(GugukluhayaT) TED KACZYNSKİ : AHMAKLAR GEMİSİ
TED KACZYNSKİ : AHMAKLAR GEMİSİ *10/10/2014* Bir zamanlar, bir geminin kaptanı ve ahbapları denizciliklerini çok beğenir ve kendilerine çılgınca hayran olurlarmış. Bir gün kaptan, ününe ün katmak için geminin yönünü kuzeye çevirince işler biraz karışmış… Bir zamanlar, bir geminin kaptan ve zabitleri kendi denizciliklerini çok beğenir ve kendilerine çılgınca hayran olurlardı. Gemiyi kuzeye çevirdiler ve tehlikeli buzullarla karşılaşıncaya kadar yol aldılar. Kendilerine yalnızca denizcilikteki ebedi başarılarını gösterme fırsatı vermek için kuzeye doğru çok daha tehlikeli sularda yol almaya devam ettiler. Gemi daha yüksek enlemlere ulaştıkça, yolcular ve mürettebat giderek rahatsız oldu ve aralarında tartışmaya, içerisindeki bulundukları koşullar hakkında şikayet etmeye başladılar. /*"Titriyorum"*/ dedi usta gemici, /*"Bu kadar kötü bir yolculukta daha önce hiç bulunmamıştım. Güverte buzla kaplı; gözetleme yerindeyken rüzgar ceketimi bıçak gibi kesiyor; ön yelkene camadana vururken neredeyse parmaklarım donuyor; ve tüm bunlar için ayda 5 şilin alıyorum."*/ /*"Bunun kötü olduğunu mu düşünüyorsun!"*/ dedi kadın yolcu. /*"Soğuktan geceleri uyuyamıyorum. Bu gemideki kadınlar erkekler kadar battaniye alamıyor. Bu adil değil!"*/ ahmaklar-gemisi-*1* Hieronymus Bosch’un çizimiyle /*"Ahmaklar Gemisi"*/ Meksikalı denizci sözü kesip konuşmaya katıldı: /*"Chingado! Ben, İngiliz gemicinin aldığı maaşın sadece yarısını alıyorum. Bu iklimde kendimizi sıcak tutmak için bol yiyeceğe ihtiyacımız var; İngiliz daha çok alıyor. Ve en kötüsü, ikinci kaptanlar sürekli emirlerini İspanyolcanın yerine İngilizce olarak veriyorlar."*/ /*"Herkesten daha çok şikayet edecek nedenim var"*/ dedi Amerikan Yerlisi gemici. /*"Eğer soluk benizliler atalarımın topraklarını yağmalamasaydı, bu gemide, buzdağlarının ve kutup rüzgârlarının arasında olmayacaktım. Hoş, sakin bir gölde kanoyla gezinecektim. Tazminatı hak ediyorum. En azından, kaptan bana barbut oynatmam için izin vermeli ki biraz para kazanabileyim."*/ Lostromo söz aldı: /*"Dün, birinci zabit bana ‘ibne’ dedi. İsimler takılmadan eşcinsel ilişkiye girme hakkım var."*/ /*"Bu gemide kötü davranılan sadece siz insanlar değilsiniz."*/ diyerek yolcuların arasındaki hayvansever araya girdi. Sesi öfkeyle titriyordu. /*"Geçen hafta ikinci zabiti geminin köpeğini iki kere tekmelerken gördüm!"*/ Yolculardan biri üniversite profesörüydü. Ellerini ovuşturarak hiddetle söylendi, /*"Bunların hepsi korkunç! Ahlaksız! Irkçılık, seksizm, türcülük, homofobi, işçi sınıfının sömürülmesi! Ayrımcılık! Toplumsal adalete sahip olmalıyız: Meksikalı gemici için eşit maaş, bütün gemiciler için yüksek maaş, Amerikan Yerlisi için tazminat, kadınlar için eşit battaniye, eşcinsel ilişki hakkı ve köpeği daha fazla tekmelemek yok!"*/ Yolcular /*"Evet, evet!"*/ diye bağırdı. Mürettebat /*"Hay hay!"*/ diye bağırdı. /*"Ayrımcılık! Haklarımızı talep etmeliyiz!"*/ Kamarot boğazını temizledi. /*"Hepinizin şikayet etmek için iyi nedenleri var. Fakat bana göre gerçekten yapmamız gereken şey gemiyi döndürmemiz ve güneye doğru gitmemiz, çünkü eğer kuzeye gitmeye devam edersek er geç batacağız. Sonra maaşlarınızın, battaniyelerinizin, eşcinsel ilişki haklarınızın size yararı olmayacak, çünkü hepimiz boğulacağız."