkiye’nin NATO üyeliğiyle nasıl bağdaştırılmaktadır?


AKP zihniyeti bölge ülkeleriyle ilişkilerimizde mezhep eksenini ön plana 
çıkarmayı sürdürmektedir. *İ**slam İttifakı*bu zincirin yeni bir 
halkasıdır. Türkiye’nin derhal bu İttifak’tan çekilmesi dış 
politikamızda yapılacak kapsamlı onarımın ilk adımları arasında yer 
almalıdır. Bu İttifak’tan çekilmek aynı zamanda hem Türkiye’yi 
mezhepçilikten uzak tutacak hem dış politikamızı Suudi Arabistan’ın 
dümen suyunda gitmekten kurtaracaktır.


Yurt Gazetesi

http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/turkiyenin-islam-ordusunda-ne-isi-var-h109430.html


a45UyF587661-160510141554 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2016/05/10 19:48 5  4  gercekegitimci...@googlegroups.com




--

Yurtta sulh, cihanda sulh.

K.Ataturk

Fatih camiinin avlusundayiz.
Cenaze namazi kilinacak.
Bazilari tanidiklarini gorunce disleri gorunecek sekilde guluyor, yahu 
bunca zamandir nerelerdesin be diyor.

Neseli neseli tokalasiyorlar, sen sakrak gulusuyorlar.
Biraz otede namazini kilacaklari bicare cenaze tabutta sere serpe 

(GugukluhayaT) YILMAZ ÖZDİL: 22 Mayıs’taki kongrenin düşük profilli adayını açıklıyorum

2016-05-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail


bayrak

*YILMAZ ÖZDİL: 22 Mayıs’taki kongrenin düşük profilli adayını açıklıyorum*


​Partide güya hiç sorun yoktu.

Şak…

Genel başkan uçtu.

*

Kendisi için bile sürpriz oldu.

*

Kendi isteğiyle bırakmadı.

İstifaya mecbur bırakıldı.

*

Demokrasi tarihimiz açısından dönüm noktasıydı.

Seçimle gelmiş meşru bir genel başkan, tarihte ilk kez seçimle değil, 
birisinin talimatıyla makamından ayrılmak zorunda kaldı.


*

Hiç vakit kaybedilmedi.

Kongre tarihi belirlendi.

En çabuk hangi gün olabilirdi?

22 mayıs müsaitti.

*

Halk iradesi falan hikayeydi.

Parti yeniden dizayn edilecekti.

Düşük profilli biri aranıyordu.

*

Son ana kadar saklandı.

Kongreye üç gün kala…

Yeni genel başkan adayı açıklandı.

*

Kral öldü, yaşasın kral'dı…

Eski genel başkanı boşverip, yeni genel başkanı omuzlara almaları iki 
saniye bile sürmedi.


Eski genel başkanın yakın adamları bile ölenle ölünmez deyip, yeni 
yönetimden koltuk kapma yarışına girişti.


*

Tek aday gösterildi.

*

1246 delege vardı.

Bütün delegeler biat etti.

Hiç fire verilmedi.

1246 oyla seçildi.

*

Kahin değilim ama…

Gayet net biliyorum.

*

Çünkü…

Kılıçdaroğlu aynen böyle seçildi!

*

Tam 22 Mayıs'ta.

22 Mayıs 2010'da.

*

Dolayısıyla…

Altı defa seçim kaybedilmesine rağmen hâlâ /*"Tayyip Erdoğan'ın aradığı 
düşük profilli isim kim acaba?"*/diye merak eden yeni chplilere, daha 
nice hayırlı düşük profiller dilerim.



a45UyF587661-160510115018 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2016/05/10 12:48 5  4  gercekegitimci...@googlegroups.com




--

Felaketin iyi bir yani varsa o da bize gercek dostlarimizin kimler 
oldugunu gostermesidir...


Balzac

Rabbinizden olan magfiret ve eni goklerle yer kadar olan cennete 
(kavusmak icin) yarisin; o, muttakiler icin hazirlanmistir.


Ali Imran-133

Suleyman Celik: SEVR ANTLASMASI NDAN GUNUMUZE

sceli...@gmail.com

10 Agustos 1920 de Osmanli Imparatorlugu ile Birinci Dunya Savasi nin 
galipleri arasinda, Turk Ulusu nun olum fermani olan Sevr Antlasmasi 
imzalandi.


Internette kolayca bulabileceginiz Sevr haritasinda gorececeginiz uzere 
Osmanli ya, Sultan in halifecilik oynamasi icin, kucuk bir yer 
birakilmaktadir. Gercekte Muslumanlarin halifesi rolunu oynayarak 
Ingiltere nin kuklasi olmasi ve onun Islam ulkelerini somurmesine tinsel 
aracilik yapmasi dusunulmustur.


Aslinda Osmanli ya birakilan bolgenin Karadeniz kiyisinda, bir Pontus 
Rum Devleti kurulmasi icin Ingiltere soz vermistir. Yani gercekte 
Turklere Ic Anadolu da denizi olmayan kucuk bir alan birakiliyordu.


