(GugukluhayaT) ŞOK AÇIKLAMA! TÜRKİYE'DE 48 MİLYON YOKSUL VAR

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
 




  ŞOK AÇIKLAMA! TÜRKİYE'DE*48 MİLYON *YOKSUL VAR

Türkiye’de nüfusun*yüzde 20*’den fazlası açlık sınırının altında,*yüzde
60*’dan fazlası ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor.*THD**Başkanı
Turhan Çakar* Türkiye’de*48 milyondan* fazla kişinin yoksulluk sınırının
altında yaşadığını açıkladı.

AutoResizeImage.http://www.yenimesaj.com.tr/images/haberler/2017/08/sok_aciklama_turkiyer_de_48_milyon_yoksul_var_h13048227_5875a.jpg

Tüketici Hakları Derneği *(THD*) Genel Başkanı Turhan Çakar,*Temmuz
2016-Temmuz 2017 dönemine* ilişkin son*1 yıllık* gıda enflasyonu, asgari
ücretlerin ve emeklilerin maaşlarının karşılaştırıldığı basın
açıklamasında,*48 milyondan* fazla kişinin yoksulluk sınırının altında
olduğunu açıkladı.

Çakar yaptığı basın açıklamasında*Temmuz 2016-Temmuz 2017 dönemindeki*
gıda fiyatlarındaki artışların incelediğinde tüketicilerin dengeli
beslenebilmesi için gerekli olan gıda maddelerindeki artış oranlarının
resmi gıda enflasyonunun üzerinde olduğunu, gerekli temel gıda
maddelerindeki fiyat artışlarının aynı zamanda asgari ücretlilerin,
çalışan memurların, işçi ve memur emeklilerinin maaş artışlarının
üstünde olduğunun görülmekte olduğunu söyledi.

Asgari ücretlilerin gıdadan temizlik mallarına kadar birçok hizmette
alım güçlerinin düştüğünü kaydeden*THD* Genel Başkanı Çakar, /*"Temmuz
2016-Temmuz 2017 döneminde asgari ücretlilerin 53 gıda maddesinde,
çalışan memurlar ve emekli memurların 45 gıda maddesinde, emekli
işçilerin ise 41 gıda maddesinde satın alma güçleri düşmüştür. Bununla
birlikte, asgari ücretlilerin ambalajlı su ve şehir şebeke suyla
birlikte enerji malları, ulaşım hizmetleri ve temizlik mallarının
tamamında satın alma güçleri düşmüştür"*/ şeklinde konuştu.


*16 milyon *kişi aç

Türkiye’de milyonlarca kişinin resmi asgari ücretin altında sigortasız
çalıştırılmakta olduğunu söyleyen Çakar, /*"Genç işsizlik rakamları da
yüzde 25’ler dolayındadır. Söz konusu açlık ve yoksulluk rakamları ile
TÜİK’in hane halkı kullanılabilir gelir rakamlarını
karşılaştırdığımızda, nüfusun yüzde 20’den fazlasının (16 milyondan
fazla kişi) açlık sınırının altında, yüzde 60’dan fazlasının ise (48
milyondan fazla kişi) yoksulluk sınırının altında yaşadığı
anlaşılmaktadır"*/ ifadelerini kullandı.

*http://www.yenimesaj.com.tr/gundem/sok-aciklama-turkiye-de-48-milyon-yoksul-var-h13048227.html*

 

a45UyF587661-170810205231 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/11  07:04 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Kucuk bir insandan gelen buyuk bir fikri kucumseme.

Hz.Ali

ENFAL - 65 Ey peygamber inanlari savasa tesvik et.
Eger icinizden sabirli yirmi kisi bulunursa onlarin ikiyuzune galip gelir.
Ve eger sizden yuzkisi olursa, kafirlerin binini yener.
Cunku onlar hicbir seyden anlamaz guruhturlar.
***
ENFAL - 66 Simdi Allah yukunuzu hafifletti.
Bildi ki sizde muhakkak bir zaaf var.
Artik sizden sabirli ve metanetli yuz kisi olursa ikiyuzunu yenerler.
Eger sizden bin kisi olursa, Allah in izniyle ikibine galebe calarlar.
Allah sabir ve sebat edenlerle beRABerdir.


Ulkeyi terk ediyorum

14 Subat 2014

Ulke gundeminin ne kadar hizli degistigi malum. Siz bu satirlari okurken
su anki gundem muhtemelen gene degismis olacak.

Bu basdondurucu hiz benim gibi usengec insanlara gore degil. Inanin
yoruluyorum. Ben en son Turkiye nin Dunya Kupasi na katilamayisini
tartistigimizi hatirliyorum. Hangi ara o konuyu isleyip bitirdiniz?

E sen de gundemi takip etme o zaman! dediginizi duyar gibiyim.
Agresiflesmenize gerek yok, musaade edin aciklayayim.

Simdi, eger gundemi takip etmezseniz, her turlu ortamda dut yemis
bulbule donuyorsunuz. Evde, isyerinde, misafir gezmesinde herkes
hararetle tartisirken oylece kalakalmak hic hos degil. Sosyal hayatiniz
sifirlaniyor.

Bu sebeple cozum olarak sakin bir ulkeye yerlesmeye karar verdim.
Turkiye yi terk ediyorum.

Hafta boyunca internette arastirma yaptim. Ihtiyacim olan kucuk bir
Avrupa ulkesiydi. Pek cok secenek arasindan Andorra gerek nufusu gerek
yuzolcumu itibariyla sicak geldi.

Ulke gundeminde neler oldugunu gormek icin Google dan Andorra
gazetelerini arattim. Iki sonuc cikti: Diari d Andorra ve Bondia.

Diari d Andorra gazetesine tikladigimda sok oldum, cunku acilan sayfada
soyle yaziyordu: Bu alan adi satiliktir! (Inanmayan internetten kontrol
etsin) Dusunun artik gundem nasil tikandiysa, adamlar yeter deyip isi
birakmislar.

Diari d Andorra nin kapanmasiyla meydan Bondia ya kalmis. Uzulerek fark
ettim ki Andorra da tek sesli bir medya var. Basin susturulmus,
sindirilmis, alan adlari satiliga cikarilmis, veya is guc olmadigi icin
kendiliginden susmuslar.

Bondia nin internet sitesine girdim, neyse ki o calisiyor. Calisiyor ama
gazete demeye bin sahit ister. Verdikleri haberler bizde kadinlarin
altin gunlerinde konustuklari turden. Asagida Google Translate ile
cevirdigim, gunun 

(GugukluhayaT) SONER YALÇIN: NE KADERİ ABDURRAHMAN!

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail
 




  *SONER YALÇIN*: NE KADERİ ABDURRAHMAN!



Kurumlar vergisi açıklandı…

İlk on içinde sekiz banka var: Ziraat Bankası, Merkez Bankası, Garanti
Bankası, Akbank, İş Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı Kredi Bankası, Halk
Bankası…

/*"AKP kadroları hani faize karşıydı"*/ muhabbetine girmeyeceğim!

*AKP* lideri/Cumhurbaşkanı*Erdoğan *önceki gün bankaları uyardı:

/*"Konut alımlarında faiz oranlarını yıllık şöyle 9'a doğru çekiverin.
Ya kaybetmezsiniz ya. (…) Olmaz ya bu zulümdür, zulüm. Konut alımlarında
özellikle devlet ve özel sektör bankaları lütfen şu faiz oranlarını
yıllık şöyle yüzde 9'a doğru çekin, sürümden kazanın."*/

Erdoğan'ın faiz konusundaki rahatsızlığı nedense sadece konut kredisiyle
sınırlı.

Şaşırıyor muyuz? Hayır!

– /*"Kumarhane ekonomisi"*/ diye adlandırılan…

– Faize dayalı…

Neoliberalizm/vahşi kapitalizm sistemini eleştirecek halleri yok.

İlk on sırada finans sektörünün olmasını analiz edecek kalem
bırakmadılar medyada. Türk ekonomisinin çöküşünü gösteren bu acı tabloyu
sadece magazin boyutuyla ele alıyorlar. Cem Yılmaz geçen yıl kaçıncı
imiş, kaçıncılığa düşmüş! Yazık.

Üretimi yok edip ekonomiyi salt finansa dayayan iktisadi düzenin, ülke
için ne tehlikeler oluşturduğunu izah eden yok!

Erdoğan…

/*"Olmaz yahu bu zulümdür, zulüm"*/ diyor.

Sanırsınız üretim ekonomisine geçişe dair yeni politikalar açıklayacak.

/*"Sürümden kazanın"*/ diye ekliyor!


*HABERTÜRK GAZETESİ*

Tüketime bağımlı hale getirilen Türkiye'de…

İthal ürünler cenneti yapılan Türkiye'de…

Türk sanayisi artık vergi sıralamasının üst sırasında değil.

/*"Zarar ediyor"*/ denen *(TEKEL* gibi) kamu iktisadi teşebbüslerini üç
kuruşa alan yabancılar çok az vergi vermelerine karşın vergi
sıralamasında üstlerde yer alıyor.

Peki. Türkiye üretemeyen bir ülke haline nasıl getirildi?

Bakınız…

Habertürk Gazetesi iki gündür /*"et ithalatı"*/ konusuna yer veriyor.
Gazetenin ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, ithalatın artmasına
rağmen et fiyatlarının durmamış olmasını /*"etteki sorunumuz coğrafi
kaderimiz"*/ diye açıklıyor.

Bir dönem birlikte çalıştığımız arkadaşımız Abdurrahman Yıldırım kendini
fazlasıyla finans ekonomisine kaptırıp üretimi unuttu herhalde? Kaderci
olmuş…

Bilmez mi…

Hayvancılık ve et sektöründe gelişme sağlamak, istihdamı artırmak,
ekonomik hayatın yükselmesini temin etmek maksadıyla Cumhuriyet, diğer
sektörlerde olduğu gibi Kamu İktisadi Devlet Kuruluşları *(KİT*) kurdu.

Neolibalizm rüzgarı*1980*'de Turgut Özal ile estirilince hayvancılık
sektöründe köklü değişiklik oldu.

Önce, tarımsal kamu iktisadi teşebbüsler satıldı, dağıtıldı. Ardından…

Küresel şirketler ülke pazarına hakim olmak için yalana başvurdu:

/*"Et fiyatları çok yüksek. İthal et fiyatı aşağıya çeker!"*/

Ve baskı yaparak*AKP* iktidarına*2010*'da yasak kararını kaldırttılar!
Açın o dönemin gazetelerine bakın, ekonomi haberlerinin tek konusu et
fiyatlarıydı! Öyle değil miydi Abdurrahman arkadaş!

Oyun şöyle kuruldu…


*ANKARA KEÇİSİ*

Tespit

*ABD-AB* toplam tarımsal gelirlerinin yarısından fazlasını, hayvan ve
hayvansal ürünlerden elde ediyor. Bu ülkeler dünya hayvan
varlığının*yüzde 30-40*'ına sahip olmalarına rağmen, dünya toplam
hayvansal üretiminin*yüzde 75-80*'iniellerinde tutuyor!

Türkiye'de*2008*'de çiğ süt fiyatının düşürülmesi sonucunda başlayan
kriz nedeniyle,*1 milyon *baş süt ineği kesildi. Bu katliamdır!

Hayvan varlığının azalması ve*2009*'da kırmızı et fiyatının
yükselmesiyle sütteki kriz kırmızı ette de yaşanmaya başlandı. Ve…*AKP*
iktidarı ithalata boyun eğdi.

Burada da bir küresel oyun vardı:

Türkiye, altı yıl gibi kısa sürede*ABD*'den sonra sığır ithalatında
dünya ikincisi konumuna yükseldi.

Soru basit: Türkiye neden sığırcılıkta ısrar ediyor?

*1980*'li yıllardan sonra kurulan denklem şuydu:

Türkiye Hayvancılığı Eşittir=Sığırcılık+Tavukçuluk.

Denklem böyle kurulunca, sığır ve tavuk türü öne çıkarıldı. Sıfır faizli
krediler verildi, şirketleşmeler tavsiye edildi. Bunun nedeni, dünyada
çok güçlü sığırcılık ve tavukçuluk yapan küresel şirketlerdi!

Bunlar, az doğuran, kalitesiz süt veren sığırları ve her türlü
girdileri, Dünya Bankası'nın sağladığı desteklerle Türkiye'ye sokuşturdu.

*2010-2016* yılları arasında ithalata*4.4 milyar *dolar ödedik!

Oysa…

Türkiye'nin hayvancılığı keçi ve koyun yetiştiriciliği olmalıydı. Yani…
Coğrafya kader değildi; koyun ve keçi hayvancılığı Türkiye'nin sorununu
çözebilirdi. (Ki meraları da buna uygundu.) Ama küresel şirketlere boyun
eğildi.

Türkiye'de,*1980 yılında 49 milyon *koyun varken,*2016*'de bu sayı*30
milyonadüştü*.

Keçi sayısında azalma daha vahim…

Tek somut örnek vereyim:

– *1928 yılında* Türkiye'de,*3 milyon 170 bin *Ankara keçisi vardı.

– *1950 yılında* bu rakam,*3 milyon 966 bine* çıktı.

– *1980 yılında* sayı korundu;*3 milyon 658 idi*.

– *2014 yılında* Ankara keçisi sayısı*176 bine* düştü!

*AKP* lideri/Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke üretimini yok eden /*"kumarhane
ekonomisine"*/ 

(GugukluhayaT) YILMAZ ÖZDİL: BİZE İMAN VERİYOR HÜR VATANIN HÜR SESİ

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net




  *YILMAZ ÖZDİL: *BİZE İMAN VERİYOR HÜR VATANIN HÜR SESİ


Mayıs*1919.*

İzmir'in işgal edileceği kesinleşmişti.

Yunan postalı vatanımıza basmak üzereydi.

Mustafa Necati bey, İzmir Atatürk Lisesi öğretmeniydi.

/*"Bu kadar kolay olamaz, olmamalı"*/ dedi, için için kaynayan İzmir'in
yurtseverlerine haber saldı, /*"mektepte buluşalım!"*/

*

Süleyman Ferit (Eczacıbaşı) bey, miralay Kazım (Özalp) bey, miralay
Süleyman Fethi bey, Moralızade Halit bey,

Vasıf (Çınar) bey, Ragıp Nurettin (Ege) bey, (Gavur) Mümin bey, gazeteci
Hasan Tahsin bey…

İsimlerini tek tek buraya sığdıramayacağım öğretmenler, doktorlar,
avukatlar, tüccarlar, liman işçileri…

Mektepte buluştular.

*

İlhak-ı Red Heyet-i Milliye kuruldu.

*

Protesto mitingi kararı alındı.

Bildiri yayınlandı.

El ilanı şeklinde basıldı.

Daha mürekkepleri kurumadan, İzmir Atatürk Lisesi öğrencileri
tarafından, en başta Konak ve Kordon, tüm İzmir'de dağıtıldı.

*

Şu yazıyordu…

*/"Ey bedbaht Türk!/*

*//*

*/Wilson prensipleri unvan-ı insaniyetkaranesi altında senin hakkın gasp
ediliyor, namusuna saldırılıyor./*

*//*

*/Buralarda Rum'un çok olduğu, Türklerin Yunan ilhakını memnuniyetle
kabul edeceği söyleniyor./*

*//*

*/Bunun neticesi olarak, güzel memleketin Yunan'a verildi!/*

*//*

*/Şimdi sana soruyoruz:/*

*//*

*/Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın?/*

*//*

*/Artık kendini göster./*

*//*

*/Tekmil kardeşlerin Maşatlık'tadır./*

*//*

*/Oraya yüzbinlerle toplan, ezici çoğunluğunu bütün dünyaya göster./*

*//*

*/İlan ve ispat et:/*

*//*

*/burada zengin, fakir, alim, cahil yok, burada Yunan hakimiyetini
istemeyen ezici çoğunluk var./*

*//*

*/Bu sana düşen en büyük vazifedir, vazifeden geri kalma./*

*//*

*/Acı duymak fayda vermez./*

*//*

*/İlhak-ı Red Heyeti Milliye'nin çağrısına uy, binlerle yüzbinlerle
Maşatlık'a koş!"/*

*

*14 Mayıs 1919.*

Hava ağır ağır kararırken, bugün Bahribaba parkı olarak bilinen
Maşatlık'ta iğne atsan yere düşmüyordu.

Kadın erkek çocuk, İzmir adeta nehir gibi akmıştı.

Körfezde işgal gemileri son hazırlıklarını yapıyor, Karşıyaka'nın
fenerleri gözyaşları gibi parlıyordu.

Hukuk-u Beşer gazetesinin sahibi ve başyazarı Hasan Tahsin kürsüye
çıktı, /*"boyun eğmeyeceğiz"*/ dedi, /*"canımızı vereceğiz, vatanı
vermeyeceğiz"*/ dedi.

Kalabalık kah ağlayarak, kah haykırarak, dalgalanıyordu, Maşatlık'tan
yükselen uğultu şehrin sokaklarına imbat gibi yayılıyordu.

Son konuşmayı Mustafa Necati bey yaptı.

Doğma büyüme İzmir çocuğuydu, mezun olduğu İzmir Atatürk Lisesi'nde, o
zamanki adıyla İzmir Mekteb-i Sultanisi'nde öğretmendi.

Kürsüye çıktı, üzerinde yelekli siyah takım elbise, kravat, başında
kalpak vardı, meydanı çın çın çınlatan şu unutulmaz sözleri söyledi:

/*"İzmir Yunan'a ilhak ediliyor, işgal başlıyor.*/

/*Bu akşam, güzel İzmirimizde son ve tarihi akşamımızdır.*/

/*Ayaktayız.*/

/*Vakar ve sukunetinizi muhafaza ediniz.*/

/*Vatan ordusuna iltihaka hazırlanınız.*/

/*Teslim olmayacağız!"*/

*

Ertesi sabah,*15 Mayıs 1919.*

Yunan, İzmir'e ayak bastı.

Hasan Tahsin dediğini yaptı.

*

Ertesi sabah,*16 Mayıs 1919.*

Mustafa Kemal, Bandırma vapuruna bindi.

*

İzmir Atatürk Lisesi…

Kuvayi milliye'dir.

*

Milli mücadelenin ilk direniş bildirisi orada yazıldı, milli mücadelenin
ilk direniş mitingi orada örgütlendi.

*

Öğrencilerinin tamamı şehit veya gazi olduğu için, Çanakkale Savaşı'nda
ve Kurtuluş Savaşı'nda mezun veremeyen lisedir…

Bu tescilli özelliğiyle /*"Devlet Şeref Madalyası"*/ ve /*"İstiklal
Madalyası"*/ verilmesi için resmi talepte bulunan Türkiye'deki ilk ve
tek lisedir.

*

Lozan'dır İzmir Atatürk Lisesi.

Montrö'dür.

Bir kapısıyla memleketin tapusudur.

Bir kapısıyla İstanbul Boğazı'dır, Çanakkale Boğazı'dır.

*

Türkiye Cumhuriyeti haritasıdır.

*

Mustafa Necati bey…

Mustafa Kemal'in yol arkadaşıdır, harf devrimini gerçekleştiren, tevhidi
tedrisat devrimini gerçekleştiren, ortaöğretimi parasız hale getiren,
yabancı okulları denetim altına alan, köy enstitülerinin temelini atan
milli eğitim bakanımızdır.

Henüz*35 yaşındayken* rahmetli olduğunda, Atatürk'ün adeta dövüne dövüne
/*"ah Necati, ah Necati"*/ diye ağladığı tek kişidir.

*

Öğretmenleri ve öğrencileri itibariyle bakarsak…

Efsane belediye başkanımız Behçet Uz mesela, oradan mezun oldu, İzmir
Atatürk Lisesi olmasaydı, İzmir Fuarı olmazdı.

*

İlk Türk operasının bestecisi Adnan Saygun, İzmir Atatürk Lisesi'nde
müzik öğretmeniydi.

Sözleri Süleyman Sevgel'e ait olan marşımızın bestesini o yaptı.

*

Bize iman veriyor

hür vatanın, hür sesi

ebediyen var olsun

İzmir Atatürk Lisesi

*

Şükrü Saracoğlu, Şemsettin Günaltay, iki başbakan, dört milli eğitim
bakanı,*12 bakan*, iki genelkurmay başkanı çıkardı.

*

Ahmet Haşim

Halid Ziya Uşaklıgil

Necati Cumalı

Neyzen Tevfik

Hanri Benazus

Salah Birsel

Samim Kocagöz

Şadi Çalık

Selim Sırrı Tarcan

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Attila İlhan

İzmir Atatürk Lisesi olmasaydı, hayatımızda olmazlardı.

*


(GugukluhayaT) SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU: SİZİN HALİNİZE KİM GÜLSÜN?

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  SELCAN*TAŞÇI HAMŞİOĞLU*: SİZİN HALİNİZE KİM GÜLSÜN?



Adaylığından itibaren, seçim kampanyası boyunca ve Başkanlık koltuğunda
geçirdiği aylarda Amerikan medyasının hedefi olmaktan kurtulamayan,
hakkında çok ağır eleştiri ve ifşaatlar yayımlanan Donald Trump'ın kendi
televizyon kanalını kurması, bizim mahalleyi epey eğlendirmişe benziyor.

Televizyon ekranlarında, üstelik de en ciddi haber/yorum programlarında
/*"Trump'lı haberlere hoşgeldiniz"*/, /*"Trump'lı ekonomi saati"*/,
/*"Trump'lı gece bülteni"*/ şeklindeki şakalaşmaları takiben yükselen
/*"ha ha ha ha"*/lar, /*"ho ho ho ho"*/lar gırla...

*

Amerikan Başkanı'nın, Amerikan toplumu nezdinde ve elbette uluslararası
alanda hızla sarsılan itibarını kurtarabilmek için /*"Gökçekvari"*/ bir
propaganda stratejisinden medet umması, ekranı gelinine emanet etmesi
vs. bütün bunlar komik olabilir...

Ama emin olun, bu durumla kafa bulanların, kendi ekranlarını*AKPTV*'ye
dönüştürmekte sakınca görmemiş, patronları Cumhurbaşkanı'nın,
Başbakan'ın önünde o meşhur*90 derecelik* ters L pozisyonunda eğilmeyi
zafer bellemiş, kazara ufacık bir eleştiri, aklı başında bir muhalif ses
ekrana sızarsa diye adeta /*"sıkıyönetim"*/ ilan etmiş, sunucuları
/*"gestapolaşmış"*/ bir medya düzeninin dişlileri olmaları çok daha komik!

*

Türkiye'de başta devletin kanalları ve iktidar yanlısı iş adamlarına
satılmak zorunda bırakılan, sonra da /*"yandaşlaştırılan"*/ medya
organları olmak üzere, birkaç /*"bedel ödeyen damgalı muhalif"*/ kurum
dışında medyanın tamamının*Erdoğan TV* gibi yayın yapması, o ağzını
açtığı anda onlarca kanalın aynı anda yayın kesip, naklen bağlanması,
ertesi gün onlarca gazetenin bir /*"üst aklın"*/, ortak bir /*"baş genel
yayın yönetmeninin"*/ talimatını almış gibi aynı manşetle çıkması mı
daha garip yoksa Trump'ın şahsi televizyon kanalının yani zaten /*"Trump
TV"*/ olan bir ekranın /*"Trump TV gibi"*/ yayım yapması mı?

Kendiniz sütten çıkma ak kaşık olursunuz anlarım ama kendi ülkenizde tek
sesli medya rejimine geçilirken hepiniz oradaydınız!

Bizimkilerin, dört dörtlük gazetecilik yapabildikleri bir mecradalarmış
gibi üstten ve /*"çok şaşırmalı"*/, /*"çok hayret etmeli"*/ yorumları
karşısında tek diyebildiğim, /*"yahu sizin halinize kim gülsün"*/ oldu
açıkçası!

*


*KURBAN*...

Anladık /*"ByLock"*/ iddiasıyla gözaltına alınıp sonra da serbest
bırakılan pazarcı teyze /*"gelin kurbanı"*/, peki /*"ByLock'lu
FETÖ'cü"*/ diye pazarcı teyzeyi gözaltına almaya ardına bir medya ordusu
takarak giden emniyet mensupları kimin kurbanı?

