------------------------------------------------------------------------

  *Mehmet Ali Güller
  <http://www.abcgazetesi.com/mehmet-ali-guller-4589y.htm> : AKP*
  Türkiye'yi şantaja açık hale getirdi

*10.09.2017 *

Mehmet Ali Güller

Eski Bakan*Zafer Çağlayan*’ın da dahil edilerek genişletildiği*ABD*’deki
Zarrab davasıyla ilgili önce bazı tespitler yapalım:

**1**- Bu dava*ABD*’nin*AKP* hükümetini sıkıştırmakta kullandığı *bir
siyasi davadır*. Fakat bu durum davanın konusu olan yolsuzluğun olmadığı
anlamına gelmez. İkisi ayrı düzlemdir.

**2***-***17-25 Aralık ***operasyonları***FETÖ***operasyonlarıydı. Fakat
bu durum operasyonların konusu olan yolsuzluğun olmadığı anlamına
gelmez. *İkisi ayrı düzlemdir.

**3***-***AKP***’yle mücadele adına***ABD***’den ve mahkemelerinden
medet ummak doğru değildir, hiçbir muhalefete yakışmaz.*

*4*-*ABD*’nin bu dosyayı bir şantaj aracı olarak kullanamamasının yolu,
bu yolsuzlukla içeride mücadele edebilmemizden geçiyordu,
başaramadık.*AKP*’den hesap soramadık!

**5***-***AKP***Hükümeti, bu ve benzeri dosyalarıyla,
**/*"aldatıldım"*/**diyerek geçiştiremeyeceği kirli ortaklıklarıyla
Türkiye’yi başta***ABD***olmak üzere birçok ülkeye karşı şantaja açık
hale getirmektedir *ve asıl önemlisi budur.


    *YOLSUZLUK***VAR Kİ 4 BAKAN FEDA EDİLDİ**

Yolsuzluk vardır, olduğu için de*AKP* hükümeti*4 bakanını* feda etmek
zorunda kalmıştır. O bakanlardan****Erdoğan ***Bayraktar*’ın istifa
etmek zorunda kalırken /*"ne yaptıysam başbakanın talimatıyla yaptım,
başbakanın da istifa etmesi lazım"*/ demesi, meselenin kurumsal boyutuna
ve çapına işaret etmekteydi.

Üstelik mesele*AKP* hükümetinin sunmaya çalıştığı gibi İran’a
yaptırımlara uymamak da değildir. Türkiye’nin*ABD*’nin istediği şekilde
İran’a yaptırım uygulamasına en çok biz antiemperyalistler karşıyız.
Fakat burada mesele o yaptırımlar delinirken yapılan yolsuzluklardır.
İran o nedenle *Zarrab*’ın patronu *Zencani*’yi tutuklamıştır, İran o
nedenle Zarrab’ı istemiştir, İran o nedenle kayıp paralarını istemiştir,
İran o nedenle *Zencani’*nin idamını *Zarrab*’ın paraları iade
edebilmesi şartına bağlamıştır.

İşte*ABD* de bu yolsuzluğu fırsata çevirerek, yaptırımların delinmesi,
kara para aklanması ve yolsuzluk gerekçeleriyle önce Zarrab’ı, sonra
Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’yı tutuklamış, son
olarak da Bakan Zafer Çağlayan ile Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman
Aslan’ın da yer aldığı*5 kişiyi* davaya dahil ederek dosyayı
doğrudan*AKP*’ye uzatmıştır.


    *TÜRKİYE’NİN***DEĞİL AKP***’NİN***DAVASI**

AKP kendisine yönelik bu*ABD* hamlesini, /*"Türkiye’ye yapılmıştır"*/
diyerek genelleştiremez ve kendisini Türkiye üzerinden aklayamaz!
Yolsuzluğuyla hesaplaşmayan bir hükümetin kendisi üzerinden ülkeyi
şantaja açık hale getirmesi kabul edilemez!

