(GugukluhayaT) PROF. DR. ATA ATUN : RUMLAR ASKER SAYISINI ARTTIRIYOR …

2017-10-09 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
29-06-2017

Hiç şaşırmayın, hiç unutmayın, bu herifler cayır cayır, alıştıra
alıştıra Kıbrısı veriyorlar.
Tıpkı Ege'de verdikleri hakkında uzlaşma olmayan adalar gibi.
Kıt'a sahanlığı meselesi, FIR hattı(Flight information region) meselesi,
6 mil kara suları meselelerinde olduğu gibi..
Hiç ikirciklenmeden, tedirginlik, bocalama yaşamadan veriyorlar.
Adamlar Türk değil, milletin ve devletin yüce menfaatleriyle en ufak
alakaları yok.
Adamlar canlarının derdine düşmüş işbirlikçi işte bu kadar basit.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
 / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
   L2fSIJNoA0xfSNxA 




  PROF. DR. ATA*ATUN : *RUMLAR ASKER SAYISINI ARTTIRIYOR …



Bir taraftan görüşmeler devam ederken, Rumlar diğer taraftan Milli
Muhafız Ordusunun sayısını arttırmak için paralı asker kiralamayı
sürdürüyor.

Rum Savunma Nakanı Fotiou, bu yıl içinde*4 bin *aparalı asker daha
alınacağını açıkladı geçen gün. Yeni alınacak*4 bin *paralı askerler ile
Rum Milli Muhafız Ordusu (Ethniki Fruro) içindeki paralı asker sayısı*27
bine*çıkacak. Bu bilgileri toplamak için de son*6 yılın*Rumca
gazetelerini okumak yeterli, başka bir araştırma gerekmez.

Paralı askerlerin tümü Yunanistan’dan geliyor. Ekonomik iflas nedeni ile
işsiz olan Yunanlı gençler, kendi ülkelerinde zorunlu askerlik
görevlerini yaptıktan sonra doğru Güney Kıbrıs’a gelip paralı asker
oluyorlar. Hem paralı askerlikten iyi maaş alıyorlar, hem de Kıbrıs
(Rum) vatandaşı oluyorlar.

Yunanistan’da Kıbrıs (Rum) vatandaşı olmanın büyük ayrıcalıkları var. İş
kurmak, gayrı menkul almak, devlete vergi ödemek ve benzeri konularda
Kıbrıs (Rum) vatandaşlarına ayrıcalık uygulanıyor. Daha az vergi, sıfır
emlak vergisi, sıfır tapu harcı ve benzerleri gibi.

Makarios hükümeti,*21 Aralık 1963 sabahı*adada mutlak Rum hakimiyetini
kurmak için Akritas Planı gereğince Kıbrıslı Türklere karşı silahlı
saldırı başlatmıştı. Dönemin Akritas Planı dâhileri Policarpos Yorgadjis
ve Tassos Papadopulos’un yaptığı stratejik hesaplara göre de*45
dakika*içinde tüm Kıbrıslı Türkleri esir alınacaktı. Ama Kıbrıslı
Türklerden hiç beklemedikleri ve hesaplayamadıkları bir direnişle
karşılaşınca Akritas Planını /*"uygulanamaz"*/kararı ile rafa
kaldırdılar ve başka bir strateji belirlediler.

Bu yeni stratejiye göre sadece Kıbrıslı Rumlardan oluşacak düzenli bir
ordu kurulacak ve Makarios’un da başkanlığının söz konusu olduğu
/*"Bağlantısızlar Grubu"*/üyesi devletlerden de yasal yollardan bu ordu
için silah ve askeri araç temin edilerek Kıbrıslı Türklere karşı daha
bilinçli ve profesyonelce saldırılar yapılacaktı. Rum Temsilciler
Meclisi*Nisan 1964 tarihinde*yaptığı toplantıda kabul ettiği /*"Milli
Muhafız Ordusu Kuruluş yasası"*/ile bu karar hayata geçirildi ve (Rum)
Milli Muhafız (Ethniki Fruro, National Guards) resmen kuruldu.
Arkasından da resmi yollardan Mısır’dan, Arjantin’den ve
Çekoslovakya’dan silahlar ile zırhlı araçlar alınarak Türklere karşı
kullanıldı. (Bu silah ve araçlar, Girne, Yavuz Çıkarma Plajı
bitişiğindeki Karaoğlanoğlu Şehitliği Açık Hava Müzesi’nde görüp
incelenebilir. Gerçekte günümüzde Rumların borusunu çalan, Rum tarafını
öven, Kıbrıslılığı yaymaya çalışan, Anavatan Türkiye ile Türkiye’den
gelen kardeşlerimize karşı nefret duyguları besleyen ve bu duygularını
yaymaya çalışan /*"nesepleri karışık"*/kişilerin gidip görmeleri gerekir
bu /*"Açık Hava Müzesi"*/ni. Hayranı oldukları Rumların ne için ve hangi
maksat için bu silah ve askeri araçları aldıklarını belki biraz olsun
anlarlar.)

Rum Temsilciler Meclisinde kabul edilen /*"Milli Muhafız Ordusu Kuruluş
Yasası"*/içinde, Yunanistan’dan gelip (Rum) Milli Muhafız Ordusunda
görev yapan Yunanistan vatandaşlarının otomatikman Kıbrıs (Rum)
Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanacaklarına dair bir de madde yer almaktadır.

Bu ülkeye gelip yerleşen, iş kuran, evlenen, çoluk çocuğa karışan
kardeşlerimize vatandaşlık verilmesine şiddetle karşı çıkan bu /*"nesebi
karışık"*/dan herhangi birinden ben daha bugüne değin, Rum tarafında
askerlik yaptı diye vatandaşlık verilen Yunanlılara karşı ağzını açıp
tek bir eleştiri yapanını veya da protesto edenini de görmedim ve duymadım.