Ne yani...

Hiç kimse, bu tip /*"elde patlayan"*/ operasyonların, /*"FETÖ'yle
mücadele"*/ye veya mücadelenin adil yürütüldüğüne dair güveni sarsma
potansiyelini öngörememiş mi ki kör kör gözün parmağına bir /*"şov"*/a
çevrildi?

*


Ama hangi /*"farklılıklara saygı"*/

Cumhuriyet, Nuray Mert'in yazılarına son verdi.

Bir kesim /*"özgür gazeteciliğe"*/ atıfla ateş püskürüyor.

Mert, /*"merkez medya"*/ denilen mecrada, /*"iddiasız"*/ bir yayın
organında yazıyor olsaydı bu tepkiler anlaşılabilirdi. Ancak Cumhuriyet,
/*"ideolojik"*/ bir iddiayla kurulmuş, o /*"ideolojinin kalesi"*/ olmayı
misyon edinmiş bu manada da mevzu bahis /*"Atatürk"*/, /*"kurucu
değerler"*/, /*"ulus-devlet"*/, /*"laiklik"*/, /*"1923 Cumhuriyeti"*/
olduğunda kayıtsız şartsız bunlardan taraf olması beklenen, bünyesinde
liberal açılımları, bu kavram ve ilkeleri hedef alan sorgulamaları
barındıramayacak bir yayın organı. En azından hatırası böyle!

Bu tip yayın organlarında yazarlar bu gazetenin parçası oldukları an
itibarıyla iddialarının da taşıyıcı kolonlarından olurlar. Bunu aktif
olarak üstlenmeye yanaşmasalar bile /*"karşısında"*/ yer almazlar,
alamazlar.*YENİÇAĞ*'da /*"bölücü"*/ bir kalemin yazdığını düşünebilir
misiniz mesela? Etnikçilik, azınlıkçılık yapmaya kalkıp da kendisine
burada bunu yapamayacağı söylenirse /*"basın özgürlüğünü"*/ mü çiğnemiş
olur bu gazete?

Kaldı ki okurlar da bu gazeteleri /*"daha iyi gazetecilik"*/ yaptıkları
için değil /*"ilkeli gazetecilik"*/ yaptıkları için alırlar.

Bu yönüyle Mert'in gidişi değil, /*"1923 Cumhuriyeti"*/nin sembol
kurumlarından birinde /*"1923 Cumhuriyeti"*/yle hesaplaşmada kullanılan
unsurları normalleştirerek, sıradanlaştırarak, olağanlaştırarak bu kadar
süre yazabilmiş olması garipsenmeli bence...

Vak'a, Cumhuriyet için de /*"farklılıklara saygı"*/ gibi moda klişelere
balıklama atlamadan önce /*"altında kalır mıyım"*/ muhasebesi yapması
konusunda ders niteliği taşır herhalde...


a45UyF587661-170810204334 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/11  05:09 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Kimseye tepeden bakmayin. Tepeden bakan tepetakla gider.

Ehl-i hikmet

Risale-i Nur , Kuran in bir mucizesi oldugundan herseyde bir marifet
penceresi acmistir.
Bu kitap, Kuran a ait bir sirri cozerek bir yillik bir isi bir saatte
bitirecek duruma gelmistir...

(GugukluhayaT) NAZIM ALPMAN : İYİ İNSAN OLMAK İÇİN

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net




  *NAZIM ALPMAN : *İYİ İNSAN OLMAK İÇİN




Artık açık biçimde görülüyor ki, iş başındaki iktidar Türkiye’yi bir din
devleti haline getirmek için elinden geleni ardına koymayacaktır.

İktidarının ilk yıllarında ekonomi ile birlikte demokrasiyi ihmal
etmeyen bir görüntü veriyordu. O kadar ki, o yılların başbakanı
kürsülerden şöyle konuşabiliyordu:

*-Ben ülkemi pazarlarım!*

Şeriat getirecek bunlar, diyenlere karşın kapitalizmin en fazla ikna
edici yanı olan /*"para"*/nın çekiciliğine güvenenler, /*"korkmayın"*/
diye sakinleştiriyorlardı:

*-Para çoksa şeriat ihtimali azdır!*

Peki ya para azalırsa?

Ooo sen ne diyorsun be abicim, Türkiye ekonomik olarak bölgenin en
istikrarlı devleti haline geliyor. Küreselleşmenin bir parçası oldu.
Artık uluslararası güçlerin*Ortadoğu*daki en önemli partneri.

Şimdi ikinci /*"şık"*/ üzerinden yorum yapabilecek hale geldik.

Para bitti!

Ülkenin ekonomik olanaklarının pazarlanması eski formunda değil. Onun
yerini başka bir /*"imkân"*/ aldı. Güçlü bir dindarlık propagandası
devreye girdi.

Özel üniversiteler büyük ilan panolarına koydukları türbanlı genç kızlar
ile tanıtım yapıyorlar. Eskiden kamusal alanda /*"yasak"*/ olan türban
bütün resmî devlet dairelerinde yaygın biçimde takılabiliyor.

Eski devletin bütün antidemokratik reflekslerini gayet güzel benimsemiş
olan iktidar, yakında /*"kamusal alan"*/ diyerek tüy dikebilir:

*-Türbansız dolaşmak yasaktır!*

Bir an için bu yapılanların /*"doğru"*/ olduğunu varsayalım.

Dindar nesiller ile her şey daha güzel olacak diyelim.

Bunun için öncelikle var olanlar üzerinden bir ölçümleme yapabiliriz.

Mesela Türkiye medyasının en dindar gazetelerine bakalım…

Bu gazetelerin habercilik dili nasıl?

Dinin en önemli özelliği insanı /*"ıslah"*/ etmesidir. Dindar
olduklarını iddia eden gazeteler hiç /*"ıslah"*/ olmuş gibi habercilik
yapıyorlar mı?

Ne gezer!

Habercilikte nefret dilinden vazgeçmiyorlar. Hatta küfür bile normal(!)
bir yazım üslubu olarak kullanılıyor.

Dindar olmak onları /*"ıslah"*/ edememiş.

Gençlere, çocuklara din eğitimi veren özel kurslar var. Bu kursların
başlarında bulunan öğretmenler, hocalar şimdiye kadar o kadar çok suça
karıştılar ki… Kişi sayısı çok ama suçun niteliği tek: Taciz ve tecavüz!

Yani cinsel saldırı!

Bu kişileri yakalayıp adaletin pençesine teslim edenler de yine iş
başındaki din referanslı iktidar döneminde görev yapan polisler,
savcılar ve hâkimler. Yani karşıt görüşlü medyanın ortaya attıkları
/*"boş"*/ haberler değil.

O zaman durup düşünülmesi gerekmiyor mu: Biz niye böyleyiz?

Geçenlerde dindar bir yazar sigara içen türbanlı kadınlara karşı şimdiye
kadar yapılan en ağır hakaretleri makale olarak yazdı. Kendi
düşünceleriydi. Yani sigara içen türbanlı kadınlar için /*"daha bende
başka şeyler de var"*/ demek istediklerini düşünüyormuş.

Yılladır yazılarında din yazıyor. Herkese dindarlık öneriyor. Ama
görülüyor ki, daha bir arpa boyu yol alamamış.

Din bu adamları /*"ıslah"*/ edememiş.

İyi insan olmak için başka bir yol gerekiyor!...

 

a45UyF587661-170810202329 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/11  03:03 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Din:
Umut ve korkunun cocugu;
cahil olana bilinemeyenin dogasinin aciklamasi.

Ambrose Bierce

EN AM - 108 Allah tan baska dua ettikleri seylere sovmeyin ki, onlar da
bilgisizlikte asiriya gidip Allah a sovmesinler...
TEVBE - 28 Ey inananlar Allah a es kosanlar mutlaka pisliklerdir...

EINSTEIN ve MUSEVILIK
Yahudi kokenli olan Einstein Musevi olmadigini acikca beyan etmisti.
Filozof Eric Gutkind in goruslerine yanit verdigi mektubunda Yahudilerin
Tanri tarafindan secilmis bir kavim oldugu seklindeki inanci gecersiz
bulan Einstein, Bence Musevilik de tipki oteki dinler gibi en cocukca
hurafelerin yeniden canlandirilmasindan baska bir sey degil.
Mensubu olmaktan memnuniyet duydugum ve zihnen bana cekici gelen
Yahudiler de oteki insanlardan farkli ozelliklere ve meziyetlere sahip
degil
diyor.

Kaynak: Albert Einstein in a letter to Beatrice Frohlich, December 17,
1952; Einstein Archive 59-797; from Alice Calaprice, ed., The Expanded
Quotable Einstein, Princeton, New Jersey: Princeton University Press,
2000, p.217.


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To 

(GugukluhayaT) RIFAT SERDAROĞLU: METAL YORGUNU MU / DOLAR VURGUNU MU?

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  RIFAT SERDAROĞLU: *METAL YORGUNU MU* /*DOLAR VURGUNU MU?*



Erdoğan, teşkilatlarını sık-sık topluyor /*"sizde metal yorgunluğu
var"*/ diye fırçalıyor, teşkilatlarını şaibeye bulaşmakla suçluyor ve
değiştirmekle tehdit ediyor!

Sanki*AKP* teşkilatlarında görev almak için kapıda bekleyen katar-katar
insan varmış gibi!

Bu saatten sonra*AKP*’ye gidecek kişinin ya aklı yoktur ya da
tepedekiler gibi cebini doldurmak istiyordur.

Siyasette alt kademelerde görev yapanlar için en zor şey, /*"Şaibeli
liderini-hırsız bakanlarını müdafaa zorunda kalmaktır!"*/

Devlet Bankası Genel Müdürünün evindeki ayakkabı kutularında
milyonlarca*dolar *bulunur, Bakan veletlerinin yatak odalarından
balya-balya döviz fışkırır, para sayma makineleri çıkar, lideri oğluyla
telefonda sıfırlama pazarlığı yaparken /*"pişti"*/ olur, Bakan’ın biri
tv'de /*"Ben niçin istifa edecekmişim, Başbakan ne emretti ise ben onu
yaptım.*/

/*İstifa edecekse o etsin"*/**der, dünün gariban hocası Milletvekili
olmuş ilçeye son model Mercedes’le gelir, hepsinin savunmasını yapmak
günahsız ilçe başkanına kalır!

*

İlçe Başkanı sokakta yürürken esnaf komşusu arkasından seslenir;

/*"Başkan, hadi yine iyisin, dolarlar senin ayakkabı kutularından
fışkırıyormuş!*/

/*Bize yok mu?"*/

İlk seferinde duymazdan gelir ama lafların arkası kesilmez ki!

Bir-iki-üç-on beş derken dayanamaz ve İl Başkanını arar!

/*"Başkanım ben artık kimseye cevap veremiyorum.*/

/*Bir toplantı düzenleyeyim, gel sen anlat"*/ diye yalvarır.

İl Başkanı da dertlidir!

/*"Ben Milletvekillerine söyleyeyim, onlar anlatsın"*/ der ve adamı
başından savar!

*

İlçe Başkanı bir taraftan dükkanını ayakta tutmaya çalışır, diğer
taraftan da İlçe binasının masraflarıyla boğuşur.

Yönetimini toplar ve /*"Arkadaşlar, canıma yetti artık!*/

/*Bir taraftan milletin dedikodusu, diğer taraftan masraflar.*/

/*Herkes elini cebine atsın yahu"*/ der.

İlçe Sekreteri Kasap Kâmil söz alır;

/"Başkan, ihaleyi biz mi yapıyoz?/

/Avantayı biz mi alıyoz?/

/Hem çoluk çocuğun nafakasını harcıyoz hem adamların hırsızlıklarını
örtmeye gayret ediyoz hem de metal bilmemneyi diye fırça yiyoz!/

/Yetti gari, benden bu kadar istifa ediyom ben./

/Ben de, ben de, ben de diye sesler yükselir İlçe Başkanı dımdızlak tek
başına kalıverir!/

/*/

/O sırada lider, tv’ de konuşmaktadır;/

/*"Teşkilatlarda bir yorulma görüyorum.*/

/*Buna metal yorgunluğu diyoruz.*/

/*Ne yapmalıyız, çok çalışmalıyız!*/

/*Yorulan arkadaşlarımız kenara çekilsin, yeniler gelsin.*/

/*Kimse kusura bakmasın, benim bu konuda affım yoktur…"*/

*

Ertesi gün Genel Merkezden gelen emirle İlçe Başkanı görevden alınmış ve
yerine başkası atanmıştır!

Tebligatı alan Başkan, ilçenin tek meydanına çıkar ve bağırmaya başlar;

/*"Ulan Allahsızlar, ulan terbiyesizler!*/

/*Siz her türlü b.ku yiyin, ceremesini biz çekelim!*/

/*Oğlanın vakfına bir defada 100 Milyon Dolar avanta gelecek, siz
susacaksınız!*/

/*Yahu ben değil 100 Milyon Doları, bir arada 5 Bin Doları görmedim.*/

/*Sonra bizi görevden alın, daha düne kadar Genel Merkeze hırsız diyen
adamı yerime ilçe başkanı tayin edin!*/

/*Biz metal yorgunu olduk, siz dolar vurgunu yapmaktan yorulmadınız be!*/

/*Aha ben de istifa ediyom gari, alın partinizi başınıza çalın…*/

*

Değerli Okurlar;

Benzeri konuşmalar, şu an*AKP* teşkilatlarının çoğunda yapılmaktadır.

Yakında bu çıban patlar ve ne kadar pislik varsa ortaya çıkar.

İşte siz o zaman seyreyleyin gümbürtüyü…

*

Eee ne demiş atalarımız;

Akşamdan yediğin hurmalar, sabah olunca fena tırmalar…

 

a45UyF587661-170810203035 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/11  03:03 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Sanatsiz kalan bir milletin hayat damarlarindan biri kopmus demektir.
1923.

K.Ataturk

Mitolojik varlik ejderha
A RAF 107.bunun uzerine musa asasini yere atti.
O hemen apacik bir ejderha oluverdi!
SUARA 32.bunun uzerine asasini birakiverdi, o hemen bir apacik ejderha
kesildi.

Hakimler Kediler Arasindan Secilmelidir

24 Temmuz 2013

Kamuda basortusune serbestlik konusulmaya devam ediyor. Anlam
veremiyorum, boyle bir konunun tartisilmasi dahi abes. Kamu calisanlari
basortusu takmamali.

Oncelikle basortusu bize ait bir kiyafet degil. Disaridan geliyor hep
bunlar. Oysa ki mini etek olsun, askili bluz olsun, bunlarin mesela
binlerce yillik gecmisi var. Gordugun zaman Iste Anadolu bu! diyecegin
turden, simsicak, bozkir kokusunu hissettigin kiyafetler... En eski Turk
devletlerinde bile mini etege rastlarsiniz. Gizli bir kaynagimdan
aldigim bilgiye gore Orhun Anitlari civarinda yapilan kazilarda sekiz
bin yillik mini etek ve straplez bulunmus. Ama halka aciklanmiyor.
Tarihci Feridun Duzagac in Eski Turk Devletlerinde Etek Boylari
kitabinda bahsi gecer. Son derece samimi bir uslupla yazilmis enfes bir
kitaptir. Okumadim.

Ayrica etrafimizdaki insanlar basortusu takarsa biz de bundan etkilenmez
miyiz? 

(GugukluhayaT) KADİR CANGIZBAY : HEPİNİZ SÜBYANCI, ÖLÜSEVER VE DE YAMYAM CANİLERSİNİZ

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia
 




  *KADİR CANGIZBAY : *HEPİNİZ SÜBYANCI, ÖLÜSEVER VE DE YAMYAM CANİLERSİNİZ




/*"Kendi öz yarısını köle addeden bir toplumun kendisi de istiklale
layık değildir."*/ Bu Anıttepe’deki bir kız yurdunun kapısında taşa
kazınmış bir ibare ve altındaki imza da Mustafa Kemal Atatürk.

Belirli bir etnisiteden millet adı çıkartmak büyük bir hata; ama Gazi
Mustafa Kemal de çok büyük bir kahraman ve *‘Aydınlanma’*cı.

İnsanlık, *‘Aydınlanma’* ile başlar ve devlet yönetimine yansıması
/*‘laiklik'*/ ilkesiyle olur: _Laiklik ilkesinden yana olmayan, tam
tamına bir insanlık düşmanıdır._

‘*İdam’* cezası geri getirilmemelidir; getirilecekse de sadece *‘laiklik
ilkesi anayasadan kaldırılsın’* diyenler için getirilmelidir: İnsan canı
onlar için önemsizdir; referansları mezar-ötesi, hayat sonrasıdır; bir
an önce o tarafa gönderilmelidirler.

Halkımız *‘idam’* cezasını istiyormuş, milli iradeymiş: Ben *%52* oyla
seçildim diyene her an hatırlatmalıyız, cumhurbaşkanlığında sana verilen
oy, sadece*37 küsur*, toplam seçmen bazında; yani, seçmenlerin *%62*’den
fazlası sana oy vermemiş cumhurbaşkanı olasın diye.

Ayrıca, *‘Hıristiyanların mallarına el konulup Müslümanlara dağıtılsın’*
mı veya *‘Hıristiyan erkekler sünnet edilsin mi’* diye bir halkoylaması
yapıldığında sonuç *‘evet’* çıksa, hem de*yüzde 99 oranında*, bunu meşru
mu sayacağız?

Başkanlık/cumhurbaşkanlığı soytarılıklarına kendimizi hapsetmeden, şunu
dimdik dayatmalıyız: Eşit seçme-seçilme hakkı, bunun için de sıfır
barajlı ve *‘milli bakiyeli’* seçim sistemi; o kadar. Buna karşı çıkan
ise*12 Eylül *darbecisi ve *‘milli/siyasal’* irade dolandırıcısı korsan
pislik.’

Son söz olarak da, müteffikleri pedofilist Mursi, nekrofil İhvan ve de
yamyam Suudiler olanlara*bin *lanet. Ama bu lanetimizin altını boş
bırakmayalım: Mursi,*9 yaşındaki* kızların evlendirilmesini meclisten
çıkartmak için yırtındı; buradaki sapıklar ise*3-5* yaşındaki kızların
başını örtüp erkek çocuklarından ayırıyor ve*6-8* yaş arası kızları
*‘karı’* yapma yolunda fetva veriyorlar.

/*"Hepiniz sübyancı, ölüsever ve de yamyam canilersiniz"*/: ama, yine de
/*"yaşasın AKP"*/.

 

a45UyF587661-170810190924 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/11  01:09 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Sen Ruanda Mi Olmak Istiyorsun, Buyur Ol.

Recep Tayyip ERDOGAN(RTE)
Turkiye denilen ulkenin basbakani

9. De ki:
Siz gercekten yeri iki gunde yaratani inkar edip duracak misiniz?
Birde O na esler mi kosuyorsunuz?
O, butun alemlerin Rabbidir.
10. O, dort gun icinde, yeryuzunde yukselen sabit daglar yaratti, orada
bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rizik arayanlarin
ihtiyaclarina uygun olarak riziklar takdir etti.
11. Sonra goge dogruldu da o bir duman iken ona ve yere:
Ikiniz de ister istemez gelin! dedi.
Ikisi de: isteye isteye geldik. dediler.
12. Boylece onlari iki gunde yedi gok olmak uzere yerine koydu ve her
gokte (bulunan meleklere) islerine ait emrini vahyetti.
Dunya gokyuzunu kandillerle donattik ve koruduk, iste bu, hep o cok
guclu ve herseyi bilenin takdiridir.

Fussilet suresinde

Mutareke gununden beri Rum ve Ermenilerin, Itilaf Devletleri tesvik ve
himayesi altinda nasil milli izzeti nefsimizi yaraladiklarini, ne
suretle saltanat ve hukumet hakkini ayaklar altina aldiklarini ...

(17 Eylul 1919)
K.ATATURK


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.


(GugukluhayaT) ASLI AYDIN : BİZİ NE HASTA EDİYOR?

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net




  *ASLI AYDIN : *BİZİ NE HASTA EDİYOR?



Her şeyin başı sağlık derler ya, işte bu derecede bir ülkenin yaşam
kalitesini de sağlık belirliyor. Ülkenin insanına verdiği değeri, temel
yaşam ve sağlık haklarına duyulan saygıyı sağlık parametrelerinden
anlamak mümkün. Hem ekonomik hem de toplumsal ve bir o kadar da siyasi
bir durumun sonucu bu parametreler. Ben de bugünkü köşeyi, konunun
uzmanlık gerektiren bilgilerini işin uzmanlarına bırakmak suretiyle,
/*"sağlıkta nerdeyiz"*/ sorusuna ayırmak istedim.

Öncelikle kendi deneyimimden yola çıkayım… En son hastaneye gittiğimde,
uzun bir kuyrukta beklerken, şunu düşündüm, *‘Bu ülkede ne kadar çok
hasta var!’* Fark ettiyseniz tüm hastaneler tıklım tıklım dolu.

Tedavi olmak da etmek de zor… Bazı hastaneler randevu sistemiyle
çalışmakta, gitmeden önce randevu almanız gerekiyor. Tabii eğer randevu
için aradığınız hatta ulaşmak için yeterince şanslıysanız, size verilen
gün ve saatte hastanede oluyorsunuz. Sanmayın ki aldığınız randevu
saatinde sizi muayeneye alacaklar. Ayrıca hastanede de muayene için sıra
alıyorsunuz ve hatta sizden istenen tetkikler için de ayrıca upuzun
kuyruklar beklemeniz gerekiyor. Bu durum, hasta halinizle katlanmak
zorunda kaldığınız fiziksel zorluklardan sadece bir tanesi. Hastanelerin
fiziksel özellikleri de sizi bir o kadar yoruyor.

Hem hastalar hem de hastane çalışanları elbette bu durumdan oldukça
olumsuz etkileniyor, herkes oldukça gergin ve mutsuz. Ne hasta
tedavisinden, ne de hastane çalışanları verdikleri hizmetten tatmin
oluyor. Sağlık hizmetini bu duruma getiren faktörleri Sağlıkta Dönüşüm
Programı’ndan başlayarak, özelleştirmeler, bütçe harcamaları gibi birçok
politik hamleyle uzun uzadıya tartışmak mümkün. Fakat ben bugün daha çok
neden bu kadar hastayız sorusunu merak ediyorum.

Öncelikle artık çoğumuz kentlerde yaşıyoruz. Kırsaldan kente bugüne dek
hiç olmadığı kadar göç yaşanıyor. Özellikle*2000 yılından* sonra bu
hareket hızlanıyor.*1990 yılında* kırsal nüfus oranı *%48*,*7*
iken,*2000 yılında* *%40*,*8*,*2015 yılında* ise *%12*,*4*’e hızlı bir
düşüş yaşamış. Kentsel nüfus oranı ise*1990*’lardaki *%51*
seviyelerinden*2015*’te *%87*,*6*’ya fırlamış. İstihdam alanları,
eğitim, sağlık, konut, ulaşım vb hizmet alanlarının kentlerde
yoğunlaşması, kırsaldan kente doğru bu yoğun hareketin oldukça genel
açıklamaları. Bizim ülkemize özel bir açıklaması da, kırsalda tarımı,
hayvancılığı yok eden politikalar ve toprağı, dereyi kurutarak kırsal
kesimleri boş şantiyeye dönüştüren inşaat seferberliği. Nitekim bu
hareketin, yoksullaşma, informal sektörlerde işçileşme, asgari insan
yaşamı için gerekli besinlerden yoksun kalma, olumsuz barınma koşulları
gibi sonuçları olduğunu da hep birlikte gözlemliyoruz.

Hava kirleniyor, besinler yok oluyor, barınma koşulları kötüleşiyor ve
yoksulluk artıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak da hastalıklar da
katlanıyor.