*/ Fakat kimse onu dinlemedi, çünkü o sadece bir kamarottu. Kaptan ve zabitler, kıç güvertedeki makamlarından tartışmayı izliyor ve dinliyordu. Birbirlerine gülümsediler ve göz kırptılar. Kaptanın el hareketiyle üçüncü zabit kıç güverteden indi. Yolcular ve mürettebatın toplandığı yere ağır adımlarla yürüdü ve onların arasında durdu. Çok ciddi bir ifade takınarak konuştu: /*"Biz kaptanlar kabul etmeliyiz ki bu gemide mazur görülemez şeyler olmakta. Şikayetlerinizi duyana kadar bu kadar kötü bir durum olduğunu anlayamadık. Bizler iyi niyetli insanlarız ve sizler için en iyisini yapmak istiyoruz. Ancak kaptan oldukça eski kafalı ve kendi bildiği yolda ilerler. Somut değişiklikler yapmadan önce biraz kışkırtılması gerekebilir. Benim şahsi fikrim, eğer gayretle protesto ederseniz – fakat her zaman barışçıl ve geminin kurallarını ihlâl etmeden – kaptanın ataletini sarsar ve gayet haklı olarak şikayet ettiğiniz problemlere çözüm getirmeye zorlarsınız."*/ Bunu söyledikten sonra üçüncü zabit kıç güverteye doğru yol aldı. Gider gitmez yolcular ve mürettebat arkasından, /*"Orta yolcu! Reformcu! Liberal! Kaptanın yardakçısı!"*/ diye bağırdı. Fakat yine de söylediği gibi yaptılar. Kıç güvertenin önünde buluştular. Kaptanlara hakaretler savurdular ve haklarını talep ettiler: Usta gemici /*"Daha yüksek maaş ve daha iyi çalışma koşulları istiyorum"*/ diye haykırdı. Kadın yolcu /*"Kadınlar için eşit battaniye"*/ diye haykırdı. Meksikalı gemici /*"Emirleri İspanyolca olarak almak istiyorum"*/ diye haykırdı. Amerikan Yerlisi gemici /*"Barbut oynatma hakkı istiyorum"*/ diye haykırdı. Lostromo /*"İbne olarak adlandırılmak istemiyorum"*/ diye
(GugukluhayaT) ÖMER FİKRET KALAYCIOĞLU : ABD İLE RIZA ZARRAB TÜRKİYE ÜZERİNDEN PAZARLIK MI YAPIYOR?
*ÖMER FİKRET KALAYCIOĞLU : ABD*İLE RIZA ZARRAB TÜRKİYE ÜZERİNDEN PAZARLIK MI YAPIYOR? April*25*,*2017 5:28 AM.* * * Tayyip*Erdoğan *ile Rıza Zarrab arasında nasıl bir ilişki var? Rıza Zarrab Amerika'da hapiste Hakkında iddia edilen suç şu; /*"Kara para ve dolandırıcılık"*/ Bu kişinin sayısız avukatı var Amerika'da. Ama ikisi çok önemli isimler. Biri New York kentinin efsane Belediye Başkanı Rudy Giuliani, diğeri Amerika eski Adalet Bakanı Michael Mukasey. Bu iki avukatı ülkemize geliyor ve Cumhurbaşkanı*Erdoğan *tarafından kabul ediliyor. Bir cumhurbaşkanı, bir başka ülkede yüz kızartıcı suçtan tutuklu bir kişinin avukatlarıyla neden konuşur? Ne konuşur? Bunun dünyada başka bir örneği var mıdır? Bu büyük bir skandaldır. Kara para ve dolandırıcılıktan yargılanan bir kişinin avukatları cumhurbaşkanı ile görüşüyorsa, o sanığın ve isnat edilen suçun Türkiye Devleti ile ilişkisi olduğu kuşkusu doğar. Daha da ötesi /*"Demek ki Rıza Zarrab adlı kişiye yöneltilen suçlamalar Türkiye'yi yönetenleri de yakından ilgilendiriyor"*/kuşkusu herkesin zihninde yer alır. Bu olay büyük bir skandaldır, rezalettir. Dönüşte avukatlar mahkeme heyetine,*Ortadoğu*'daki Amerikan çıkarlarının ve ulusal güvenliğinin daha güçlü olması için, Zarrab'ı rahatlatacak bir anlaşma yapılması tavsiyesinde bulunuyorlar. Avukatlar elbette Amerika'nın güvenliği ile ilgili ayrıntıları raporda belirtmiyorlar ama böyle bir öneride bulunabilmeleri için Türkiye ziyaretlerinden ellerinde verilebilecek tavizler listesiyle döndükleri izlenimi yaratıyorlar. Demek ki sormamız gerekiyor. İki avukata Amerika'daki mahkemeye /*"Zarrab'ı rahatlatırsanız iyi olur"*/dedirtecek ne tür tavizlerden söz edildi, hatta bu tavizlerin verilebileceği belirtildi? Giuliani'nin mahkemeye sunduğu yazılı ifadesinde /*"Danışmanlık ve tavsiye vermek için görevlendirildim. Sunduğum hizmetler bununla sınırlı olmamakla birlikte özellikle Türkiye ve ABD arasında ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına yarayacak ve Reza Zarrab'ın da yararına olacak bir şekilde bir anlaşmayla sonuçlanabilir mi konusunda karar vermek çabasına yoğunlaşmıştır. Bu hizmetler arasında Türkiye ve ABD üst düzey yetkilileriyle daha çok temas yapılmasını da içeriyor"*/sözleri ne anlama gelmektedir? Görüldüğü gibi Amerika’nın çıkarları ile Rıza Zarrab’ın yararından söz ediliyor; Türkiye bu işin neresinde? Yani Amerika ile Zarrab, Türkiye üzerinden pazarlık mı yapıyor? Yazının tamamını okumak