**1***,***5***yıl önce Zarrab davası için **/*"ülkemizi ilgilendiren bir
konu değil"*/**diyen Erdoğan’ın şimdi **/*"Çağlayan’a yönelik adım
Türkiye’ye yönelik adımdır"*/**demesi, suçları tüm Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına bölüştürmeye çalışması kabul edilemez!*

Kaldı ki /*"yolsuzlukla mücadele"*/ bu hükümetin /*"fıtratında"*/
yoktur! Daha birkaç gün önce*Erdoğan *il başkanlarına şöyle
seslenmektedir: /*"Yolsuzluk yapanları kenara alacağız"*/

Yolsuzluğun bir hukuk devletinde karşılığı /*"kenara alınmak"*/ değil,
yargının karşısına çıkarılmaktır!

Fakat*AKP* Hükümeti bu açıklamayla, yeni yolsuzlukları da tıpkı*17-25*
Aralık’ta yaptığı ve*4 bakanı* /*"kenara aldığı"*/ gibi geçiştireceğini
ortaya koymaktadır!


    *ABD,***ALMANYA VE RUSYA***’NIN***ELİNDEKİ DOSYALAR**

AKP hükümeti Türkiye’yi sadece*ABD*’nin şantajına açık hale getirmiş
değil. Benzer durumlar Almanya ve Rusya’yla yaşanmaktadır.

Almanya başta /*"MİT casusluğu"*/ davası olmak üzere birkaç davayı*AKP*
Hükümeti’ne karşı kullanmaktadır.

Rusya ise*AKP* Hükümeti ile ilgili bir*IŞİD* dosyasını*BM*’ye sunmuştu.
Fakat Ankara-Moskova normalleşmesi nedeniyle bu dosyayı rafa kaldırdı.

AKP Hükümeti’nin bu şantajlara karşı /*"rehin alma tutuklamaları"*/
yapması Türkiye’nin saygın geleneklerine uymamaktadır. Zarrab’a
karşı*ABD*’li rahibi tutuklamak, ya da Almanya’da tutuklu*MİT*
casuslarına karşılık Alman insan hakları görevlilerini tutuklamak, hatta
Antalya’ya tatile gelen Alman vatandaşlarını tutuklamak, saygın bir
mücadele yöntemi değildir.

*Türkiye’ye yakışan, yolsuzlukla ve yolsuzluğun kaynağıyla
hesaplaşmaktır. Böylece***ABD***ve***AB***’ye koz vermez, şantaja açık
hale gelmeyiz.*

*http://www.abcgazetesi.com/akp-turkiyeyi-santaja-acik-hale-getirdi-8031yy.htm*

 
------------------------------------------------------------------------
a45UyF587661-170910191036 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/09/10  20:58 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Nihil est ab omni parte beatum.
* * *
Her guzelin bir kusuru vardir.

Latin Atasozu

Peygamber, savasta kadinlarin va cocuklarin oldurulmesinin bir sakincasi
olmadigini soyledi.

Buhari, Cihad/146; Ebu Davud 113

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -7-

Hepimiz kendimize ozgu bir simdi algisi icinde yasariz ve etrafimizdaki
seylerin de bizimle ayni simdi icinde yasadigini zannedebiliriz. Newton
fizigi de asagi yukari evrenin bu sekilde kabul edilmesiydi. Evrendeki
butun olaylarin, surekli olarak gecmisten gelecege akan ve her sey
tarafindan ortaklasa algilanan bir mutlak zaman icinde gerceklestigi
dusunulmekteydi. Ozel ve genel gorelilik kuramlarinin gelistirilmesi ile
bu yanilgimizdan vazgecmek zorunda kaldik.

Hicbir sekilde, cevremizdeki diger seylerle birlikte ayni simdi icinde
yasamayiz. Gunes isiginda baktigimizda dahi, onun simdiki halini degil,
yakla$ik olarak 8 dakika onceki halini seyrederiz. Yildizlara
baktigimizda ise, aslinda gecmise bakmaktayiz demektir. Bazi yildizlarin
ve galaksilerin isigi bize milyonlarca i$ik yili oteden ulasirlar ve biz
onlari kendi simdimiz icinde algilariz.