Sağlık verilerine bakacak olursak…

  *

Ülkemizde sadece bir yılda acil servislere başvuran hasta
sayısı*110-112 milyon *arası. Nüfusumuz ise*78 milyon*. Son*5 yılda*
Türkiye’de yapılan ameliyat sayılarındaki artış *%14*’e çıkarken,
bunun *%33*’ü özel hastanelere ait.

  *

Ölüm oranları da artıyor,*2013 yılına* kıyasla solunum ve dolaşım
sistemi hastalıklarından, bakteri enfeksiyonundan ölümlerin sayısı
artış ciddi boyutlarda. Bu alanlardaki hastalık sayısıyla
birlikte*2002 yılından* bu yana kanser vakalarındaki *%58*’lik artış
da göze çarpıyor. Bunun yanında çalışma koşullarından kaynaklı
olarak bel-sırt-boyun bölgesi problemlerinin görülme sıklığı
neredeyse *%50*. Unutmayalım ki, bu artışların her birinin ekonomik
ve siyasi nedenleri var. Yani bu hastalıkların her biri göz göre
göre artıyor. Birkaç örnek…

  *

Nasıl besleniyoruz? Türkiye’nin bir zamanlar (ağaçlar
kesilmeden-toprak talan edilmeden önce) tarım ülkesi olarak
bilinmesine rağmen doğan ürünlerle beslenmemiz oldukça düşük.
Örneğin taze meyve suyuna kıyasla konsantre denilen hazır meyve
sularını*3 kat* daha fazla tüketiyoruz. Sağlık Bakanlığı verilerine
göre,*7-8* arası yaş grubunun*yüzde 10*’u hiç peynir tüketmiyor,
%*5*’i yoğurt ve kırmızı et tüketmiyor, *%19*’u ise hiç balık
tüketmiyor. Oysa vücudun gelişimi ve direnci için en önemli yaşları
içeren bu dönemin bisküvi, kek, kurabiye ile geçmesi hasta
nesillerin yetişmesinde ipucu niteliğinde.

*15* yaş üzerine baktığımızda ise,*TÜİK* araştırmasına göre, iki günde
bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamayanların
oranı *%43*,*9*’a ulaşıyor. Hane halklarının *%35*,*1*’i kendisine yeni
giysiler alamıyor. Ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun
oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş*9 maddeden* en az *4*’ünü
karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan /*"maddi
yoksunluk"*/ oranı %*59*,*2*’ye ulaşıyor. Gıda ile ilgili tüm bu
veriler, bir zamanlar bereketli topraklarıyla 

(GugukluhayaT) CHP DENİZLİ MİLLETVEKİLİ KAZIM ARSLAN: "ENSAR’LA, BİRLİK'LE, TÜRGEV'LE, İLİM YAYMA CEMİYETİYLE LAİK EĞİTİM OLMAZ"

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  *CHP* DENİZLİ MİLLETVEKİLİ KAZIM ARSLAN: /*"ENSAR’LA, BİRLİK'LE,
  TÜRGEV'LE, İLİM YAYMA CEMİYETİYLE LAİK EĞİTİM OLMAZ"*/



Ülkemizde olmadık işler oluyor, akıldışı açıklamalar yapılıyor, Milli
Eğitim'in yetkileri Ensar'a, Birlik Vakfı'na, İlim Yayma Cemiyeti'ne
devrediliyor.*TÜRGEV*'e devletin ve belediyelerin arsaları verilerek
kendilerine göre bir nesil yetiştirmek için yeni yurtların açılmasına
olanak tanınıyor. Bu gidişle bakanlığın pek de işi kalmıyor. Yakında
/*"Bakanlığın işi bitmiştir"*/ denilerek kapatma yoluna da gidebilirler.
Bunlar yetmiyor, eski*AKP* yöneticisi Ayhan Oğan da /*"Yeni devlet
kuruyoruz, eskisi 16 Nisan’da çöktü"*/ diyerek,T ürkiye Cumhuriyetini
yok sayan, geçmişini inkar ederek akıldışı açıklamalar yapıyor. Onun bu
kadar açıktan söylediği rejim değişikliği adımları, alttan alta Milli
Eğitim’de ve diğer bakanlıklarda uygulanıyor. Laik ve demokratik
parlamenter sisteme meydan okuyanlar, Ayhan Oğan’ın adını koyduğu şeyi
bakanlıklar eliyle yapıyor ama duyulmasını istemiyor.

Hepsi hep bir ağızdan inkar ediyor ama Ayhan Oğan'ı partiden de
atmıyorlar. Yani söylediklerini zımnen kabul ediyorlar. Bugün devlet
politikaları tarikatların ufkuna, anlayışına terk ediliyor. Ayhan
Oğan'ın partisinden ihraç edilmeyip, sözlerinin şimdilik reddedilmesinin
nedeni budur.

/*"Protokol"*/ adı altında Ensar’la, Birlik Vakfı’yla eğitim birliği yok
edilmeye çalışılıyor, bir kuşağı daha heba etme yoluna gidiliyor.
Bakanlık, bu vakıf müsveddelerine verdiği geniş yetkilerle, zaman içinde
milli eğitim müfredatını bu tarikatların anlayışına bırakacaktır.
Yıllardır denetim eksikliği nedeniyle çocuklarımızın tarikat yurtlarında
ve dersliklerinde istismar edilmesine göz yuman Milli Eğitim, artık bu
affedilmez hatasını vakıflarla anlaşarak olağan hale getirecektir.
Hala*ENSAR* Vakfı'nda olup bitenlerden ders almamış görünüyorlar. /*"Bir
kereyle bir şey olmaz"*/ diyenler,*ENSAR* Vakfı'ndaki çocuklara yapılan
tecavüz ve tacizlerin üzerini örtmeye çalıştıkları gibi,*ENSAR* vakfına
yeni imkanlar veriliyor ve gencecik çocuklarımız sabıkalı vakıflara
teslim ediliyor.

Denetimi devletten dışlayan, eğitimi tarikatların insafına bırakan Milli
Eğitim, halk eğitim merkezlerini, valilikleri, il ve ilçe milli eğitim
müdürlüklerini bu tarikat ve vakıfların emrine amade kılmıştır. Artık
sorun tarikatların, vakıfların ihtiyaçlarına göre çalıştırılan, onların
belirleyeceği ders içeriğine göre zamanla kendi müfredatını
şekillendiren, vakıfların istediği yerde kamp açtıran, okullarda vakfın
istediği kulüpleri kurduran yeni bir bakanlık yapılanmasıdır.

Türkiye,*15 Temmuz*’u fırsat sayıp*20 Temmuz*’dan itibaren*OHAL* ile
ülkeyi açıkça şer’I ve totaliter bir düzene sokmak isteyenlerin
koalisyonuna mahkum edilmiştir. Laik eğitimin ve eğitim birliğinin
açıkça tehdit içinde olduğu bir dönemde bu protokoller genç bir kuşağın
daha bilimsel, aydınlanmacı ve akla dayalı eğitimden uzaklaştırılmasına
yol açacaktır.

Bu protokollerin acilen iptali ve eğitimin milli eğitim eliyle,
vakıfların dahli olmadan yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Akıl ve
bilimden uzak, fen eğitimini kenara iten, dogmatik bilgiler ile biat
edecek bir nesil yetiştirmeye çalışıyorlar. Buna asla müsaade
etmeyeceğiz. Eğitim ve öğretimin devlet eliyle, çağdaş ve laik içerikle
yapılmasını istiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı kindar ve dindar bir nesil
yetiştirme gayreti içindedir. Bu nedenle ihtiyaçtan çok fazla İmam Hatip
Okulları açarak ayrıştıran, gençliğin özgür biçimde soran, sorgulayan,
araştıran bir neslin önü kesilmek isteniyor. İlim Yayma Cemiyeti hangi
ilmi gençlerimize verecektir? Bunlar boşuna harcanan ideolojik
gayretlerdir. Eğitim ve öğretim devletin eliyle gerçekleştirilmesi
gereken en temel görevlerdendir. Görev ve sorumlulukları vakıflara
devrederek Atatürkçü ve laik eğitimi bitirmek istiyorsunuz.*CHP* olarak
bunun yakın takipçisi olacağız, buna asla izin vermeyeceğiz.

Kazım*ARSLAN*

*CHP* Denizli Milletvekili

*TBMM* Yeni Halkla İlişkiler Binası Oda No.*4038 ANKARA*

Tel.:*03124205654-55*

Faks*:03124202133*

Cep:*05322173848*

 

a45UyF587661-170810190337 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/11  01:09 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

BAS AGRISI ..
. . . . . .
I
Yollar ne kadar guzel olsa,
Gece ne kadar serin olsa,
Beden yorulur,
Bas agrisi yorulmaz.
II
Simdi evime girsem bile
Biraz sonra cikabilirim
Mademki bu esvaplarla ayakkaplar benim
Ve madem ki sokaklar kimsenin degil.

Orhan Veli KANIK

Kalbinde hardal tohumu kadar kibir bulunan cennete giremez.
Yine kalbinde hardal tohumu kadar iman olan da cehenneme giremez.

Buhari 81/51

ASK SIIRI (Ustte orijinal altta gunumuz Turkcesiyle)

Kasincigimin oyu kadgurar men
Yavuklumu dusunup dertleniyorum.
kadgurdukca
dertlendikce
kasi kortlem
kasi guzelim
kavisigsayur men
kavusmayi ozluyorum

oz amrakimin oyur men
Kendi sevgilimi dusunurum ben
oyu evirur 

(GugukluhayaT) MUSTAFA SOLAK : MÜFREDATLARDA ÇAĞDAŞ HUKUK VE LAİKLİK KARŞITLIĞI

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
*III*. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması

*MADDE 14*. – (Değişik:*3.10.2001-4709*/*3* md.) *Anayasada yer alan hak
ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik
Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde
kullanılamaz.*

Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan
temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden
daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette
bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.

Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak
müeyyideler, kanunla düzenlenir.

*VI*. Din ve vicdan hürriyeti

*MADDE* *24*. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

*14* üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve
törenler serbesttir.

*Kimse,* ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, *dinî inanç ve
kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz;* dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı
kınanamaz ve suçlanamaz.

*Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini
*_*kısmen de olsa*_, _*din kurallarına dayandırma*_*veya siyasî veya
kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun,
dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar
edemez ve kötüye kullanamaz.*

*VII*. Düşünce ve kanaat hürriyeti

*MADDE 25*. – Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.

*Her ne sebep ve amaçla olursa olsun _kimse, düşünce ve kanaatlerini
açıklamaya zorlanamaz;_ düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve
suçlanamaz.*

Bir de TCK var.
*TCK*’nın*122*. maddesinde yer alan /*"Kişiler arasında dil, ırk, renk,
cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayrım yapmak"*/ ve**

*TCK*’nın*216*’ıncı maddesindeki /*"Halkın sosyal sınıf, ırk, din,
mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini,
diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek"*/
suçlarından soruşturma başlatılmasına karar verdi.

*_İşte İslamın insana bakışı bütün bunların hepsine ters düşer._*

  * İslamiyete göre Müslümanlar Müslüman olmayanlara üstündür.
  * Erkekler yaşamın her alanında kadınlardan üstündür.
  * Sünnet ehli sünnet ehli olmayanlara üstündür.
  * İmanda, ibadette, itikatta üstün olanlar olmayanlardan üstündür.

İşte İslamiyet bu eşitsizliklerin üzerine bina edilmiştir.

Bir şeriat devletinde devletin asli görevlerinden birisi de bütün bu
eşitsizliklerin gözetilmesi, korunması, sağlanması için tedbir almaktır.

İşte bu nedenle çoğu İslam ülkesinde ayrıca din polisleri vardır.
Olmayan ülkelerde ise kolluk güçleri bu eşitsizliklerin denetlenmesiyle
de görevlidir.

İşte bu nedenle çağdaş, batılı normlarda, modern bir devlet düzeni
İslamla geçimsizdir.

En temel insan hakları, anayasa normları, ceza kanunları bu
eşitsizliklerin varlığı ile bağdaşmaz.

Kısacası hangi türden olursa olsun İslami bir şeriat düzeni çağdaş,
modern, batılı normlarda bir devlet düzeni ile mümkün değildir.

Bu ancak 630 yılının Arap platosunda, Arap kültürü ile yoğurulmuş, o
günlerin şartlarında donup kalmış bir toplumda muteber olabilir.


Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
 / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
   L2fSIJNoA0xfSNxA 



 




*MUSTAFA SOLAK : MÜFREDATLARDA ÇAĞDAŞ HUKUK VE LAİKLİK KARŞITLIĞI*

İmam Hatip Ortaokul Temel Dini Bilgiler Dersi müfredatında /*"Adab-ı
Muaşeret"*/ ünitesinde /*"Giyim Kuşam Adabı"*/ konusu ele alınırken
tesettüre yer verilmektedir.[*1*] Tesettür imam hatip ders kitaplarında
belirtildiği gibi el ve ayak hariç bütün vücudun kapatılmasıdır. Zaten
*7*. Sınıfın /*"Günlük Hayatta İslam"*/ ünitesinde tesettürün dediğimiz
şekilde anlaşılması gerektiği /*" İslam’da giyim kuşam konusu işlenirken
Nur suresi 30-31; Ahzab suresi 59. ayetlerinden faydalanılacaktır"*/
ifadesinden anlaşılmaktadır.[*2*]

Fıkıh Okumaları ders kitabında kadının yabancı erkekler karşısında avret
yeri /*"yüzü, elleri ve –Hanefi mezhebine göre ayakları hariç- bütün
vücududur."*/[*3*] Kadının avret yeri Hanefilik’e ve diğer mezheplere
göre değişmektedir.


Şefkat değil kısasa kısas

İmam Hatip Ortaokul Temel Dini Bilgiler Dersinde ahlaki ilkeler
arasından sayılanlardan biri de /*"Merhamet Etmeyene Merhamet Olunmaz:
Şefkat"*/ ilkesi.[*4*]


Şefkatten ziyade kısasa kısas uygulanması gerektiği bilinçaltına
aşılanıyor.

*7*. sınıfta /*"Allah’a Kulluk ve İbadet"*/ ünitesinde cihad başlığı da
vardır. Cihad /*"Allah Yolunda Mücadele"*/ olarak tanımlanmıştır.

Liselere yönelik Temel Dini Bilgiler dersinde tartışmalı kavramlar var.
Bunlardan edile-i şeriyye, had, talak, mehir, tesettür, öşür dikkat
çekiyor.[*5*]

Edille–i Şeriyye; şerî deliller, şeriat hukukuna uygun deliller
demektir. Bu beraberinde /*"şerî cezalar"*/ demek olan /*"had"*/
kavramını da gündeme 

(GugukluhayaT) Bu darbe neden başarısız olmuştur!...

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail
Bunu daha önce de yazmıştım.
Bu darbe Kemalist Subayların Fettullahçıları ofsayta düşürmesi sebebiyle
başarısız olmuştur.
Elbette bu maksatlı olmuştur.
Bu sayede Fettullahçılar açığa düşmüş, deşifre olmuş, ve geniş
tenkisatlarla devletten ayıklanma imkanı ortaya çıkmıştır.

Bu elbette bir tuzaktır.
Bu tuzağın çalışması için elbette son ana kadar işbirlikçi bir görünüm
vermek gerekmiştir.
Bu nedenle pek çok Kemalist, çağdaş subay darbecilerin atama ve
görevlendirme listelerinde yer almıştır.
Bu nedenle asla kışlasından çıkmamış, hatta darbenin bastırılmasında ve
aslında darbenin başarısız olmasında başat rol oynamış komutanlar
darbecilerin evraklarında yer almıştır.

Evet, pek çok Kemalist subaylar kendilerini ülkenin, vatanın ve ordunun
birlik ve bekası için feda etmiştir.
Ve bu tuzağın çalışması için Fitnebaz çete üyeleriyle işbirlikçi olma
belasına katlanmıştır.

İşte bu nedenle Akıncılar Hava Üssünü bombaladığı halde, ele geçiren
birliklere komuta ettiği halde, Özel Harp Dairesindeki çatışmalarda
darbecilerin karşısında yer aldığı halde bazı subayların adları
darbecilerin evraklarında yer almıştır.
Geriden geriye yapılan tahliyelerin bazıları işte bu nedenledir.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
 / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
   L2fSIJNoA0xfSNxA



*5* Temmuz'da Akıncı Hava Üssü’nde yaşananlara ilişin davada, eski Kuzey
Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı tuğamiral Ömer Faruk Harmancık’ın
çapraz sorgusunda bu darbeyi kim yaptı sorusuna şu yanıtı vermiş:

*

Harmancık özetle:

/*"Bu darbeyi TSK içinde hiçbir cemaat, grup, cunta tek başına yapamaz,
planlayamaz.*/

/*Bu çapta bir darbeyi planlayan operatif seviyede birden fazla, grup,
güç odağı, cunta, cemaat ne derseniz deyin vardır.*/

/*Başka türlü bu darbe planlanamaz.*/

/*Ancak, 15 Temmuz’dan önce operatif seviyede darbe yapmaya anlaşan bu
gruplardan biri, birkaçı 15 Temmuz’dan önce ya darbenin sonrası hakkında
anlaşamadıkları için ya da bizim bilmediğimiz başka bir sebeple darbeye
olan operatif desteklerini çektiklerinden dolayı bu darbe planlandığı
şekilde yapılamamıştır.*/

/*Ayrıca kandırılarak, zorla, bilmeden teknik ve taktik seviyede iştirak
edenler vardır.*/

/*Bu iştirakçıların hiçbiri darbenin ne zaman planlandığını bilme imkânı
olmayan, teknik ve taktik seviyedeki insanlardır.*/

/*Bir de stratejik azmettiricileri vardır ki, bunları ne ben ne siz
hiçbir zaman bilemeyeceğiz.*/

/*Darbeyi tek bir kişi yapmıştır gibi bir sonuca varamam."*/



/*http://haber.sol.org.tr/toplum/15-temmuzun-kritik-isminden-darbe-neden-basarisiz-oldu-aciklamasi-205730*/

 

a45UyF587661-170810175304 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/10  23:09 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Illig budun ertim, ilim amati kana?
Kimke ilig kazganur men?

Cehennem yakiti
BAKARA 24.bunu yapamazsaniz -ki elbette yapamayacaksiniz- yakiti, insan
ve tas olan cehennem atesinden sakinin.
Cunku o ates kafirler icin hazirlanmistir.
TEBBET 4.odun tasiyici olarak karisi da (atese girecek).

Birine Yarar Otekine Zarar

Atinali Demades, cenaze torenleri icin gerekli seyleri satan bir
hemserisini, bu isten fazla kazanc bekledigini, bu kazancin da ancak
bircok insanin olumunden gelebilecegini ileri surerek mahkum etmis.
Hakli bir yargi denemez buna; cunku hicbir kazanc baskasina zarar
vermeden saglanamaz, oyle olunca da her cesit kazanci mahkum etmek
gerekir. Tuccar, gencligin sefahata dusmesinden kar saglar, ciftci
bugdayin pahalanmasindan, mimar evlerin yikilmasindan, hukukcu
insanlarin davali, kavgali olmasindan; din adamlarinin san, onur ve
gorevleri bile bizim olumumuze ve kotuluklerimize dayanir. Yunanli
komedya sairi Fhilemon, hicbir hekim, dostlarinin bile sagligindan
hoslanmaz, dermis, hicbir asker de yurdundaki baristan. Daha da kotusu,
herkes icini yoklasa gorur ki gizli dileklerimizin bircogu baskasinin
zararina dogar ve beslenir. Oyle saniyorum ki dusundukce doganin genel
duzeni hic sasmiyor boyle olmaktan: Cunku fizikcilerin dedigine gore,
her seyin dogmasi, beslenmesi, cogalmasi, baska bir seyin bozulup
curumesi oluyor: Bir varlik bicim ve nitelik degistirdi mi O anda yok
olur biraz once var olan.

Michel de Montaigne : Denemeler


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google 

(GugukluhayaT) YENİ DEVLETİN ADI "BİZANS DEVLETİ"

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net


10-08-2017

 




  YENİ DEVLETİN ADI "BİZANS DEVLETİ"

*10 Ağustos 2017 Bilun Çelik / Yeniçağ*

*AKP*’li Ayhan Oğan’ın /*"Yeni devlet kuruyoruz"*/ açıklamasına bir
tepki de eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri Ümit Yalım’dan geldi.

*AKP*’li siyasetçilerin önemli itiraflarda bulunduğunu söyleyen Yalım,
ilk itirafın eski Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’dan Ege Denizi’nde Yunan
işgali altında olan adalarımız konusunda /*"Uluslararası anlaşmayla
tespit edilmiş deniz sınırı içinde değil"*/ açıklamasıyla ikincisinin
ise Oğan’dan geldiğini belirtti. Oğan’ın sözünü ettiği yeni kurulan
devletin /*"Bizans Devleti"*/ olduğunu ifade eden Yalım, şöyle dedi:

/*"Türkiye’de yayımlanan gazetelerin köşe yazarlarına, sivil toplum
kuruluşlarına ve haber ajanslarına, ‘Bizans yeniden hortluyor. Hepimiz
Bizans mı olacağız?’ başlıklı yazı gönderilerek bilgilendirme yapıldı.
Bilgilendirme yapılan şahıs, kurum ve ajansların büyük çoğunluğu sağıra
yatarak 3 maymunu oynadı. Türk topraklarında yeni bir devlet kurulması
projesinin, merkezi Amerika’da olan Dış İlişkiler Konseyi’ne (Council on
Foreign Relations) ait olduğu bilinen bir gerçek. Pojenin ana
başlıklarını da Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiyesi, Bizans’ın ihyası ve
İsrail’in topraklarını genişleterek Büyük İsrail Devleti’nin kurulması
oluşturuyor. AKP iktidarlarının 15 yıllık uygulamalarına bakıldığında
projenin nasıl uygulandığını görmek mümkün. AKP iktidarları himayesinde,
Türk vatandaşı olmayan 6 yabancı papaz Patrikhane’ye metropolit olarak
atandı. Haziran 2004’te yapılan bu atama ile Lozan Antlaşması’nın 40 ve
45. maddesi ile Anayasanın 90. maddesi ihlal edildi. Yunanistan’da
yaşayan soydaşlarımız, Kavala, Selanik ve Atina gibi şehirlere müftü
atayamazken Türkiye’de yaşayan Rumların Bursa ve İznik’e metropolit
atamaları kabul edilemez."*/

Bizans’ın yeniden inşası kapsamında,*18 Türk* Adası ve*1 Türk*
kayalığının alenen Yunan askerine teslim edildiğini öne süren Ümit Yalım
şöyle devam etti: /*"Patrikhanenin internet sitesinde, işgal altındaki
adaların doğrudan *//*‘Ekümenik Patrikliğin’*//*yetkisi / yönetimi
altına alındığı yazılmış. Yani işgalin içinde Fener Rum Patrikhanesi de
var. Ayhan Oğan’ın sözlerine Başbakan Binali Yıldırım’ın, *//*‘Şaka mı
yapıyor? Asla kabul edilemez’*//*sözleri yetersiz. Yıldırım, İzmir’in
Koyun Adası’na Türk bayrağını saklayarak ve teknesine Yunan bayrağı
çekerek pasaportla giriş yaptığını nasıl izah edecek?"*/ Ümit Yalım,
sunulan somut bilgi ve belgelerden,*AKP*’li Ayhan Oğan’ın söylemlerinin
gerçek olduğunun ve onun ismini söyleyemediği yeni devletin /*"Bizans
Devleti"*/ olduğunun açıkça görülmekte olduğunun altını çizdi.

http://www.ilk-kursun.com/haber/330401/yeni-devletin-adi-bizans-devleti/

 

a45UyF587661-170810173214 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/10  21:10 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Imparatorun kiziyla evlenmek kadar ve hatta ondan daha fazla mutluluk
veren seyler vardir. Mesela imparator ve kizinin bu yondeki teklifini
reddetmek gibi

Konficyus

Insanlarin topraktan, sudan, camurdan, meniden, kandan, balciktan,
yumurtadan yaratildigi soylenmektedir. Bakilacak Ayet ler Kiyamet-37,
Nahl-4, Hud-61, Meryem-67, Rum-20, Fatir-11, Ali-imran-59-60, Hicr-26,
Furkan-54, Nur-45, Alak-2, Enbiya-30 vb.