için: (*http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/can-atakli/bu-zarrab-tuhafligi-da-neyin-nesidir-1811583/)* Zeynep Gürcanlı’da Sözcü’deki yazısında aynı konuya değiniyor. Zarrab’ın serbest bırakılması karşılığında dış politikada Amerika’nın bazı istekleri olabileceğini; özellikle Suriye’de*PYD*/*YPG*’ye karşı çıkmama, hatta Amerika’nın kara gücü olma ve daha da tehlikelisi İran ile ilişkili söylentiler.. Zarrap ile birileri arasındaki ilişkinin ortaya dökülmemesi ve Zarrab'ın serbest bırakılması karşılığında Türkiye İran ile çatışmaya mı götürülüyor? *ABD*,*1980*'lerde geri zekalı Saddam'ı dolduruşa getirerek İran'ın üzerine saldırttı. On yıl kadar süren savaşta elbette iki taraf da kaybetti, hatta tüm İslam dünyası kaybetti, buna karşılık Amerika ve Batı kazandı. Bu savaş ihtirası aklının önünde olan aptal Saddam'ın da sonunun başlangıcı oldu. Türkiye ile İran arasındaki bir çatışmadan da aynı şekilde, iki taraf da zararlı buna karşılık gene*ABD*ve Batı karlı çıkar. *2500*yıllık devlet geleneğini sürdüren İran'a gene bir şey olmaz ama biz, düşünmesi bile korkunç ama, Saddam'ın Irak'ı gibi parçalanabiliriz. Herkes aklını başına alsın. Uyarı görevini yapsın... Yöneticiler, toplumu, bilgeliğin ışığında düzenleyen kişilerdir. Bu nedenle, ya yöneticiler bilge, ya da bilgeler yönetici olmalıdır*.* *PLATON* Ömer Fikret Kalaycıoğlu /*"Pis Çarkçı"*/ *www.denizaltici.com* a45UyF587661-170427145748 Oraj Poyraz oraj_poy...@alpinaasia.com 2017/04/27 17:26 6 64 turanca...@googlegroups.com KUMRULU SIIR . . . . . . Duydugum yoktu ne vakittir Guvercin sesi, kumru sesi, pencerede; Icime gene Yolculuk mu dustu, nedir? Nedir bu yosun kokusu, Martilarin gurultusu havalarda; Nedir? Yolculuk olmali, yolculuk. Orhan Veli KANIK Peygamber, savasta kadinlarin va cocuklarin oldurulmesinin bir sakincasi olmadigini soyledi. Buhari, Cihad/146; Ebu Davud 113 Bakkal amca Bakkal amca, bir din ver, bana soyle yuz gram; Icinde hem komedi, hem de birazcik dram. Oyle bir din olsun ki; bizi fazla $ikmasin, Her yerde ahlak diye, karsimiza cikmasin... * * * Ramazan da otuz gun, vucut girsin bakima, Ama bayram gelince, karismasin rakima. Birakalim insanlar, her tur halti yesinler, Ne yani.. Biz musluman degil miyiz? desinler.. * * * Bir din ver ki; icinde, birazcik kahve fali, Ve ustunde bir ka$ik, sosyetik mevlid bali, Arasinda bir dilim, Kasar Yasar olmali, Boylece kalple
(GugukluhayaT) ALİ NEJAT ÖLÇEN :MUSTAFA KEMAL’E HINÇ
*ALİ NEJAT ÖLÇEN**:MUSTAFA KEMAL*’E*HINÇ* Bay Zubeyr, Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç’ın*17 Nisan 2017 günlü *İnsan Azıcık Utanır başlıklı yazısını kimi eklemelerle İnternette dolaşıma sunmuş. Engin Ardıç*17 Nisan *günlü yazısında Anayasa*1876*’da ilan edilmişti, diyor ve ekliyor*1908*’de yeniden yürürlüğe konduğunda bir çok parti vardı. Bay Zubeyr’de bunu e-mail iletisinde*105 kişiye*aktarıyor. Engin Ardıç ve Bay Zubeyr ikisi de yanılıyorlar ve azıcık utanmaları gerekecek. Engin Ardıç o yazısında : Anayasa*1876’ *da ilan edilmişti Beş sene yaşadı.*1908*’de yeniden yürürlüğe konulduğunda birçok parti vardı, diyor. Aslında tarihsel gerçeği unutmuş görünüyor ya da anımsamak istemiyor. Anayasa*1876 Anayasasının*devamıymış gibi*1908*’de yeniden yürürlüğe konmuş değil.