Özetleyecek olursak; Rum tarafında yayınlanan gazeteler, Kıbrıs (Rum)
Cumhuriyetinin resmi nüfusunun*850 bin *olduğunu, bunların*550
bininin*Kıbrıslı Rum, geri kalanın da sonradan vatandaş yapılan Rum
olmayan kişilerden oluştuğunu yazmakta. Bu*300 bin *sonradan yapılma
vatandaşların sayısı, bu yıl alınmış ve alınacak paralı askerlerle
birlikte*357 bin *olacak. Bir taraftan Anastasiadis /*"Sıfır Güvenlik,
sıfır garanti, sıfır asker"*/derken diğer taraftan da /*"paralı
asker"*/alıyor. Herhalde bu talepleri asırlardır olduğu gibi Avrupa
sayesinde gerçekleşirse, ilk fırsatta Kıbrıslı Türkleri adadan
temizlemek düşüncesinde….

Rumların bu pis oyunlarına kanacak yok artık Anastasiadis, boşuna
çabalıyorsun…

Prof. Dr. Ata*ATUN*

e-mail: 

(GugukluhayaT) RIFAT SERDAROĞLU: HESABI BAŞTAN YAPALIM

2017-10-09 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia
 


bayrak


  *RIFAT SERDAROĞLU*:*HESABI BAŞTAN YAPALIM*



*-Türkiye bir hukuk devleti mi?*

*-Türkiye’de Savcılar ve Yargıçlar bağımsız ve tarafsız mı?*

Sağlıklı akla, normal zekaya sahip birinin soruya vereceği yanıt,*HAYIR*
dır!

*

*-AKP’nin tartışmasız, her dediği anında yerine getirilen,
milletvekillerinden bakanlara, daire başkanlarından müsteşarlara,
emniyet müdürlerinden orgenerallere kadar tüm devlet yöneticilerini
belirleyen kişi kimdir?*

*-Biat kültürüne inanan, Başbakanını bile istediği anda görevini
bıraktıran, kendisinden habersiz ihale yapan bakanı tekme-tokat döven
kişi kimdir?*

Sağlıklı akla, normal zekaya sahip birinin soruya vereceği yanıt,
Erdoğan’dır!

*

*-TBMM’de Erdoğan’ın istemediği bir yasa tasarısı-yasa teklifi kabul
edilir mi?*

*-Bakanlar Kurulu, Erdoğan’ın istemediği bir konuda karar alabilir mi?*

*-Yüksek Yargıda ve Tuğgeneralden Orgenerale kadarki rütbelerde,
Erdoğan’ın onaylamadığı bir terfi yapılabilir mi?*

Sağlıklı akla, normal zekaya sahip birinin sorulara vereceği tek
yanıt,*HAYIR* dır!

*

*-Buraya kadar tamam mı? Bu yazılanların tek harfine bile itirazı olan
var mı?*

*-Ülkeyi bu şekilde yöneten biri için /"Bu kişi Demokrattır"/ diyecek
biri var mı?*

Sağlıklı akla, normal zekaya sahip birinin bunlara vereceği tek
yanıt,*HAYIR* dır!

*

Bu genel kabule göre,*2002 yılından* bu yana Türkiye’de yapılan
siyasi-sosyal-ekonomik her eylem ve işlemin tek ve yalnız başına
sorumlusu*Recep *Tayyip Erdoğan’dır. Diğerlerinin tümü piyondur!

O halde hesap vermesi gereken kişi Erdoğan’dır…

*

*-Fethullah Gülen Cemaatinin, Türk Devletinin en hassas birimlerine, ta
kozmik odaya kadar girmesine izin ve olur veren Erdoğan’dır!*

*-Erdoğan’ın itirafına göre, Türk Ordusunun komuta heyetine kumpas
kurulmasından, komutanlarımızın zindanlara atılmasından sorumlu olan
Erdoğan’dır!*

*-Erdoğan’ın itirafına göre, Yüksek Askeri Şura’da Cemaatçi generalleri
terfi ettiren de Cemaati darbe yapacak kadar güçlendiren de
insanlarımızın ölümlerine ve sakat kalmalarına yol açan da Erdoğan’dır!*

*-PKK Terör örgütü ile devlet yetkililerini Oslo’da-Kandil’de-İmralı’da
görüştüren, /"emri ben verdim"/ diyen Erdoğan’dır.*

*-Özellikle Güneydoğu bölgemizde izlediği yanlış politikalarla, askeri
kışlasına-polisi karakola kapatan, PKK militanlarının yol kontrolü-vergi
toplama-mahkeme açma-şehitlik açma-kilometrelerce tünel kazma-barikatlar
yapmalarına göz yuman ve çok sayıda insanın ölümüne sebep olan Erdoğan’dır!*

*-IŞİD Terör örgütü militanlarının
İstanbul-Ankara-Adıyaman-Gaziantep-Diyarbakır’da toplanmalarına,
otobüslerle Suriye’ye gönderilmelerine, bunlardan yaralananların
Türkiye’de bedavadan tedavi edilmesine izin ve olur veren Erdoğan’dır!*

*-Rıza Sarraf adlı dolandırıcıyı /"Hayırsever çocuktur"/ diye damadın
televizyonuna çıkartan, bir devlet bankasını bu işe bulaştıran,
bakanlarını bu dolandırıcının önünde /"dolar manyağı"/ yaptıran kişi
Erdoğan’dır!*

*

Değerli Okurlar;

İki yabancının kayıtlara geçen ve yalanlanmayan sözlerini aktarmak
istiyorum;

*-Ürdün Kral’ı Abdullah; "Batı ülkelerine teröristleri Erdoğan gönderiyor.*

Bu, Türkiye siyasetinin bir parçasıdır!"

*-Michael Rubin (Amerika’da güvenlik ve istihbarat birimlerinin sözcüsü)*

*23* Mart’ta şöyle diyor; /*"Acaba Erdoğan, çaldığı paraları nerelerde
sakladığını bilmediğimizi mi zannediyor?"*/

Bu açıklamadan*5 gün* sonra Halkbank Genel Müdür Yardımcısı tutuklandı!

