------------------------------------------------------------------------

  İSRAİLLİ ÜNLÜ YAZAR: KÜRDİSTAN’DA İSRAİL BAYRAĞI DALGALANACAK

AutoResizeImage.http://www.timeturk.com/resim/manset/70/705615_5.jpgSağ
görüşlü Likud Partisi’nin önde gelen isimlerinden olan Ariel Polstein,
Kürtlerin, Siyonist devletin kendilerine verdiği desteği asla
unutmayacağını, bağımsız bir Kürt devleti İsrail bayrağını
dalgalandırdığında iki ülkenin kelimenin tam anlamıyla müttefik
olacağını açıkladı.

21.08.2017**

Sağ görüşlü Likud Partisi'nin önde gelen isimlerinden olan Ariel
Polstein, Kürtlerin, Siyonist devletin kendilerine verdiği desteği asla
unutmayacağını, bağımsız bir Kürt devleti İsrail bayrağını
dalgalandırdığında iki ülkenin kelimenin tam anlamıyla müttefik
olacağını açıkladı.

Avukat ve yazar olan Polstein, Başbakan Netanyahu'ya yakın bir gazete
olan IsraelHayom'da düzenli olarak makale yayınlıyor. Al Jazeera'nın
haberine göre, Polstein Kürtler ve İsrail arasındaki tarihsel dostluğu
belgeleme ve yayma çağrısında bulundu.

Polstein, İsrail ve gelecekte kurulacak olan bir Kürt devletinin
arasındaki ilişkinin hayati öneme sahip olacağına dikkat çekerken,
İsrail'in onlarca yıldır Kürtlere yardım ettiğini, bağımsız bir Kürt
devletine ihtiyaç olduğunu belirtti.

‘‘/*İsrail'in Yüzü"*/ hareketinin kurucusu olan Polstein, Kürt ulusal
hareketinin, Yahudi kültürünün ana değerlerinden biri olduğunu iddia
ediyor. Karşılıklı sevgi ve saygının bu açıdan normal olduğunu söylüyor.

İsrail'in eski Eğitim Bakanı Gideon Saarda, Tel Aviv'deki yetkililere
bir Kürt devleti kurulmasının desteklenmesine yönelik çağrıda
bulunmıştu. Kürtlerin*30-50 milyon *arası nüfusa sahip olduğuna dikkat
çeken Saar, *bir devlet kurmaları durumunda uzun vadede stratejik
müttefik* olacaklarını söylemişti.

Kaynak: Middle East Monitor

*https://www.middleeastmonitor.com/20170819-israeli-flag-will-be-raised-in-independent-kurdistan-claims-prominent-likud-member/*

*http://www.timeturk.com/israilli-unlu-yazar-kurdistan-da-israil-bayragi-dalgalanacak/haber-705615*

 
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-170823163300 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/23  19:46 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Eger Tanri gercekten yoksa, onu yaratmamiz gerekir.

Voltaire

Zariyat-56 Ben cinleri de insanlari da ancak bana kulluk etsinler diye
yarattim.

A raf-179 Andolsun ki, biz cinlerin ve insanlarin cogunu cehennem icin
yarattik. Onlarin kalpleri vardir ama, anlamazlar. Gozleri vardir ama o
gozlerle gormezler...

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -6-

Hepimizin icinde yasadigi dunyada, bir yonu ile gerceklik gozlerimizin
onundedir. Onu goruruz, hissederiz, dokunuruz, tadariz ve cesitli algi
organlarimizla bazen keyfini cikarir, bazen verdigi acilara katlanmak
zorunda kaliriz. Peki, organlarimizla hissettigimiz dunya gercek midir?
Neden sadece kendimizi one cikarir ve gercekligi kendi algimiza gore
tarif etmeye calisiriz? Bir yarasa, bir balina veya bir bakterinin
gerceklik algisi bizimkinden daha dogru olamaz mi? Duyu organlarimizin
otesine gecerek, gerceklik hakkinda farkli yontemlerle yorumlar
getiremez miyiz?