*1908 Anayasası 1876*’dakinden çok farklıydı ve de*1908*’de çok siyasal de parti yoktu. Çünkü: *1907*ve öncesinde Osmanlı Devletinde hiçbir siyasal parti mevcut değildi.Meşrutiyet ilan edildiğinde yani*1908 yılında*sadece Ahali Fırkası vardı.O da zaten yeni kurulmuştu. Ahrar Fırkası*1910*, Hürriyet ve İtilaf Fırkası*1911*’de , Millî Meşrutiyet Fırkası da*1912*’de kuruldu. Çok Partili siyasal yaşam Meşrutiyet ile başlamıştır daha önce değil. Örneğin Radikal Avam Fırkası*1918*, ve Ahali İktisat Fırkası da*1918*’de kuruldu. Islahat- Esasiye-i Osmaniye Fırkası*1909'*da Paris’tekuruldu. Engin Ardıç ve Zubeyr’in öteki yanlışlarına bakalım: *1*-İlk Kanun-i Esasi,aslında Mithat Paşa, Namık Kemal’in oluşturdukları Genç Osmanlılar hareketinin ürünüdürve*10 Eylül 1876 günü II*.Sultan Abdulhamid’in tahta çıkışının ardından Mithat Paşa’nın başkanlığında Cemiyet-i Mahsusa kurularak Anayasa çalışmaları başlar. Mithat Paşa’nın özel sekreteri Krikor Odyan adındaki hukukçu Fransa ve Belçika anayasalarından da kimi maddeleri Osmanlıca’ya çevirerek çağdaş bir Anayasa hazırlanır. Örneğin*119 maddeden*oluşan bu Anayasa’nın *26.maddesi*çok önemliydi: Yargıçların Padişah tarafından görevden alınmasını önlüyordu.*AKP*’nin bugünkü hukukundan daha çağdaş düzeydeydi. *24 Nisan 1877*’de Osmanlı-Rus savaşı başlamasaydı,*II*.Abdulhamit Meclis-i Mebusan’ı acaba kapatır mıydı? Kimse bilmiyor bunu. *2*-Ve acaba Mithat Paşayı, Mahmut Celalettin Paşayı Taif adasına sürdürüp orada kemikleri kırılarak niçin öldürüldüler. Damat Nuri Efendi, Mahmut Celalettin Paşa, /*"Ey ehli müslümin,burada cinayet işleniyor,beni öldürüyorlar, diye haykırıyordu. Paşa’nın haykırışlarını işitenler kapılara koştular. Ses kesilmiş ve Mahmut Celalettin Paşa ölmüştü"*/.Damat Nuri aklını kaçırmıştı. Onu öldürmekten vaz geçtiler.(Kaynak:Hıfzı Topuz, Taif’te Ölüm, Remzi Kitapevi,*2*.basım,s*.247*). Aslında*1453 sonrasının*Osmanlı tarihi cinayetler in tarihidir. *3*-Engin Ardıç,*17.4.2017*günlü makalesinde:*1920 yılının mart *ayına (Mart küçük harflerle yazmış) meclis (Meclis’i de küçük harflerle yazmış) basılıp kapatılana kadar öyle gitti, diyor. Bu tümce hiçbir olayı anlatmıyor. Meclisi kimler basıp kapatıldı? Nerede hangi ilde idi o Meclis. Kapatılana kadar öyle kaldı, diyor. Hayır öyle kalmadı, olayın aslı şudur :***1920 yılının 16 Martında*başta İngiltere olmak üzere İtilaf devletleri Meclis-i Mebusanı bastı ve kimi mebusları tutukladılar.Bu durum öyle devam etti diyor Engin Ardıç, hayır öyle devam etmedi:*1920 yılında*Ankara’da bir Mustafa Kemal vardı *16 Mart*’tan*38 gün*sonra Büyük Millet Meclisini kurdu ve İstanbul’da itilaf devletlerinin kapattığı Meclis’in Mebus ve Ayan üyelerinden yurtsever olanlar, Ankara’ya kaçarak Atatürk’ün Meclisinde üye oldular.Ve de Engin Ardıç,*9 Mayıs 1920 günlü TBMM*’nin gizli celsesini incelememiş: O gizli celsede kapatılan İstanbuldaki Meclis’ten kaçarak Ankara’da gelen mebuslar*TBMM*’nin üyesi kabul edilir ve de*18 Temmuz 1920 günlü*gizli celsede de Büyük Millet Meclisi’ne iştirak eden mebuslara harcırah ve tahsisat ödenmesi yasası görüşülür ve kabul edilir. *4*-Engin Ardıç’ın bir sözüne Zubeyr Avf , e-mail iletisinde yer vermiş. Engin Ardıç’ın sözleri şöyle: Bir daha söyleyelim ve döne döne söyleyelim: Çok partili sistemi İnönü icat etme-miş,paşa sadece*20 yıl *önce rafa kaldırdığını*20 yıl*sonra raftan indirmiştir,diyor. Onun bu sözü tarihsel gerçeklerle uyuşmuyor. Yani tarihsel gerçeklerden koparılmış bir tümce. İsmet İnönü Demokrasiyi keşfetmemiştir. Doğru. Demokrasiyi hiç kimse keşfetmiş değil. İlk kez Milattan önce*640-561*yılları içinde düşünür Solon, toplumun demokrasiye nasıl ulaşacağının yollarını göstermişti. *3000 yıl*önce Helenistik kültürde yaratılmıştı demokrasi . O bir kültür sorunudur. Bir ülkede demokrasinin kültürü oluşmamışsa o ülkede demokrasi kurulamaz. Demokrasi bir hukuk sorunu olmaktan önce bir kültür sorunu olduğunu bizler halâ kavrayabilmiş değiliz! İsmet İnönü*9 Kasım 1923*’den*1 Aralık 1937 tarihine*kadar*14 yıl *Başbakanlık görevinde bulunmuştur.*20 yıl*değil.Cumhurbaşkanlığı görevinde*11.Kasım 1938*’den*21 Mayıs 1950 tarihine*kadar*12 bulunmuştur*,
(GugukluhayaT) İSMET ÖZÇELİK : ZARRAB BOMBASI! ABD BİLİYOR, BİZ BİLMİYORUZ! 2 MİLYAR DOLAR KİMDE? 7 ŞÜPHELİ KİM?