*

Yazıyı beraberce bağlayalım;

Eğer Türkiye’de hukuk devletinin kırıntısı varsa, eğer ilahi adalet
gerçekse, eğer Türk Savcı ve Yargıçlarında vicdan ve hukuk ahlakı
kaldıysa yukarıdaki hesabı yapmadan, gerçek suçlular için fezlekeler
düzenlemeden, suçsuz yere tutukladıkları zavallı insanları derhal
serbest bırakmaları gerekir…

*

Bana bu yazı için yeni davalar açılacağını biliyorum.

Ama hiçbir baskı, hiçbir tehdit gerçek*FETÖ*’cular-Devleti
soyanlar-sıfırlama ustaları-ayakkabı kutularını para kasası yapan
şerefsizler serbest gezerken

Kadri Gürsel, Ahmet Şık gibi sadece gazetecilik yapan ve ekmeğini bu
yolla kazanan insanların tutuklu kalma ayıbını örtemez.

Hiç kimsenin, ne devletini yönetenlerin ne de yargı mensuplarının bu
kara lekeyi /*"Türk Devletinin"*/ alnına sürmeye hakkı yoktur. Buna
yeltenen eller yine hukuk yoluyla kırılacaktır!

Bu yazıyı okuyup da*HAYIR* oyu vermeyen ve en az bir*HAYIR* oyu
verdirtmeyene de yazıklar olsun, vesselam…

*

Not;

*ABD*, Saddam /*"Kimyasal Silah"*/ kullandı, dedi. Irak’ın altını üstüne
getirdi. Milyonlarca Müslüman öldü. Eşbaşkan, Amerikan askerlerine
dualar etti. Kimyasal silah suçlaması yalan oldu. Irak hala kanıyor,
daha da yıllarca kanayacak!

*ABD*, Esad /*"Kimyasal Silah"*/ kullandı, dedi. Suriye’yi bombaladı.
Eşbaşkan,

doğru mu-değil mi demedi,*ABD* ve İsrail ile beraber Müslüman Suriye’ye
saldıracağını açıkladı! Sen gerçekten körsün be delikanlı…

 


(GugukluhayaT) İLAHİYATÇI CEMİL KILIÇ : MÜFREDAT LAİK DEVLETE KARŞI

2017-10-09 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia
 




  İLAHİYATÇI CEMİL KILIÇ : MÜFREDAT LAİK DEVLETE KARŞI

*09.09.2017*

Okullarımızda şu adlarla dini dersler veriliyor.

  *

Temel Dini Bilgiler İlköğretim *1*- *2*

  *

Temel Dini Bilgiler (İmam Hatip Ortaokulu)

  *

Temel Dini Bilgiler Ortaöğretim ( *1*- *2* )

  *

Peygamberimizin Hayatı (İlköğretim)

  *

Peygamberimizin Hayatı (Ortaöğretim)

  *

Kur’an – ı Kerim (İlköğretim ve Ortaöğretim)

  *

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ( İlköğretim ve Ortaöğretim )

Bunlardan sadece biri zorunlu diğerleri ise seçmelidir. Zorunlu olan Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleridir. Öncelikle şunu belirteyim; Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin yeni müfredatı henüz yok. *Taslak
müfredat, HENÜZ kesin müfredat olarak açıklanmış değil.* Okulların
açılmasına birkaç gün kala kesin müfredatın açıklanması sürpriz olmaz.
Lakin açıklanmazsa bu sene okutulacak olan müfredat geçen yılki müfredat
olacaktır. *O müfredat da zaten AİHM tarafından mahkum edilmiş bir
müfredattır.* Bu konuda*2014 yılı AİHM* kararına başvurulabilir. Kararda
özetle; Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin Türkiye’deki inançsal
çeşitliliği yansıtmadığı ve bu nedenle de zorunlu olamayacağı
vurgulanıyor.***AİHM tarafından insan haklarına aykırı olduğu hükmü
verilmiş olan bir müfredat yaklaşık 2 yıldır uygulanmaya devam ediyor.*
Diğer bir ifadeyle karar fiilen tanınmamış haldedir.

Kur’an – ı Kerim ders müfredatı ile ilgili de herhangi bir açıklama
yapılmış değil. Bakanlıkça verilen müfredatla ilgili bağlantılarda hem
Kur’an – ı Kerim derslerinin hem de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
derslerinin öğretim programları yer almıyor.

Ben bu vesiyleyle başta eğitim sendikaları olmak üzere, demokratik kitle
örgütlerini / sivil toplum kuruluşlarını müfredata karşı dava açmaya
çağırıyorum.

/*"Temel Dini Bilgiler"*/,/*"Peygamberimizin Hayatı"*/ İmam Hatip
Liselerinde okutulan /*"Akaid ve Kelam"*/ adlı derslerle ilgili olarak
şu konular esas alınmak suretiyle dava açılabilir:

*1*. Ders müfredatları, yalnızca bir mezhebin bakış açısına göre
hazırlanmıştır.

*2*. Ders müfredatları, Türkiye’deki inançsal ve mezhepsel çeşitliliği
yansıtmamaktadır.

