(GugukluhayaT) ABD'DE YILIN TABANCASI ÖDÜLÜNÜ YERLİ CANİK TP9SFX KAZANDI

2017-08-16 Başlik Oraj POYRAZ at alpinaasia
 




  *ABD*'DE YILIN TABANCASI ÖDÜLÜNÜ YERLİ CANİK*TP9SF*X KAZANDI

Yusuf Akbaş *16
Ağustos 2017*

/*ABD*//'de bu yıl ikincisi düzenlenen Industry Choice Awards
yarışmasında//*2017 Yılının*//Tabancası ödülünü //Samsun Yurt Savunma
tarafından üretilen Canik//*TP9SF*//x modeli//kazandı./

**ABD***'de* bu yıl ikincisi düzenlenen *Industry Choice Awards*
etkinliğine aralarında*Samsun Yurt Savunma'nın* da bulunduğu toplam*98
şirket* katıldı. Samsun Yurt Savunma tarafından üretilen
*Canik***TP9SF***x* modeli**2017 Handgun***of the Year (Yılın Tabancası)
*ödülüne layık görüldü.

Oluşturulan jüri tarafından yapılan*28 saatlik* değerlendirmeler sonucu
beş şirket finale kaldı -*Canik, Glock, Springfield, H ve
SigSauer**-.* Jüride bulunan farklı farklı sektörlerden*30 üye*;
üreticiden son kullanıcıya, güvenlik memurundan satış temsilcisine
farklı alanlarda uzman kişiler görüşlerini derecelendirdi. Ürünlerin
teknik özellikleri, performansları ve fiyatları gibi toplam*23
kriterden* oluşan değerlendirmeler sonucunda Samsun'da üretilen Canik,
birincilik ödülünü ülkemize kazandırdı

**TP9SF***x,* tam boy polimer gövdesiyle dikkat çekiyor. Rakiplerine
nazaran daha yüksek kapasiteli şarjörü büyük avantaj sağlıyor.*DA/SA*
veya*SAO* Tetik Mekanizması kullanıcıya atış seçeneği
sunuyor.*TP9SF*x,*132 mm* namlu boyu ile*TP* serisinin en özel versiyonu
olarak tasarlandı. Kişinin silah üzerinde değişiklikler yapabilmesi de
sağlanmış. Red-Dot optik sistemlerinin bağlanabilmesi amacı ile kapak
üzerinde revisyon yapılmış ve piyasada yer alan optiklerin bağlantıları
için ara-yüzler tasarlanmış, hızlı kurulum amacı ile de ara-yüzlere
kurma kolu bağlantısı yapılmış.

*https://www.donanimhaber.com/savunma-sanayi/haberleri/ABDde-yilin-tabancasi-yerli-Canik-TP9SFx.htm*

*1998* yılında kurulan *Samsun Yurt Savunma Sanayi ***(SYS***),*
Türkiye'nin önde gelen savunma sanayilerinden birisi.SYS***,
*Türkiye'nin*tabanca ihracatının yaklaşık ***%70***'ini
*gerçekleştiriyor. Yarı-otomatik tabanca üretiminin yanında roket, füze
ve havacılık sistemleri üretimi de yapılıyor.*SYS*,*2016 yılında ABD*'ye
tabanca ihracatında *dünyada sekizinci marka* konumunda bulunuyor.

*https://www.donanimhaber.com/savunma-sanayi/haberleri/ABDde-yilin-tabancasi-yerli-Canik-TP9SFx.htm*

 

a45UyF587661-170816200341 Oraj Poyraz At Alpinaasia
oraj_poy...@alpinaasia.com
2017/08/17  01:47 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Kadin kendi basina ne gul goncasidir ne de diken. Koklamasini bilirsen
gul, tutmasini bilmezsen diken olur.

Refik halid karay

Tatli suda mercan
RAHMAN22.ikisinden de inci ve mercan cikar.

Ilk sozu kim ne kadar guclu ve bagirarak soylerse, o kazanir .

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj gondermek icin  :   ozgur_gun...@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin:   ozgur_gundem-subscr...@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin   :   ozgur_gundem-unsubscr...@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin :   ozgur_gundem-ow...@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz   :   http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz :
http://orajpoyraz.blogspot.com/


BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo





 

-- 
You received this message because you are subscribed to the Google Groups 
"Gugukluhayat" group.
To unsubscribe from this group and stop receiving emails from it, send an email 
to gugukluhayat+unsubscr...@googlegroups.com.
To post to this group, send email to gugukluhayat@googlegroups.com.
Visit this group at https://groups.google.com/group/gugukluhayat.
For more options, visit https://groups.google.com/d/optout.