Yuvarlak bir fanus icinde yasayan bir japon baliginin gerceklik
goruntusu bizimkinden farklidir. Peki, biz gercekligin dogru ve
bozulmamis resmine bakip bakmadigimiz nasil bilecegiz? Biz de gorusumuzu
bozan dev bir akvaryumun icinde olabilir miyiz? Japon baliginin
gerceklik algisi bizimkinden farklidir ama bizimkinin daha gercek
oldugundan emin miyiz?

Japon baligi kendince gozlemlere yaparak akvaryumun disindaki nesnelerin
devinimlerini yoneten bilimsel yasalari formule edebilir. Ornegin, bizim
duz bir cizgide ozgurce devindigini gordugumuz nesne, bozunum nedeniyle
balik tarafindan egik bir cizgide hareket ediyormus gibi
gozlemlenebilir. Buna ragmen Japon baliginin bozulmus referans
cercevesinde formule ettigi yasalar dogru olacaktir ve akvaryumun
disindaki nesnelerin gelecekteki hareketlerini ongormesini olanakli
kilacaktir. Onun yasalari, bizim cercevemiz icindeki yasalardan daha
karma$ik olabilir, ama basitlik bir tercih meselesidir. Eger Japon
baligi boyle bir kuram formule ederse, onun bakis acisini gercekligin
resmi olarak kabul etmemiz gerekir.

Algilarimizin bize cok guvenilir gibi gorunmesine ragmen onlarin
yetersizligi ve goreceligi acikca meydanda. Bu durum felsefede Platon un
meshur magara benzetmesi ile ifade edilmistir:

Bazi insanlar karanlik bir magarada, dogduklari gunden beri magaranin
kapisina arkalari donuk olarak oturmaya mahkumdurlar. Baslarini da
arkaya ceviremeyen bu insanlar, magaranin kapisindan iceri giren isigin
aydinlattigi karsi duvarda, kapinin onunden gecen baska insanlarin ve
tasidiklari seylerin golgelerini izlemektedirler. Iclerinden biri
kurtulur ve disari cikip golgelerin asil kaynagini gorur ve tekrar iceri
girip gorduklerini anlatmaya baslar ama icerdekileri, duvarda
gorduklerinin zahiri olduguna ve gercegin magaranin disinda cereyan
etmekte olduguna inandirmasi imkansizdir.

Hadi magaradan cikalim ... ama nasil? Bir magaradan kurtulmak nisbeten
kolay olabilir, ama surekli devinen, degisen bir evrendeki gerceklik
maceramiz icin neye guvenebiliriz? Insanlar cesitli yontemlerle evrensel
gercekligin resimlerini cekmeye calistilar. Batlamyus a gore evren
kocaman bir kure gibiydi ve Dunya onu merkezinde duruyordu. Gerci,
merkeze Gunes i koyan modeller de vardi ama Avrupa dusuncesinde, dinsel
inanclarin da etkisiyle yuzyillarca Batlamyus ve Aristotales in
gorusleri hakim oldu. Kopernik merkeze yeniden Gunes i getirdi ve onun
fikirlerini Galileo gelistirdi. Dunya mi Gunes mi derken, ikisinin de
merkezde olmadiginin anlasildigi gunumuze kadar geldik.