İSMET ÖZÇELİK : ZARRAB BOMBASI!*ABD* BİLİYOR, BİZ BİLMİYORUZ!*2 MİLYAR *DOLAR KİMDE?*7 ŞÜPHELİ* KİM? April*25*,*2017* Zamanında söylemiştik. /*"Reza Zarrab dosyası Türkiye için güvenlik sorunu"*/ demiştik. Ama o günlerde tam anlatamamıştık. Şimdi yaşananlar bizleri doğruluyor. İktidarın Suriye’de*ABD*’nin /*"kara gücü"*/ olma gayreti uyuyanları uyandırdı.*ABD*’de tutuklu Reza Zarrab’ın Türkiye için nasıl bir güvenlik sorunu olduğu net olarak ortaya çıktı. *OLAY NASIL GELİŞTİ* Reza Zarrab olayı önümüzdeki günlerde çok başımızı ağrıtacak. Bu nedenle olayın nasıl geliştiğini kısaca bir hatırlayalım. Reza Zarrab İranlı bir işadamı. Aynı zamanda Türk vatandaşı. Türk vatandaşlığı*AKP* iktidarında verildi . Çok genç biri. Nereden kazandığı belli değil, ama milyarlarca dolarla oynuyor. Her şey iyi giderken birdenbire ne oldu? *ZARRAB*’DA*İRAN KORKUSU* İran’da iktidar değiştikten sonra Ahmedinejad’ı hedef alan operasyonlar gerçekleşti. Babek Zencani tutuklandı. Reza Zarrab da hedefteydi. İran derin devleti Zarrab’ı kaçırmak için düğmeye bastı. İran daha önce de benzer operasyonlar gerçekleştirmişti. Zarrab da bunu biliyordu. İran’dan gelen bilgiler de işin ciddi olduğu şeklindeydi. Davutoğlu döneminde kendisinin korunmasını istemiş, ancak beklediği ilgiyi görememişti. Panikledi. *FBI DEVREDE* Zarrab İstanbul’da*FBI* ajanları ile temasa geçti.*FETÖ*’nün de bu işte rolü olduğu konuşuldu.*FBI*, Tarabya’daki /*"güvenli ev"*/de, Zarrab’la defalarca görüştü. Görüşülen evin sokağındaki kameralar bile köreltildi. Zarrab, bildiği her şeyi*FBI*’a anlattı. Kimlere komisyon verdiğini rakam rakam açıkladı.*ABD*’ye gitmeye ikna edildi. Her şey normal seyredecekti. Türk istihbaratı uyandırılmamalıydı. Ailecek uçağa binildi. Sıradan bir*ABD* gezisi görüntüsü verildi. Miami’ye varınca gözaltına alındı. Eşi Ebru Gündeş ve çocuğunun olaydan hemen sonra Türkiye’ye dönmesi dikkat çekti. *4 MİLYAR DOLAR* İran kaynakları Zarrab üzerinden İran’a aktarılan paranın*27 milyar *dolar civarında olduğunu ifade ettiler. Alınan komisyon*yüzde 15*. Yaklaşık*4 milyar *dolar. Zarrab’ın yakın çevresi, Zarrab’ın bu işten kazandığı*4 milyar *doların en az*2-2*,*5* milyarını Türkiye’de dağıttığını söylüyorlar. Piyasa deyimi ile birileri Zarrab’ın aldığı*4 milyar *dolarlık komisyonun*2-2*,*5* milyarına çökmüş. Siyasi kulislerde anlatılanlar böyle! İran*2009 dünya* ekonomik krizinde Türkiye’ye büyük destek vermişti. Türkiye de İran’a destek olmalıydı. Buna kimse ses çıkarmazdı. Destek verilmesine verildi. Ama bu destekten komisyon alındı. *2 MİLYAR DOLAR* Skandal patladı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in ,*AB* Bakanı Egemen Bağış’ın Zarrab’la ilişkileri ortalığa saçıldı. Ancak ortaya çıkan paranın toplam miktarı en fazla*100-150 milyon *dolar. Peki geri kalan*2 milyar *dolar nerede? *YENİ 7 ŞÜPHELİ* *ABD*’de tutuklu Reza Zarrab ve Halbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla dışında isimlerin de olduğu bildiriliyor. Adı açıklanmayan*7 şüpheli*! O*MAHKEME* Zarrab Miami’de yakalandı. Ama soruşturma New York Bölge Eyalet Mahkemesi savcılığınca yürütülüyor. Hani şu*ABD*’nin devlet olarak kullanacağı davaların açıldığı mahkeme. Hedefte Reza Zarrab görünse de asıl hedef başka. *ONLAR BİLİYOR*,*AMA BİZ*… Ortada vahim bir durum var.