(GugukluhayaT) İSTANBUL İÇİN KORKUTAN DEPREM RAPORU: 'EN AZ 625 BİN KİŞİ ÖLÜR'

2017-08-16 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
 




  *İSTANBUL İÇİN KORKUTAN DEPREM RAPORU: 'EN AZ 625 BİN KİŞİ ÖLÜR'*

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne *(TMMOB*) bağlı*5 oda*
tarafından hazırlanan deprem raporunda olası İstanbul depreminde,*625
bin *insanın hayatını kaybedeceği belirtildi. Raporda /*"Deprem toplanma
alanları ile acil ulaşım yollarının akıbeti, deprem sonrası tam bir
felaketle karşı karşıya kalacağımızı göstermektedir"*/ ifadeleri yer aldı.

*16 Ağustos 2017*

[Haber görseli]

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği *(TMMOB*) 'ne bağlı*5 oda*
tarafından hazırlanan deprem raporunda olası İstanbul depreminde,*625
bin *insanın hayatını kaybedeceğini belirtildi.

Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik
Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası ve Makine Mühendisleri
Odası /*"İstanbul Depreme Hazır mı?"*/başlıklı raporu açıkladı.
Beyoğlu'nda bulunan*TMMOB*Makine Mühendisleri Odası'nda düzenlenen
toplantıda deprem raporunu*TMMOB*İstanbul İl Koordinasyon Kurulu
Sekreteri Cevahir Efe Akçelik açıkladı. Akçelik hazırlanan rapordan
detaylar vererek, /*"Bizlerin İstanbul için tasarladığı en kötü senaryo
1509 yılında yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremin tekrar olması. */*/*O
dönemde İstanbul ve Galata'daki nüfus 160 bin kişi, 35 bin hane olarak
ifade edildiği düşünüldüğünde bu depremde binde otuzluk bir ölüm oranı
olmuş. */*/*Günümüze vurursak, İstanbul'daki nüfusun yaklaşık 20 milyon
kişi olduğunu düşünürsek bu oranın aynı şekilde hasara vereceğini tespit
edersek, en az 625 bin insanın hayatını kaybedeceğini öngörmekteyiz"*/dedi.


*/*"MEVCUT YAPI STOKUNUN YÜZDE 50'Sİ Kaçak, YÜZDE 40'I DEPREM ÖMRÜNÜ
TAMAMLAMIŞ"*/*

Akçelik, /*"İstanbul nüfusunun büyük bir kısmının birinci derecede
deprem bölgesinde yaşamakta. Mevcut yapı stokunun yüzde 50'si kaçak,
yüzde 40'ı deprem ömrünü tamamlamış, yüzde 27'sinin deprem riskine bağlı
olarak acilen yıkılması gerekmekte ve bu binaların sadece yüzde 35'inde
DASK var. Nüfusunun büyük bir kısmının birinci derece, diğer kısmının da
ikinci dereceden deprem bölgesinde olmasına karşı, yapı stoku, zeminin
jeolojik koşulları, denize kıyı olması, deniz dolgu alanları,
mühendislik hizmeti almadan üretilen binlerce yapının varlığı, kaçak
yapılaşmanın kentin ayırt edici özelliği olması, ulaşım yapılarının,
barajların, tarihi eserlerin depremde nasıl bir tepki vereceğinin
belirsizliği, kentsel dönüşüm projelerindeki belirsizlikler, şu
taşkınlarında bile ortaya çıkan altyapı sorunları, dere yataklarını bile
yerleşime açan imar uygulamaları, afet sonrası çalışmaların taşıdığı
soru işaretleri, deprem bilincinin maalesef İstanbul'da yeterince
oturtulmamış olması İstanbul'un tahmin edilenden daha yıkıcı bir etki
alanı altında olacağının göstergesi"*/dedi.


*/*"BİLİM VE TEKNİĞİN IŞIĞINDA TALEP EDERLERSE KENDİLERİNE HER TÜRLÜ
DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ"*/*

Cevahir Efe Akçelik, /*"Doğanın er ya da geç intikam alacağını
söyleyerek kendi sorumluluklarını gölgelemeye çalışanları, hamaseti
kamuoyunu yanıltmak için silah olarak kullananları, kentsel alanları
sermayeye peşkeş çekenleri, su havzalarını ve yeşili yok edenleri,
İstanbul'un kalbine hançer gibi gökdelenleri dikenleri, kenti, insanın
değil sermayenin ihtiyacına göre düzenleyenleri, bilime ve meslek
disiplinlerini önemsizleştirerek, kaderciliği yönetim şekli haline
getirenleri tarih büyük İstanbul depreminden sonra, İstanbul'un dramını
sahneleyenler olarak maalesef anacaktır. Yetkilerle gerekli önlemleri
almaları için sesleniyoruz. Bizler TMMOB olarak bilim ve tekniğin
ışığında talep ederlerse kendilerine her türlü desteği vermeye
hazırız"*/ şeklinde konuştu.