Ulkeyi terk ediyorum

14 Subat 2014

Ulke gundeminin ne kadar hizli degistigi malum. Siz bu satirlari okurken
su anki gundem muhtemelen gene degismis olacak.

Bu basdondurucu hiz benim gibi usengec insanlara gore degil. Inanin
yoruluyorum. Ben en son Turkiye nin Dunya Kupasi na katilamayisini
tartistigimizi hatirliyorum. Hangi ara o konuyu isleyip bitirdiniz?

E sen de gundemi takip etme o zaman! dediginizi duyar gibiyim.
Agresiflesmenize gerek yok, musaade edin aciklayayim.

Simdi, eger gundemi takip etmezseniz, her turlu ortamda dut yemis
bulbule donuyorsunuz. Evde, isyerinde, misafir gezmesinde herkes
hararetle tartisirken oylece kalakalmak hic hos degil. Sosyal hayatiniz
sifirlaniyor.

Bu sebeple cozum olarak sakin bir ulkeye yerlesmeye karar verdim.
Turkiye yi terk ediyorum.

Hafta boyunca internette arastirma yaptim. Ihtiyacim olan kucuk bir
Avrupa ulkesiydi. Pek cok secenek arasindan Andorra gerek nufusu gerek
yuzolcumu itibariyla sicak geldi.

Ulke gundeminde neler oldugunu gormek icin Google dan Andorra
gazetelerini arattim. Iki sonuc cikti: Diari d Andorra ve Bondia.

Diari d Andorra gazetesine tikladigimda sok oldum, cunku acilan sayfada
soyle yaziyordu: Bu alan adi satiliktir! (Inanmayan internetten kontrol
etsin) Dusunun artik gundem nasil tikandiysa, adamlar yeter deyip isi
birakmislar.

Diari d Andorra nin kapanmasiyla meydan Bondia ya kalmis. Uzulerek fark
ettim ki Andorra da tek sesli bir medya var. Basin susturulmus,
sindirilmis, alan adlari satiliga cikarilmis, veya is guc olmadigi icin
kendiliginden susmuslar.


(GugukluhayaT) ÜRETEN KAPİTALİZMDEN KÖPEKBALIĞINA

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  ÜRETEN KAPİTALİZMDEN KÖPEKBALIĞINA

*10 Ağustos 2017*

Kendini her daim yenilmez olarak gösteren kapitalizm, emperyalist
karaktere bürünerek bir bakıma yok olma aşamasına girmiştir.

Üreten kapitalizmden köpekbalığına

Dünya ekonomik dengeleri hızla değişiyor. Toplumlar ya da devletler
iktisadi anlamda çıkmaz sokaklara girmek üzere. Kendini her daim
yenilmez olarak gösteren kapitalizm, emperyalist karaktere bürünerek bir
bakıma yok olma aşamasına girmiştir. Bununla beraber bugünün küresel
ekonomik sistemi, liberalizmin teorisyenleri olan Adam Smith’lerin ya da
David Ricardo’ların, hatta Marx’ın tahlil ettiği liberal ekonomik sistem
değildir. Değişen her şey gibi iktisadi sistem de değişmiş liberalizm
yerini neo-liberalizme bırakmıştır. Sonuç olarak da geçmişten günümüze
neo-liberalizmle ilgili sayfalarca kitap yazılmış, teorik olarak
defalarca tanımlanmıştır. Ancak zaman birçok şeyi bize gösterdiği gibi
şuan ki neoliberalizmin bizim kafamızda kalıplaştırdığımız
neoliberalizmle aynı olmadığını göstermiştir. Bu durumu bazı örnekler
üzerinden açıklamak daha yerinde olacaktır.


*İKİ ÖRNEK*

İktisatçılarımız küresel gıda devi Kraft-Heinz’ı iyi bilirler.
Kraft-Heinz,*ABD* merkezli bir gıda devi ve sahibi*ABD*’nin en zengin
*2*. adamı ve*dolar *milyarderi olan Warren Buffett. Şirket dünya
ekonomik pazarında *‘köpek balığı’* olarak tanımlanmakta. Yani bünyesine
aldığı bir şirketi büyütmek amacında değil aksine onu tıpkı
köpekbalıkları gibi parçalayıp, bitirmek istemekte. Satın aldığı
şirketlerde üretim azaltılmakta, fabrikalar kapanmakta ve işçiler işten
çıkarılmaktadır.

Kraft-Heinz,*2010 yılında* İngiltere merkezli başka dünyanın en büyük
şekerleme şirketi olan Cadbury’yi*17 milyar *dolar vererek satıl aldı. O
dönem birçok iktisatçı bu satışın İngiltere ekonomisine darbe vuracağı
gerekçesiyle kaşı çıkmıştı ancak satış gerçekleşti.

Geçtiğimiz aylarda ise yine başka bir küresel gıda devi olan
İngiltere-Hollanda ortaklığında kurulan ve Unilever şirketini*143 milyar
*dolar vererek satın almaya çalıştı. Bu satın alma girişiminden sonra
Unilever hisseleri bir anda*35 dolardan 50 dolara* çıktı.
Unilever*CEO*’su Paul Polmann, bu girişimin mali ve strateji k bir
amacının olmadığını, dolayısıyla teklifi reddettiklerini açıkladı. Bu
durum küresel ekonomik camiada bir deprem etkisi yarattı. İngiltere’nin
çıkarlarına aykırı olduğu gerekçesiyle devreye İngiltere başbakanı
Theresa May girdi ve daha önce Kraft’ın*2010 yılında* İngiliz gıda
üreticisi Cadbury’nin satın almasını, karşı çıktığı bu tip şirket
birleşmelerine örnek olduğunu, hükümetin teklifi yakından izleyeceğini
ifade etti. Nihayetinde Kraft-Heinz şirketi Unilever’e yaptığı teklifi
geri çekti ancak önemli ölçüde hisse kaybından dolayı şirket ekonomisi
önemli kayıplar yaşadı.

Kraft-Heinz örneğinde görüldüğü üzere aslında neoliberalizm o kadar gözü
doymaz bir noktaya geldi ki kendi karakterinde olan şirketler
birbirlerini bitirmeye çalışıyor. Küresel bir gıda şirketi gelip
değerinin çok fazlasını vererek başka küresel bir şirketi satın alıp
parçalayabiliyor. Önüne kim geçerse, kim engel olmaya çalışırsa silip
süpürmeye çalışıyor. Buna karşın emperyalist karaktere sahip İngiltere
bile kendi çıkarlarını korumak için*ABD*’li şirkete müdahale edebiliyor.


*YEM OLMAKTAN KURTULMAK*

Son tahlilde küresel ekonomi içerisinde çok ciddi savaşlar yürütülmekte
ve bu savaşların galipleri sadece kendilerinin olduğu, üretimin olmadığı
bir sistem kurmak istemekte. Aslına bakarsanız bu savaş uzun zamandır
var, ancak savaşın *‘büyüklerinin’* birbirlerini yok etme girişimlerine
yeni yeni şahit oluyoruz. Amacı üretmek olmayan ve sadece yok etme
dürtüsüyle hareket eden koca koca şirketler bir birlerine saldırıyor. Bu
yaşanan gelişmeler de bize iktisadi analizler konusunda yeniden
düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. Görünen o ki kitaplardaki teoriler,
pratiğe pek uymuyor ve kafamızdakilerin dışında gelişmeler yaşanıyor. Bu
örneklerin önümüzdeki dönemde hızla artacağını görebiliriz ve
bildiklerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekebilir.

http://www.ilk-kursun.com/haber/330412/ureten-kapitalizmden-kopekbaligina/

 

a45UyF587661-170810172843 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/10  21:10 6  64  turanca...@googlegroups.com

 



Charles Bukowski

Cocugunu yedi yasinda namaza baslatmayan, on yasinda devamli namaz
kildirmayan ebeveyn buyuk bir sorumluluk altindadir.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.

Belediye baskani adayligim hayirli olsun

14 Subat 2014

Gecen gun odamda oturup onumuzdeki yerel secimlerde hangi partiye oy
verecegimi dusundum. Yorucu saatler sonunda bir neticeye ulasamadim. AK
Parti, CHP ve MHP yi cok begeniyordum, peki hangisini secmeliydim?

Tam umitsizlige dusmustum ki kafamda bir i$ik yandi. Madem karar
veremiyorsun, dedim kendi kendime, neden kendin aday olmuyorsun?

(GugukluhayaT) İşgal edilen Türk adalarına 'yaklaşmayın' talimatı!

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net




  İşgal edilen Türk adalarına*'yaklaşmayın'* talimatı!

  * 'YAZILI EMİR' İSTİYORLAR <#mozTocId117609>
  * YUNAN ASKERİ KORUMA ALTINDA <#mozTocId432945>
  * ÖNLEME DE YAPILAMIYOR <#mozTocId600636>
  * O ADAYA BAYRAK DİKİLECEK <#mozTocId505652>

 *10.05.2017 09:25*

AutoResizeImage.http://www.yenicaggazetesi.com.tr/d/news/172344.jpg

Eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri Ümit Yalım, Yunanistan'ın
Ege adalarını işgal ettiği haberleriyle ilgili yeni bir iddia ortaya attı.

/*"Subaylar bu işgalden alabildiğine rahatsız. Onlar, adalarla ilgili
her gelişmeyi hemen Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'ne anında rapor
ettiklerini ama hiçbir şey yapılmadığını"*/ savunan Yalım, /*"Sahil
Güvenlik Komutanlığı'nda görevli subaylara, 'İşgal altındaki adalara
yaklaşmayın' talimatı var. Subaylar da 'Burası bizim devriye alanımız.
Eğer gitmemizi istemiyorsanız yazılı emir verin' diyor. Sahil Güvenlik
Komutanı ve kurmay başkanı da yazılı emir veremiyor. Subaylar da işgal
edilen adalar dahil o bölgede dolaşıyor"*/ iddialarında bulundu.

İç Hizmet Kanunu'nun*35*. Maddesi değiştirildiği için Genelkurmay
Başkanlığı'nın /*"elinin kolunun bağlandığını"*/ savunan Yalım,
/*"Yasaya göre asker, yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı
Türk vatanını savunmakla yükümlü. Temmuz 2013'e kadar yurt içinde de
tehditten sorumluydu. Bu tarihten sonra yurt içindeki tehdit ve
tehlikelere karşı askerin sorumluluğu kalmadı. Yapılan bu kanun
değişikliğiyle yurt içinde bulunan Yunan askerleri, kanunla TSK'ya karşı
koruma altına alındı"*/ görüşünü dile getirdi.

Saygı Öztürk'ün Sözcü gazetesinin bugünkü *(10 Mayıs 2017*)nüshasında
yayımlanan /*"Askere, 'yaklaşmayın' talimatı var"*/başlıklı yazısı şöyle:

Türkiye'ye ait adaların Yunan askerleri tarafından işgal edildiğini,
Yunan Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanlarının,
papazların sıkça askerleri ziyaret ettiğini, milislerin eğitildiğini,
paraşüt atlayışlarının yapıldığını, adaların silahlandırıldığını
belgeleriyle sıkça gündeme getiriyoruz. Adaların işgalini ilk anlatan,
belgelerle ortaya koyan ise emekli Kurmay Albay Ümit Yalım oldu.
Bosna'da Müşterek Harekat Merkezi'nde, *2*. Ordu Harekat Merkezi'nde
görev aldı. Adalarımızın durumunu Genelkurmay karargahında Silahlı
Kuvvetler Komuta ve Harekat Merkezi'nin amirliğini yaptığı dönemde
yakından görmeye başladı. Görevli olduğu yer hava sahası, karasuları
ihlalleri, üs uçuş izinleri, hava limanları uçuş izinleriyle de
ilgiliydi. Yunanistan Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı
sitelerine girip işgaller ve gelişmeleri adım adım izledi.


**'YAZILI EMİR***'***İSTİYORLAR**

Kendisi de emekli kurmay albay olan Ümit Yalım, kaldığı orduevlerinde,
dost ortamlarında eski meslektaşlarıyla konuşuyor. Yalım, /*"İnanın
bütün subaylar bu işgalden alabildiğine rahatsız. Onlar, adalarla ilgili
her gelişmeyi hemen Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'ne anında rapor
ettiklerini ama hiçbir şey yapılmadığını"*/ belirtiyor, bu yüzden ilgili
gelişmeleri Sözcü'ye şöyle aktarıyor:

"Sahil Güvenlik Komutanlığı'nda görevli subaylara, ‘işgal altındaki
adalara yaklaşmayın talimatı' var. Subaylar da ‘Burası bizim devriye
alanımız. Eğer gitmemizi istemiyorsanız yazılı emir verin' diyor. Sahil
Güvenlik Komutanı ve kurmay başkanı da yazılı emir veremiyor. Subaylar
da işgal edilen adalar dahil o bölgede dolaşıyor.

Her gemide, ‘gemi jurnali' var. Bu jurnale, yapılan bütün seyirler
kaydediliyor. Dolayısıyla o subaylar hem milli görev yapıyor, vatan
toprağına sahip çıkıyor hem de ilerde doğabilecek yargılamalar
karşısında kendilerini garanti altına alıyorlar.


**YUNAN ASKERİ KORUMA ALTINDA**

Her ordunun savunmakla sorumlu olduğu vatan toprağı var. Ege'deki adalar
da Ege Ordu Komutanlığı'nın sorumluluğu altında… Bunlar da, adalardaki
gelişmeleri rapor ediyor ama üst taraftan bir sonuç alamıyor. Adaların
içinde ise asayiş ve güvenlikten jandarma sorumlu… Adaların etrafındaki
karasularının emniyetini sağlamak ise Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın
görevidir. Hepsinin sorumlusu ise il valisidir.

Genelkurmay Başkanlığı da kendilerine ulaşan adalarla ilgili olup
bitenleri rapor ediyor. Ancak İç Hizmet Kanunu'nun*35*. Maddesi
değiştirildiği için onların da eli-kolu bağlandı. Yasaya göre asker,
yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını
savunmakla yükümlü.*Temmuz 2013*'e kadar yurt içinde de tehditten
sorumluydu. Bu tarihten sonra yurt içindeki tehdit ve tehlikelere karşı
askerin sorumluluğu kalmadı. Yapılan bu kanun değişikliğiyle yurt içinde
bulunan Yunan askerleri, kanunla*TSK*'ya karşı koruma altına alındı.


**ÖNLEME DE YAPILAMIYOR**

Daha önceleri bir Yunan helikopteri adalarımıza gelmek isterse Çiğli'den
kalkan uçaklar önleme yapar, helikopteri sokmazdı. Şimdi bu önleme
yapılmıyor. Hem kanundan, hem de hükümetten kaynaklanıyor.

Türk Hava Kuvvetlerimiz işgal edilen adalarımızın üzerinden uçup
‘egemenlik' gösteriyor. Çünkü hava sahası bize 

(GugukluhayaT) 'TSK'NIN YAPISIYLA OYNANMASI, TÜRKİYE'Yİ DIŞ TEHDİTLERE AÇIK HALE GETİRDİ'

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
  * 'TSK'NIN YAPISIYLA OYNANMASI, TÜRKİYE'Yİ DIŞ TEHDİTLERE AÇIK HALE
GETİRDİ' <#mozTocId693510>
  o ’15 TEMMUZ ÖNCESİ TSK, MECLİS ORDUSUYDU’ <#mozTocId766783>
  o ‘TSK, MECLİS ORDUSU OLMAKTAN ÇIKARILDI’ <#mozTocId603688>
  o ‘KIDEM ESASTIR İLKESİNİN KALDIRILMASI BÜYÜK HATA’ <#mozTocId756107>
  o ‘SİVİL YETKİLİLERE PAŞALIK ÜNVANI DAĞITILDI’ <#mozTocId708385>
  o ‘LİBYA DARMADUMAN OLDU, BAAS DİYE KÜÇÜMSEDİKLERİ SURİYE…’
<#mozTocId770324>
  o ‘SİYASAL OPERASYONLARLA TSK YIPRATILDI’ <#mozTocId765775>
  o ’15 TEMMUZLA BİRLİKTE BATI’DAN GELEN TALEPLER TSK’YA UYGULANDI’
<#mozTocId825643>




  *'TSK*'NIN YAPISIYLA OYNANMASI, TÜRKİYE'Yİ DIŞ TEHDİTLERE AÇIK HALE
  GETİRDİ'

*07.08.2017 *Ceyda Karan 

Mehmet Ali Güller’e göre*15 Temmuz *sonrası*TSK*’nın yapısıyla oynanması
ülkeyi tehditlere daha açık hale getirdi.*ABD* emperyalizminin yarattığı
sıkıntılara dikkat çeken Güller, /*"Ordusu olmayan Libya darmaduman
olurken, BAAS diye küçümsenen Suriye ayakta kaldı"*/ dedi.

Yüksek Askeri Şura (YAŞ)

©*REUTERS*/ Hakan Goktepe/ Başbakanlık


  *YAŞ* kararları açıklandı
  


Türkiye’nin dört bir yanında dış politika ve güvenlik politikalarını
derinden etkileyecek gelişmeler yaşanırken, geçen seneki*15 Temmuz
*darbe girişiminden bu yana Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili
tartışmalar da yoğunlaşmış vaziyyette. Son olarak Ankara’da düzenlenen
Yüksek Askeri Şura *(YAŞ*) toplantısı Atatürkçülerin ordudan
temizleneceği iddialarına yol açarken, artık sadece dış güvenlikten
sorumlu bir kurum olarak*TSK*’nın yeni yapılanması ile dış ve güvenlik
meselelerindeki rollerine odaklanılıyor. Gelişmeleri gazeteci ve yazar
Mehmet Ali Güller ile değerlendirdik.


*’***15 TEMMUZ ÖNCESİ TSK***,***MECLİS ORDUSUYDU***’*

Mehmet Ali Güller, Türkiye’nin etrafındaki tehdit potansiyelinin
artmasına dikkat çekerken,*AKP* hükümetinin*TSK*’nın yapısını değiştirir
nitelikteki politikalarla orduyu tehditlere açık hale getirdiği
görüşünde. En son Ermenistan’dan yapılan açıklamalara dikkat çekerek,
/*"Ermenistan’ın Türkiye’ye böylesi bir tehditte bulunmasının hiçbir
gerçekliği ve gerçeğe dönüşme ihtimali yok"*/ diyen Güller,
/*"Etrafımızdaki irili ufaklı kuvvetlerin ülkeyi tehdit eder hale gelmiş
olması, TKS’nın düşürüldüğü noktadan cesaret alınarak yapılıyor"*/
vurgusu yaptı. Güller, ordunun giderek bir partinin ordusu haline
getirilmesinin büyük tehlike yarattığını belirterek şu değerlendirmede
bulundu:

/*"Burada TSK’nın nasıl böyle bir duruma düşürüldüğüne dikkat edilmesi
gerekiyor. 15 Temmuz’dan bu yana TSK açısından iki şey çok önemli hale
geldi; TSK’nın emir-komuta birliği bozuldu, yapısı parçalandı. Kuvvet
komutanlıkları bir bakanlığa, Genelkurmay Başkanlığı komuta vasfı ortada
kaldırılarak Başbakanlığa hatta Cumhurbaşkanlığına bağlı hale getirildi.
Harp okulları kapatıldı, askeri hastaneler kapatılarak, Sağlık
Bakanlığı’na devredildi, askeri yargı ortadan kaldırıldı. Jandarma ve
Sahil Güvenlik gibi önemli birimler TSK’dan koparılıp, İçişleri
Bakanlığı’na bağlandı. Birkaç bakanlığa parçalanmış TSK yapısı,
Ermenistan’ın bile tehdit etmesi için bir fırsat doğurmuş oluyor. Burada
ikinci nokta ise; geçtiğimiz hafta YAŞ sürecinde yaşandı. YAŞ tamamen
bir siyasi partinin şurasına döndü. 11 sivilin, sadece 4 askerle bütün
ordunun dosyalarını güya ‘incelediği’ ve hangi albay tümgeneral olacak,
kim korgeneral olup nereye yönetecek gibi meselelere cevap verdiği bir
kurum oldu. Adalet Bakanı hangi albayın tümgeneral olması gerektiğinden
ne anlar? Ya da Dışişleri Bakanı hangi tuğgeneralin tümgeneral olup,
hangi bölüğü yönetmesi gerektiğinden ne anlar? Bu soruların mantık
içinde bir açıklaması yok. Bir parti şurasına dönüştürülüp, mekanizması
bozularak TSK’nın hükümet tarafından bir parti ordusu haline getirilme
çabası içinde olduğunu görüyoruz. Bu iki durum, Türkiye’yi dış tehditler
bakımından büyük sıkıntılara açık hale getiriyor."*/


*‘*TSK, MECLİS ORDUSU OLMAKTAN ÇIKARILDI’**

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, YAŞ kararını imzaladı

©*AA*/ Kayhan Özer


  Selvi:*YAŞ* kararlarına*Erdoğan *damgasını vurdu
  


*15 Temmuz *önceside*TSK*’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bağlı bir
ordu olduğunu anlatırken, /*"Türkiye’de de savaş kararlarını Meclis
veriyordu. Cumhurbaşkanı da aslında fiilen Başkomutan olduğu için,
Meclis adına bunu temsilen yerine getiriyordu"*/ anımsatması yapan
Güller,*15 Temmuz *darbe girişimi sonrası durumun değiştiğine vurgu
yaptı. Güller, /*"Meclis’te ortak karar gerektiren savaşa girme gibi
konularda artık Başkan’ın kararı tek başına yeterli olacak. Bu YAŞ
kararları ile birleşince büyük sıkıntılar yaratacak"*/ dedi. Güller, şu
değerlendirmelerde bulundu:

/*"Sistem böyle iken, 

(GugukluhayaT) SAYGI ÖZTÜRK : İŞGAL EDİLEN ADALARIMIZDA ÇAN SESİ VAR AMA EZAN YOK

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  *SAYGI ÖZTÜRK* :*İŞGAL EDİLEN ADALARIMIZDA ÇAN SESİ VAR AMA EZAN YOK*

AutoResizeImage.http://cdn00.vidyomani.com/c/0/9/3/isgal-edilen-adalarimizda-can-sesi-var-ama-ezan-yok/isgal-edilen-adalarimizda-can-sesi-var-ama-ezan-yok-b.jpg

Yunan askerine teslim edilen*18 adamızda* kiliseler inşa edildiğini
söyleyen Yalım, /*"Adalarımız çan sesiyle inliyor. Yunanistan’daki
soydaşlarımız müftü atayamıyor, Rumlar Bursa ve İznik’e metropolit
atıyor"*/ dedi

Yunanistan'ın işgal ettiği Türk adalarını ilk gündeme getiren ve bu
konudaki gelişmeleri açıklayan Milli Savunma Bakanlığı eski Genel
Sekreteri, emekli Kurmay Albay Ümit Yalım,*AKP* Merkez Karar ve Yönetim
Kurulu *(MKYK*) eski üyesi Ayhan Oğan'ın /*"yeni devlet"*/ söyleminin
doğru olduğunu belirtti. Yalım, /*"Kurulmak istenen yeni devletin adı
Bizans'tır"*/ dedi. Bizans'ın yeniden inşası kapsamında,*18 Türk* adası
ve*1 Türk* kayalığının alenen Yunan askerine teslim edildiğini, bu
adalara kiliseler inşa edildiğini, papazlarını İstanbul'daki Fener Rum
Patrikhanesi'nin atadığını kaydeden Yalım çarpıcı açıklamalarda bulundu:

TÜRK topraklarında yeni bir devlet kurulması projesinin, merkezi
Amerika'daki Dış İlişkiler Konseyi'ne (Council on Foreign Relations) ait
olduğu bilinen gerçek. Projenin ana başlıklarını, Türkiye
Cumhuriyeti'nin tasfiyesi, Bizans'ın ihyası ve İsrail'in topraklarını
genişleterek Büyük İsrail Devleti'nin kurulması oluşturuyor.