Dr Hawking in, ozel ve genel gorelilik kuramini anlattigi bolum cok
uzun. O yuzden kisa alintilarla devam edecegim. I$ik hakkinda yapilan
calismalar fizik kuramlarinda devrimci degi$iklikler yapilmasini
gerektirecek kadar onemli. Ta Aristotales zamanindan beri isigin eter
adi verilen bir madde icinde hareket ettigine inaniliyordu.

1887 yilinda Michelson-Morley deneyi olarak bilinen bir deney yapildi.
Gayet hassas cihazlarla isigin iki farkli acidaki hizi olculdu.Iki hiz
da birbirinin ayniydi ve bu yuzden artik eter dusuncesinden vazgecilmesi
gerekiyordu. Fakat bunu yapmak yerine bilimciler duruma farkli
aciklamalar getirdiler.

Albert Einstein

1905 yilinda, henuz 26 yasinda olan Albert Einstein (1879-1955)
Hareketli Cisimlerin Elektrodinamigi Uzerine isimli bir makale
yayinladi. Varsayimina gore, i$ik hizi farkli konumlarda hareket eden
tum gozlemciler icin ayni olmaliydi. Dahasi, zamanin da ayri bir boyut
olarak kabul edilmesi gerektigi ortaya cikmaktaydi. Ayni olayi
gozlemleyen iki gozlemci icin ortak bir simdi olamazdi. Bulunduklari
yere gore, isigin kendilerine ulasma suresine bagli olarak zaman
konusunda anlasamiyacaklardi. Bu durumun gundelik hayatimizda pek
farkina varilmaz; zira mesafele ve hizlar cok dusuktur. Rahatlikla,
cevremizdeki diger seyler ile ortak bir simdi algisi icinde
yasayabiliriz. Fakat, mesafeler buyudugunde ve hizimiz arttiginda
zamanin bizim icin akisinda da degi$iklikler yasanmaya baslanir.
Kitaptan alintilara devam ediyorum.

I$ik hizi evrenin farkli yerlerindeki olaylari anlamamizda referans
olarak kullanilir.

Bu durumu tuhaf kilan iki gozlemcinin farkli zaman olcumleri yapmalarina
karsin ayni fiziksel sureci izliyor olmalaridir. Einstein bu zaman
kaymasi icin yapay bir aciklama olusturma cabasina gitmedi. Urkutucu
olsa bile mantikli bir sonuca vardi: Gecen zamanin olcumu, tipki alinan
mesafenin olcumu gibi, olcum yapan gozlemciye baglidir. Bu etki,
Einstein in 1905 teki makalesinde acikladigi kuramin temel taslarindan
biriydi ve sonra ozel gorelilik kurami adini aldi. (...) Einstein in
calismasi zamanin Newton un dusundugu gibi mutlak olamiyacagini
gosterdi. Diger bir deyisle, her bir olaya butun gozlemcilerin kabul
ettigi bir zaman atfetmek olanaksizdir. Tersine, her gozlemcinin kendi
zaman olcumu vardir ve birbirine goreli olarak hareket eden iki
gozlemcinin zaman olcumleri farkli olacaktir.

Bu calismalar sayesinde fizikciler anladilar ki, i$ik hizi her referans
cercevesinde aynidir ve Maxwell in elektrik ve manyetizma kuramina gore
zaman uc boyutlu uzaydan ayri olarak ele alinamaz. Zaman ve uzay
birbirine gecmistir. Fizikciler uzay ve zamanin bu evliligine uzay-zaman
adini verdi ve buna dorduncu boyut dediler.

Zamani da icine alan 4 boyutlu evren modelinde, bir cismin kutlesine
bagli olarak uzay-zamanda bukulme meydana gelir ve i$ik da bundan etkilenir.