*FBI* biliyor, Savcı biliyor, New York eski Belediye Başkanı Giuliani biliyor. Ama henüz biz bilmiyoruz. *ABD*’nin bildiği, bizim bilmediğimiz karanlık işler nedeniyle iktidar, /*"Bağımsız Kürdistan’ı kabule, Suriye’nin bölünmesine, arkasından da Türkiye’nin bölünmesine yol açacak adımlar atmaya, …"*/ zorlanıyor. *TEHDİT TÜRKİYE*’YE Tehdit iktidara gibi görünse de Türkiye’ye. İktidarın zaafları kullanılıyor. /*"Zarrab dosyası"*/ Türkiye’nin güvenliğini hedef alıyor. Peki çözüm ne? İktidar her şeyi Türk halkıyla paylaşmalı.*ABD*’nin kendileri üzerinden Türkiye’yi tehdit etmesi önlenmeli. Aksi halde toprak bütünlüğümüz tehlikede! Ankara’ya gelip Zarrap pazarlığı yapan heyette bulunan*ABD* eski Adalet Bakanı Mukasey’in dosyaya giren ifadesi her şeyi anlatıyor: /*"Davada Zarrab’ın lehine gelişmeler sağlanması halinde Türkiye Amerikan ulusal çıkarlarını daha fazla savunabilir."*/ Her şey çok açık! İsmet Özçelik a45UyF587661-170427145108 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc 2017/04/27 17:26 6 64 turanca...@googlegroups.com Bilelim ki, milli benligini bilmeyen milletler baska milletlerin avidir. K.Ataturk Resulullah sav buyurdular ki: Biriniz yemek yeyince, yalamadikca veya yalatmadikca elini mendile silmesin. Buhari, Et ime 52; Muslim, Esribe 129, 2031 Ebu Davud, Et ime 52, 3847 Istanbul a vize uygulayacagiz 14 Subat 2014 Gecen hafta belediye baskan adayligimi acikladiktan sonra cok sayida mesaj aldim. Bunlarin cogu cesitli magaza ve pizzacilarda yuz
(GugukluhayaT) RİFAT SERDAROĞLU : BADEMDE YÜREK OLMAZ
*RİFAT SERDAROĞLU : BADEMDE YÜREK OLMAZ* Badem, cıva gibidir her kalıba uyar! Badem, menfaati için rahatça yalan söyler, kendi yalanına kendisi de inanır! Badem, durum değişirse dün söylediğini hemen inkâr eder ve yeni yalana sarılır! Badem, /*"Türk Milletini"*/ hiç sevmez, Arap Milliyetçisidir! Badem, /*"Tek Millet"*/ der ama milletin adını söylemez. Israr edersen /*"İslam Milleti"*/ der! Onun adı /*"İslam Ümmetidir"*/ dersiniz, anında döner ve /*"İbrahim Milletiyiz"*/ der! Yahudiler kendilerini /*"İbrahim Milleti"*/ olarak görür dersiniz, sen teröristsin der! * Bademin anatomik yapısını incelerseniz göreceğiniz şudur; Bademde /*"Yürek"*/ ile /*"Mide"*/ yer değiştirmiştir. Midenin istediği gibi düşünürler, midenin istediğine göre karar verirler! Badem, /*"Biat-şartsız itaat"*/ ister ama kendisini /*"Demokrat"*/ olarak tanıtır! Bademin ağzından Allah-Peygamber-Kur’an düşmez ama yolsuzluğun kralını yapar! * Sorun Bademe /*"Türk Ordusu"*/ nedir /*"Ergenekon-Balyoz"*/ nedir diye? Türk Ordusu, Camileri bombalayacaktı- çocukları öldürecekti. Ben bu davaların Savcısıyım, der! Ordu, /*"Milli bir Ordudur"*/, /*"Kozmik Oda Devlet sırlarını saklar"*/ dersiniz, /*"Vesayetçi bir kurumdur, elinin ayağının kırılması lazım"*/ der! * Sorun Bademe Fethullah Gülen kimdir, diye? Dün /*"Muhterem Hocaefendi çok önemli bir alimdir"*/ derlerdi! Bugün aynı kişi için /*"Darbeci-Vatan Haini- Katil-Amerikan Uşağı"*/ derler! * Sorun Bademe*17/25 Aralık *nedir, diye? Darbe girişimidir, derler! Ayakkabı kutularındaki, Bakan veletlerinde çıkan milyonlarca döviz nedir? O paraları*FETÖ* koydu, derler! Eee bak adamlar paraları faizleriyle bavul-bavul