Turkiye Buyuk Millet Meclisi (Gazi Meclis) 19 Agustos ta aldigi kararla 
bu antlasmayi gecersiz saydi. Imzalayanlari ve onaylayanlari Vatan Haini 
ilan etti. 7 Ekim de Ankara Istiklal Mahkemesi Sevr i imzalayan Hadi 
Pasa, Riza Tevfik, Resat Halis ve Damat Ferit Pasa yi idama mahkum etti.


Imkansizi mumkun kilan Buyuk Dahi Gazi Mustafa Kemal Pasa nin 
onderliginde bir araya gelen Turk Ulusu, Ulusal Kurtulus Savasi sonunda 
kendisine bu antlasmayi dayatanlari dize getirerek olum fermanini kabul 
etmedigini dunyaya duyurdu. Ardindan Lozan Baris Antlasmasiyla Sevr 
tarihin cop sepetine atildi. Ne yazik ki gunumuzde Lozan tartisilir 
olmus, onun bir yenilgi oldugunu one surenler ortaya cikmistir. Boyle 
sapkinlara Sevr haritasini gosterin. Baska soze gerek yok.


Ancak emperyalistler kolay kolay pes etmezler. Bizim planlarimiz uzun 
erimlidir. Gerceklesmediginde bekletir ve kosullar olustugunda yeniden 
ortaya sureriz derler.


Ingiliz Bas Delegesi ve muttefiklerinin sozcusu Lord Curzon Ismet Pasa 
ya Lozan da demistir ki bak general, tum isteklerimizi ret ediyorsun. 
Bunlari ben cebime koyuyorum. Ulken harap ve yoksul. Para bizde ve 
(yaninda bulunan ABD Delegesi Amiral Bristol u gostererek) bunlarda var. 
Yarin borc almak icin gelip onumuzde diz cokeceksin. O zaman 
cebimdekileri cikarip hepsini alacagim.


Lord Curzon Ataturk doneminde cebine koyduklarindan zirnik alamamis, 
hatta dostlugunu kazanmak icin Krallarini ayagina gondermislerdir. Fakat 
ne yazik ki Ataturk ten sonra gelenler Lozan in kazanimlarini, ozellikle 
2.Dunya Savasi sonrasinda Ingiltere nin yerini alan ABD ye kaptirmislardir.


Sovyetler Birligi nin dagilmasiyla dunyanin tek super gucu olan ABD 
hedef buyutmus, mazlum uluslarin ulusal devletlerini toptan ortadan 
kaldirmaya karar vermistir. Medyayi, yazarlari, (sozde) bilim 
insanlarini, ozellikle yerel isbirlikci/hain etki ajanlarini kullanarak 
kuresellesme ve dunya vatandasligi masallari ile ulusal devletleri 
cagdisi ilan eden, ulusal kahramanlari gozden dusurmeye, ulusal 
refleksleri koreltmeye yonelik; ote yandan din ve mezhep ayriliklari ile 
mikro milliyetcilikleri one cikaran butuncul bir bilgi kirliligi 
(desinformasyon) olusturma ve beyin yikama kampanyasi baslatildi. Yeni 
planlar yapildi, taktik ve stratejiler gelistirildi. BOP ve bunun 
gelistirilmisi GOP bu kap

(GugukluhayaT) Rifat Serdaroğlu: BUNAMA/DEMANS DÖNEMİ

2016-05-10 Başlik Oraj Poyraz at NeoMailBox


bayrak


 Rifat Serdaroğlu: BUNAMA/DEMANS DÖNEMİ

10 May, 2016

2002 de çıraklık dönemi ile işe başladı.

Ürkek ve çekingendi, her adımda önünü arkasını kollardı!

Sözlerine dikkat ediyor, kulağı ABD-AB ve sokakta, gözü ise Genelkurmay 
binasının ışıklarında idi!


Çıraklık döneminde henüz devletin denetim ekiplerini-teftiş kurullarını 
felç edemediğinden, para-pul-avanta işlerini yabancılar üzerinden 
yürütmeye özen gösterirdi.


/*"Ben girdiğim ülkenin siyaset adamlarını parayla maymuna çeviririm"*/ 
diyen İsrailli Ofer, /*"bana kefil olan Başbakan’ın ta kendisidir"*/ 
diyen Yasin El-Kadı en yakın iş ortakları idiler!


Sonra ustalık dönemi geldi. Artık her şey yavaş-yavaş değişiyordu.

Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanı ve Orgeneralleri zindana atılırken, 
Tombalak Paşa tipli sepetler göreve getirildi. Cemaat desteğiyle yapılan 
bu operasyondan sonra, Yargı baskı altına alındı. Yasama ve Yürütme 
zaten emir eri gibiydi. Basının bir kısmı, cepten bir kuruş çıkmadan 
devlet müteahhitlerinden toplanan haraçlarla satın alındı. Diğerleri ise 
devletin sopası gibi kullanılan polis ve vergi denetçileri ile diz 
çöktürüldü.