**RAPORDAN**

_*Raporda deprem sonrası toplanma alanları ile ilgili şu ifadelere yer
verildi:*_

/*"İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu, 2016
Aralık ayında hazırladığı rapora göre 470 deprem toplanma alanı 77 'ye
düşmüştür. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubemiz hangi deprem
toplanma alanının imara açıldığına, hangi alanlara AVM yapıldığına,
hangi alanlarda konut projesi uygulandığına, hangi yolların otopark
haline getirildiğine ilişkin bilgileri defalarca kamuoyuyla
paylaşmıştır. İstanbul Valiliğinin TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası
İstanbul Şubemize yukarıda ifade edilen sorularına gizlilik gerekçesi
ile cevap vermemesi, Valililiğe bağlı konunun bürokratik temsilcilerinin
sözlü olarak ifade ettiği 70'e yakın toplanma alanının bulunduğu, bu
alanların birçoğunun ise arsa sahibi olan kişilerin bilgisi dahilinde
olmadan toplanma alanı ilan edildiği ve bu alanlarda 2 milyon kişi için
hazırlık yapıldığı planlandığı ifade edilmektedir. Bir diğer sorun da bu
alanlara kişilerin nasıl transfer edileceğidir"*/


*/*"BİR ŞEHRİN PLANSIZLIĞI..."*/*

_*Acil ulaşım yolları konusunda da tespitlerin yer aldığı raporda şunlar
kaydedildi:*_

/*"Olası bir afet durumunda, çöken binalara bağlı olarak yol
kapanmaları, binalara gelecek olası zarar hesaplarına dayandırılarak
önlem 

(GugukluhayaT) SİNAN MEYDAN : ATATÜRK İNGİLİZ VALİSİ Mİ OLMAK İSTİYORDU

2017-08-16 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  *SİNAN MEYDAN : *ATATÜRK İNGİLİZ VALİSİ Mİ OLMAK İSTİYORDU


Bir /*"akil"*/ kuyuya taş attı


Yeni Osmanlı Projesi'nin Görevli Akil'ine Yanıt

Atatürk’ün yüzyılın başında İngiliz ve Fransız emperyalizmini ve onların
desteklediği Yunan ve Ermeni taşeronlarını Anadolu yaylasına gömerek
kurduğu /*"bağımsız"*/Türkiye Cumhuriyeti’ni bugün yeniden /*"bağımlı"*/
Osmanlıya dönüştürmek isteyen iç ve dış odaklarca yakın tarihi
çarpıtmakla ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine kurulması planlan Yeni
Osmanlı’ya uygun yeni bir tarih kurgulamakla görevlendirilmiş*GÖREVLİ
AKİL*’LERDEN biri de edebiyatçı/ amatör tarihçi Mustafa Armağan’dır
Cemaatin gazetesinde, Derin Tarih adlı dergisinde ve yandaş medyada
çalakalem ve kirliağız Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı yapan
bu*GÖREVLİNİN* yalanlarına yanıt vermekten yoruldum doğrusu! Bu yazımda
İngiliz gazeteci W. Price'ye dayanarak /*"Atatürk İngiliz valisi olmak
istiyordu"*/ diyen /*"görevli akil"*/ Mustafa Armağan'a bir kere daha
yanıt vereceğim bir kere daha.


İngiliz Gazeteci W. Price - Atatürk Görüşmesi

Atatürk*14 Kasım 1918*’de İngiliz Daily Mail gazetesi yazarı Ward Price
ile İstanbul Pera Palas’ta görüşmüştür. Lord Kinross, /*"Atatürk"*/ adlı
kitabında bu görüşmeyi şöyle anlatmaktadır: /*"Mustafa Kemal… Pera Palas
otelinin müdürüyle haber göndererek gazeteciyi kahve içmeye çağırdı.
Ward Price de Genelkurmayın istihbarat servisindeki albaya danıştıktan
sonra çağrıyı kabul etti. Mustafa Kemal onu üniformasıyla değil de,
sırtında jaketatay ve başında fesle karşıladı. Ward Price, Mustafa
Kemal’i yakışıklı ve erkek tipli buldu. Elini kolunu oynatmadan, sakin
ve ölçülü bir sesle konuşuyordu."*/ İddiaya göre Atatürk bu görüşmede
Price’e, /*"Bu böyle olmaz vatanı baştan başa değiştirmek lazım,
yenileştirmek lazım"*/ demiştir.