Bilimkurgu filmi Matrix de farkli bir gerceklik secenegi sunulur. Insan
irki akilli bilgisayarlar tarafindan yaratilmis sanal bir gercekligin
icinde oldugunu bilmeden yasarken, bilgisayarlar onlarin biyoelektrik
enerjilerini (bu her ne demek ise?) emerler. Belki de bu cok zorlama bir
senaryo degildir. Bir tur bilgisayar tarafindan yaratilmis bir pembe
dizinin karakterlerinden biri olmadigimizi nasil bilecegiz? Eger bazi
uzaylilar bizi bu tur bir sanal gerceklik icinde yasatsalar ve kendi
icinde tutarli yasalar uygulasalardi, bizim sanal olanin otesinde bir
baska gerceklik oldugunu anlamamizin hicbir yolu olamazdi. Uzaylilar
distan bakarak neyin gercek, neyin sanal oldugunu bilebilirdi. Ancak
sanal dunyanin icinde yasayan varliklar, tipki bizler gibi, kendi
dunyalarini disardan goremiyorlarsa, gerceklik resimlerinden
kuskulanmalari icin bir sebep yoktur. Bu, her birimizin bir baskasinin
ruyasina ait birer hayal oldugunu soyleyen dusuncenin cagdas uyarlamasidir.

Belki de bu yuzden Buddha, her insanin gercekligi kendisinin
deneyimlemesi gerektigini tavsiye etmistir. Toltek yerlileri gibi
kulturlerde dunyasal varolusun bir ruya oldugu savunulur. Hatta bazilari
bilgiye karsi cikar ve bilgi nin her tur supheden arinmis hakikat
algilamasini bozdugunu iddia ederler. Bu durum sanki Matrix filminde,
arkadaslarina ihanet eden adamin durumu gibidir. Adam, kendisinin bir
sanal dunyada yasatildigini anlamistir. Ama sanal dunya gercek dunyadan
daha guzel oldugundan, orda yasamayi tercih eder ve konusur: Bunca
yildan sonra sunu anlamis bulunuyorum: cehalet mutluluktur!

Gercek ve sanal dunya tartismalari beni farkli bir sonuca goturuyor:
Gorunenden veya kuramdan bagimsiz bir gerceklik kavrami yoktur.

Cok iddiali bir cumle gibi gorunmekte ama sanirim Dr Hawking sunu
anlatmak istiyor. Ister gercek diyelim, ister sanal olarak kabul edelim;
gordugumuz, algiladigimiz ve kuramlarini gelistirdigimiz seyler kendi
gercekligimizin bir parcasidir. Devam edelim.
realizm

Gercek bir resim gibi gorunuyor, degil mi? Oysa bu hiper gerceklik denen
sanat akimina uygun olarak, kursun kalem ile cizilen bir resim.

Biz, modele dayali gerceklik dedigimiz bir gorusu kabul edecegiz. Buna
gore, bir fizik kurami -genellikle matematiksel dogasi olan- bir
modeldir ve ayni zamanda modelin unsurlarini gozlemle bagdastiran bir
kurallar dizisidir. Bu gorus bize cagdas bilimi yorumlayabilecegimiz bir
cerceve saglar. Felsefeciler, Platon dan bu yana yillar boyunca
gercekligin dogasi uzerine tartistilar. Kla$ik bilim, ozellikleri
belirli gercek bir dis dunyanin varoldugu ve bu ozelliklerin
gozlemleyenin algisindan bagimsiz oldugu inancina dayanir. Kla$ik bilime
gore, belirli nesneler vardir; bunlar hiz ve kutle gibi, degerleri iyi
tanimlanmis fiziksel ozelliklere sahiptir. Bu bakis acisina gore,
kuramlarimiz bu nesneleri ve ozelliklerini aciklama girisimidir;
olcumlerimiz ve algilarimiz da onlara karsilik gelir. Hem gozlemci hem
de gozlenen, nesnel bir varligi olan bir dunyanin parcasidir ve onlarin
arasindaki ayrim ozel bir onem tasimaz. Bir baska deyisle, park
alanindaki bir yer icin kavga eden insanlar gordugunuzde, orda gercekten
park yeri icin kavga eden insanlar var demektir. Bunu izleyen butun
gozlemciler ayni niteliklerin olcumlerini yapacaktir ve kendilerini
gozlemleyen olsun ya da olmasin, kavga eden insanlar bu niteliklere
sahip olacaktir. Felsefede bu inanca gercekcilik denir.