*3*. Ders müfredatları, devletin laiklik ilkesine aykırı unsurlar
barındırmaktadır.

a. Cihad kavramının müfredatta yer alması ve bu kavram işlenirken silah
kullanma yetkisinden bahsedilmesi laikliğe aykırıdır. (Cihad kavramının
öğretilmesinden vazgeçildiği yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır.)

b. /*"Ateist, Deist, Mürted ve Müşriklerle evlenilmez!"*/ ifadelerinin
yer aldığı Peygamberimizin Hayatı adlı ders, din ve inanç özgürlüğü
bağlamında temel bir insan hakkı ihlalini içermekte ve büyük bir suç
unsuru teşkil etmektedir.

c. Ders müfredatında kullanılan dil ve terminoloji indokrine edici olup
/*"Din Öğretimi"*/ kavramının dışına taşmakta ve belli bir din ve
mezhebin empoze edilmesini amaçlamaktadır. Böylece Milli Eğitim Temel
Kanununa pek açok açıdan aykırılık teşkil etmektedir. Malumunuz Milli
Eğitim Bakanlığı bünyesinde /*"Din Öğretimi Genel Müdürlüğü"*/ mevcut
ama din eğitimi ile ilgili bir müdürlük söz konusu değildir. Zira
böylesi bir müdürlük, laiklik ilkesine aykırıdır.

d. Ders müfredatlarında Atatürk, Cumhuriyet ve Laiklikle ilgili hçbir
ünite ve konu bulunmamakta, bu da açıkça laiklik ilkesinin çiğnenmesi
anlamına gelmektedir.

e. Derslerin seçmeli olması demek, yukarıda ifade edilen esas ve
ilkelere karşı muafiyet sahibi olması anlamına gelemez.

Gelen tepkiler üzerine dini derslerin müfredatından had cezası, ukubat
ve muamelat gibi başlıkların çıkarıldığı anlaşılıyor. Ancak; /*"İslam ve
Toplum"*/, /*"İslam ve Ekonomi"*/, /*"İslam ve Hukuk"*/ gibi ünitelerin
içeriğinde ümmet toplumu ve şeriat yasaları propagandasının halen
yapılmakta olduğu görülüyor.

Özellikle Peygamberimizin Hayatı adlı dersin*10*. Sınıf müfredatında yer
alan /*"Medine İslam Devleti"*/ başlığı altında laik devlet düşüncesine
karşı İslam Devleti ideolojisinin propagandası yapılmaktadır.

Bütün dini derslerin müfredatlarında ve konu anlatımlarında; /*"İslam
Devleti"*/, /*"İslam Toplumu"*/, /*"İslam Hukuku"*/ gibi ifadeler ümmet
ideolojisini esas alan bir söylemi işaret etmektedir.

İmam Hatip Liselerinin ders müfredatında yer alan /*"Akaid ve Kelam"*/
dersinde Sekülerizm ve dünyevileşmenin (laikliğin) bir inanç problemi ve
ahlakî yozlaşma sebebi olarak gösterilmesi anayasanın; din, inanç ve
vicdan özgürlüğü ile ilgili maddelerine yönelik alenen aykırılık
içermektedir.

Anlaşılan o ki, Milli Eğitim Bakanlığı yoluyla Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin Laiklik ilkesi aşındırılmak ve nihayetinde bu ilkenin içi
tümüyle boşaltılmak isteniyor.

Buna yönelik itirazların sonuç alamaması durumunda kısa ve orta vadede
Türkiye’nin *SOFT BİR DİN DEVLETİNE DÖNÜŞMESİ *kaçınılmazdır.

Cemil Kılıç

Odatv.com

*http://odatv.com/egitim-sendikalari-ve-sivil-toplum-kuruluslari-mufredata-dava-acin-0909171200.html*

 

(GugukluhayaT) "İncirlik üssü kapatılsın"

2017-10-09 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
 




  /*"İncirlik üssü kapatılsın"*/

/*"*//*Vatan Partisi*//*, İncirlik Üssü Kapatılsın eylemlerini
sürdürüyor. Adana'da parti üyeleri üssün kapatılması için imza masası
açtı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği kampanyada dakikalar içinde
bin imza toplandı."*/

*04 Haziran 2017 Pazar*

Vatan Partisi, Adana ve Denizli'de /*"İncirlik Üssü kapatılsın"*/
eylemlerini sürdürüyor.

Parti üyeleri Ceyhan'da imza masası açtı. Vatandaşların yoğun ilgi
gösterdiği kampanyada dakikalar içinde*bin *imza toplandı.

Vatan Partisi Denizli üyeleride üssün kapatılması için alanlardaydı.

Gazi Bulvarı, Doktorlar Caddesi, Bayramyeri ve bölgedeki semt
pazarlarını gezen parti üyeleri vatandaşlara bildiri dağıttı.

*https://youtu.be/k_WUPTXEu8Q*

*http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/incirlik-ussu-kapatilsin-h162253.html*

 

a45UyF587661-170605134837 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/06/05  15:27 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Kucuk kararlari akil ile, buyuk kararlari ise kalp ile almak gerekir.

H.JACKSON BROWN

Ebu Hureyre ( Radiyallahu Anh) soyle dedi : Rasulullah ( Sallallahu
Aleyhi ve Sellem ) :
Kafirin disi yahut kopek disi Uhud dagi gibidir. Derisinin kalinligi da
uc gunluk mesafedir buyurdu.

( Muslim - Tirmizi - Ibni Mace )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -10-

Simdi cift yarik deneyinin dalgalarla yapilan versiyonuna geldik.
Sahilde, bir su dalgasini gozlemlediginizi dusunun, neler gorursunuz?
Dalganin belli bir hizi vardir, dalganin tepesinin belli bir yuksekligi
bulunur ve dalganin bir seferde katettigi bir mesafe bulunmaktadir. TV
ve radyo teknolojilerinde, uzay arastirmalarinda kullanilan
elektromanyetik dalgalar da benzer ozellikler tasirlar. Tek fark sudur
ki, su dalgasinin kendi seviyesinden asagi dogru bir hareketi yokken
elektromanyetik dalganin veya elektrik dalgalarinin arti ve eksi
degerler alabilen tepe ve cukur salinimlari bulunur. Buna sinuzoidal
dalga salinimi denir.