Ward Price’ı Daily Mail Gazetesine Verdiği Demeç *(1918*)

Ward Price,*1918 yılında* Daily Mail gazetesine verdiği demeçte
İstanbul’da Atatürk’le görüştüğünü anlatmış, ancak Atatürk’ün o
görüşmede kendisine İngiliz valisi olmak isteğini söylediğinden falan
söz etmemiştir.


Price’nin Cumhuriyet Gazetesi’ne Verdiği Demeç *(1939*)

Price,*1939 yılında* İstanbul’a gelmiş ve Cumhuriyet gazetesine bir
demeç vermiştir. Price demecinde,*1918*’de Atatürk’le yaptığı görüşmeyi
kastederek, /*"O zamanlar doğrusu bu laflara pek dikkat etmemiştim.
Mesleğimin her zaman hatırlayacağım büyük hatası, bu emsalsiz dehayı o
zaman keşfedememiş olmamdır"*/ demiştir. Hepsi bu! Price yine*1918*’deki
o görüşmede Atatürk’ün kendisine İngiliz valisi olmak istediğini
söylediğinden söz etmemiştir.


Price’nın /*"Ekstra-special Correspondant"*/ Adlı Kitabındaki
İddiası *(1957*)

Ancak aynı Price, bu demeçten *(1939*’daki) tam*18 yıl* sonra*1957
yılında* /*"Ekstra-special Correspondant"*/ yani /*"Çok Özel Gazeteci"*/
adlı bir kitap yazmış ve kitabında Atatürk’’ün*1918*’deki görüşmede
kendisine, /*"Eğer İngilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek
olurlarsa, İngiltere yönetiminde bulunan tecrübeli Türk valileriyle
çalışmak gereğini duyacaklardır. Böyle bir yetki çerçevesinde
hizmetlerimi sunabileceğim uygun bir yerin mevcut olup olamayacağını
bilmek isterim"*/ dediğini iddia etmiştir.

Price, bu görüşme sırasında Albay Refet Bele’nin de orada olduğunu
belirtmiştir. Price, ayrıca Atatürk’ün böyle bir göreve istekli
olduğunu, kendisinin bu öneriyi İngiliz askeri istihbaratından Albay
Hoywood’a bildirdiğini, ancak İngilizlerin bu öneriye o sırada fazla
önem vermediğini ileri sürmüştür.


Akıl Oyunları

Price’ın, /*"Mustafa Kemal İngiliz valisi olmak
istiyordu!*//*"*/*iddiasını */*"*//*doğru"*/ kabul etmeden önce
sorgulayalım. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı*GÖREVLİ* tarihçiler sadece
Atatürk’ün lehine durumları sorgulamaya alışıktırlar, onlar Atatürk
aleyhine durumları /*"peşinen doğru"*/ kabul etmeye alışıktırlar! Bu
nedenle bu konuyu sorgulamaya gerek duymazlar. Adı üstünde*GÖREBLİ*
olunca böyle oluyor tabi! Her neyse!*1918 öncesinin* ve sonrasının
koşullarını ve Mustafa Kemal’in çalışmalarını dikkate alarak inceleyelim
iddiayı:

*1*.Görüşmenin Zamanı: *(14 Kasım 1918*): Atatürk, daha bir gün önce*13
Kasım*’da (İstanbul’un fiilen işgal edildiği gün) İstanbul’a gelmiş ve
ayağının tozuyla Pera Palas Oteli’ne yerleşmiştir. Pera Palas Oteli’ne
yerleşmesinin temel amacı, işgalci İngiliz ve Fransız subaylarının ve
gazetecilerinin de daha çok Pera Palas’ı tercih etmeleridir. Atatürk
üniformalarını çıkarıp sivil giysilerini giyerek gizli, açık İngiliz ve
Fransız yetkililerin amaçlarını, planlarını öğrenmek istemektedir. Bir
askeri ve strateji dehası olan Atatürk, her zaman öncelikle düşmanını
tanımayı ilke edinmiştir. Daha bir gün önce İstanbul’a gelen Atatürk’ün,
daha ne olup bittiğini tam olarak anlamadan apar topar İngiliz
gazetecisine, /*"Ben Anadolu’da İngiliz valisi olmak istiyorum!"*/
demesi pek de mümkün değildir. Atatürk Anadolu’ya geçmeden önce
İstanbul’da Osmanlı Hükümeti 

(GugukluhayaT) RIFAT SERDAROĞLU: KÜRTÇÜLÜK VE SİLAHLI KÜRT İSYANLARI (3)

2017-08-16 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net




  RIFAT SERDAROĞLU: *KÜRTÇÜLÜK VE SİLAHLI KÜRT İSYANLARI* (*3*)


Avrupa ve Papalığın Kürtleri ayrıştırma çalışmalarına bakmak için
sizleri*257 yıl* öncesine, yani*1760*’lı yıllara götürmek istiyorum!