Einstein cok gecmeden, gorelilik ile cekimi uyumlu hale getirmek icin
baska bir degi$ikligin daha gerekli oldugunu farketti. Newton un kutle
cekim kuramina gore nesneler herhangi bir zamanda, aralarindaki uzakliga
bagli olarak degisen kuvvetlerle birbirlerini cekerler. Ancak gorelilik
kurami mutlak zaman kavramini ortadan kaldirdigi icin, kutleler arasi
uzakligin ne zaman olculmesi gerektigini tanimlamanin hicbir yolu yoktu.
Yani Newton un kutle cekim kurami ozel gorelilik kurami ile uyumlu
degildi ve degistirilmesi gerekiyordu. Sonraki 11 yil boyunca Einstein
yeni bir kutle cekim kurami gelistirdi ve buna da genel gorelilik adini
verdi. Genel gorelilik kuramindaki kutle cekim kavrami Newton unkine hic
benzemez. Tersine, uzay zamanin daha once dusunuldugu gibi duz
olmadigini, kutle ve enerjisi tarafindan bukulup bozuldugunu one suren
devrimci bir taslagi temel alir.

Ozel ve genel gorelilik kuramlarinin cikarimlari, kuresel konumlamalar
ait hesaplamalarin hassaslikla yapilmasini gerektiren konularda onem
tasir. Ornegin GPS (Global Positioning System) kuresel yer belirleme
sistemi teknolojisinde genel gorelilik kurami hesaba katilmasaydi,
konumlara ait hesaplamalarda kilometrelerce sapmalar olabilirdi !

Boylece hesaplamalara zaman faktoru de katilmis oluyor. Gercekligin
simdi uzerinden algilanmasi bile yeterince zorken, bir de zamanin ayri
bir boyut olarak algilanmasi ve bildigimiz uc boyutlu dunyanin uzerine
dorduncu boyutun eklenmesi soz konusuydu. Kisa maddeler halinde, neler
anlatiyordu ozel ve genel gorelilik kuramlari?

I$ik hizi, tum evrende sabit bir referans hizdir.

Mesafe ve hizdan bagimsiz mutlak bir zaman yoktur.

Cisimler hizlandikca ve i$ik hizina yaklastikca zaman onlar icin daha
yavas akmaya baslar. (Kardesler paradoksu. Hayali bir kisi, i$ik hizina
yakin bir hizda uzayda seyahat ederse, geri dondugunde ikiz kardesinin
cok yaslandigi, belki de oldugu bir durumu bulacaktir.)

Duragan kutleye sahip cisimler asla i$ik hizina erisemezler. Cisim
hizlandikca kutlesi artacagi icin daha fazla ivme kazanamaz. (CERN deki
parcacik hizlandirma denemelerinde bu duruma rastlanmistir.)

Cisimler hizlandikca, hareket dogrultusunda boylari kisalmaya baslar.

Uzay-zaman mekani kutle cekim etkisi ile bukulebilir. Tipki bir carsafin
uzerine birakilan bir cismin carsaf yuzeyini bukmesi gibi.

FOCS 1 isimli, Isvicre de bulunan atom saati. 2004 yilinda calismaya
baslayan saat, 30 milyon yilda 1 saniyelik sapma gosterebilir.

Eistein in cikarimlari farkli zamanlarda defalarca test edildi. Cok
hassas atom saatleri tasiyan ucaklar farkli yonlere dogru ucurulmus ve
saatlerde akan zamanin yavasladigi tesbit edilmistir. I$ik hizina cok
yaklasan notrino ve muon isimli parcaciklarin omurlerinin, Dunya da
uretilen duragan parcaciklardan daha uzun oldugu gozlemlenmistir.
(Kazandiklari hiz sebebi ile...)

Ozel ve genel gorelilik kuraminin cikarimlarinin gundelik hayatimizda
pek yeri yoktur. I$ik hizi ile karsilastirildiginda, hareketlerimiz o
kadar agirdir ki pratikte bir zaman farkliligi algilayamayiz. Her ne
kadar yeni ve carpici fikirler getirmis olsa da Einstein in cikarimlari
yine de kla$ik bir kuramdi. Neden ? Dr Hawking den alintiliyorum.