AutoResizeImage.http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2017/08/04muglakeciadasi13cm.jpg



**45 YILDIR MÜFTÜ YOK**

Fatih Sultan Mehmet'in*1453 yılında* İstanbul'u fethetmesiyle Bizans
İmparatorluğu sona erdi. Bizans'tan geriye sadece Fener Rum Patrikhanesi
kaldı. Bugünkü Yunanistan yönetimi de kendilerini Bizans'ın temsilcisi
olarak görüyor. Yunanistan, topraklarını genişletmek ve Bizans'ı yeniden
inşa etmek için çalışıyor ve kiliselerde ayinler düzenliyor.

AKP hükümetlerinin himayesinde, Türk vatandaşı olmayan*6 yabancı* papaz,
Patrikhane'ye metropolit olarak atandı. Yurtdışından getirilen
papazlardan biri Yunan vatandaşı… Rodos Adası'ndan getirildi.*4 bin
*soydaşımızın yaşadığı Rodos Adası'nda*1972*'den beri müftü yok.

AutoResizeImage.http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2017/08/04izmirkoyunadasi13cm.jpg



**MİLLETİN VERGİLERİYLE***…*

Metropolitlerden ikisi, Rum cemaat olmayan İznik ve Bursa'ya atandı.
Metropolit Elpidophoros Lambriniadis, Bizans dönemi Bursa haritası ile
Yunanca ve İngilizce broşürler bastırdı. Bu atama ve faaliyetler,
Yunanistan'dan getirilecek Rumların Bursa ve İznik'e yerleştirilmesi
için ön hazırlık kapsamında yapıldı. Bu faaliyetlerle eş zamanlı olarak
Türkiye'deki Bizans kiliseleri, Türk Milleti'nin vergileriyle onarılmaya
başlandı. Lozan Antlaşması'na göre sadece İstanbul'daki Rum azınlık için
metropolit atanabilir. Mütekabiliyet kapsamında da sadece Batı Trakya'da
yaşayan Türk azınlık için müftü atanabilir. Yunanistan'da yaşayan
soydaşlarımız Kavala, Selanik ve Atina gibi şehirlere müftü atayamazken
Türkiye'de yaşayan Rumların Bursa ve İznik'e metropolit atamaları kabul
edilemez.

AutoResizeImage.http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2017/08/04muglasakarcilar13cm.jpg


PAatrikhanenin internet sitesinde, işgal altındaki adaların doğrudan
*‘Ekümenik Patrikliğin'* yetkisi/yönetimi altına alındığı yazılmış. Yani
işgalin içinde Fener Rum Patrikhanesi de var. Yunanistan*2010 yılından*
bu güne kadar Batı Trakya'da*100 kadar* Türk azınlık okulunu kapattı.
Buna karşılık Gökçeada'da*2013*'te Rum ilkokulu,*2015*'te Rum ortaokulu
ve lisesi açıldı.


**SIRA İZMİR VE İSTANBUL'DA***…*

Sıra İzmir ve İstanbul'a geliyor. Kanal İstanbul'un, Kanal Bizans'a
dönüşmesi kaçınılmazdır. Kanal Bizans Projesi'yle tarihi yarımadanın
Trakya'dan ayrılarak Vatikan statüsünde bir yapılanma olacağı açıkça
görülmektedir. Ayhan Oğan'ın ismini söyleyemediği yeni devlet
Bizans'tır. Artık at gözlüklerini bir kenara atma zamanı gelmiştir. Türk
topraklarında Bizans Devleti'nin kurulmasına engel olmak milli bir görevdir.

Saygı Öztürk /sözcü

 

a45UyF587661-170810155429 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/10  19:07 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

MANTIK...
. . . . . .
Mantik yoksa akil yararsizdir...Mantikli tartismalari kazanabilir ve
kalabaligi dagitabilirsiniz...
. . . . . .
Dmitri:Birbirine rakip bir cok felsefe var.Bir seyin dogrulugundan nasil
emin olacagim?
...
Tasso:Bir seyin dogru oldugunu kim soyluyor?
. . . . . .
Dmitri:Aha,yine basladin.Neden hep sorulara soruyla yanit veriyorsun?
. . . . . .
Tasso:Rahatsiz mi oldun?
. . . . . .
Dmitri:Niye sordum bilmiyorum zaten.Cunku bazi seyler dogrudur.Iki arti
ikinin dort 

(GugukluhayaT) ARSLAN BULUT : ASIL SORUN AKP'NİN İNTİKAM POLİTİKASI!

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  ARSLAN*BULUT : *ASIL SORUN*AKP*'NİN İNTİKAM POLİTİKASI!



Ege'deki Türk adaları Yunanistan'a terk edildi.

Yunanistan, işgal ettiği Türk adalarının hepsini silahlandırdı!

*AKP* iktidarı, bu toprak kaybını örtmek için yalana başvurdu ve
adaların Lozan'da kaybedildiğini öne sürdü!

*Yunan egemenliğine terk edilen adalardan Eşek Adası, 12 Eylül 1980
darbesi sırasında Necmettin Erbakan'ın zorunlu ikamete tabi tutulduğu
adaydı.*

*Alparslan Türkeş de Uzun Ada'ya sürülmüştü.*

*Yani bu adalar, 1980'de Türk adasıyken, 2004 yılında nasıl Yunan adası
oldu?*

*Lozan 1924'teydi değil mi?*

Yine Oslo'da*PKK* ile masaya oturmak, çözüm süreci,*PYD* ile görüşmeler,
Salih Müslim'in davet edilmesi derken, Barzani Kerkük'te, Müslim de
Suriye'nin kuzeyinde hâkimiyet kurdu.

İran ve Ermenistan sınırlarındaki terör gruplarını da katarsanız,
Türkiye Gelibolu'dan Datça'ya, Datça'dan Şemdinli'ye, Şemdinli'den
Çıldır'daki Şeytan Kalesi'ne kadar kuşatılmış durumdadır!

İçerde ise başından beri Amerikan istihbaratının güdümünde olan bir
tarikat, neredeyse ülkeyi teslim alacaktı.

Dış politikadaki tutarsızlık, ekonomiyi vuruyor!

Mısır, Suriye ve Irak ile sorunlar yaşanırken Rusya ile kriz çıktı.

Rusya ile ilişkiler düzeltilirken Almanya ile bozuldu!

*

İktidar partisi, halkı medya üzerinden içi boş, millete hiçbir faydası
olmayan müftülere, imamlara resmi nikâh kıyma yetkisi vermek gibi
tartışmalarla meşgul ederken,*15 yılın 10 yılında* bir*CIA* tarikatı ile
iş birliği yaptığını örtbas etmek mi istiyor?

*AKP* iktidarı, Yunanistan'a Türk egemenliğindeki toprakları terk
ettiğini gözden saklamaya, Yunanistan, Ermenistan ve*ABD*
müttefiki*PKK/PYD*'nin Türkiye'yi kuşatmasını yok saymaya çalışırken
bütün bunlara rağmen din istismarı ile oy almaya devam etmek mi istiyor?

İmam nikâhını da geçtik, devletin temeli olan /*"Ne mutlu Türk'üm
diyene"*/ sözünü dağlardan taşlardan sildikten, /*"Türk'üm, doğruyum"*/u
ilkokullardan kaldırdıktan, T.C. tabelalarını söktükten, /*"Türk adını
Anayasa'dan kaldıralım"*/ diye resmen Anayasa değişikliği paketi
hazırladıktan sonra müfredattan kaldırdıkları Atatürk'ün heykellerine
saldırılar, pankartlarını stadyumlara sokmamalar yaşanıyor!

Türk Milliyetçilerinden*1923*'ün intikamını almak için, Türkiye'yi
çökertmek pahasına ne kadar millî değer varsa hepsini yok etmeye
çalışıyorlar.

*

Sonra da dönüp Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ gibi /*"Devletin yönetim
şekli olan cumhuriyetin nitelikleri, resmi dili, başkenti, millî marşı
yani devletin kimlik bilgileri çok nettir ve bunlar sadece anayasanın
kuralı değil, aynı zamanda 80 milyon milletimizin ortak değerleridir.*/

/*AK Parti'nin de hükümetimizin de benimsediği temel esaslardır"*/
demiyorlar mı?

Bozdağ, /*"AK Parti'nin görüşlerini oluşturan veya hükümetin görüşlerini
oluşturan mekanizmalar bellidir.*/

/*(...) O görüşler, görüşü ifade edenin görüşü olur.*/

/*Bir tartışma konusu olabilir ve değerlendirme konusu olabilir.*/

/*Ama bu hükümete mal edilemez"*/ derken bile devletin yıkılıp yenisinin
kurulacağı tartışmasının yapılabileceğini söylemiş oluyor!

Bozdağ, /*"AK Parti'nin içinden çıkan cumhuriyet hükümetinin veya AK
Parti kadrolarının devletle sorunu varmış gibi gösterilmesi, AK Parti'ye
ve bu kadrolara yapılan çok büyük saygısızlıktır, çok büyük bir
haksızlıktır."*/ diyor!

*

Öyleyse, sadece Türkiye Türklerinin değil dünya Türklüğünün ayakta
durmasını sağlayan Türkiye Cumhuriyeti devletinin en üst makamından,
Turgut Özal gibi /*"Türk dediğin nedir ki?"*/ veya*Tayyip *Erdoğan gibi
/*"Bana Türklükle gelmeyin"*/ diye açıklamalar yapılabilmesini neye
bağlıyor peki?

Türklükle sorunu olan herkesin devletle sorunu vardır ama /*"Bu memleket
tarihte Türk'tü, hâlde Türk'tür, ebediyen Türk olarak yaşayacaktır."*/

 

a45UyF587661-170809225105 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/10  17:01 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Yoresel casus, bir bolgede yasayan kisilerden haber alma hizmeti almaktir

Sun Tzu dan Savas Sanati

Ahzab Suresi 26.Ayet:

Allah, ehl-i kitaptan, onlara (musrik ordularina) yardim edenleri
kalelerinden indirdi ve kalplerine korku dusurdu;
bir kismini olduruyor, bir kismini da esir aliyordunuz. *

Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!

Mazeretlerin Cevaplari:

1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi.
En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi
imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten
bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku 

(GugukluhayaT) MURAT MURATOĞLU: AĞAÇ DİKERİM, GÖLGESİNDE FATURA KESERİM!

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
Din, iman, yalan, dolan, kin, intikam, işbirliği ve ihanet.
Adalet ve Kalkınma Partisi'in özeti budur.

Oraj POYRAZ




  *MURAT MURATOĞLU*: AĞAÇ DİKERİM, GÖLGESİNDE FATURA KESERİM!



İktidarın hesaplama yöntemiyle sayılar hep bir acayip çıkıyor.
Ekonomiden geçtim. Son olarak kendine bağlı yayın organlarından bir
gazetede Türkiye'de*14 yılda 3 milyar 750 milyon *ağaç dikildiği iddia
edildi. Orman Müdürlüğü de şahit gösterildi.

Belli ki yine bir yerlerde ağaç kesecekler ki diktik demeye başladılar!

Bu rakam geçtiğimiz yıllarda partililerce*6 milyara* kadar
yükseltilmişti. Baktılar işin içinden çıkamayacaklar sezon indirimine
gittiler.

Tabii bunu yapanın Taksim Meydanı'nda, İstiklal Caddesi'nde tek bir ağaç
bırakmayan yönetim olduğunu da göz önüne alırsak pek inandırıcı gelmiyor.

* * *

Verdikleri sayı doğru olsa Türkiye, tropikal kuşağa çoktan geçmişti.
İnsanlar evlerinden işlerine ağaçlardan sarkan sarmaşıklardan atlaya
atlaya gidiyorlardı. Mecidiyeköy Ormanı'nda geyik avı başlamıştı.

Eğer çim tohumunu da ağaçtan sayıyorlarsa eyvallah… Ama bildiğimiz ağaç
ise fiziksel, geometrik ve matematiksel olarak pek mümkün görünmüyor.
Maydanoz da değil ki bu… Ağaç! Utanmasalar, /*"biz ağaçlarla uğraşmadık,
ormanı alıp komple diktik"*/ diyecekler.

* * *

Bildiğiniz dört işlemi kullanarak şöyle hesaplayalım;

*14* yıl kaç gün eder? Vasati*5110 gün*!

Böl*3 milyar 750 milyonu*,*5110 güne*… Günde*733 bin 155 adet* ağaç
dikmiş olmalılar? Olabilir mi? O sizin iyi niyetinize ve saflığınıza bağlı!

Enflasyon düştü, Türkiye büyüdü, işsizlik azaldı deyince inanıyorsunuz
da, ağaç diktik deyince mi inanmıyorsunuz?

Hadi bilimsel engelleri ortadan kaldıralım. Resmi açıklamalara göre
son*20 yılda* İstanbul'a toplam*28 milyon *ağaç dikilmiş. İnanalım. Her
belediyenin bu kadar geniş kaynaklara, elemana sahip olduğunu düşünsek
bile yine hesap tutmuyor.

* * *

Peki, nasıl oluyor da hesap tutuyor?

Ağaç alım, dikim ve bakım işleri önce belediye şirketine verilir. O da
başka bir belediye şirketine taşeron olarak devreder. Taşeron siyasi
yandaşları, kişi ve firmaları taşeron olarak kullanır.

Sorsan, ispat et desen, edebileceklerinden zerre kadar şüphe duymuyorum.
Sonuçta ağaçları tek tek gösterecek değiller ya, hop faturaları çıkartır
belgeleri önünüze koyarlar. Burada önemli olan ağaç sayısı değil,
faturaların kabarıklığıdır.

* * *

*Sipariş verilir. Fidan gelir beş yüz tane… On bin beş yüz tane için
fatura kesilir. Haftasına ödeme hesaba yatar zaten… Her şey kâğıt
üzerindedir. Kâğıt da sonuçta ağaçtan yapılmıyor mu? Hesap tutar!*

Faturalardan sayıları toplarsan*3 milyar *ağaç da eder, beş*milyar *da…
Ara, sor araştır, ya ağaç tutmamıştır ya da kurumuştur. Haliyle
sökülmüştür. Onların yerine milletin ocağına incir ağacı dikilmiştir.
Hesap kapatılmıştır!

 

a45UyF587661-170809224649 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/10  15:04 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Ilk goruste aska inan.

Anonim Nasihat

Cocuklarini kufur mekteplerinde okutanlar onlara buyuk kotuluk etmektedir.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.

Bizi yanlis yola sevk eden habisler, biliniz ki cok kere din perdesine
burunmuslerdir

ATATURK, 1923, Adana Nutku, Soylev ve Demecleri


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.


(GugukluhayaT) BÜLENT ESİNOĞLU . MERSİN LİMANINI SATARAK MUTLU OLMAK!

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
 




  BÜLENT ESİNOĞLU . MERSİN LİMANINI SATARAK MUTLU OLMAK!



*Akfen*Firması Mersin Limanındaki hisselerinin *%40*’nı
Avusturalyalı*İFM İvestor*firmasına sattı.

Bildiğiniz gibi Mersin Limanının *%50*’lik hisseleri de, Singapurlu bir
şirkete daha önce satılmıştı.

Anlayacağımız, milletin dişinden tırnağından artırarak meydana getirdiği
Mersin Limanı artık Türk Milletine ait olmayan bir mülk olmuştur.

*Mülkü üzerinde iktidarı olmayanların milliyetçilik taslaması ne garip
değil mi?*

Neo liberal ekonomik hegemonyanın son yağması Mersin Limanı oldu.

Özelleştirmeler olurken bu hegemonyanın sözcüleri bize ne diyordu.
Özelleştirmelerden sonra, her şey ucuzlayacak, üretim artacak,
teknolojik gelişmeler olacak, sermaye tabana yayılacak.

Milletin malını önce yerli sermayeye, sonra da yabancı çok uluslu
şirketlere satılmasının retoriği buydu.

Neoliberal ideolojinin çıkmaza girdiğini ve bu ideolojinin ulus
devletleri çok uluslu şirketlere teslim etme yolu olduğunu, bu
ideolojinin sahipleri bile itiraf ederken, biz hala milletin malını çok
uluslu şirketlere satmaya devam ediyoruz.

*Milletin ekonomisini yabancılara satarak mutluluk sahibi olan mandacı
bir akla sahibiz*.

Vatan toprakları içindeki tüm mal ve mülkler yabancıların olacak, sonra
biz dönüp bağımsızlığımızdan, milli devlet olduğumuzdan söz edeceğiz.

Elin oğlu gelip buradaki hazır tesisleri alıp kendi karına işletecek,
biz de diyeceğiz ki, yabancı yatırımcıyı ülkemize çektik.

Neoliberal hegemonyanın, yani dışardaki çok uluslu şirketlerin, ulus
devleri yok etmede kullandığı propagandayı övünerek ifade edeceğiz!

Siyasal İslam-ı benimseyenler, diyecek ki, benim dinime bir şey olmasın
da, malları satarlarsa satsınlar. Öte yanda da laikler diyecek ki,
laikliğime bir şey olmasın da neyi satarlarsa satsınlar.

İyi de, mallar elden giderse, yani senin gücünü başkaları denetler,
kumanda ederse, senin çıkarlarını savunacak bir güç ortada kalmazsa,
vatan diye bir şey olur mu?

Ülkenin stratejik değerlerini satarak, yabancı sermaye getirdik diye
sevinenlere hayret ediyorum. O stratejik kurumları, kendin doğru dürüst
işletsen olmaz mı?

Özelleştirmeler olursa verimlilik artacak yalanı vardı. Verimliliğin
artması demek; teknolojinin üretim ve hizmet hayatının içinde olması
demektir.

Aradan geçen*20 yıl* içinde sattığımız ürünlerin içindeki teknolojik
ürünler miktarı %*1*,*5* dur. Özelleştirmelerden önce de bu rakam aynıydı.

Mersin limanının stratejik öneminin, Kıbrıs’tan daha önemli olduğunu
kimse bana anlatamaz. Akdeniz’in en büyük stratejik tesisi, yani
evimizin kapısını artık, çok uluslu Amerikan şirketleri denetleyecekler.

Efendim, olağan üstü bir durumda veya bir savaş sırasında, stratejik
tesisleri devletin emrine alırım. Savaş görmemiş anlayışın ifade
edebileceği bir görüştür. Ortalık karışıkken ben iç cepheyle mi
uğraşacağım, yoksa Amerikan çok uluslu şirketin elindeki limanlarla mı
uğraşacağım?

Savaşta hiçbir şeyin *malları satmak* kadar kolay olmayacağını bilmeliyiz.

İşsizliğin temel kaynağı olan özelleştirmelerden artık vaz geçmeliyiz.
Yoksa egemenliğimizden vaz geçme noktasına geliriz.

*4*.*8.2017*, *bulentesino...@gmail.com*

 

a45UyF587661-170809222654 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/10  09:00 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Kokunu begenmeyen dal ve dalini benimsemeyen meyve, olmadan curur.

Necip Fazil

Biriniz evinde namazi kilar da sonra namaz kilmakta olan imama
yetisirse, onun arkasinda namaza dursun.
Ikinci kildigi onun icin nafile olur.

Ibn-i Kuteybe, Hadis Mudafasi
***
Bir namazi gunde iki defa kilmayin.

Ebu Davud 2/56

Kim size Peygamberimiz in ayakta kucuk tuvaletini yaptigini soylerse
inanmayin.

Suneni Nesei 1-2/25
***
Peygamberimiz bir kavmin supruntusune varip ayakta kucuk tuvaletini yapti.

Buhari 1/167

Biliyor musunuz, mutfak masasinin etrafinda 30 sene once batan bir
sistemin onlari nasil becerdigini.

George Carlin


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more 

(GugukluhayaT) YILMAZ ÖZDİL:Testis yiyen balık

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net




  *YILMAZ ÖZDİL:*Testis yiyen balık



Geçen hafta en çok okunan, en çok izlenen haberlerden biri hangisiydi
biliyor musunuz…

/*"Testis yiyen balık"*/ haberiydi!


  *

Kızılırmak nehrinde pirana türevi bir balık yakalandı, petshop'tan
alınıp akvaryumda beslendiği, bilahare nehre bırakıldığı tahmin
ediliyor, literatürde /*"testis yiyen balık"*/ olarak tanınıyor, bitki
tohumlarıyla besleniyor, insanların testislerini bitki tohumlarına
benzetip saldırdıkları için bu isimle anılıyor,

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi fen fakültesi uzmanları, nehirdeki pirana
yoğunluğu tespit edilene kadar /*"çıplak yüzülmemesi"*/ konusunda uyardı
filan…

*

Sayın ahalimize, bilim bakanımızın ismini sor mesela, sağlık bakanımız
kimdir diye sor, pek bilen çıkmaz…

/*"Testis yiyen balığı"*/ sor, en ince detayına kadar anlatsınlar.

*

Daha bi sene önce darbenin eşiğinden döndük, deniz kuvvetleri komutanı
Hasan Temizel midir, İbrahim Tarakçı mıdır diye anket yapsak, kaç kişi
doğru cevap verebilir?

Fatih Terim'i yamultan arkadaş kebapçı mıydı, suşi'ci miydi, istisnasız
herkes bilir.

*

(Google'a girin lütfen, /*"Koramiral Adnan Özbal"*/ diye arayın,*45 bin
*sonuç çıkıyor, /*"Fatih Terim kebapçı"*/ diye arayın,*238 bin *sonuç
çıkıyor, merak edilme oranı bir'e beş!)

*

Temmuz ayında kaç şehit verdik, kaç kadının daha, kaç çocuğun daha
ocağına ateş düştü, sormayayım…

Magazin sunucusu Murat Başoğlu teknede kimi öptü, bilmeyen var mı?

*

Sayın hükümetimiz*500 bin *inek,*475 bin *koyun,*75 bin *ton kırmızı
et,*750 bin *ton buğday,*700 bin *ton arpa,*700 bin *ton mısır,*100 bin
*ton pirinç ithal ediyor,

Akp'den önce kendi kendine yetebilen Türkiye'nin tarımı dümdüz edilmiş,
imha edilmiş, bana mısın diyen yok…

*TRT*'nin icat yarışmasında finale kalan /*"organik hoşaf projesi"*/ni
duymayan yok.

*

/*"Türkiye'de yeni devlet kuruluyor"*/ haberi koy, tıklanıyor…

/*"Türkiye'nin ünlü çifti boşanıyor"*/ haberi koy, en az üç misli
tıklanıyor.

*

Devlet okullarını /*"değerler eğitimi"*/ kisvesi altında tarikatlara
cemaatlere tahsis ediyorlar, umursanmıyor…

Bülent Ersoy'u Katmandu'da Buda zannettiler, trend topic oluyor.

*

(Bu memleketin şuurlu, duyarlı yurttaşlarını tenzih ederim.)

*

Sayın ahalimiz şeyinin keyfinde…

Sanırım o nedenle testis haberi en çok okunuyor.

*

Cumhuriyet yıkılırsa filan çok önemli değil ama…

Maazallah taşağı tehdit altındaysa, işte o fena!

 

a45UyF587661-170809213755 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/10  05:01 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Siyasetin Tek Limani Ahlaktir.

Recep Tayyip ERDOGAN(RTE)
Turkiye denilen ulkenin basbakani

Tevfik Pasa Ingiltere ile gizli bir anlasmaya varilarak Osmanli Devleti
nin Ingiltere ye bagliliginin saglanmasini istedi.

Yuksek Komiser Amiral Calt Horpe un raporundan. 06.06.1919

Kur an daki Celiskileri Goz Ardi Etme Cabalarinin Yeni Celiskilere Neden
Olmasi

Muhammed in, Tanri dan geldi diyerek yerlestirdigi hukumlerin celiskili
ya da birbirleriyle tutarsiz olmasi, bir aralik oylesine goze batar ve
oylesine halkin tuhafina gider olmustur ki, gerek Araplar, gerek
Yahudiler ve Hiristiyanlar onu alaya almislardir. Tanri nin asla hata
yapmayacagini, Kur an i sil boz tahtasi haline sokmayacagini, celiskili
hukumler koymayacagini soyleyerek, Muhammed i uydurmacilikla
damgalayanlar olmustur. Onlarin bu sekilde konusmalarina karsi Muhammed,
Kur an i uydurmadigina dair Tanri dan vahiy geldigini soyleyerek isin
icinden siyrilmaya calismistir. Bu amacla Kur an koydugu ayetlerden biri
soyledir:

Ey Muhammed sana, Kur an i kendiliginden uydurdu derler; de ki,
Uydurdumsa sucu bana aittir ... (Hud Suresi, ayet 35).