Ust resimde iki dalganin tepeleri veya cukur dipleri arasindaki mesafe
dalga boyu olarak adlandirilir ve lamda ? sembolu ile gosterilir. Dalga
yuksekligi dalganin tepeye veya dibe kadar alabildigi maksimum
mesafedir. Dalga gucu veya dalga genligi de denir. Dalganin 0
seviyesinden baslayip yeniden ayni seviyeye gelmesi bir tam devirdir ve
bunun saniyedeki hizi dalga frekansini verir. Frekans (Hertz) birimi ile
ve Hz kisaltmasi ile ifade edilir. Dalga frekansi aslinda gundelik
hayattan da asina oldugunuz bir kavramdir. Bir radyo kanali size hangi
frekanstan yayin yaptigini soyluyorsa kendi yayininin saniyedeki devir
sayisini soyluyor demektir. Dalga frekanslari ELF (Extremely low
frequency) seviyesinden baslarlar. Saniyede 3 Hz ile 30 Hz arasinda
titresirler. EHF, (Extremely high frequency) seviyesinde frekanslari
saniyede 30 Ghz ile 300 Ghz (milyar Hertz) arasinda degisir. Radyo ve TV
yayinlarinda duydugunuz VHF (Very high frequency) saniyede 30 Mhz ile
300 Mhz (30 milyon-300 milyon Hertz) ile titresirken, UHF (Ultra high
frequency) ise saniyede 300 Mhz - 3 Ghz arasinda titresir. Bunlarin
dalga tepeleri arasindaki mesafe de (yani dalga boylari da)
degismektedir. VHF dalgalarin dalga boylari 1 m ile 10 m arasinda iken
UHF dalgalarin dalga boylari 10 cm ile 100 cm arasinda degisir.

Yuksek frekansli seste dalga tepeleri arasindaki mesafe birbirine
yakinken, alcak frekansli seste ise uzaktir. Frekans, dalga analizinde
onemli bir kavramdir. Mesela muzikte akort yapmak icin verilen la notasi
440 Hz frekansa sahip bir titresimdir ve ULF (Ultra low frequency)
grubuna girer. Insan kulagi ise 20-20,000 Hz araligindaki titresimleri
duyabilir.

Birbiri ile karsilasan dalgalar iki tur etki gosterirler. Iki dalganin
tepesi veya dibi birbiri ustune biniyorsa daha buyuk bir dalga olusur ve
ortaya bir dalga girisimi cikar. Eger birinin dalga tepesi oburunun
cukuruna denk geliyorsa bu sefer dalga siddetleri birbirlerini
gotururler ve dalga yok olur. Aslinda her sey bu kadar basit degil. Ses
dalgalari, elektrik dalgalari ve elektromanyetik dalga kuramlarinda daha
pek cok kavram ve faktor bulunmaktadir ve hepsi baslibasina muhendislik
alanlaridir. Bu on bilgilerden sonra, cift yarik deneyinin su dalgalari
ile gerceklesen versiyonuna gecebiliriz.

Resimde, iki yariktan gecen su dalgalari bir girisim olustururlar ve
gozlem ekraninda bir oruntu meydana gelir. Dalgalarin cakistigi
noktalarda aydinlik bir bant olusurken cakisma olmayan dalgalar karanlik
bir bant olustururlar. Iste Thomas Young un i$ikla yaptigi deneyde de
ortaya cikan boyle bir tablodur, bu yuzden isigin da bir dalga gibi
hareket ettigi sonucuna ulasilmistir. Fakat bunun matematigi biraz daha
degi$iktir.

Yariklardan birini kapayip tekini acik tuttugumuzda farkli dalga tepe
boylari elde ederiz. Bu sistemdeki toplam dalga enerjisi, yariklardan

(GugukluhayaT) SEDAT KAYA: Doğar doğmaz ağzı kapanan çocuklar..

2017-10-09 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia

  *SEDAT KAYA*: Doğar doğmaz ağzı kapanan çocuklar..

Amerika Kıtasında*Ekim* ayının ikinci pazartesi /*"Kolomb Günü"*/dür.

Şenliklerle, şölenlerle kutlanır..

Tıpkı bizim /*"İstanbul’u Fetih Günü"*/ gibi..

Amerika üç gündür Kolomb Günü’nü kutluyor..

Bazı ülkelerde*milyon*lar çılgınca eğleniyor..

Peki kutlanan ne?..

*. *. *

*1492* yılında Cenovalı kaşif Kristof Kolomb’un Nina, Pinta ve Santa
Maria gemileri Amerika kıyılarına yanaştığında onları Arawak
kızılderilileri karşıladı..

Kızılderililerin inancında Tanrılar sakallıydı ve denizden gelmişlerdi..

Sakallı istilacıları görünce onları doğaüstü sandılar..

Yüzerek selamladılar..

Mısır, patates ikram ettiler..

Atları, iş hayvanları, demir silahları yoktu..

Ama kulaklarına ince altın süsler takıyorlardı..

İşte o altınlar sonları oldu..

*. *. *

Kolomb kızılderililerle ilgili ilk izlenimlerini İspanya Kraliçesine
şöyle yazmıştı..

/*"Bu insanlar o kadar yumuşak başlı, barışsever ki, yeryüzünde
bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerinizin önünde ant
içebilirim. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son
derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar; gerçi çırılçıplak
dolaşıyorlar ama davranışları terbiyeli ve övgüye değer"*/

Seyir defterine de şunları eklemişti.

/*"Onlara kılıçlarımızı gösterdik. Demir silahları ilk kez gördükleri
belli. Kesmenin ne demek olduğunu bilmediklerinden, bazıları kılıçların
keskin tarafını tutunca ellerini kestiler. Bu insanlar ne herhangi bir
mezhebe bağlılar ne de puta tapıyorlar. Kötülüğü tanımıyorlar,
birbirlerini öldürmeyi bilmiyorlar. Hiç silahları yok… Kızılderililer
son derece sade, dürüst ve eli açık insanlar. Herhangi birinden sahip
olduğu herhangi bir şey istenince hemen veriyorlar. Kötülüğün ne
olduğunu hiç bilmiyorlar, çalmıyorlar, öldürmüyorlar. Komşularını
kendileri kadar çok seviyorlar. Dünyada onlar kadar tatlı dilli insanlar
yoktur. Her zaman gülüyorlar."*/

Bir de not düşüyordu.