Maxwell in elektro-manyetizma kurami, Einstein in genel gorelilik kurami
fizikte devrim yapmis olsalar da, Newton fizigi gibi kla$ik kuramlardir.
Yani bu modellerde evrenin bir tek gecmisi vardir. Fakat, kla$ik evren
modelleri atom ve atom alti duzeyinde karsilasilan gozlemlerle
bagdasmaz. Atom ve atom alti parcaciklarin dunyasini anlayabilmek icin,
bu kuramlarin yerine, her biri kendi yogunluguna veya kendi olasilik
genligine sahip, olasi her gecmisi iceren bir evren modeli sunan kuantum
kuramini kullanmaliyiz. Gunluk hayatla ilgili pratik hesaplamalar icin
kla$ik kuramlari kullanmaya devam edebiliriz. Ancak atomlarin veya
molekullerin davranislarini anlamak istiyorsak Maxwell in
elektro-manyetizma kuraminin kuantum uyarlamasina ihtiyacimiz var. Eger
evrenin ilk zamanlarini, yani butun madde ve enerjinin kucucuk bir hacme
$ikismis oldugu zamanlari anlamak istiyorsak kuantum kuramlarina
basvurmaliyiz. Bazi yasalar kla$ik olarak kalirken, digerleri kuantum
yorumu ile ele alinirsa tutarli bir doga anlayisina sahip olamayiz. Bu
nedenle, butun doga yasalarinin kuantum uyarlamalarini bulmaliyiz. Bu
turden kuramlara kuantum alan kuramlari denir.

Fizikte kuvvet alanlari onemli bir konudur. Cesitli kuvvetler
kendilerini kuvvet alani denilen ortam icinde aciga cikarirlar. Bilinen
en iyi kuvvet alani manyetik kuvvettir. Bir miknatisin cekim alanindaki
camin ustune demir tozu dokersek, kuvvet alanlarini rahatlikla gorebiliriz.

Newton ve Einstein fiziginin bazi cikarimlari makro kozmosa yoneliktir.
Yani, Dunya miz veya Gunes imiz gibi gezegen ve yildizlarla,
galaksilerle dolu bir evrene yonelik yorumlardir ve sagduyumuza
uygundur. Evrenin sadece bir tane tarihi vardir. Hizin ve mesafenin
etkisi ile, olaylari farkli zamanlarda algilayabiliriz ama yine de
evrenin sadece bir tane gecmisi ve gelecegi olacaktir. Fizikciler buna
zamanin oku derler ve bizim gundelik hayatlarimizda da son derece onemli
bir kavramdir.

gecmis ------> simdi ------> gelecek

Zamanin oku ile temsil edilen bu akis diyagraminda, hepimiz bir simdi
algisi icinde yasariz. Olaylarin akisi tek yonludur ve asla geriye
cevrilemezler; yani tersinemezler . Vazoyu dusurup kirarsak, zamanin
geriye akmasini ve kirik vazo parcalarinin birlesmesini bekleyemeyiz.
Devinim icinde hepimizin biyolojik saati ilerler ve yaslaniriz.
Kendimize ne kadar bakarsak bakalim, asla gencligimizdeki sagliga,
dinclige geri donemeyiz; sonunda bir gun biyolojik yapimiz tamamen coker
ve olum denilen duruma geceriz. Bundan sonra ise bedenimizin curume ve
dagilma sureci baslar. Otesinde bir hayat olup olmadigi bilimsel olarak
gozlenip olculemedigi icin, bu konu, bilimden cok dinin veya mistik
felsefelerin ilgi alanina girer. Simdilik, bilindigi kadari ile olum,
herhangi bir canli organizmanin hayati faaliyetlerinin, bir daha geri
donmemek uzere kesin olarak sona ermesidir. Elbette, yuzlerce dini,
felsefi veya mistik yorum yapilabilir.

Kla$ik fizik yorumlarina dayanarak tabloya biraz daha uzaktan bakarsak
gorunen sudur, icinde bizlerin de oldugu sayisiz canli veya cansiz
parcacik, surekli bir akis icindedirler ve bu akis tek yonludur .

Daha dogrusu, oyle zannediliyordu.

Artik kuantum kuramina sozu vermenin zamani geldi.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri      :       
Gruba mesaj gondermek icin      :       ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin    :       ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :       ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin     :       ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :       http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz     :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.

Reply via email to