Bunu yaparken, Kur an da, celiski bulunmadigini, cunku celiski ve
tutarsizlik gibi seylerin insana ozgu olup, ancak insan yapisi
kitaplarda (sozlerde) bulunabilecegini, oysa ki, Tanri dan sadir olan
sozlerde boyle bir sey olamayacagini anlatmak uzere su ayeti koymustur:

(Eger Kur an) Tanri dan baska bir yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz
bircok (celisme) olurdu (Nisa Suresi, ayet 82).

Fakat, isi biraz daha saglama almak icin, ayetlerin zamana ve ihtiyaca
gore Tanri tarafindan degistirildigini soyleyerek, celiskili gibi
gorunen ayetlerin kaldirilmis oldugu kanisina yer vermistir. Nahl Suresi
ne koydugu su ayeti okuyalim:

Bir ayetin yerini bir baska, ayetle degistirdigimizde -ki Allah
indirdigini gayet iyi bilir onlar Muhammed e, Sen sadece uyduruyorsun
derler. Hayir, oyle degildir (Nahl Suresi, ayet 101).

Bunu pekistirmek uzere de, Allah diledigini mahveder, diledigini birakir
(Rad Suresi, ayet 39) seklindeki ayetleri ornek vermistir. Anlatmak
istemistir ki, Tanri, her yarattigini diledigi gibi yok edebildigi gibi,
diledigi ayetleri nesh eder , yani kaldirir ya da degistirip yerine bir
baskasini koyar veya oldugu gibi birakir. Bu dogrultuda olmak uzere, Kur
an koydugu 

(GugukluhayaT) RIFAT SERDAROĞLU: İTİRAFÇI MELİH

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
 




  RIFAT SERDAROĞLU:*İTİRAFÇI MELİH*



Türk Devletine yurt içinde ve yurt dışında yıllarca hizmet etmiş,
girdiği çatışma sonucu bir kolunu zorlukla kullanan bir dostum senelik
rutin ziyareti için geldi.

Devletin verdiği emekli maaşıyla bir sahil kasabasında kıt kanaat
geçinen ama başı göğe değecek kadar dik olan dostum, bu yazıyı yazdığımı
görünce bana şunu söyledi;

/*"Türkiye’de Melih Gökçek gibi 12 kişi var. Bunların yurtiçi-yurtdışı
zulaları bazıları tarafından bilinir. Türk Devleti sadece bu 12 adamı
silkelese, devletin iç borcu bir gecede biter!"*/

*

Doğruluk derecesinin değerlendirilmesi devletindir ama bildiğim bir şey
var! Haram para sahibi iflah olmaz. Ya kendisinden ya da çocuğundan
acısı mutlaka çıkar. Yakın tarihimizi bilen ve siyasetle ilgilenenler
böyle yüzlerce örnek yaşamışlardır. (Özal’ın
Prensleri-müteahhitleri-papatyaları neredeler? Hepsi rezil oldular ve
sefil birer hayat sürüyorlar! Ya çocukları?)

*

*70*’e yaklaşan yaşı, ilginç kişiliği ile Melih Gökçek de bir genetik
harikasıdır!

Tek tel beyaz saçı yoktur. Kömür karası saçları, simsiyah kaşları,
estetik mucizesi cildi ile fişek gibidir. Allah geçinden versin,
Erdoğan’a bir şey olursa onun yerine geçmeye hazırlandığının kanıtıdır
tüm bunlar!

*

Ankara’da rastgele bir taksiye binin /*"Melih Gökçek ve oğulları ne
işler yapıyor"*/ diye sorun, gideceğiniz yere kadar yaptıkları işlerin
ancak yarısını dinleyebilirsiniz, zamanınız yetmez!

*AŞTİ*’de taksi işletmeciliğinden halk otobüsü dağıtımına, futbol kulübü
sahipliğinden inşaat malzemesi satışına, emlak inşaat işlerinden*TOKİ*
müteahhitliğine, kentsel dönüşümden*TV* sahipliğine kadar her türlü işi
yaparlar. Yalnız ne hikmetse yaptıkları her iş ucundan kıyısından Ankara
Belediyesi ile ilgilidir!

Neyse ki Gökçek ailesinin yaptıkları her işin belgesi hem Saray’da hem
de devletin belli birimlerinde var.*32 kısım* tekmili birden. Koltuktan
indikleri an, dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar, yakalanıp uçakta
/*"Vatana hoş geldin Gökçek"*/ diye karşılanacaklar.

*

Baba Gökçek geçen gün aynen şu tiviti yazdı;

/*"İşten atılanlar itirafçı olup, bizim gibi FETÖ’cuların pisliklerini
ortaya koysalar ve açıktan mücadele etseler, sorun kalmaz…"*/

*

Beraberce genetik harikası süslü Gökçek’e şu soruları soralım;

*-Ankara’yı Parsel-parsel FETÖ’ne sattı diye sizi suçlayan abiniz Bülent
Arınç’ı mahkemeye verdiniz mi? (Cumhuriyetin Kahraman Savcıları TBMM
Başkanlığı-Başbakan Vekilliği-AKP Kuruculuğu yapmış bir hukukçunun
ihbarını ciddiye alıp soruşturma açtılar mı, yoksa onu adam yerine
koymadılar mı? Koskoca Arınç’ın bir Bylock kadar özgül ağırlığı yok mu
be ya?)*

*-Hangi Mahkeme kararıyla siz /"İTİRAFÇI"/ oldunuz?*

*-Neleri itiraf ettiniz?*

*-Çok yakın zamanda iki elini de öptüğünüz, gel-gel diye yolunu
gözlediğiniz birini itirafçı olup ihbar etmek nasıl bir duygu?
Rahatladınız mı?*

*- /"Alışmış, kudurmuştan beterdir"/ diye bir deyişimiz var! Tekrar
itirafçı olup, belgeler ve dosyalarla Erdoğan için ihbarda bulunmayı
düşünür müsünüz?*

*-Beraberce çok işler yaptığınız, Yüksek Yargıda türlü cevizler
kırdığınız FETÖ’nün, sizin için sesli-renkli görüntülü çok kalın bir
dosya hazırladığı iddiasına katılır mısınız?*

*

Hayda bre Ankara’nın kapkara saçlı Seymen’i!

Bize bir yanıt ver ki, yer yerinden oynasın!

*FETÖ* içinde siz mi daha kıdemlisiniz, yoksa Kadir Abiniz mi?

 

a45UyF587661-170809212934 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/10  02:56 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Her sey kontrol altina alinabilir ama huy zor...

Zariyat-56 Ben cinleri de insanlari da ancak bana kulluk etsinler diye
yarattim.

A raf-179 Andolsun ki, biz cinlerin ve insanlarin cogunu cehennem icin
yarattik. Onlarin kalpleri vardir ama, anlamazlar. Gozleri vardir ama o
gozlerle gormezler...

Ve gerek Rus gerek Garb istatistikleri bu hususta kanit olarak yeterlidir.
Birkac asirdan beri Sark Vilayetlerimizin hicbir kisminda hicbir vakit
bir Ermeni cogunlugu olmamistir.
Ve Carlik idaresi veya Garb emperyalistleri tarafindan tesvik edilen
Turk ve Ermeni halklarinin girismis olduklari kanli mucadeleler bir
tarafa oldugu kadar, oteki tarafa da can kaybina malolmustur.
1917 de Ruslarin cekilmesinden sonra Ermeni cetelerinin Sark
vilayetlerimizi ne halde biraktiklari bunun kafi derecede bir ispatidir.

Ermenistan i Mezopotamya da yerlesmis Ingilizlere yaklastiracak surette
uzatmak, Moskova ve Ankara hukumetlerine pek cok nahos surprizler
yaratmak demek olur.

(27 Aralik 1920)
K.ATATURK


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup 

(GugukluhayaT) YILMAZ ÖZDİL: TEKZİP METNİ, AL SANA TEKZİP!

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
  * YILMAZ ÖZDİL: TEKZİP METNİ <#mozTocId230650>
  * AL SANA TEKZİP! <#mozTocId718579>





  *YILMAZ ÖZDİL*: TEKZİP METNİ



*09.05.2017* tarihinde Yılmaz*ÖZDİL* imzasıyla yayımlanan ‘'Tescilli
Atatürk Düşmanı" başlıklı köşe yazısında yer alan hususlara ilişkin
olarak, kamuoyunun doğru bilgilendirmesini sağlamak üzere, aşağıdaki
açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Bahse konu köşe yazısında,*MHP* İstanbul Milletvekili Prof. Dr.
Ekmeleddin Mehmet*İHSANOĞLU*'nun şahsı hakkında birtakım temelsiz
iddialara dayanılarak yapılan yorum gerçeği yansıtmadığı gibi halkı kin
ve düşmanlığa tahrik etmektedir.

*1*- Köşe yazısında, derginin genel yayın yönetmeni ve*17 kişilik*
danışma kurulu üyeleri arasında sadece sayın İhsanoğlu Atatürk düşmanı
olarak gösterilmiş, bu derginin Sayın İhsanoğlu'nun gözetim ve
denetiminde hazırlandığı ifade edilmiştir.

‘'Karşıdevrimci Mustafa Armağan, dergisini yayına hazırlarken kime
danışıyordu yani ? Ekmek için Ekmeleddin'e!" ifadesiyle, Sayın
İhsanoğlu, Derin Tarih dergisinin Atatürk'e hakaret içeren*Mayıs 2017
sayısının* danışmanı olarak gösterilmiştir.

*2*- Sayın İhsanoğlu, bu derginin Danışma Kuruluna, dergi yönetimi
tarafından İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği görevini
yürüttüğü*Haziran 2012 tarihinde* yurtdışında bulunurken dahil
edilmiş,*Haziran 2014 yılında* Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan
edildikten sonra çıkarılmıştır.

*3*- Sayın İhsanoğlu'nun dergi Danışma Kuruluna dahil edildiği*Haziran
2012 tarihinde* Halil İnalcık, Şükrü Hanioğlu, Semavi Eyice, Kemal
Karpat ve Orhan Okay başta olmak üzere Fahri Aral, Ali Birinci, Zeynep
Tarım Ertuğ, Mehmet Genç, Cemal Kafadar, İsmail Kara, Mahmut Erol Kılıç,
Emine Gürsoy Naskali, Mim Kemal Öke, Abdülkadir Özcan, Norman Stone da
bu kurul içerisinde yer almaktadır. Ayrıca*Mayıs 2017 itibariyle* Sayın
İhsanoğlu bu kurulun bir üyesi değildir. Sayın İhsanoğlu'nun derginin
tasarımı, içeriği, yazarları, kapak konusu, mizanpajı vs editoryal bir
görevi ve sorumluluğu bulunmadığı gibi, danışmanlığı vaki değildir.

Bu bilgiler ışığında, Mustafa Armağan'ın; Derin Tarih dergisinin*Mayıs
2017 sayısını* hazırlarken Sayın İhsanoğlu'na danıştığı iddiası
iftiradır, gerçek dışıdır.

Sayın İhsanoğlu bilinçli bir şekilde derginin danışmanı olduğu
iftirasıyla /*"tescilli Atatürk düşmanı"*/ olarak gösterilmektedir.
Başka danışma kurulu üyelerinin değil de eski bir tarihte bu kurulda yer
alan İhsanoğlu'na yazıda yer verilmesi kasıtlı bir şekilde hedef
göstermektir; İhsanoğlu'nun şahsında halkı kin ve düşmanlığa tahrik
etmektir. Yılmaz Özdil tarafından muhtelif tarihlerde yayınlanan ve
Sayın İhsanoğlu'nun şahsını hedef alan tamamen gerçek dışı iftiraların
değerlendirmesini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

—–


  *AL SANA TEKZİP*!



Yeni Chp'nin cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu bana tekzip gönderdi.

*

Tescilli Atatürk düşmanı, feto tetikçisi Mustafa Armağan'ın genel yayın
yönetmenliğini yaptığı Derin Tarih dergisinin /*"danışma kurulu üyesi"*/
olduğunu… Bu danışmanlık görevini*2014*'teki cumhurbaşkanlığı seçimine
kadar sürdürdüğünü yazmıştım.

*

Somut gerçek mi bu bilgi?

Somut gerçek.

Belgeli mi?

Belgeli.

Derginin künyesinde /*"danışma kurulu üyeleri"*/ arasında ismi var.

*

(Buyrun, derginin*temmuz 2014 sayısına* ait künyesini yayınlıyorum.)

*

Zaten tekzip metnini okuduğunuzda, inkar etmiyor, aynen kabul ediyor.
Bizzat kendi ağzıyla /*"haziran 2014'te cumhurbaşkanı adayı olana kadar
bu derginin danışma kurulunda yeraldığını"*/ söylüyor.

*

E ben ne yazmışım?

*

Tescilli Atatürk düşmanı, feto tetikçisi Mustafa Armağan'ın genel yayın
yönetmenliğini yaptığı Derin Tarih dergisinin /*"danışma kurulu üyesi"*/
olduğunu… Bu danışmanlık görevini*2014*'teki cumhurbaşkanlığı seçimine
kadar sürdürdüğünü yazmışım.

*

(Ne yazdığımı okumamış olanlar,*9 Mayıs 2017 tarihli* /*"Tescilli
Atatürk düşmanı"*/ başlıklı yazımı, internetten bulup, teyit edebilirler.)

*

Buna rağmen, tekzip göndermiş.

Tescilli Atatürk düşmanı, feto tetikçisinin dergisinde /*"danışma kurulu
üyesi"*/ olduğunu afişe ettiğim için, bana hakaretler sıralamış.

/*"İftira"*/ attığımı söylemiş.

/*"Yalan"*/ söylediğimi söylemiş.

Kendisini /*"kasıtlı"*/ şekilde hedef gösterdiğimi söylemiş.

/*"Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiğimi"*/ söylemiş.

*

Kendisi, tescilli Atatürk düşmanı, feto tetikçisi Mustafa Armağan'ın
genel yayın yönetmenliğini yaptığı dergide /*"danışma kurulu üyesi"*/
olunca sorun olmayacak, ben bu kepazeliği halka anlatınca /*"halkı kin
ve düşmanlığa tahrik etmiş"*/ olacağım öyle mi?

*

Yeni Chp'nin genel başkan yardımcısı /*"hapse tıkılmam"*/ için savcılığa
suç duyurusunda bulunmuştu, Yeni Chp'nin iki milletvekili /*"hapse
tıkılmam"*/ için yalancı şahitlik yapmıştı, şimdi de, Yeni Chp'nin
cumhurbaşkanı adayı /*"halk düşmanlığı"*/ndan tekzip gönderdi.

*

Yeni Chp'nin beni şu ana kadar mahkemeye vermeyen*TBMM* başkan
adaylarını kınıyorum… Bi dahaki 

(GugukluhayaT) RUS SİLAHIYLA AMERİKAN YARDIMI!

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
Bir gün bir yerde bir Türk tankı PKK/PYD tarafından vurulduğunda vuran
füze Amerikan füzesi olmasın diye böyle yapıyorlar.
Bizden değil diyecekler.
Gerçekten puşttur bu herifler.
Yani Amerikalılar.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
 / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
   L2fSIJNoA0xfSNxA  




  RUS SİLAHIYLA AMERİKAN YARDIMI!

Rus silahıyla Amerikan yardımı!

*PKK*’nın Suriye kolu*YPG*, Azez’de*ÖSO* mevzilerine ateş açtığı bir
görüntü yayınladı. Görüntüde Rus yapımı anti tank füzesi kullanılıyordu.
Güvenlik uzmanı Ağar,*ABD*’nin Rus silahlarını satın alıp*YPG*’ye
verdiğini söyledi

*ABD*’den ağır silah yardımı alan*PKK
*’nın Suriye
 uzantısı*YPG*’nin, Suriye’nin
kuzeyinde*TSK *’nın desteklediği*ÖSO*
mevzilerine ateş açtığı görüntü yayınlandı. Videoda bir*YPG*’li elindeki
anti tank silahıyla Afrin’in Şera bölgesindeki Azez Hastanesi’nin
yanında konuşlanmış olan iki tanka ateş açıyor. Anti-tank füzesi
tankların arkasındaki binaya isabet ediyor. Bir başka görüntüde ise Rus
yapımı Grad füzeleriyle yine*ÖSO* mevzisine saldırı düzenleniyor.


*‘*Zemin hazırlıyor’**

Bu görüntüleri güvenlik uzmanı*ABD
*ullah Ağar, şu sözlerle yorumladı:
/*"Görüntülere göre kullanılan TAS, Rus yapımı 9M113 Konkurs ya da ABD
menşeili TOW’a benziyor. ABD, YPG’ye kendi ürettiği silahlardan ziyade
sahip olduğu silah modellerinden ya da üst versiyonlarından veriyor.
Bunları da uluslarası silah piyasasından satın alarak YPG’ye servis
ediyor. Değişik nedenlerle kendi ürettiği silahları vermemeye özen
gösteriyor. Buradaki anti tank füzesi de büyük ihtimalle ABD tarafından
temin edilerek ya da teminine zemin hazırlanarak YPG’ye verilmiş. Temel
sorun silahların menşei değil, tank, top, grad-katyuşa gibi alan etkili
ağır silahlarla, güdümlü tanksavar ve uçaksavar füzelerin YPG-PKK’nın
eline geçmesine hazırlanan zemindir."*/ (Gazetevatan)

*http://www.milliyet.com.tr/rus-silahiyla-amerikan-yardimi--gundem-2498832/*

 

a45UyF587661-170809212126 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/10  01:03 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Aptal
. . . . . .
Bizim gibi dusunmeyen

LEHCET UL HAKAYIK (GERCEKLERIN DILI)

Nisa Suresi nin 173.ayeti de Risale-i Nur a isaret ediyormus.
Ayetin Turkce anlami:
Ey insanlar, size Rabbinizden bir delil geldi.
Ve size apacik bir nur olan Risale-i Nur u indirdik
Inanan-iman edenlere, hidayet kaynagi ve her turlu dertlerine sifa,
verdik anlamindaki ayet de Risale-i Nur a isaret ediyormus.
Said-i Nursi ye gore; Kur an nasil bir hidayet kaynagi ve dertlere
sifaysa; Risale-i Nur da oyle bir hidayet kaynagi ve dertlere sifadir
O zaman ayetin anlami su oluyor:
Inanan-iman edenlere, hidayet kaynagi olan ve her derde sifa veren Kur
an-i Kerim i ve Risale-i Nur u verdik

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.

Darwin 100 yil once oldu.
Buna ragmen, evrimsel biyoloji her zaman oldugundan daha zinde, daha
heyecan verici bir konumda.
Bu gunler, Dunya uzerindeki yasamin guzelligi ve gizemleriyle ilgilenen
gunumuz akademisyenleri icin heyecan verici zamanlardir.

Ernst Mayr
(Gelmis gecmis en onemli biyologlardan biri olarak gorulen evrimsel
biyolog, taksonom, tropik arastirmaci, ornitolog ve bilim tarihcisi)


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.


(GugukluhayaT) BÜLENT ESİNOĞLU : GERİLİM GERİLİMİ DOĞURUYOR

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
 




  BÜLENT ESİNOĞLU : GERİLİM GERİLİMİ DOĞURUYOR



Zaman zaman şöyle bir cümle propagandanın konusu oluyor. Amerika ile
Rusya anlaştı. Suriye’yi üçe bölecekler.

Bunun sebebi; Amerika’nın yer küre üzerinde, en zor durumda olduğu yer,
Suriye’dir de ondan…

Suriye’de federasyon kurmak isteyen Amerika olduğundan, bu plana sanki
Rusya’da, ortakmış gibi,*ABD* propagandası yapılır.

*Oysa Rusya ile Amerika arasındaki anlaşmazlık, tarafların varlıkları
ile ilgilidir. Bu sebepten karşıtlık stratejiktir.*

*ABD* ile Rusya’nın karşı karşıya geldiği her yerde, birbirlerine silah
doğrulmuşlardır.

Alaska’dan Kuril Adalarına, Vietnam’dan Körfeze, Körfez’den Orta Doğuya,
Balkanlardan Polonya’ya, Sırbistan’dan Ukrayna’ya Rusya ve Amerika silah
silahadır.

Amerika, Libya ve Yugoslavya’yı parçalarken, Rusya*SSCB*’den Rusya
Federasyonu’na dönüşüm sancıları içindeydi.

Çin ile ittifak içinde değildi. Rusya, Çin ile yaptığı ittifak
sayesinde, Doğu cephesini garanti altına almış oldu.

Ukrayna üzerinden, Amerika’nın yaptığı turuncu devrim saldırısından
Kırım’ı kurtararak çıktı.

Batı cephesinde, Ukrayna’nın doğusunda kurduğu tampon bölge sayesinde
Batı cephesinin bir kısmını güvenceye almış oldu.

Batı cephesinin henüz güvenceye alınmamış Kuzey Batı bölgeleri
görünmektedir. San Petersburg ve etrafı diyebiliriz.

Petersburg’da, Çin ve Rusya’nın yaptığı, ortak askeri tatbikatını,
bölgede,*ABD*’ye verilmiş bir cevap olarak değerlendirebiliriz.

Doğu Akdeniz’den Boğazları geçerek, gelecek olan Amerikan gemilerine
kaşı, yeni savunma sistemleri geliştirmekte olduğunu söyleyebiliriz.
Suriye’de, Tartus Limanı ve Üssü bu amaca yöneliktir.

*15* Temmuz, Darbe ve İşgal girişiminden sonra, Türkiye’nin Atlantik
Paktı’nda kalmasının bir anlamı kalmadı. Boğazların bir savaş sırasında,
Amerikan savaş gemilerine açılması pek ihtimal dahilinde görülmüyor.

Amerika’nın, bir kez daha, Rusya ulus devletini parçalayabilmesi için,
tek seçenek olarak nükleer savaş kalıyor.

Bir nükleer savaş, tüm dünya ülkelerini içine alacağından, önemli bir
gerilim kaynağı olarak ortada duruyor.

*Gerilimin artarak devam etmesi; yeni dünya dengelerinde saf
değiştirmelere sebep oluyor.*

Rusya ve Amerika arasında çıkacak bir savaş durumunda, Avrupa bir savaş
alanı haline gelecektir.

Avrupa’nın bilhassa da, Almanya’nın böyle bir savaşa Amerika’nın yanında
hevesli olması; imkansızdır. Çünkü Berlin bir kere daha savaşın kurbanı
olur.

Savaştan Rusya’nın yenik çıktığı düşünülse bile, Almanya ve Polonya gibi
ülkeler savaşın mağduru olacaklardır.

Biz bunları anlata duralım, gerilim her geçen gün artmaktadır.

Amerika, Rusya’dan Almanya’ya doğal gaz boru hattı, yani Kuzey
Akım*2.Projesine* ambargo koydu. Rusya bu durumu, ticaret savaşı olarak
değerlendirdi ve açıkladı.

Rusya bu duruma İran ile yeni askeri anlaşmalar yaparak karşılık verdi.

Avrupa halkları, vatanseverleri ve aydınları Amerika’nın bu ambargosuna
karşıdırlar. *Lakin, halkların hiçbir hükmü yoktur.* Hatta Alman
devletinin böyle bir durum karşısında bir hükmü yoktur.

Çünkü Alman ve Amerikan ortaklı, çok uluslu şirketler kararı vermiş.
Uygulayanlar da onlar.

Milli devletlerden daha büyük, çok ortaklı şirketler olursa, kararı
verenler de onlar olmaktadır. Milli devletlerin eli kolu bağlı kalmaktadır.