Basit fakat onemli dusunceler bunlar. Oncelikle, dis dunyanin
yorumlanmasina gorelilik kuramlarini ve kuantum fizigini katmadan,
kla$ik fizigin olculeri icinde baktigimda, dis dunya nesnel bir
gercekliktir. Birileri sinemanin onunde kavga ediyorsa, kavga
ediyorlardir ve ben o anda olay gozlem ufkundayimdir. Uzerime dogru
gelen bir kamyon goruyorsam kacmam gerekir. Bu kadar basit.

Daha genele uyarladigimda, insanlar Pluton cuce gezegeninin varligini
kesfetmeden once de Pluton ordaydi ve en buyuk uydusu Charon ve
digerleri ile birlikte devinimini surduruyordu. Insan turu ortaya
cikmadan on milyonlarca yil once dinozorlar dunyamizda yasadilar ve
izlerini biraktilar. Varolmak, av pesinde kosmak icin bizim onlari
gozlemlememize muhtac degillerdi. Sanirim buraya kadar bir sorun yok.
Fakat kuantum fizigine girince her sey degismeye basliyor.

Gercekcilik cekici bir bakis acisi olarak gorunse de, cagdas fizik
hakkinda bildiklerimiz bu gorusu savunmamizi oldukca guclestiriyor.

Ornegin, doganin farkli bir tanimlamasini veren kuantum fiziginin
ilkelerine gore, bir parcacigin nicelikleri bir gozlemci tarafindan
olculunceye kadar ne belirli bir konumu vardir ne de belirli bir hizi.
Bu nedenle yapilan olcumlerin kesin bir sonuc verecegini soylemek dogru
degildir, cunku olculmus olan nicelik, sadece olcum anindaki degeri
gosterir. Aslinda bazi durumlarda nesnelerin kendi baslarina bir
varliklari dahi yoktur, yalnizca bir toplulugun parcasi olarak
vardirlar. Ve eger holografik ilke dedigimiz kuram dogruysa, biz ve
bizim dort boyutlu dunyamiz cok daha buyuk, bes boyutlu uzay-zamanin
sinirinda bir golge olabilir. Bu durumda bizim evrendeki konumumuz fanus
icindeki Japon baliginin konumu ile benzerdir.

Kati gercekcilere gore, gercekligi temsil eden bilimsel kuramlarin
kaniti onlarin basarilarinda gizlidir.

Evet, bu saptamayi fizikci Richard Feynman da yapmistir. Bilimin en
buyuk kaniti onun basarisidir. Gerceklik uzerine binlerce tartismaya
girisebiliriz ama bilimsel kuramlarin dogru oldugu sirasinda atom
bombasi ile, sirasinda rontgen cihazi ile ve sirasinda Mars yuzeyine
gozlem araci indirilerek reel bir sekilde kanitlanmistir. Su an,
miniklerin dunyasi ile, bizim uzay-zamanimizin ve makro kozmosun
kuramlari kuramlari arasinda ciddi yorum farkliliklari olsa da, bu durum
zamanla asilabilir ve gercekligin daha farkli bir tanimi yapilabilir.

Ancak farkli kuramlar ayni fenomeni bambaska kavramsal cerceveler
kullanarak basariyla tanimlayabilir. Aslinda, basarili oldugu
kanitlanmis pek cok kuram, yerlerini gercekligin tumuyle yeni
kavramlarini temel alan ayni olcude basarili baska kuramlara birakmistir.

Yaygin olarak, gercekciligi kabul etmeyenlere gercekcilik karsiti
denilmistir. Gercekcilik karsitlari deneysel bilgi ile kuramsal bilgi
arasinda ayrim oldugunu varsayarlar. Tipik olarak gozlem ve deneyim
anlamli oldugunu, ancak kuramlarin yararli araclardan baska bir sey
olmadigini ve gozlemlenen fenomene dair derin bir hakikati temsil
etmedigini savunurlar. Hatta gercekcilik karsitlari bilimin
gozlemlenebilir seylerle sinirlanmasini istemislerdir.