Artık kelimenin tam anlamıyla /*"Astığı astık kestiği kestik"*/ idi…

Partisindeki herkes, görevleri Anayasa ile belirlenen bürokratlar, 
üniversiteler, iş dünyası, sendikalar hemen hepsi dillerini yuttular, 
vatan sevgisini ve meslek ahlâkını rafa saklayıp, önünde diz çöktüler.


Her şey açıkça yapılır hale gelmişti. Rüşvetler açıkça alınır verilir 
olmuştu!


Lüks oteller ve bahçeleri rüşvet tarlası haline gelmişti.

Ar damarı çatlamış, utanma duygusu yok olmuş, helal-haram gibi değerler 
birbirine karışmış, insanlar Allah adı kullanılarak aldatılır olmuştu…


Bunlar tamam da, tabiatın hükmünü yerine getirmesini engellemek veya 
geciktirmek, hastalıkları önceden engellemek ne parayla, ne güçle, ne 
sarayla ne de insanoğlunun iradesiyle olacak iş değildi ki!


Arada bir başlayan unutkanlıklar gün geçtikçe artmaya başlamıştı!

Bazı günler pijamalarla fırlıyor, bazen de Saraydaki Osmanlı 
Askerlerinin kıyafetlerini giyip Bizans’a savaş ilan ediyordu!


Özellikle /*"Diriliş"*/ dizisinin oynadığı akşamlarda çok aktif hale 
geliyordu…


Esas korkunç olanı ise kendi adamlarından bazılarını, düşman olarak 
görmesi ve gördüğü yerde onlara saldırması idi! Bir keresinde bir 
Bakanını /*"Bizans Casusu"*/ yerine koyup diğer Bakanlarının önünde 
tekme-tokat dövmüştü.


Son olay hepsinin üstüne tüy dikti!

Serok namıyla bilinen komutanı, /*"şeffaflık ve açıklık"*/ konulu bir 
yasa hazırlığı için emir verip bir de yönetmelik çıkarınca, usta 
çıldırma noktasına geldi!


Ne muskalar yazıldı, ne kurşunlar döküldü, ne nefesi kuvvetli hocalar 
gizlice saraya sokulup okutuldu ama bir türlü sakinleşmedi.


Sırtına kupa tuttular, sülüklere kan aldırttılar, ayaklarının altına 
şap-zencefil karışımı sürdüler, inadından vaz geçsin diye keçi sütü 
içirdiler, kilolarca üzüm yedirdiler olmadı, olmadı, olmadı…


Komutan Serok, korkusundan koltuğu olduğu gibi bıraktı ve pencereden 
kaçıp, basın mensuplarının önüne çıktı. Ne kadar başarılı olduğunu 
anlattı, abisine bağlılığını yeniden ve bir kere daha ifade etti ve 
ağlayarak veda etti…


Çıraklık, Ustalık döneminden sonra Bunama dönemi başlamıştı…

Bir sabah danışmanlarını toplayıp emrini iletti;

/*"Tiz bana büyük bir donanma kurasız. Yelkenleri atlastan, halatları 
ibrişimden ola! Levendlerimin yayları gürgenden, okları sedir ağacından 
olsun!*/


/**/

/**//*Sakın ola kadırgalarıma top-tüfek koymayın! Biz imanımızla 
düşmanın donanmasının hakkından geliriz"*/ dedi!


Bir tek jöleli danışman /*"Tamam Reis, ben Barbaros’u da alır gelirim"*/ 
dedi ve çıktı. Gidiş o gidiş…


Yukarıda isimlerini saydığım, görevleri Anayasa tarafından emredilmiş 
Anayasal Kurumlar, Üniversiteler, Sivil Toplum Kuruluşları, Basın 
kuruluşları şok olmuşlar gibi olayları seyrediyorlardı!


Bilmedikleri gerçek, Çıraklık-Ustalık-Bunama dönemlerinden sonra

/*"KAZIĞA OTURTMA"*/ döneminin gelmekte olduğuydu…

Hadi şimdi, kazığa nasıl oturulursa acı azılır, diye tartışın bakalım!

Sağlık ve başarı dileklerimle 10 Mayıs 2016

İLK KURŞUN


a45UyF587661-160510100840 Oraj Poyraz cimc...@neomailbox.net
2016/05/10 11:48 5  4  gercekegitimci...@googlegroups.com



Yunanca kokenli demokrasi kelimesi, halk (demos) ve guc (kratos) veya 
fiil olarak kratein kelimelerinin birlestirilmesiyle olusturulmustur.
Kratein fiili, alternatif bir fiil olan archein in (monarchy, oligarchy, 
anarchy gibi) aksine hukuk kuralindan ziyade kaba gucu ifade etmektedir.
Eski Yunan da kratein yerine archein kokeninin alinarak demarsi 
(demarchy) kavraminin kullanilmasinin nedeni, daha once Atina da demarsi 
kelimesinin bir bolge ya da grubun baskani icin kullanilir olmasiydi.
O donemde demarsi, genis bir halk toplulugu mevcut olmadigindan 
kullanilamazdi.
Bugun icin bir ideal olarak d