*Yukarıda anlatmaya çalıştığım fotoğraftan dünyaya bakacak olursak, yeni
gerilimler, hatta kısmı dünya savaşları beklemek mantıklı olur.*

*8*.*8.2017*, *bulentesino...@gmail.com*

 

a45UyF587661-170809215816 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/10  07:01 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Bana bir harf ogretenin kolesi olurum.

Hz.ali (r.a.)

Risale-i Nur , Said-i Nursi ye Allah tarafindan verilmistir

Bediuzzaman cevap veriyor , 1960″ adli yazida :

Halktan Gizlenen Universite Gercegi

24 Temmuz 2013

Universiteyi bitirip firmalara gorusmeye gittim. Hepsi Sen bu is icin
fazlasin dedi. Bir kere universiteden mezun oldugunda bir daha asla lise
mezunu olamiyorsun. Universite yonetimi lise diplomami geri vermeyince
ilkokula tekrar basladim!

Yillardir medyada hep universite mezunlarinin issizliginden
bahsediliyor. Peki siz hic Su kadar lise mezunu issiz diye bir haber
gordunuz mu? Gormediniz, cunku hepsinin isi gucu var. Ilkokul
mezunlarina hic girmiyorum bile. Bir ilkokul mezununun issiz olduguyla
ilgili tek bir habere dahi rastlamadim.

Yani aslinda bu devirde lise mezunu olmak muthis avantajli. Ama kazara
universiteyi bitirdiysen geri donusun yok. Cunku herkesten gizlenen,
universiteye girerken bize soylenmeyen dehset verici gercek su: Bir kere
universiteden mezun oldugunda bir daha asla lise mezunu olamiyorsun!
Universite egitimini geri alma sansin yok.

GENCLER, AYNI HATAYA DUSMEYIN!

Gecen yil bolumumle ilgili onlarca firmaya is gorusmesine gidip elim bos
donunce guvenlik gorevlisi, garsonluk, komilik gibi 

(GugukluhayaT) MAHİYE MORGÜL: TEK ADAM EĞİTİM MODELİ

2017-08-10 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net

 


bayrak


  MAHİYE*MORGÜL*:*TEK ADAM EĞİTİM MODELİ*


DİK*TEMEL HARF* kandırmacası...

Bu yeni eğitim modeli kamuoyunda ve eğitim çevrelerinde hiç konuşulmadan
milletin önüne düştü. İşte bu örnek*TEK ADAM MODELİDİR*.

Tek Adam*ABD*’li bir eğitim şirketiyle anlaşıyor, hiç kimseye haber
vermeden, kendi danışmanlarıyla önüne getirilen bir şirketle anlaşıyor,
pat diye önümüze getiriliyor. Buyurun, şimdi bunu yiyeceksiniz!

İçinde ne öğretildiğini bilmediğimiz programlar yüklenmiş tabletler
evlerimize sokulacak.

Yeni atanan Talim Terbiye Kurulu başkanı Alpaslan Durmuş bu modelin
içinde görünüyor, çünkü*EDAM* adında bir eğitim şirketi var, yazdığı
yayınladığı kitaplara bakınca her şey anlaşılıyor.*300 elmanı* da var.
Ürünlerine bakınca Amerikan modeli Evde İlmihal kitaplarına kadar
yazmış, satıyor.

Dava ettiğimiz, pornolarla karikatürlerle dolu Din Eğitimi
kitaplarındaki hadis karikatürlerini burası basmış. Açın bakın
kapaklarına, perspektifi bozuk resimler, orantısız eğri büğrü yazılar,
çarpık çurpuk çocuk karikatürleri... Kitap mı bunlar şimdi?

*http://www.edam.org.tr/tr/AnaKategori/gecmis-etkinlikler*

PAT diye önümüze atılan sistem ne ki diye aramaya başladım, mutlaka
Amerika’da sisteme yeni bir şirket parmak atmıştır dedim ve*ABD* eğitim
piyasasında yeni gözde şirket önüme düştü. Evde Tabletten Okuma Yazma ve
matematik Öğrenme programı üretmişler, onu pazarlıyorlar.

Okuma yazmayı ve matematiği /*"Tabletle evde öğrenme"*/ modelini
üreten*COMMON CORE* şirketi bu projeyi birçok eyalete satmış. Okula
gitme bitti, öğretmenlik mesleği bitti, eğitim fakülteleri mezun
vermiyor. Aynısı bize geliyor, yani şirketle anlaşan tek adam eliyle
getiriliyor.

Öğretmensiz öğrenme, tabletten öğrenme, yani eli kalem tutmayan bir nesil...

Bizde bu şirketin benzeri*EDAM* var. Programı ordan satın alıp içeriğini
çizimlerini karakterlerini burda koyacak olan Alpaslan Durmuş,*AKP*nin
getirdiği*TTK* başkanıdır. Karakter Eğitimi de bunların ana reklamıdır.
İnsan ruhlu değil canavar ruhlu insan yetiştirme, cani karakteri beyne
işleme, örnek toplum önderlerini değersizleştirme, var olanları
hafızadan silme işi bunların ana eğitim programıdır.

Talim Terbiyenin başına yeni getirilen Alpaslan Durmuş bu işin
görevlisidir, kurduğu*EDAM* eğitim şirketi bu adamındır.

Bastığı kitapları Diyanetin Kuran kurslarına dağıtıyor, üzerinde
salyangoz resmi olan Kabe resmi bunların üretimidir. Allah yazısının
üstünü çizdiren /*"eğlenelim"*/ bulmacası bunların ürünüdür.

EDAM’ın son kitaplarından biri Evde İlmihal kitabı. Karı koca
Durmuşların yazdıkları kitapları görmek isterseniz lütfen tıklayın:

*https://www.edam.com.tr/urunler/yazar-detay.aspx**…*



Ayrıca aşağıdaki adreste*EDAM* diye bir stratejik araştırma şirketi
var,*AKP* anketleri ordan çıkıyor gibi.

*http://www.edam.org.tr/tr/AnaKategori/siber-politikalar*

Değişen Milli Eğitimin Amaçları yerine getirilen amacı hatırladınız mı?

/*"MEB amacı, Küresel ekonominin gerektirdiği eğitim programlarını
uygulamaktır."*/

Emperyalistlerin amacı bizi mahvetmektir, bu amacı ancak*TEK ADAM* ile
gerçekleştirebilirler.

Referandumda hayır çıksa bile Talim Terbiye bu sisteme geçiyor.

Halkımızın yeni eğitim paketine de*HAYIR* demesi için gereken çalışma
yapılmalıdır. Bunda gevşek davranamayız.

 

a45UyF587661-170409221604 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/04/10  10:54 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

-- 

. . . . . .
SERCELER
Bir gun gelir gecer bu geceler
Tirtillar tirmanir yapraklara.
. . . . . .
Damla damla sizmaz dudaklara
Kalbin kaynagindan bu heceler.
. . . . . .
Alni isleyerek dusunceler
Gozyaslari duser zambaklara.
. . . . . .
Ve ususur olgun basaklara
Aksamin dallarindan serceler..

Ahmet Muhip DRANAS

Su uc sebepten dolayi Arabi sevin:
Ben Arabim.
Kur an Arapcadir ve Cennet ehlinin lisani da Arapcadir.

Taberani, Hakim, Ibni Asakir, Abdurrazzak

OT YIYEN ESEKLER AYAKTA UYUR...

Dekolte giyen kadinlar,
Tecavuz eden erkekler kadar sucludur.
Bu yakistirmayi yapanlara,
Oy veren esekler, ayakta uyur...
***
Ayakkabi kutularinda, kuplerde, varillerde,
Hirsizlik para saklayanlara, sonra da,
Takara-Makara cekip Kuran ila alay edenlere,
Oy veren esekler ayakta uyur...
***
Hirsizliktan, dolandiriciliktan
Yuce divana sevki gerekenlere,
Ve de onlari Mecliste aklayanlara,
Oy veren esekler ayakta uyur...
***
Faizler insin diyerek,
Merkez mudurunu haslayanlara,
Dolarin yukselisine yol acanlara,
Oy veren esekler ayakta uyur...
***
Kirmizili kiza biber gazi $ikanlara, $iktiranlara,
Gencleri surukleyip feci dovenlere,
Tazyikli su $ikarak oldurenlere,
Oy veren esekler ayakta uyur...
***
Dortyuz milletvekili isteyenlere,
Cobanla basbakan arasinda fark yoktur,
Biri suruyu, digeri halki guder, diyenlere,
Oy veren esekler ayakta uyur...
***
Yandas medyaya para akitanlara,
Rusvet, yiyicilik, rantla beslenenlere,

(GugukluhayaT) MUSTAFA K. ERDEMOL : MESELE SADECE VENEZUELA DEĞİL TÜM KITA... ANLAMIYOR MUSUN?

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail
 




  *MUSTAFA* K.*ERDEMOL : *MESELE SADECE VENEZUELA DEĞİL TÜM KITA...
  ANLAMIYOR MUSUN?

*08.08.2017*

Tam iki yüz yıldır bölge ülkeleriyle çatışma halinde*ABD*
emperyalizmi.*ABD* Başkanlarından James Monroe’nun adını taşıyan*2
Aralık 1823 tarihli* bildiride /*"Amerika Kıtaları bundan böyle Avrupa
devletlerinden herhangi birinin kolonileştirme isteklerine konu
olamaz"*/ maddesi yer alır. Bir başka madde daha vardır ki o da öncekini
tamamlar:

Aylardır*ABD* destekli /*"muhalif"*/ gösterilere sahne olan Venezuela’da
önceki gün ülkenin kuzeybatısında bulunan Carabobo eyaletinde
kendilerini*41*. Tugay olarak tanımlayan bir grubun kalkışma girişimine
tanık olduk. Bolivarcı Venezuela hükümetine sadık güçlerce hemen
bastırılan girişimin Amerikan destekli olduğunu söylemeye gerek yok.
Çünkü bu bir sır değil. Venezeula devrimci hükümetini devirmek
istediğini*CIA* Başkanı’nı açıkça söylemişti.

*ABD*,*2002*’de de dönemin Venezuela Devlet Başkanı Hugoo Chavez’e
yönelik olarak bir darbe girişimi daha tezgâhlamış, ama halkın büyük
direnişiyle darbe geri püskürtülmüştü. Son yıllarda Venezuela halkının
başına bela olan*ABD*, aslında tüm Latin Amerika için bir sorun. Arka
bahçesi haline getirdiği bölgede halkçı, solcu ya da önceleri
desteklediği ancak sonradan çıkarlarına ters düştüğünde düşman kesildiği
yönetimlere tahammül edemiyor.*2004*’te Haiti Devlet Başkanı
Jean-Bertrand Aristide’yi deviren darbeye de destek vermişti Amerika.
Bolivya’nın solcu Devlet Başkanı Evo Morales’e karşı girişilen darbede
de*ABD*’nin parmağı olduğunu dünya alem biliyor.

Tam iki yüz yıldır bölge ülkeleriyle çatışma halinde*ABD*
emperyalizmi.*ABD* Başkanlarından James Monroe’nun adını taşıyan*2
Aralık 1823 tarihli* bildiride /*"Amerika Kıtaları bundan böyle Avrupa
devletlerinden herhangi birinin kolonileştirme isteklerine konu
olamaz"*/ maddesi yer alır. Bir başka madde daha vardır ki o da öncekini
tamamlar: /*"Kutsal İttifak Devletleri’nin siyasal sistemi
Amerika’nınkinden tamamen farklıdır. Kendi sistemlerini bu yarım kürenin
herhangi bir yerinde yaymak için yapacakları herhangi bir girişimi barış
ve güvenliğimiz için tehlikeli görürüz."*/ İkinci maddede belirtildiği
gibi*ABD*, Latin Amerika ülkelerini Avrupa’ya bırakmamak için
politikalar geliştirecek, bu politikalar çoğunlukla müdahaleci
politikalar olacaktı. Bu müdahaleci politikalar Soğuk Savaş adı verien
süreç boyunca bölgenin Sovyetler Birliği etkisinde kalmaması
gerekçesiyle hayata geçirilecekti.

Bu özellikle Theodore Roosvelt’in başkanlığı döneminde yaygınlaştırıldı.
Monroe Doktrini’nin kapsamını genişleten bu Roosvelt’tir. Bölgede*ABD*
için tehlikeli bir yönetim başgösterirse müdahale edileceğini savundu
açık açık Roosvelt. Politikasına verilen ad da Big Stick yani Kalın Sopa
politikasıydı. Zora dayalı politika olduğu daha nasıl ifade edilebilir
bu tanımlamadan başka?

Bu Kalın Sopa*1912*’de Nikaragua’nın,*1914*’de Haiti’nin,*1916*’da
Dominink Cumhuriyeti’nin başına inmiştir.*ABD* doğrudan müdahale yerine,
bölgede /*"ABD yanlısı iktidarlar"*/ oluşturma aşamasına bu sefer
Franklin D. Roosvelt döneminde geçecektir.


Komünizm korkusu neler yaptırdı

*ABD*’nin Soğuk Savaş döneminde bölge ülkelerinde komünist iktidarların
egemen olacağı bahanesiyle işlediği dünya kadar insanlık suçu var. Bugün
Bolivarcı Venezuela hükümetine /*"diktatör"*/ deme küstahlığını gösteren
emperyalist savaş makinesi bölgede seçimle gelen halkçı yönertimleri
bile devirmekten kaçınmadı. Kendine bağımlı kılmak için bölge
ülkelerine*1947 yılında* Rio Anlaşması’nı dayattı,*1948*’de bölgede
egemenliğini sürdürme araçlarından biri haline gelen Amerikan Devletleri
Örgütü’nü *(OAS*) kurdu.

O zaman bile*ABD*’ye karşı çıkma cesaretini gösteren ülkeler vardı.
Bunlardan ikisi Brezilya ile Uruguay’dı. Bu iki ülkenin yönetimleri
Amerikan askerlerinin ülkelerine yerleşmelerine izin vermediler. Bunun
üzerine*1947 yılında* Uruguay üzerinde*ABD* bombardıman uçakları uçtu
günlerce.

*60*’lı yıllarda, herkesin barış güvercini sandığı Başkan John F.
Kennedy, Latin Amerika’yı /*"dünyanın en tehlikeli bölgesi"*/ ilan etmişti.


Bolivya’da*30 bin *ölü

*1947-1952* yılları arasında Bolivya’da*ABD* destekli cunta çoğu madenci
ya da tarım işçisi olan*30 bin *kişiyi katletti. El Salvador’da*1970*’li
yıllarda*ABD*’nın desteğiyle oluşturulan Ölüm Mangaları tam*70 bin
*kişiyi öldürdü. Guatemala’nın seçimle gelmiş hükümeti*1954*’te*CIA*
tarafından devrildi. Tam yarım asır boyunca adı geçen ülkede istikrarın
adından bile söz edilmedi. Bu süre boyunca bu ülkede de oluşturulan*ABD*
destekli Ölüm Mangaları’nın öldürdüğü insanların sayısının*100 bini*
bulduğunu söylerler. Kolombiya’da ise rakam daha da fazladır.*1948
yılında* devlet başkanı Jorge Eliecer Gaitan bir*CIA* operasyonuyla
öldürülür. Gaitan daha*1920*’lerde sosyal adalet ile demokrasi
taleplerini dile getiren dolayısıyla*ABD*’nin tepkisini çeken bir
liderdi. Gaitan’ın öldürülmesinden yakıon zamana 

(GugukluhayaT) SELCAN TAŞÇI HAMŞİOĞLU: DERDİNİZ İNGİLİZ İŞ BİRLİKÇİLİĞİYSE BURADAN BUYURUN

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail
 




  SELCAN*TAŞÇI HAMŞİOĞLU*: DERDİNİZ İNGİLİZ İŞ BİRLİKÇİLİĞİYSE BURADAN
  BUYURUN



He ne yaptılarsa, her neye ortak oldularsa /*"bilmeden"*/,
/*"*/istemeden/*"*/ sanıyorduk; öyle sanmamızı istemişlerdi.

Kim sorarsa /*"kandırılmışlardı"*/, /*"aldatılmışlardı"*/.

Hep gafletlerindendi zinhar ihanet içinde değillerdi; zira takiyenin
böyle şeytanisine onların bile aklı ermezdi...

*

Şimdi yazıp çizdiklerine bakıyorum da;

Meğer neler biliyorlarmış arkadaş!

Meğer /*"FETÖ"*/ diye andıkları yapının tarihi çıkış noktalarına, başka
/*"iş birlikçi"*/ cemiyet, cemaatlerle aralarındaki bağa kadar nelere
hakimlermiş!

Dün bir tanesi, Kadıyânîlik'in kurucusu Ahmet Kadiyânî'nin, /*"İngiliz
Hükümeti elli yıllık tecrübe sonucu ailemizin vefalı ve fedakâr olduğunu
görmüştür... İngiliz Hükümeti'nin kendi elleriyle diktiği bu fidan
hakkında akıllı ve dikkatli davranması, her şeyi iyice araştırıp
incelemesi ve dikkatle karar vermesi lâzımdır"*/ ifadesine atıfla,*FETÖ*
yapılanmasının çıkış noktası ve motivasyonunun da /*"işgalcilerinizi/
sömürgecilerinizi sevin"*/ zihniyetindeki _*Kadıyânîlerle*_ aynı
olduğunu ve her ikisinin de aslında /*"emperyalizme geçit verip,
sömürgeciliğe hizmet etmek amacıyla toplumları ifsad etmeye matuf olarak
desteklendiğini"*/ yazıyordu.

*

Samimiyet bekliyorum.

/*"FETÖ"*/ ile mücadele sahiden de /*"sömürgeci severler"*/e de saçılmış
bir savaşa dönüşecekse...

Referandum öncesi /*"Her Evet Şeyh Sait ve arkadaşlarına bir
Fatiha'dır"*/ diye selam yolladıkları haine iade-i itibardan vazgeçmeden
olmaz!

Kürdistan Teali Cemiyeti başkanı Seyyid Abdülkadir, /*"İngiltere
Hariciye Nezareti Umur-u Şarkiye Müdürü Mr. Templen"*/ diye Türk
istihbaratından Nizamettin Bey'le görüşüp deşifre olunca, Şeyh Sait'in
de ucuz İngiliz maşasından başka bir şey olmadığı anlaşılmamış mıydı
nihayetinde!

Keza İsmail Beşikçi, /*"Kürt Toplumu Üzerine"*/ isimli kitabında
/*"1925'te Şeyh Sait ilk kurşunu sıktığı zaman, kendisine birkaç gün
sonra İngiliz silah fabrikalarından çeşitli kataloglar geldiğini
hatırlatalım"*/ diyerek, isyanın /*"aslında tamamen emperyalizmin
oyunları ile sahneye konulan ve kışkırtılan bir hareket"*/ olduğunu
yazmıştı.

*

Dönemin Başbakanı, Seyit Rıza aşkına Cumhuriyet'i katliamcı ilan edip
devlet adına dilediği özrü geri almadan, sonrasında da bizlerden özür
dilemeden olmaz!

Kadiyânî'nin İngiltere'ye biat cümleleri /*"FETÖ"*/ türü
teslimiyetçiliğin kaynağıysa, Seyit Rıza da İngiltere Dışişleri
Bakanlığı'na yazdığı şu satırlar dolayısıyla aynı zincirin halkası bu
durumda:

/*"Benim sesimle ekselanslarınızdan maruz bulunduğu zulüm ve
adaletsizliğe son vermek için, Kürt halkı hükümetinizin yüksek ahlakî
etkisinden yararlandırmanızı diliyor."*/

*

Araya kaynamasın;

Mustafa Sabri Efendi adına kurulan vakıf /*"kamu zararına"*/ ilan
edilmeden de olmaz!

Madem /*"işgalci severler"*/le meselesi; Türkiye Cumhuriyeti niye
beslesin /*"resmen"*/ bir İngiliz Muhibbi'nin düşüncesini?

Karısının bile /*"İzmir'in Yunan'a verilmesine nasıl razı oldun"*/ diye
kahrolduğu bu Sevrci de /*"FETÖ"*/nün ne bela bir yapı olduğunu ispat
için ortaya konan Kadîyâni felsefesindeki kadar sömürgecisine aşık değil
miydi?

*

Hodri meydan;

Madem /*"FETÖ"*/ sadece /*"FETÖ"*/den ibaret değil; İngiliz
emperyalizmine biat şeceresini çıkarmak lazım, Millî Mücadele'ye ihanet
edip vatanı işgalci İngilizlere peşkeş çeken devrin Şeyhülislam kılıklı,
müftü kılıklı, kadı kılıklı, şeyh kılıklı hainleri kapsamına alın; inanalım!

*

Anlayanlar anlamayanlara anlatsın o zaman

*-*

Hrant Dink suikastının üzerinden*10 yıl* geçti. Ve dün sabah, bir
televizyon kanalında, ana akımda görev yapan /*"tecrübeli"*/ bir
gazeteci hâlâ şunu söylüyordu:

/*"Anlamadım... Ben hiç anlamadım... Anlamadım..."*/

Bir türlü anlamadığı, anlayamadığı, Ogün Samast'a Türk bayrağı önünde
verdirilen pozlardı!

Neyini anlamadım tecrübeli meslektaşım;

Biz daha o gün yazmıştık da ramak kalmıştı /*"Ergenekoncu"*/ diye
kumpasa uğramamıza, azmettirici bile ilan etmişti şimdi çoğu*FETÖ*'den
cezaevinde bulunan haysiyet cellatları...

O fotoğraf, Dink suikastını Türk Milliyetçilerine mal etme kurgusunun
parçalarından bir tanesiydi. Katili özellikle, planlayarak /*"Türk
bayrağı"*/yla kazımaya çalışmışlardı hafızalara...

Neyini anlamadınız hâlâ?

*

Dün mü duydunuz?

 

a45UyF587661-170809222336 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/10  09:00 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Biz ona sahip degiliz, belki onu sevenleri.

Pythagoras- bilgi icin soyluyor)

Ya kub (208/823)- Babasi (183/799) Ibn Ishak (153/770) Abdullah b.Ebi
Bekr b.Amr b.Hazm- Amra binti Abdurrahman

Hz.Peygamber in hanimi Aise (r.a.) soyle demistir:
Recm ayeti ve yetiskin olanin (Radau l-kebirin) on defa emmesi (ile
ilgili ayet) inzal olundu.
Bunlar evimdeki yatagin altindaki bir kagittaydi.
Resulullah (s) hastalandiginda, onunla 

(GugukluhayaT) YILMAZ ÖZDİL: YILKI ATI

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail
 




  *YILMAZ ÖZDİL*: YILKI ATI

​Beş sene önce.

Yılbaşı.

Maltepe'ye gitmiştim.

Askeri cezaevine.

Asrın iftirasıyla kendi ordusu tarafından esir alınan arkadaşlarımı
ziyarete.

*

Berbat bi gündü.

*

Ucu kendine dokunmadıktan sonra satürn dünyaya çarpsa umurunda olmayan
sayın ahalimiz, *sanki hapse atılan Yunan ordusuymuş gibi keyifliydi*,
gümbür gümbür gelen feto darbesini idrak edemiyor, demokrasi zaferi
kazanıldığını zannederek, yeni yıla girmenin mutluluğunu yaşıyordu.
Memleketin Atatürkçü, yurtsever, kahraman subayları, kendi halkı, kendi
devleti tarafından ölüme terkedilmişti.

*

Sadece eşleri, çocukları, ana babaları oradaydı, yanlarında çekirdek
ailelerinden başka kimse kalmamıştı. Çoğunun akrabaları bile defterden
silmişti, dost bildikleri, komşuları ortadan kaybolmuştu. Türkiye insani
sınav veriyor, maalesef sınıfta kalıyordu.