Bunun bir adim otesi ise, tum seylerin aslinda sadece zihnimizde
varoldugunu one surmekle sonuclanir ki, dogrusu, kendi adima ben asla
boyle bir seyi kabul etmem. Yorumlari her ne kadar farkli olsa dahi dis
dunyanin nesnel gercekligine inanirim ve onu kismen benimle iliskili,
ama buyuk oranda bana hic muhtac olmayan bir iliskiler butunu olarak
kabul ederim. Herhangi bir kaya parcasi benim zihnimin eseri olamaz. Ben
onu bilsem de bilmesem de toplam gercekligin bir parcasidir ve benden
bagimsiz olarak vardir. Kendimi bu ekole daha yakin buldugumu
soyleyebilirim. Peki, bu gercek tartismalarinda farkli bir yaklasim
sergilenemez mi? Seyler var midir yok mudur diye tartismak yerine, daha
elastik bir goruse ulasamaz miyiz? Dr Hawking bir cozum yolu oneriyor.

Modele dayali gercekcilik dusuncenin gercekci ve gerceklik karsiti
ekolleri arasindaki butun bu tartismalari devre disi birakabilir. Modele
dayali gercekcilige gore, modelin gercek olup olmadigini sorgulamak
anlamsizdir. Sadece gozlemle uyusup uyusmadigi onem tasir. Gozlemle
uyusan iki modelimiz varsa; Japon baliginin gordugu goruntu ve bizim
gordugumuz goruntu gibi, birinin digerinden daha gercek oldugu
soylenemez. Incelenmekte olan duruma daha uygun olan hangisi ise o
kullanilir. Ornegin, akvaryumun icindeki biri icin Japon baliginin
gordugu resim kullanisli olabilir. Ama akvaryumun disindakiler icin
yeryuzundeki bir akvaryumun cercevesi ile uzaktaki bir galakside
olanlari tanimlamak cok $ikintili olurdu; ozellikle de Dunya Gunes in ve
kendi ekseninin etrafinda donerken akvaryum da onunla devinecegi icin.

Bilim icin modeller yaptigimiz gibi, gundelik hayatlarimizda da modeller
yapariz. Modele dayali gercekcilik sadece bilimsel modellere degil,
hepimizin gundelik hayati anlayabilmek ve yorumlayabilmek icin yarattigi
zihinsel bilinc ve bilincalti modellere de uygulanir. Gozlemciyi -bizi-
duyusal sureclerimiz ile dusunme ve idrak bicimlerimiz tarafindan
yaratilan dunya algimizdan ayri tutmanin hicbir yolu yoktur. Algimiz -ve
dolayisiyla kuramlarimizin dayanagi olan gozlemlerimiz- dogrudan
degildir. Daha ziyade, bir tur mercek tarafindan, insan beyninin
yorumlayici yapisi tarafindan sekillendirilir.

Iste bunlar, kesinlikle katildigim dusunceler. Herhangi bir seye
baktigimizda asla onun gercekligini goremeyiz, sadece duyu organlarimiz
araciligi ile beynimizde olusan bir modeli goruruz. Hatta daha ileri
giderek sunu savunacagim; belki -bizler de dahil olmak uzere- hicbir
seyin algidan bagimsiz saf bir gercekligi yoktur. (Platon bunu duysa
beni dovebilirdi.) Bu anlamda, dogada tum algilardan bagimsiz bir
gerceklik aramak bosuna olabilir. Sadece algi organlarimiz ile
olusturdugumuz model gercektir, demiyorum. Gercekligin tek ve degismez
bir dogasi olmadigini, farkli yasam formlarinin algi seviyelerine gore
algilanan goruntuleri oldugunu savunuyorum. Dr Hawkin, gorme uzerine
sunlari yazmis:

Modele dayali gerceklik, bizim nesneleri algilayis bicimimizle
uyumludur. Gorme surecinde beynimiz optik sinirlerden bir dizi sinyal
alir. Bu sinyaller televizyonda gorduklerimize benzer goruntulerden
olusmazlar. Optik sinirin retinaya baglandigi yerde kor bir nokta vardir
ve gormenin gerceklestigi yer, retinanin merkezinde 1 derecelik bir
gorus acisina ve kolunuzu uzatip baktiginizda basparmaginizin eni kadar
bir genislige sahip, daracik bir alandir. Yani beyne gonderilen ham
veriler , ortasinda bir delik bulunan bulanik bir resme benzer. Neyse ki
beynimiz her iki gozden gelen girdileri birlestirir, cevrenin gorsel
ozelliklerini ekleyerek olusturdugu varsayimla bosluklari doldurur.
Dahasi, retinadan gelen iki boyutlu veriler dizisini okur ve bundan uc
boyutlu bir uzay izlenimi yaratir. Bir baska deyisle beyin zihinsel bir
resim veya model yaratir. Birisi bir sandalye goruyorum dediginde bu
sadece, o kisinin sandalyenin yaydigi isigi zihinsel bir goruntu veya
model olusturmak icin kullandigi anlamina gelir.

Yeterince acik. Asla gercek bir sandalye goruntusune sahip olamayiz ama
bu bizim bir sandalye uretmemize engel olmaz. Cunku, sandalye yapimi
icin kullanacagimiz civi, tahta, keser, cekic vs nesneler de ayni
modelleme yolu ile olusturulduklarindan birbirlerine uyum saglarlar ve
boylece yuzlerce sandalye uretebiliriz. Onlari uretebilmek icin
dogalarinin tam olarak ne oldugunu bilmemize gerek yok. Eger buna
gereksinimimiz olsaydi ne bir TV ne de bir araba uretebilirdik. Bir
anlamda, bizler de baska seylerin modelleriyiz. Biz nasil bir leoparin
zihnimizde modelini olustuyorsak, o da ayni sekilde kendi zihninde bizim
bir modelimizi olusturur. Sansimiz varsa bize dokunmaz ve yoluna devam
eder. Peki, seyler var olmak icin bizim algilamamiza muhtac midirlar?
(Soruyu Newton fizigi baglaminda soruyorum.)

Modele dayali gercekciligin cozdugu veya en azindan savusturdugu bir
baska sorun, varolusun anlamidir. Odadaki masanin ben disari ciktigimda
ve onu goremedigimde hala orada olup olmadigini nasil bilebilirim? Odayi
terk ettigimizde masanin kayboldugu ve geri dondugumuzde ayni konumda
yeniden belirdigi bir model olusturulabilir. Ancak bu tuhaf bir model
olacaktir. Biz odada yokken bir sey olsa, ornegin tavan cokse ne olur?
Odadan ciktigimda masanin kayboldugunu soyleyen modeli temel alirsam,
odaya geri dondugumde tavanin yikintisi altinda tekrar beliren masayi
nasil aciklayabilirim? Masanin biz odadan ciktigimizda da yerinde
kaldigi model daha yalindir ve gozlemlerimizle uyusur. Istenilebilecek
olan da budur.

Soyle bir sorgulama yapmak da mumkun. Eger masa benim gozlemime gore
varlik bulan bir seyse ve ben odadan ciktigimda, odaya bir baskasi
girerse, masa bana gore yok olmak, ama giren kisiye gore var olmak
zorundadir. Boylesine zorlamali yorumlara sapmaktansa, masanin ben orda
yokken de sessizce bekledigine inanmak sanirim dogaya daha uygundur.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Cevap