geri alıyorlar, hani*FETÖ* koymuştu? Sen teröristsin derler! * Sorun Bademe*15 Temmuz *nedir, diye? Darbe girişimidir, derler! Eniştenin haber verdiği, Damadın koruma görevi yaptığı, Kuvvet Komutanlarının halay çektiği, Genelkurmay Başkanı ile*MİT* Müsteşarının saatlerce başbaşa tavla oynadığı gün darbe mi olur, dersiniz? Bunları kim terfi ettirdi, diye sorarsınız, terörist damgasını alnınıza yapıştırırlar! * Arkadaş,*PKK* ile Oslo’da-Kandil’de-Habur’da pazarlığı sen yapmadın mı? *FETÖ* ile*11 sene* boyunca iktidar ortaklığını sen yapmadın mı? *IŞİD* denen kafa kesicileri /*"bunlar terörist değil, asabi gençlerdir"*/ diyerek sen barındırmadın mı? Hepsinin sorumlusu da mimarı da sen olduğun halde, bu ülkenin Cumhuriyet Savcıları neden sana dava açmıyorlar da gerçekleri yazan bana hergün bir dava açıyorlar? * Reza Zarrab- Ofer- Yasin El Kadı için /*"Hayırseverdir, kefil olurum"*/ diyen sensin! Türkiye’yi Bakanlarla beraber dolandıranlar bunlar değil mi? Bunların Türkiye’ye yaptıkları bir tek hayır gösterebilir misin? Örneğin,*100 Milyon *Doları tek seferde bir çocuğa göndermek hayır işi midir? * Badem, bambaşka bir türdür! Dünyada eşi benzeri yoktur! Cahildir ama her b.ku bildiğini söyler! En kötüsü, bilmediğini de bilmez! Yavuz Sultan Selim’in sırtındaki /*"Şirpençe"*/ gibidir bunlar Türk Milletinin sırtında! Ameliyatla alınmadan, gitmez. Ameliyatı yapacak, bunları ciğerlerine kadar tanıyan, korkusuz, dürüst, vatansever, çağdaş, herkesi kucaklayacak doktorları bir /*"orkestra gibi kadro hareketi olarak"*/ yönetecek deneyimli bir doktor gerek… * Sağlık ve başarı dileklerimle*25 Nisan 2017* Rifat Serdaroğlu a45UyF587661-170427153659 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc 2017/04/27 16:57 6 64 turanca...@googlegroups.com Eksi carpi eksi arti edecek, Boyle yazilacak, boyle bilinecek, Kimse neden? demeyecek. Anonim & Avni Yeryuzunde olanlarin cogunluguna uyacak olursan seni Allah in yolundan saptirirlar. Onlar sadece zanna uyuyorlar ve onlar sadece tahminde bulunup sacmaliyorlar. 6- En am Suresi 116 Onlarin cogunlugu zandan baskasina uymaz. Dogrusu zan gercek adina hicbir sey ifade etmez. Suphesiz Allah onlarin yaptiklarini bilendir. 10- Yunus Suresi 36 Ey iman edenler! Zandan cok sakinin cunku zannin bir kismi gunahtir. 49- Hucurat Suresi 12 DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -11- Artik, cift yarik deneyinin ve kurantum alan kuramlarinin daha ileri seviyede yorumlarina gecilebilir. Once Dr Stephen Hawking den alintilar yapacagim. Yazi dizimin sonunda ise John Gribbin in kuantum fizigi ile ilgili bazi yorumlarina ve genel yorumlara yer verecegim. Alintilara devam ediyorum. (Buyuk Tasarim. S.Hawking-LMlodinow) Einstein belirsizlik ilkesinden rahatsiz olmus ve Tanri nin evrende zar atmadigini soylemisti. Kuantum fizigine gore ne kadar bilgiye veya ne kadar guclu bir hesaplama yetenegine sahip oldugumuz hic fark etmiyor. Fiziksel sureclerin sonuclarini kesinlik dahilinde ongormek mumkun degildir cunku onlar kesinlik dahilinde belirlenmemistir. Tersine, bir sistemin baslangic kosullarini bilsek bile, doga o sistemin gelecegini temelde belirsiz bir surec yoluyla saptar. Bir baska deyisle, en
(GugukluhayaT) YILMAZ ÖZDİL: AVRUPA BİZİ NİYE DIŞLADI?