*

Vatikan ve Papalık, Hıristiyanlığı yaymak görüntüsü altında yirmi kadar
eğitilmiş misyoneri Anadolu’ya gönderir.

Misyonerler Güneydoğu Anadolu’ya ve güneyine dağılırlar.

*18-20* yıl kadar bölgede kalırlar ve sürekli olarak Kürtçülük ve Kürt
Milliyetçiliği bilincini insanlara işlerler!

Misyonerlerin en önemlilerinden biri Papaz Maurizo Garzoni ‘dir.

Garzoni Diyarbakır civarında 18 yıl kalmış ve Kürtçenin Kırmançi
lehçesini çok iyi öğrenmiştir.

Vatikan’a dönen Garzoni, ilk Kürtçe sözlüğü ve Kürtçe deyimler kitabını
bastırıp yayınlamıştır.

Papalık, Garzoni ‘ye /*"Kürdolojinin Babası"*/ unvanını vermiştir!

*

Peki niçin Kürtler seçilmiş diye sorduğunuzda alacağınız yanıt şudur;

Papalık olarak /*"Kaybolan Dilleri"*/ araştırıyoruz!

Halbuki o tarihlerde Vatikan’ın burnunun dibinde
Bask-Katalan-Gal-Korsika-Bröton- Malta dilleri gibi kaybolmakta olan
diller vardı!

Papalık neden onları değil de Kürtçeyi seçti?

*

Kürtleri ve bölgeyi çok iyi bilen, Kürtlerin tarih boyunca bir devlet
kuramadıklarını fakat bu arzularını kaşıyarak onları kullanmanın ve
böylelikle Türkleri Anadolu’dan sürmenin anahtarı olduğunu düşündüler.

Onları defalarca kullandılar ve Kürtçü liderleri aldattılar.

Vatikan’a göre Anadolu, Hıristiyan topraklarıdır!

Sözde bu amaçla Haçlı Seferleri adı altında defalarca Anadolu’ya
geldiler ve bölgenin tüm zenginliklerini çaldılar, yüz binlerce insanın
ölümüne sebep oldular!

Vatikan bu iddiasından bugün için vaz geçti mi?

Hayır!

Fethullah Gülen denen*CIA* elemanının /*"Dinlerarası Diyalog ve Ilımlı
İslam"*/ adı altında Papa ile görüştüğünü ve onun emrine girdiğini henüz
unutmadık!

Benzeri bir yanlışı da /*"Medeniyetler arası ittifak ve dinlerarası
diyalog"*/ aldatmacasına inanan ve orada da /*"Eşbaşkanlık"*/ görevini
alan ama kandırıldığını kabul eden*Erdoğan *yapmıştır!

Yıl*2017*, sahi ne oldu o Eşbaşkanlığa?

Son olarak*6 Ocak 2016 da* Kürt Papaz İmad’ın Vatikan’da Papa ile
birlikte Kürtçe dua etmesi başka hangi amaçla açıklanabilir ki?

*

Tarih boyunca kışkırtılan Kürtçüler, Cumhuriyet öncesi*13*, Cumhuriyet
sonrası ise*25 defa* silahlı isyana kalkışmışlar ve Türkiye’ye ciddi
zararlar vermişlerdir.

Eğer bugün Musul ve Kerkük’te hak iddia edemiyorsak, sebebi İngilizler
tarafından kışkırtılıp*1925 yılında* isyan ettirilen Şeyh Sait’tir!

*AKP* İktidarı zamanında bu İngiliz ajanı hainin adı Diyarbakır’da bir
meydana verilmiştir!

Tabelaları hala durmaktadır.

Milliyetçi*Erdoğan *ve ortağı Bahçeli’nin milliyetçilikleri Şeyh Said’e
kadardır!

*

Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyetin başında yaşanan Kürtçü isyanlarının en
önemli nedeni, bölgedeki güçlerini korumak menfaatlerini kaybetmemek
için feodal yapının temsilcileri olan Kürt Beylerinin, Ağaların,
Şeyhlerin, Aşiret Reislerinin yetkilerini Cumhuriyet yönetimine
devretmemek için direnmeleridir.

Padişah tarafından kendilerine verilen ayrıcalıkları korumak,
bölgelerinde özerk olmak, askere gitmemek, halktan vergi toplamak ama
devlete vermemek için silahlı isyanlar yapılmıştır.