/*"Bu insanların çalıştırılması, ekin ekmesi, gerekli her işe koşulması
ve bizim (Avrupalalıların) gelenek ve göreneklerimizi benimsemesi
gerektiği kanısındayım"*/

*. *. *

Ardından katliam başladı..

Sakallı yabancılar altın ve değerli taş aramak için köyleri yağmaladı,
yakıp yıktı..

Yüzlerce kadını, erkeği, çocuğu kaçırdılar..

Kadınlara tecavüz ettiler..

Direnen erkeklerin kulaklarını kestiler, kafa derilerini yüzdüler..

Gemilerine atıp köle olarak satılmak üzere Avrupa’ya götürdüler.

Kolomb’un*12 Ekim 1492*’de San Salvador sahiline ayak basmasının
üzerinden on yıl bile geçmeden bütün kabileler, yüzbinlerce insan yok
edildi..

Ardından akın akın geldiler..

Tüm Amerika Kıtasını cehenneme çevirdiler..

Katliamlara papazlar da katıldı..

Katolik olmayı kabul etmeyen Kızılderili şamanları ayaklarından asılarak
canlı canlı yakıldı..

Kolomb Amerika’ya vardığında dünya nüfusunun *5*’te biri kızılerili idi..

Sayıları*70 milyon*u geçiyordu..

*1492*’den bugüne sadece *2 milyon* kaldılar..

*. *. *

Dünya tarihinin en büyük soykırımını yapan Avrupalı istilacıların bu
katliamı kitaplara şöyle yansıdı..

/*" İspanyollar istilacılar her geçen gün daha kibirli
oluyordu..Aceleleri varsa yerlilerin sırtına biniyorlardı..İspanyolların
canavarlığı sınır tanımıyordu.. birgün ikisi de birer papağan taşıyan
iki yerli çocuğa rastlayan iki papaz, papağanları aldılar ve sırf zevk
olsun diye çocukların kafasını kestiler"*/

Las Casas

/*"Ben Küba’da iken üç ayda yedi bin çocuk öldü. Acıdan çılgına dönen
bazı anneler bebeklerini nehirde boğuyorlardı… Böylece erkekler
madenlerde, kadınlar ağır çalışma içinde ve çocuklar da süt
bulamadıkları için ölüyordu… bu kadar büyük, güçlü ve verimli topraklar
kısa sürede boşaldı. İnsanlığa o kadar yabancı olan tüm bunları kendi
gözlerimle gördüm ve şimdi bile yazarken ürperiyorum."*/

Las Casas

/*"Tanrı’nın hususi takdiriyle savaştan kaçan kızılderililerin tamamına
yakını çiçekten öldürdük. Tanrı topraklarımızı temizledi"*/

"Massachusetts Körfezi Kolonisi’nin ilk valisi John Wintrop

/*"Kızılderilileri yakıyorduk..Onları böyle ateşte kızarırken ve bu
ateşi söndüren kan gölünde görmek korkunç bir manzaraydı, çürüyen
cesetler ve bunlardan yayılan koku berbattı fakat zafer tatlı bir
fedakârlık gibiydi..Bizlere olağanüstü yardımlarda bulunarak bu kadar
gururlu ve kibirli bir düşmanı elimize düşüren, bu kadar çabuk bir zafer
bahşeden Tanrı’ya şükranlarımızı sunarız."*/

Plymouth Kolonisi’nin Valisi William Bradford

/*"Kızılderililerin hamal olarak kullanılmasını kınamıyorum. Ancak bir
adamın bir domuza ihtiyacı varken 20 tane öldürüyordu. 4 Kızılderili’ye
ihtiyaç duyduğunda bir düzine alıyordu. Metreslerini omuzlarda taşınan
hamaklar içinde fakir Kızılderililer’e taşıtan birçok İspanyol vardı. Bu
uygulamalar esnasında yerlilerin maruz kaldığı kötü muameleler,
zararlar, soygunlar, haksızlıklar ve büyük kötülüklerin sayılması
istense bunun sonu gelmez. Çünkü onlar için Kızılderilileri öldürmek,
yararsız hayvanları öldürmekte birdi. "*/

Cieaze de Leo

/*"Kızılderililerin 

(GugukluhayaT) SONER POLAT : SURİYE’DE DÖRDÜNCÜ DÖNEM

2017-10-09 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
Amerikanın vize çirkefleşmesi kesinlikle Türkiye'nin istikamet
değiştirmesiyle ilgilidir.
Gizli olan ortaya dökülmüştür.

Amerikan hükumeti çok uzun süredir Türk halkının duyu ve düşüncelerini
umursamamaktadır.
Vize üzerinden yapılan cezalandırmanın Türk halkında derin etkiler
yapacağını elbette biliyorlardı.
Açıkçası Amerikalılar Türk halkından vaz geçmiştir.

Bu yeni değildir.
Çok uzun hikayedir.
Keşif Güç/Çekiç Güç dönemlerinden bu yana Amerikalılar Türklerden vaz
geçmişlerdi.
Ancak, gittiği yere kadar gitsin mantığıyla açık etmiyorlardı.

Bu nedenle de sürekli olarak çarpışma rotasında olmaktan geri durmadılar.
Bize de kaçacak yer bırakmadılar.

Hal böyleyken yaltaklanmak yalnızca onursuz durumlara düşmekten başka
bir işe yaramayacaktır.


Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
 / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      




  SONER POLAT : SURİYE’DE DÖRDÜNCÜ DÖNEM

Aydınlık Gazetesi,*9.10.2017*

Türkiye ve müttefikleri olan Rusya ve İran altın bir vuruş yaparak İdlib
harekâtını*7 Ekim 2017 günü* başlattı. Bu harekâta Suriye’nin de dâhil
olduğunu tereddütsüz söyleyebiliriz. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir
soru üzerine, /*"Rusya üzerinden Suriye ile irtibatta olduklarını"*/
ifade etti. Her nehir önünde sonunda denizle buluşur. Dolaylı irtibatın
kısa süre sonra doğrudan irtibata döneceğine hep birlikte tanık olacağız.