*YILMAZ ÖZDİL*: AVRUPA BİZİ NİYE DIŞLADI? Danimarka'da oy hırsızlığı yapılabilir mi? Bakın iddiayla söylüyorum… /*"Seçim sandığına attığınız oylar sandık görevlileri tarafından çalınıp, sahte oylar geçerli kabul edilebilir mi?"*/ cümlesini tercüme edin, Danimarkalılara sorun, mantıken kavrayamazlar, afallayarak /*"nasıl yani?"*/ diye cevap verirler. * Fransa'da cumhurbaşkanı çıkıp, rejimi değiştirmeye karar verdim, memleketin tapusunu bana verin, silahlı kuvvetlerden meteorolojiye, tabiat varlıklarından basketbola kadar her şeyi tek başıma ben yöneteyim, yasama da ben olayım, yürütme de ben olayım, yargı da ben olayım, kimseye hesap vermeyeyim, beğendiğimi vatandaş yapayım, beğenmediğimi hapse atayım, milletin malını kafama göre satayım, keyfime göre yasa kabul edilsin, canım nasıl istiyorsa anayasa öyle olsun diyebilir mi? * Almanya'da başbakan şehir şehir dolaşıp, ülkeyi benim yönetmemde büyük sakınca var, ben kalırsam ülke mahvolur, bana oy verin, kendi kendimi lağvedeyim diye kampanya yapar mı? * Finlandiya hükümeti, bize oy vermeyenler teröristtir, darbecidir diyebilir mi? * Mensubu olduğu üç partinin üçü de anayasaya aykırı olduğu için kapatılan, anayasaya aykırı biri… Avusturya'da meclis başkanı olabilir mi? * Prens tarafından yönetilen Monako'nun prensi bile /*"artık kralı gelse bana karışamaz, sür eşeği Monte Carlo'ya"*/ diyebilir mi? * İtalya'da milletvekilleri /*"başbakanımıza dokunmak bile ibadettir, başbakanımız Allah'ın bütün vasıflarını üstünde toplamış, başbakanımız bizim için peygamber gibidir"*/ diyebilir mi? * Vatikan'daki papa bile dini siyasete bu kadar alet eder mi? * İsveç'te /*"milletin orasına koyacağım"*/ diyene teşekkür plaketi verilir mi? * Hollanda'da /*"başbakanımızın götünün kılıyız"*/ diye tezahürat yapılır mı? * Dük tarafından yönetilen Lüksemburg'ta /*"düküyorsa beni düküyor"*/ diyen olur mu? * /*"Ben bu ülkede cahil, okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum, ülkeyi ayakta tutacak olan cahil halktır, profesörden başlayarak en tehlikeli olanlar üniversite mensuplarıdır, en güvenilir olanlar ilkokul bile okumamış olanlardır, okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor"*/ diyen herifi, Portekiz'de yükseköğretim kurumuna yönetici yaparlar mı? * İspanya'da medya bu kadar yavşak mı? Polonya'da yalamaktan dilinde pütür kalmamış pespaye tiplere gazeteci denir mi? Mikro ülkeleri bile zaplasan, Lihtenştayn'da Andorra'da bile, tescilli ahlaksızlar ana haber bülteni sunabilir mi? * Yunanistan'da belediye başkanı çıkıp /*"bu cumhuriyeti kuranların kanı bozuk"*/ diyebilir mi? * Norveç'ten İzlanda'ya Macaristan'dan San Marino'ya kadar tek tek araştır… Muhalefet partisinin genel başkanı, iktidar partisinin kazanması için çalışır mı? İsviçre'den Malta'ya Litvanya'dan Bulgaristan'a kadar tek tek incele… Ana muhalefet partisine sekiz defa seçim kaybettiren guguk kuşu, koltuğunda oturabilir mi? * Hâlâ deniyor ki… Avrupa bizi niye dışladı? * Avrupa'yı boşver, Afrika kabilelerinde bile senin gibi ülke kaldı mı? a45UyF587661-170427124742 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc 2017/04/27 15:24 6 64 turanca...@googlegroups.com Sallamaa, elini kolunu sallamaa, her yerin oynuyor be!... Muhalefet milletvekiline... Recep Tayyip Erdogan. Basbakan olduktan sonra Kalbinde hardal tohumu kadar kibir bulunan cennete giremez. Yine kalbinde hardal tohumu kadar iman olan da cehenneme giremez. Buhari 81/51 Levent ERTURK : BIR AFRIKA YARATILIS OYKUSU - TANRI BUMBA levb...@yahoo.com Bir Orta Afrika halki olan Boshongo kabilesinin yaratilis miti. Boshongolar, Tanri ya Bumba derler. *** Baslangicta, karanliklar icinde, sudan baska hicbir sey yoktu. Ve Bumba yalnizdi. Bir gun Bumba, karninda cok siddetli bir aci hissetti. Ogurdu, zorlandi, kasildi ve sonra Gunes i kustu. Boylece her yeri i$ik kapladi. Gunes in isinlari suyu kurutmaya basladi, ta ki Dunya nin kara uclari gorunene kadar. Siyah kumsallar ve kayaliklar gorulebiliyordu. Fakat yasayan hicbir sey yoktu. Bumba, Ay i ve yildizlari kustu, simdi gecenin de kendi isigi vardi. Fakat Bumba nin hala karni agriyordu. Bir kere daha ogurdu ve ortaya dokuz tane canli cikti: Koy Bumba isimli bir leopar, sorguclu kartal Pongo Bumba, timsah Ganda Bumba, ve Yo isimli kucuk bir balik, sonra, yasli kaplumbaga Kono Bumba; ve leopar kadar hizli hareket eden, olumcul, guzel Simsek Tsetse; sonra beyaz balikcil Nyanyi Bumba, ayrica bir bocek, ve Budi isminde bir keci. Bunlarin hepsinden sonra insanlar geldi. Bir suru insan vardi, fakat sadece bir tanesi Bumba gibi beyazdi. Onun adi Yoko Lima idi. Ortaya cikan yaratiklar diger yaratiklari dogurmaya basladi. Balikcil butun kuslari yaratti, caylak haric. Timsah ise yilan ve iguanayi yaratti. Keci, butun boynuzlu yaratiklari olusturdu. Kucuk balik Yo, tum denizler ve sulardaki baliklari yaratti. Bocekten diger