Genç Cumhuriyet, ülkemizin bir yöresinde derebeyi tipindeki feodal
efendilere geçit verseydi /*"Devlet"*/ olabilir miydi?

Tabii gereği yapılacaktı ve yapıldı.

*

Yani silahlı kalkışmaların sebebi, bugün dillendirildiği gibi "Ana dilde
Kürtçe eğitim-Kültürel haklar-özerklik-yerel yönetimlere serbestlik vs.
değildir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin neresinde okul vardı da Said-i
Kürdi anadilde eğitim eksikliğinden isyan edip yüzlerce insan öldürdü?

Böyle bir komedi olabilir mi?

*PKK* Narko-Terör örgütünün ve*HDP*’nin taleplerine bakınca,*10 Ağustos
1920 de* imzalan Sevr Antlaşmasına /*"Kürdistan Bağımsızlık ve Kurtuluş
Komitesi"*/ olarak katılan Kürtçülerin taleplerinin aynı olduğunu
görürsünüz!

Türkiye’den Ayrılmak!

Bugünkü Kürtçülerin dedeleri Sevr Antlaşmasında, ana dilde eğitim-eşit
vatandaşlık olmadığı için mi ayrılmak istediler?

*

Kürtçülük ve*PKK* Terörü ile ilgili bilinmeyen hiçbir şey kalmadı!

*1835* yılında yani*182 sene* evvel Bedirhan İsyanının liderleri
kimlerse,*1919 yılında* İngilizlerle beraber Atatürk’e suikast
düzenleyenler de bugün*PKK*’ya para yardımı yapanlar da aynı ailelerdir,
aynı aşiretlerdir!

Bunu şunun için söylüyorum;

Kürt kökenli, T.C Vatandaşlarının bu işlerle hiç ilgileri yoktur.

Feodal düzeni sürdürmek ve gariban halkı sömürmek isteyen Kürt
Ağaları-Beyleri, Türk Devleti ile mücadelelerine, yöre halkını
kullanarak kahpece devam etmektedirler.

*

Gerçek adı Artin Agopyan olan Öcalan isimli caninin*1984 yılından*
itibaren yaptıklarıyla, Şeyh Said’in yaptıkları arasında ne fark var?

*PKK*, uyuşturucu kaçakçılığı-kuryeliği-dağıtımını Türkiye’de ve
Avrupa’da yapar!

*PKK*, her türlü organ kaçakçılığını yapar.

Kürt gençlerinin organlarını alır, 

(GugukluhayaT) Zahide UÇAR: CHP AKP’NİN BANYOSU MUDUR?

2017-08-16 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  Zahide*UÇAR*:*CHP AKP*’NİN*BANYOSU MUDUR*?

*AKP* ve*AKP*’nin Başı bağırıyor;

/*"Kılıçdaroğlu Türkiye’yi yabancılara şikayet ediyor. Ekmeğini yediği
ülkeye ihanet ediyor(!)"*/

Bak sen?? Ekmeğini yediği ülkeye ihanet ediyor öyle mi?

Hatırlatalım mı?

*- /"Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaati iyidir"/ diyerek Brüksel’in
kollarına sığınan AKP değil miydi?*

*ABD*’de kürsüye çıkarak;

*- */*"ABD’de özgürlük var. Benim ülkemde kızlarım başörtüsü nedeniyle
okuyamadı."*/*Diyen AKP Başkanı değil miydi?*

*AKP*’nin başı*2004 yılında* Almanya’da Schröder’e;

/*"Benim maaşım yetmiyor. Siz ne kadar maaş alıyorsunuz?"*/ Diye sordu.

Yetmedi;

Ömer Çelik,*2013 yılında* Moskova'da iken bir çağrı yapmış ve;

*- /"Geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terk etmiş
Hıristiyan ve Yahudiler var. Hepsine 'Ülkenize geri dönebilirsiniz'
diyoruz."/ Demiştir.*

Erdoğan Başbakan iken;

*- /"Yıllarca bu ülkede bir şeyler yapıldı. Farklı etnik kimlikte
olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Bu aslında faşizan bir
yaklaşımın neticesiydi."/ diye konuştu.*

Yunan basını, bu sözleri /*"tarihi itiraf"*/ başlığı ile yayınlamıştır.