*

/*"Evlat kokusu geldi"*/ diye sevinçle bağırdı bi tanesi… Evlatlarını
koklarken içine çekiyor, bağrında tutmak için adeta nefes bile
vermiyorlardı. Üniversite öğrencisi de vardı çocukların arasında, henüz
üç dört yaşında olanlar da… Bebişler, babalarını görevde sanıyorlardı.
Eve neden gelemediğini başka türlü nasıl izah edebilirsin ki? Birinin
kızı gelememişti mesela, ameliyat olmuştu, diğer subayların evlatlarına
sarılıyordu, kendi evladı niyetine… Bir öğretmen vardı, hiç unutmuyorum,
kadın öğretmen, Türkiye onur duymalı böyle öğretmenleriyle, öğrencisiyle
birlikte gelmişti cezaevine, /*"oğlun bana emanet, merak etme"*/ diyordu
babasına.

*

Ben her defasında mecburen eli boş gidiyordum, cezaevine dışardan
herhangi bir eşya sokabilmem yasaktı, cemaatçiler tarikatçılar devletin
kılcal damarlarına kadar girebiliyordu, kozmik odaya bile
girebiliyorlardı ama, cezaevine bi kutu kuru pasta girmesi sakıncalıydı!

*

Arkadaşlarım ise beni daima hediyeyle karşılardı. Kendi özel eşyalarını
verirlerdi. Bazen bir fırkateyn maketi, bazen bir pilot şapkası, bazen
göğsünde /*"TCG Maltepe"*/ yazan bir tişört, bazen kendi elleriyle
yaptıkları Atatürk portresinden oluşan ebru tablosu… Hayatımın en
değerli koleksiyonu böyle oluştu. Ve, o yılbaşı günü bir kitap vermişlerdi.

*

Yılkı Atı…

*

Hepsi tek tek imzalamıştı.

Abbas Sayar'ın*1970*'te yayınlanan romanıydı.

*

Maddi-manevi sayısız faydasına rağmen, kış bastırıp hava şartları
bozulunca, hesaptan düşülüp, bunun yediği ekmek bile haram, ne hali
varsa görsün denilerek, inanılmaz bir vefasızlıkla çiftlikten kovalanan,
karda kışta fırtınada, doğaya, ölüme terkedilen… Yuvasından
yavrularından ayrı düşürülen, çaresiz, savunmasız bırakılan, vahşi
çakalların saldırısına maruz bırakılan… Yaşadığı haksızlık silsilesine
rağmen hayatta kalmayı başaran /*"özgür ruh"*/lu yılkı atını,
dorukısrak'ı anlatıyordu.

*

Ki aslında… Sadece kendi çıkarını düşünen iyi gün dostlarının gerçek
yüzünü, ilişkilerini menfaat üstüne kuran yardakçı insanların
zavallılığını anlatıyordu. En önemlisi… Namusuyla, iyiniyetiyle çalışan
hepimizin, bir gün aniden /*"yılkı atı"*/ olabileceğimizi anlatıyordu.

*

Ne tek kelime yorum yaptılar, ne kimse hakkında sitem ettiler,
imzaladılar, verdiler.

Arkadaşlarımın yerine monte edilen, terfi ettirilen fetocular darbeye
hazırlanırken, arkadaşlarım yılbaşına böyle girdiler.

*

Ve dün, Yüksek Askeri Şura kararları açıklandı.

Maltepe'deki yılkı atlarından biri daha amiral oldu!

*

Geçen sene altısı amiral olmuştu, şimdi yedi oldu.

Bu, şu anlama geliyor…

*2023*'ün deniz kuvvetleri komutanı /*"yılkı atları"*/ndan biri olacak!

*

Ölüme terketmişler, çakalların önüne atmışlardı… Şimdi, devleti
kurtarsanız kurtarsanız siz kurtarırsınız diye yalvarıyorlar.

*

Ankara'nın taşına bak.

Gözlerimin*YAŞ*'ına bak.

İpe göndermişlerdi…

Mahkum oldular yılkı atlarına.

 

a45UyF587661-170809221942 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/10  07:01 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Kisinin karsilasacagi butun sorunlarin kolay olmasi beklenemez,
bazilarinin kolay olmasinin yaninda bazilari zor olacaktir.

Hz.Ali

Ibrahim Suresi nin 1., Sad Suresinin 29.Ayetlerinde de Risale-i Nur a
isaret ediliyormus...
Ayetlerin Turkce anlami:
Bu oyle kitaptir ki, insanlari karanliktan isiga cikarasin diye sana
indirdik
Said-i Nursi ye gore; bu ayetlerdeki Nur, yani $ik sozuyle anlatilmak
istenen yine Risale-i Nur dur Ve bu ayetlere Said-i Nursi su anlami
vermektedir:
Bu oyle kitaptir ki, sen onunla insanlari Risale-i Nur un isigina
cikarasin diye onu sana indirdik

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.

Soylediginiz yalan ne kadar buyuk olursa o kadar etkili olur ve
insanlarin o yalana inanmasi da o kadar kolaylasir.

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan 

(GugukluhayaT) TİMUR EREN : RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ IN CUMHURBAŞKANLIĞINA ATANMA MAZBATASI YOK HÜKMÜNDEDİR.

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  TİMUR EREN : RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ IN CUMHURBAŞKANLIĞINA ATANMA
  MAZBATASI YOK HÜKMÜNDEDİR.

*9 Ağustos 2017 mustafakemal.selanik1...@gmail.com
*

Konu:*Recep *Tayyip*ERDOĞAN’ *ın; var olduğunu iddia ettiği; Eyüp Lisesi
diploması ile birlikte, yine var olduğunu iddia ettiği Aksaray Yüksek
Ticaret Okulu (*1974 yılındaki* adı ile Aksaray İktisadi ve Ticari
İlimler Yüksekokulu ) diplomalarının gerçekten var veya yok olduğu; son
derecede ciddi krimilal bir inceleme sonucu doğrulanmadıkça;*Recep
*Tayyip*ERDOĞAN’ *a;*YSK’ *ca*ALTIN TEPSİ İÇERİSİNDE İKRAM EDİLEN*;
Cumhurbaşkanlığına atanma mazbatası yok hükmündedir.

*Recep Tayyip ERDOĞAN*; kesinlikle *ÜNİVERSİTE* *MEZUNU* değildir.
Yüksek Seçim Kurulunca Anayasamız ve yasalarımız ayaklar altına alınıp,
*PASPAS* *GİBİ* *ÇİĞNENEREK*; *Recep Tayyip ERDOĞAN’ *ın Cumhurbaşkanı
aday adaylığı başvurusu; kanunsuz ve usulsüz olarak nasıl kabul
edilebilmiştir? Yüksek Seçim Kurulu Başkan ve üyeleri ile birlikte;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve başsavcı vekilleri – Cumhuriyet Halk
Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’ nin en üst düzey yöneticileri;
maalesef *Recep *Tayyip*ERDOĞAN’ *ın bu konuda açıkça suç ortağı
konumundadırlar.

*Recep *Tayyip*ERDOĞAN’ *ın; var olduğunu iddia ettiği; Eyüp Lisesi
diploması ile birlikte, yine var olduğunu iddia ettiği Aksaray Yüksek
Ticaret Okulu (*1974 yılındaki* adı ile Aksaray İktisadi ve Ticari
İlimler Yüksekokulu ) diplomalarının gerçekten var veya yok olduğu; son
derecede ciddi krimilal bir inceleme sonucu doğrulanmadıkça;*Recep
*Tayyip*ERDOĞAN’ *a;*YSK’ *ca*ALTIN TEPSİ İÇERİSİNDE İKRAM EDİLEN*;
Cumhurbaşkanlığına atanma mazbatası yok hükmündedir.

*Recep *Tayyip*ERDOĞAN’ *ın; var olduğunu iddia ettiği Eyüp Lisesi
diploması ile birlikte, yine var olduğunu iddia ettiği Aksaray Yüksek
Ticaret Okulu (*1974 yılındaki* adı ile Aksaray İktisadi ve Ticari
İlimler Yüksekokulu ) diplomasına ait tüm kayıtların; önce polis
krimilal laboratuvarlarında; sonrasında ise jandarma krimilal
laboratuvarlarında son derecede titiz bir incelemeye tabi tutularak;
gerçek durum kesinlikle saptanarak, müeyyidesinin hiç kimsenin göz
yaşına bakılmaksızın tavizsiz uygulanması gerekmektedir.

Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi, yasalarımıza göre imkânsız olan *Recep
Tayyip ERDOĞAN’ *a; Cumhurbaşkanlığı yüce makamı *ALTIN* *TEPSİ*
*İÇİNDE* nasıl ikram edilebilmiştir? *TC*.*DEVLETİ’ *nin *MER’ *İ (
yürürlükteki )*ANAYASASI* ve *YASALARINA* *GÖRE* *CUMHURBAŞKANI* *ADAY*
*ADAYI* *GÖSTERİLMESİ* *İMK*ÂNSIZ *OLAN* *RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ *a,*YSK’
*ca *CUMHURBAŞKANLIĞI* *MAZBATASI* *NASIL* *VERİLEBİLMİŞTİR* ? *RECEP
TAYYİP ERDOĞAN’ *ın, *CUMHURBAŞKANLIĞI’ *nın *MEŞRU* *OLUP* –*OLMADIĞI*
*TARTIŞMASININ* *DERHAL* *BAŞLATILAK*; *EN* *KISA SÜREDE* *NETİCEYE*
*ULAŞILARAK*; *MÜEYYİDESİ’ *nin *TAVİZSİZ* *UYGULANMASI*
*GEREKMEKTEDİR*. İvriz ve Hasanoğlan*KÖY ENSTİTÜLERİ* menşeli; emekli
lise öğretmeni Timur*EREN*,*09 Ağustos 2017*

 

a45UyF587661-170809213347 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/10  02:56 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Nemo censetur ignorare legem
Kanunu bilmemek mazeret olamaz.

Latin Atasozu

Allah, ahirette peygamberlere kimligini kanitlamak icin bacagini acip
baldirini gosterir.

Buhari 97/24, 10/129 ve 68.surenin tefsiri

HIROSIMA, NAGAZAKI

Insanligin yuz karasi
Hirosima Nagazaki.
Mezar kentlerdir burasi
Hirosima Nagazaki.
Amerikan vahsetiyle
Gorulmemis dehsetiyle
Korku salan mansetiyle
Hirosima Nagazaki.
Yuz binler yanip eridi
Azrail hizli yurudu
Burada insanlik curudu
Hirosima Nagazaki.
Imparator teslim oldu
Ensesinde bomba buldu
Alevleri hakim kildi
Hirosima Nagazaki.
Kimi yasli kadin kuldu
Sabi subyan olum buldu
Ne cabuk da unutuldu
Hirosima Nagazaki.

Fena vurdu vahsi Bati
Kuruttular cumle otu
Bugun dahi durum kotu
Hirosima Nagazaki.
Yuz binleri yilan soktu
Amerika kina yakti
Merhameti asla yoktu
Hirosima Nagazaki.
Su gibi eridi demir
Insanlar olmustu komur
Yok edildi nice omur
Hirosima Nagazaki.
Yahudiler imal etti
Goz dagi vermeye yetti
Yalniz iki ucak gitti
Hirosima Nagazaki.
Hiddeti yim hatirlattim
Derdime ne dertler kattim
Merhameti ben mi sattim
Hirosima Nagazaki.

ASIK HIDDETI


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this 

(GugukluhayaT) TÜRKER ERTÜRK : 15 TEMMUZ VE 18 MART'IN ANLAMLARI

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail
 




  TÜRKER ERTÜRK : *15 TEMMUZ *VE*18 MART*'IN ANLAMLARI

*8 Ağustos *2017*21:55 erturktur...@gmail.com*



/*"18 Mart 1915’i yaşamadınız, bunu okuyorsunuz ama 15 Temmuz’u yaşadık.
Dolayısıyla, bu bizim için çok daha anlamlı"*/ demiş Erdoğan. Öncelikle
bilinmesi gereken şey şudur; bir şeyin anlamlı olması, anlam kazanması
ve farkındalığı bilimsel bilgiyle olur. Yani demek istiyorum ki; bir
tarihi olayı anlamlandırabilmek ve bu olay hakkında farkındalığınızın
olması demek, olayın geçtiği zaman diliminde yaşamış olmanızı
gerektirmez. Hatta çoğu zaman kitleler, yaşadıkları zaman dilimini ve
olayları, kandırıldıklarından ve yeterli bilgiye sahip olmadıklarından
gerçeklerden farklı değerlendirir ve anlamlandırırlar.

Çanakkale Zaferinin ne olup ne olmadığını ve sadece bizim için değil,
dünya tarihi içinde ne anlama geldiğini burada yazacak ve anlatacak
değiliz. Çanakkale hakkında, hem de madalyonun her iki yüzünü ve arka
planlarını anlatan her dilde yüzbinlerce kitap, belge ve makale var.


Dur Yolcu!

Biz Çanakkale hakkında çok okuduk. Okurken tek taraflı da olmadık.
Karşımızdakilerin planlarını, değerlendirmelerini ve hislerini de
öğrendik. Ayrıca, yüz yıl önce savaşılan cepheleri gezdik, oralarda
sabahladık, iliklerimize ve hücrelerimize kadar*18 Mart 1915*’in ne
anlama geldiğini hissettik. Bu hissedişin arkasında hamaset var ama
çoğunlukla okunarak öğrenilen bilimsel bilgi var!

"Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir

Eğil de kulak ver. Bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda

Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda,

İstiklal uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmed’in yattığı yerdir"

Diyor, Necmettin Halil Onan /*"Bir Yolcuya"*/ şiirinde Çanakkale
Şehitleri için! Çanakkale, gerçekten bir destandır. Dünya harp
tarihinden ve kahramanlıktan bahsedilirken, Çanakkale asla es geçilmez
ve geçilemez! Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler, ulusal bilincini
burada çektikleri acılar üzerine inşa etmişlerdir.


Çanakkale’yi Bedr’in Üstüne Koyuyor!

Halen sinemalarda gösterimde bulunan Churchill filmini izlemenizi
tavsiye ederim. Filmde;*II*. Dünya Savaşı’nın sonları yaklaşırken,
müttefikler yaklaşık olarak bir*milyon *askerle,*Haziran 1944*’de
Normandiya’ya çıkarma yapmak ve Almanlara nihai darbeyi vurmak
istemektedirler. Önlerindeki en büyük engel İngiltere Başbakanı Winston
Churchill’dir. Çünkü Churchill tereddüt içindedir ve
korkmaktadır.*1915*’de Çanakkale’de yaşadıkları yenilginin travmasını*29
yıl* sonrasında bile hala hissetmekte ve yaşamaktadır.

Çanakkale için yazılan şiirin ve yakılan türkünün haddi hesabı yoktur.
Bunlar, Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuklarımıza baskıyla yazdırdığı*15
Temmuz *şiirlerine de benzemez.

Bakınız, şairimiz Mehmet Akif Ersoy /*"Çanakkale Şehitlerine"*/
şiirinde, içinde Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’in bulunduğu
Çanakkale ile Bedir Savaşı’nı kıyaslıyor ve dizelerinde; /*"Bedr’in
aslanları ancak bu kadar şanlı idi"*/ diyor!


Halkın Gözünden Kaçırıyorlar

Demek ki*15 Temmuz*,*18 Mart*’la kıyaslanamazmış. Ayrıca,*15 Temmuz
*şaibeli! Yani engellenebilecek bu darbe sanki engellenmemiş ve
/*"Allah’ın lütfu"*/ olsun diye önü açılmış. Amaç; rejim değişikliği
yapmak, /*"tek adam"*/ yönetimini inşa etmek ve Türk Silahlı
Kuvvetleri’ni merhale merhale parti ordusu haline getirmektir.

Bugün merkez akım medyada muhalif görüşler ve özellikle*15 Temmuz*’un
arka planı hakkında iktidardan farklı söylemleri olanlar çıkarılmıyor
ise ki böyledir; iktidarın*15 Temmuz *hakkında halka anlattıkları
yalandır ve arka planı uyanırlar diye halkın gözünden kaçırılmaktadır!


Askeri Darbe Değildi

*15* Temmuz, bir askeri darbe değildi. Askerin elindeki harp silah ve
araçlarının sadece*yüzde *ikisi ile darbe başarılı olabilir miydi?*15
Temmuz *Darbe Girişimi;*TSK* da dahil devletin içine iktidar tarafından
sokulmuş, atanmış ve terfi ettirilmiş Gülen Cemaati unsurları tarafından
yapıldı. Sızma demiyoruz; çünkü sızma*2002*’den önce vardı!

Bakınız, tüm dünya geçen yıl*15 Temmuz*’da yaşadığımız ve*249
yurttaşımızı* kaybettiğimiz dinci kalkışmanın bir askeri darbe
olmadığını biliyor! Ama iktidar, ısrarla bunu bir askeri darbe olarak
takdim etmeye çalışıyor. Çünkü amaç; yeni bir devletin inşasıdır.


Ayhan Oğan Doğru Söyledi!

*AKP MKYK* üyesi Ayhan Oğan; /*"Biz 15 Temmuz'da çok büyük bir şey
yaptık. Halk bir devrim yaptı, vesayet sistemini bitirdik. Şimdi biz
yeni bir devlet kuruyoruz. Beğenin, beğenmeyin bu yeni devletin kurucu
lideri Tayyip Erdoğan'dır"*/ derken doğruyu,*AKP* içinde konuşulanı
söyledi. Sadece erken öttü, o kadar.

Daha geçen gün,*ABD*’nin Ankara eski Büyükelçisi Jeffrey; /*"15 Temmuz
bir askeri darbe değildi, arkasında yüzde yüz Gülen Cemaati vardı"*/
dedi. Bu gerçeğin tüm dünya farkında, siz de farkında mısınız?

Türker Ertürk

E. Amiral, Araştırmacı - Yazar


*RESMİ İNTERNET SİTESİ*:

http://www.turkererturk.com.tr


(GugukluhayaT) KAAN SEZYUM : EN SÜPER ÜLKEYİZ!

2017-08-10 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  *KAAN SEZYUM : EN SÜPER ÜLKEYİZ!*

*09.08.2017*

İşlerini geri isteyen akademisyen arkadaşları görmezden gelelim. Hatta
onları destekleyenleri de paketleyelim. Hatta desteğe destek için
gelenleri de paketleyim. Mümkünse onlara destek çıkanları da
paketleyelim. Sonuçta bu insanlar haklarını aramak istiyor. Ne demek hak
aramak? Biz sana yeterince hak verdik işte. Otur oturduğun yerde. Açlık
grevine de gideceksen git. Sana yardım etmeyeceğiz, senin sesini
duymayacağız. Seni hastaneye de yatırdık. Artık son günler. Bir süre
sonra sen de kalmayacaksın, bir süre sonra da unutulacaksın... Bu ülkede
tivit attı diye adam paketliyoruz. Bir de sonra badem bıyıklımız çıkıp
*‘Bizde tüvit attı diye paketlenen yok. Yok böyle şey’* diyor. Hangisine
inanırsın? Bence bıyıklı haklı kesin. Neden? Çünkü böyle bir
gerçeklikteyiz. Yersen. Adalet Bakanlığı da açıklamış*160 küsur* kişi
paketledik diye.

Biz özgür bir ülkeyiz. Gezi hareketi emperyalistlerin bize kötü bir
oyunuydu. Biz çevreciyiz, çevremizi severiz. Bakın bakanımızın olsun,
vekilimizin olsun, tüm sülale devlet kadrolarında yer bulabiliyor.
Bundan güzel çevrecilik mi olur?

Türkiye’de hapiste gazeteci yok. Hatta Türkiye’de hapis yok. Bakın bunu
ben söylüyorum, neden inanmıyorsunuz? En süper ülke burası. Yabancı
basın filan hep bizi çekemediğinden saçma sapan haberler yapıyor.
Avrupa’ya mı güveneceksin başına bir şey geldiğinde yoksa bana mı? Bence
sen bana güven. Zaten güvensen de güvenmesen de başına bir şey gelecek.
E bari başına bir şey gelecek, bana güven.

Bizi çekemiyorlar. Anten taksınlar. Dijital tesbih yapıp sabretsinler.
Ya biz bu ülkeye sevdalıyız be. Nehirlerine, ormanlarına sevdalıyız. Biz
ülkemize baktığımızda nehir, dağ, çiçek, hayvan, böcek değil. Üretim,
tüketim ve satış görüyoruz. Bakın bu ülkenin nehirleri boşa akıyordu.
Hepsine*HES* çektik, jilet gibi olduk. Bazıları çıkıyor terbiyesiz gibi
uzaydan çekilmiş fotoğrafları gösterip *‘Ülke çölleşti’* diyor. Ya
arkadaş, uzay var mı bi kere? Bu dünya dümdüz. Sen önce onu düzelt.

Tarihi yenide yazıyoruz. Bakın şu aralar kurtuluş savaşı veriyoruz.
Eskisini çok da şey etmemek lazım. Oysa şimdi yeni ve süpersonik bir
ülke oluyoruz. Diğer ülkeler mal gibi ileri giderken biz müfredattan
evrimi kaldırarak geriye gidiyoruz. Ama dediğimiz gibi evrim olmadığı
için geriye de işlemesi mümkün değil.

Cahilliği yüceltiyoruz. Sayemizde neredeyse adını bile yazamayacak
adamlar, kadınlar bakan, vekil, müsteşar olabiliyor. Eski Türkiye’nin
seçkinciliği yok artık. Neymiş yabancı dilmiş. Ya arkadaş, adamsan eğer
her dilde derdini anlatırsın. Hello, velkom... Bu aletleri rente karla
mı aldınız?

Yeni yepyeni bir ülkeyiz, altyapımızla, trafiğimizle, vatandaşımızla,
hakkımızla, hukukumuzla tüm dünya bize bakıp özeniyor. Bakın mesela
turistik beldelerde artık turistler bile deniz mayoyla girmiyor. Paso
tişört, pantolonla denize giriliyor. Mayo nedir ya zaten. Elin
yabancısının sana dayattığı bir bez parçası. Şimdi ülkemize turit de
gelmiyor. Hepsi vatanlarındaki yataklarında *‘Acaba nasıl yapacaz da bu
süper ülkeyi geçeceğiz?’* diye düşünüyor.

Biz düşünmüyoruz. Çünkü dünyanın en güzel ülkesinin en güzel yerinin en
güzel ortamının ortasına bile nükleer santral yapabilecek bir
kapasitemiz var. İşte gücümüz buradan geliyor. Artık öyle eskisi gibi
yok doğaymış, yok bilimmiş, yok bunlar sonra bizi çok kötü etkilermiş
yok. Çünkü hiçbir şey yok. Sadece biz varız.

*http://www.milliyet.com.tr/rus-silahiyla-amerikan-yardimi--gundem-2498832/*

 

a45UyF587661-170809212613 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/10  01:03 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

HASRET
. . . . . .
Sevgimi unutmak icin seyrederim bir tabloyu, bir mermeri,
Ki ne kadar dalsa ruhum yeniden doner geriye:
Okurum dusune dusune okudugun siirleri,
Senin dusuncen gecerken uzerlerinde bir sicaklik kalmistir
diye

Fazil Husnu DAGLARCA

Tevfik Pasa Ingiltere ile gizli bir anlasmaya varilarak Osmanli Devleti
nin Ingiltere ye bagliliginin saglanmasini istedi.

Yuksek Komiser Amiral Calt Horpe un raporundan. 06.06.1919

Hurriyet insanin dusundugunu ve diledigini mutlak olarak yapabilmesidir.
Bu tarif Hurriyet kelimesinin en genis manasidir.
Insanlar bu manada hurriyete hicbir zaman sahip olamamislardir ve olamazlar.
Cunku malumdur ki insan, tabiatin mahlukudur.
Iptidai insanlarin, tabiatin herseyinden, gok gurultusunden, geceden,
tasan bir nehirden ve vahsi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden
korktuklarini biliyoruz.
Ilk his ve dusuncesi korku olan insanin her dusunce ve dileginin mutlak
surette yapmaya kalkismis olmasi dusunulemez.
Iptidai insan kumelerinde ata korkusu ve nihayet buyuk kabile ve
kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanlarin
kafalarinda ve hareketlerinde hesapsiz memnular yaratmistir.
Memnular ve hurafeler uzerine kurulan bir cok adetler ve ananeler,
insanlari dusunce ve harekette