*NİÇİN ALTIN VURUŞ*!

Eğer bu harekât için Avrasya bloku geç kalsaydı ya da kendi içinde
anlaşmazlığa düşseydi,*ABD* bütün gücü ile İdlib’e müdahale edecekti.
Teröristlerin gözdesi*IŞİD* Özel Temsilcisi Brett Mcgurk, /*"Türkiye’yi
bu bölgede El Kaide’ye yardım etmekle suçlayarak"*/ süreci
başlatmıştı.*ABD*’nin kara gücü olan Afrin kantonundaki*PKK* bu maksatla
kullanılacaktı. Emperyalistler Akdeniz’den önceki son durağa ulaşmış
olacaktı. Ayrıca Fırat Kalkanı *(FK*) harekât alanı batıdan ve doğudan
kuşatılacaktı. Afrin’deki*PKK* unsurlarının Özgür Suriye Ordusuna
*(ÖSO*) saldırmak için hazırlıklar yaptığını biliyoruz.

Öte yandan İdlib, Suriye’deki en hassas ve kritik bölgedir. Çünkü Suriye
rejimi bir Uzlaşma Kanunu çıkardı. Bir bölgedeki teröristlerin
istedikleri başka bir bölgeye geçmelerine izin verdi. Çünkü Suriye bir
öncelik sırasına göre sorunlarını çözmek istiyordu. Bu kapsamdaki toplam
terörist ya da silahlı muhalifin*yüzde 67*’si İdlib’e geçti. İdlib’ten
teröristlerin temizlenmesi Suriye rejimine rahat bir soluk aldıracağı
gibi Türkiye’yi büyük bir göç dalgası tehdidinden de koruyacaktır.
Bölgede *1*,*5*-*2 milyon *insanın yaşadığı tahmin ediliyor.


*YENİ DÖNEM*

Olayların başladığı*Mart 2011 ile* Rusya’nın askeri olarak müdahale
ettiği*Eylül 2015 arasındaki* dönemi /*"Birinci Dönem"*/ olarak kabul
edebiliriz.*Eylül 2015 ile* Halep’in rejim güçlerinin eline
geçtiği*Aralık 2016*’ya kadar geçen süre /*"İkinci Dönem"*/dir.*Aralık
2016 ile* İdlib harekâtının başladığı*7 Ekim 2017 arasındaki* zaman
dilimi /*"Üçüncü Dönem"*/dir. İdlib harekâtı ile birlikte /*"Dördüncü
Dönem"*/ başlamıştır. Çünkü bu harekât ile Türkiye fiilen Avrasya
Bloku’na katılmıştır.*FK* Harekâtı sırasında karışık mesajlar veren
Rusya, İran ve Suriye bu harekâtın ortağı olmuştur. Bu gelişme savaşın
genel seyrini önemli ölçüde etkileyecektir. Türkiye-Suriye arasındaki
buzların kısa süre içinde eriyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bundan
böyle emperyalist Batı ve kullandığı güçler Avrasya’nın birleşmiş ve
kenetlenmiş duvarına çarpacaktır.


*İDLİB-AFRİN İLİŞKİSİ*

Türkiye’nin İdlib’i Afrin’den bağımsız olarak değerlendirdiğini
düşünemeyiz! İdlib’e yerleşecek olan*TSK/ÖSO* unsurları
Afrin’deki*PKK/PYD* unsurlarını güneyden kuşatmış olacaktır. Böylece tüm
yönlerden çembere alınan*PKK/PYD*’nin manevra alanı iyice daralacaktır.
Ayrıca*PYD*’nin bütün yayılma koridorları her yönden tıkanacaktır. İdlib
harekâtından sonra Afrin’in de çatışmasızlık bölgelerine dâhil edilme
ihtimali göz ardı edilmemelidir. Avrasya Bloku bütünleştikçe*PKK/PYD*
gerçeği daha iyi anlaşılacaktır.

İdlib harekâtı ile Türkiye, Rusya ve İran arasındaki silah arkadaşlığı
derinleşmiş, Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler dolaylı yollarla da
olsa fiilen başlamıştır. Türkiye’nin çok doğru olarak tespit ettiği
gibi, Kuzey Irak ile Kuzey Suriye tek bir cephedir. Bu iki bölgede
yaşananlar birbirinden asla bağımsız değildir. Emperyalist sistem bu iki
bölgeyi bir ve bütün olarak düşünmek zorundadır. Çünkü birinden
vazgeçtiği anda bütün proje çıkmaza girer. Avrasya Bloku ve bölge
ülkeleri bu gerçekten kaçamaz! Kuzey Irak’taki olumsuz gelişmeler, Kuzey
Suriye’deki olumsuz gelişmelerin habercisidir. Bu nedenle Avrasya Bloku
iki bölge için bütünleşik stratejiler geliştirmek zorundadır.

Türk tarihine giren bir başarı öyküsü olan*FK* Harekâtı’ndan çok önemli
dersler çıkaran Türkiye ve*TSK* bu harekât ile bölgedeki bütün suni
dengeleri alt üst edecektir.*TSK* ve Mehmetçik’e inanıyor ve

(GugukluhayaT) SEDAT KAYA: Doğar doğmaz ağzı kapanan çocuklar..

2017-10-09 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia

  *SEDAT KAYA*: Doğar doğmaz ağzı kapanan çocuklar..

Amerika Kıtasında*Ekim* ayının ikinci pazartesi /*"Kolomb Günü"*/dür.

Şenliklerle, şölenlerle kutlanır..

Tıpkı bizim /*"İstanbul’u Fetih Günü"*/ gibi..

Amerika üç gündür Kolomb Günü’nü kutluyor..

Bazı ülkelerde*milyon*lar çılgınca eğleniyor..

Peki kutlanan ne?..

*. *. *

*1492* yılında Cenovalı kaşif Kristof Kolomb’un Nina, Pinta ve Santa
Maria gemileri Amerika kıyılarına yanaştığında onları Arawak
kızılderilileri karşıladı..