*24.01.2012* tarihinde, Hollanda’dan Fatma Aktaş’tan bir ileti aldım.
İletide bir açıklama vardı. Açıklamada;

*- "Erdoğan ve Gül'ün Arie Oostlander’den ricasi:*

‘*Önce askeri bitireceğiz. Sonra Atatürk’ü. Siz bu konuda bize yardımcı
olacaksınız.’*

Bu sözler, eski Avrupa Birliği Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter
Arie Oostlander tarafından, komisyon toplantısında, bize bilgi olarak
iletildi. Yukarıdaki bu sözlerin, Mastricht zirvesinde*Tayyip *ve Gül'ün
ricası olarak kendisine söylendiğini belirtti. Ermeni meselesinde de
aynı şeyi söylediklerini ve durumu kendilerinin idare ederek, yardımcı
olacaklarını belirttiklerini söyledi. Bu bakımdan, Fransa'daki
karar(Ermeni soykırım yalanıyla ilgili alınan karardan bahsediyor),*AKP*
hükümeti ile Fransızlar arasında danışıklı dövüştür. Bu konuda bir şey
olacağını bu hükümetten beklemeyin, yoksa yanılırsınız."

Bir de Erdoğan’ın*04 Kasım 2002 tarihinde ABD* Savunma Bakan Vekili
Wolfowitz’e yazdığı ve o dönem haber olan bir mektup var. O mektupta;

*- "Değerli Dr. Wolfowitz,*

Ülkelerimiz arasındaki tarihsel ortaklık ve dostluğun gelecekte de
sürmesi ümidimi paylaşmak için, bu mesajımı ortak dostlar aracılığıyla
doğrudan size ulaştırmak isterim.

Seçim sonuçlarının bizim genelkurmay saflarında biraz rahatsızlık
yaratmış olabileceğinden, resmî konumunuz gereği, hiç kuşkusuz
haberdarsınızdır. Bilmenizi isterim ki, onların Türkiye'nin müreffeh,
seküler (çağdaş) ve birinci dünya topluluğunun güvenilir bir üyesi
olması ümitlerini partim ve ben de paylaşıyoruz. Ve geçmişte hiç
olmadığı kadar birleşmiş olan ülkemizin çıkarları için en iyisi olacak
şekilde birlikte çalışabileceğimiz kanaatindeyim.

Bu amaçla, Org. Özkök ile mümkün olduğu kadar kısa sürede mahrem, özel
bir toplantı yapabilmeyi ümit ediyorum. Özel cep numaram şudur:*0533 7*…

Bu yardım ve ülkeme geçmişte gösterdiğiniz dostluk için çok teşekkürler.

Sizinle kişisel olarak görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyorum."

*- Yılmaz Polat’ın tanımıyla, */*"CİA’nın pençesinde yapılan açılım"*/*,
bir İngiliz gözetmen eşliğinde Oslo’da PKK ile yapılan ihanet
görüşmeleri tarihe kaydedildi.*

Tarihe not düşmeye devam edelim:

*- Afyon’un AKP’li Belediye Başkanı Çoban, Kurtuluş Savaşı’nda
Anadolu’yu kan gölüne çeviren işgalci Yunan askerlerini şehit ilan
ederek, onlar için anıt yaptıracağını söylemiştir. Tepkiler üzerine
amacına ulaşamamıştır.*

Ve tabii, en vahimi de, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı olan bir
insanın,*Ortadoğu*’da, Türkiye dahil,*22 ülkenin* bölünme projesi
olan*BOP* Eş Başkanlığını kabul etmesidir. Yani;

Yabancı bir ülkenin projesinde, kendi ülke çıkarlarına ters, hatta kendi
ülkesini bölecek bir projede Eş Başkanlığı kabul etmesidir. Bugüne kadar
da*BOP* Eş Başkanlığından feragat ettiğini söylememiştir.

Şimdi;

*CHP*’yi hamam, Kılıçdaroğlu’nu tellak yerine koyup, işledikleri
suçları, kirli maziyi*CHP* üzerinden yıkamaya çalışma uyanıklığı.

Bu kir*CHP* üzerinden aklanmaz.*YIKANMAZ*!!.

Tarih bu gerçekleri yazar.

Ahmet’in suçu Mehmet’in işlediği suç üzerinden temizlenmez.

Türkiye Türkiye olalı böyle bir beyin yıkama taktiği görmedi. Bu yöntem
çok tanıdık geliyor.

Hitler'in propaganda tekniklerinden bazı hatırlatmalar yapalım;

*- "Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır.*

*- Asla kendinden başka bir seçeneğe hareket alanı bırakma.*

*- Asla kabahat üstlenme.*

*- Sadece bir rakibine odaklan ve kötü giden herşeyi onun üzerine yık.*

*- Hatalı olduğunu veya yanlış yaptığını asla kabul etme.*

*- Bir yalanı yeteri kadar sıklıkla tekrarlarsan, halk eninde sonunda
ona inanır.*

*- Halkı her zaman ateşle. Asla soğumasına izin verme."*


DECCAL

Dini tanımlarda*DECCAL* şöyle anlatılır:

Akı kara, karayı ak gösterecek.