Kızılderililerin inancında Tanrılar sakallıydı ve denizden gelmişlerdi..

Sakallı istilacıları görünce onları doğaüstü sandılar..

Yüzerek selamladılar..

Mısır, patates ikram ettiler..

Atları, iş hayvanları, demir silahları yoktu..

Ama kulaklarına ince altın süsler takıyorlardı..

İşte o altınlar sonları oldu..

*. *. *

Kolomb kızılderililerle ilgili ilk izlenimlerini İspanya Kraliçesine
şöyle yazmıştı..

/*"Bu insanlar o kadar yumuşak başlı, barışsever ki, yeryüzünde
bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerinizin önünde ant
içebilirim. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son
derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar; gerçi çırılçıplak
dolaşıyorlar ama davranışları terbiyeli ve övgüye değer"*/

Seyir defterine de şunları eklemişti.

/*"Onlara kılıçlarımızı gösterdik. Demir silahları ilk kez gördükleri
belli. Kesmenin ne demek olduğunu bilmediklerinden, bazıları kılıçların
keskin tarafını tutunca ellerini kestiler. Bu insanlar ne herhangi bir
mezhebe bağlılar ne de puta tapıyorlar. Kötülüğü tanımıyorlar,
birbirlerini öldürmeyi bilmiyorlar. Hiç silahları yok… Kızılderililer
son derece sade, dürüst ve eli açık insanlar. Herhangi birinden sahip
olduğu herhangi bir şey istenince hemen veriyorlar. Kötülüğün ne
olduğunu hiç bilmiyorlar, çalmıyorlar, öldürmüyorlar. Komşularını
kendileri kadar çok seviyorlar. Dünyada onlar kadar tatlı dilli insanlar
yoktur. Her zaman gülüyorlar."*/

Bir de not düşüyordu.

/*"Bu insanların çalıştırılması, ekin ekmesi, gerekli her işe koşulması
ve bizim (Avrupalalıların) gelenek ve göreneklerimizi benimsemesi
gerektiği kanısındayım"*/

*. *. *

Ardından katliam başladı..

Sakallı yabancılar altın ve değerli taş aramak için köyleri yağmaladı,
yakıp yıktı..

Yüzlerce kadını, erkeği, çocuğu kaçırdılar..

Kadınlara tecavüz ettiler..

Direnen erkeklerin kulaklarını kestiler, kafa derilerini yüzdüler..

Gemilerine atıp köle olarak satılmak üzere Avrupa’ya götürdüler.

Kolomb’un*12 Ekim 1492*’de San Salvador sahiline ayak basmasının
üzerinden on yıl bile geçmeden bütün kabileler, yüzbinlerce insan yok
edildi..

Ardından akın akın geldiler..

Tüm Amerika Kıtasını cehenneme çevirdiler..

Katliamlara papazlar da katıldı..

Katolik olmayı kabul etmeyen Kızılderili şamanları ayaklarından asılarak
canlı canlı yakıldı..

Kolomb Amerika’ya vardığında dünya nüfusunun *5*’te biri kızılerili idi..

Sayıları*70 milyon*u geçiyordu..

*1492*’den bugüne sadece *2 milyon* kaldılar..

*. *. *

Dünya tarihinin en büyük soykırımını yapan Avrupalı istilacıların bu
katliamı kitaplara şöyle yansıdı..

/*" İspanyollar istilacılar her geçen gün daha kibirli
oluyordu..Aceleleri varsa yerlilerin sırtına biniyorlardı..İspanyolların
canavarlığı sınır tanımıyordu.. birgün ikisi de birer papağan taşıyan
iki yerli çocuğa rastlayan iki papaz, papağanları aldılar ve sırf zevk
olsun diye çocukların kafasını kestiler"*/

Las Casas

/*"Ben Küba’da iken üç ayda yedi bin çocuk öldü. Acıdan çılgına dönen
bazı anneler bebeklerini nehirde boğuyorlardı… Böylece erkekler
madenlerde, kadınlar ağır çalışma içinde ve çocuklar da süt
bulamadıkları için ölüyordu… bu kadar büyük, güçlü ve verimli topraklar
kısa sürede boşaldı. İnsanlığa o kadar yabancı olan tüm bunları kendi
gözlerimle gördüm ve şimdi bile yazarken ürperiyorum."*/

Las Casas

/*"Tanrı’nın hususi takdiriyle savaştan kaçan kızılderililerin tamamına
yakını çiçekten öldürdük. Tanrı topraklarımızı temizledi"*/

"Massachusetts Körfezi Kolonisi’nin ilk valisi John Wintrop

/*"Kızılderilileri yakıyorduk..Onları böyle ateşte kızarırken ve bu
ateşi söndüren kan gölünde görmek korkunç bir manzaraydı, çürüyen
cesetler ve bunlardan yayılan koku berbattı fakat zafer tatlı bir
fedakârlık gibiydi..Bizlere olağanüstü yardımlarda bulunarak bu kadar
gururlu ve kibirli bir düşmanı elimize düşüren, bu kadar çabuk bir zafer
bahşeden Tanrı’ya şükranlarımızı sunarız."*/

Plymouth Kolonisi’nin Valisi William Bradford

/*"Kızılderililerin hamal olarak kullanılmasını kınamıyorum. Ancak bir
adamın bir domuza ihtiyacı varken 20 tane öldürüyordu. 4 Kızılderili’ye
ihtiyaç duyduğunda bir düzine alıyordu. Metreslerini omuzlarda taşınan
hamaklar içinde fakir Kızılderililer’e taşıtan birçok İspanyol vardı. Bu
uygulamalar esnasında yerlilerin maruz kaldığı kötü muameleler,
zararlar, soygunlar, haksızlıklar ve büyük kötülüklerin sayılması
istense bunun sonu gelmez. Çünkü onlar için Kızılderilileri öldürmek,
yararsız hayvanları öldürmekte birdi. "*/

Cieaze de Leo

/*"Kızılderililerin