Bastığı yerde ot bitecek.

Ne dersiniz?

Deccal*ORTAYA ÇIKTI 

(GugukluhayaT) YAVUZ ALATAN : ATATÜRK’ÜN EMANETİ ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ’Nİ ABD’YE SATTILAR!

2017-08-16 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
Facebook'da bu haberi ileten şöyle bir yorum yapmış.
/Akp'li Amerikan köpekleri ; vatan sizin götünüz değil her önünüze
gelene veresiniz !/
Ben de altını imzalıyorum.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
 / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
   L2fSIJNoA0xfSNxA




  YAVUZ*ALATAN : *ATATÜRK’ÜN EMANETİ ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ’Nİ*ABD*’YE
  SATTILAR!

AutoResizeImage.http://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2017/08/13aoch215cm-1.jpgAtatürk
Orman Çiftliği arazisinde bulunan*37 bin *metrekarelik alan, yeni
büyükelçilik binası yapılması için*ABD* misyonuna satıldı. Mimarlar
Odası Ankara Şubesi satış protokolünü istedi ancak *‘ticari sır’*
denilerek reddedildi

*14 *Ağustos*2017*

Atatürk Orman Çiftliği,*1925 yılında* Mustafa Kemal Atatürk'ün
talimatıyla, Türk tarımına öncülük etmesi için kuruldu. Arazi, Mustafa
Kemal Atatürk tarafından farklı kişilerden parça parça satın alındı.
Çiftlik*1937*'de Atatürk tarafından Türk Milleti'ne emanet edilerek,
Hazine'ye bağışlandı. Çiftlik arazi,*1950*'li yıllardan başlanarak
çeşitli kurumlara tahsis edilerek ya da satılarak amacı dışında parça
parça talan edildi. Ve bugün…


*ÇUKURAMBAR'DA İNŞAAT*

Emparyalizmle mücadele ile yoktan bir ülke kuran Atatürk'ün milletine
emanet olarak bıraktığı Atatürk Orman Çiftliği'nin*37 bin *metrekarelik
arazisi, yeni büyükelçilik binası yapılsın diye*ABD*'ye satıldı.
Çukurambar semtindeki geniş arazide inşaat çalışmaları sessiz sedasız
başladı. Arazinin çevresi yüksek tel örgü ve duvar ile çevrildi.
Büyükelçilik alanında, otopark ve sosyal tesisler de
bulunacak.*SÖZCÜ*'ye açıklamalarda bulunan Mimarlar Odası Ankara Şube
Başkanı Tezcan Karakuş Candan, /*"Bu alan Atatürk Orman Çiftliği arazisi
iken, 12 Eylül darbesinden sonra Kenan Evren'in imzasıyla Gazi
Üniversitesi'ne eğitim alanı olarak devredildi"*/ dedi ve şunları söyledi:


*MİMARLAR ODASI ŞİKAYET ETTİ*

/"Daha sonra Gazi Üniversitesi//*TOKİ*//'ye devretmiş, sonrasında da
arazi//*ABD*//Büyükelçiliği'ne satılmış. Bu süreç Atatürk Orman Çiftliği
arazilerinin nasıl talan edildiğini de
gösteriyor.//*AOÇ*//arazisinin,//*ABD*//Büyükelçiliği'ne satılması
sürecinde, Bilgi Edinme Kanunu'na göre satış protokolünü istedik,
‘ticari sır' diye vermediler. Bir üst kurula şikâyet ettik, onlardan da
bilgi edinemedik, hukuksal süreç başlattık. Yargı yoluyla bize
imzasız//mühürsüz bir protokol gönderdiler."/


*ÇALIŞMALAR SESSİZ SEDASIZ BAŞLADI*

*ABD*'nin Kavaklıdere semtindeki büyükelçilik binasına yönelik
saldırının ardından güvenlik gerekçesiyle arazi arayışına girişilmişti.
Çukurambar'daki bölgede yeni binanın inşası sessiz sedasız sürüyor.


*AOÇ* arazileri amacı dışında kullanılamaz

Atatürk'ün vasiyeti ve şartlı bağışı ile Atatürk Orman Çiftliği'nin her
bir metrekaresinin değerli olduğunu kaydeden Mimarlar Odası Ankara
Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan /*"AOÇ arazileri amacı dışında
kullanılamaz ve ABD elçiliği de yapılamaz. Atatürk emperyalizme karşı
tam bağımsızlık mücadelesi verdi. Onun halkına emanet ettiği AOÇ
arazisini bir metrekaresinin bile ABD elçiliğine verilmesi kabul
edilemez. Dava açmak için süreci takip ediyoruz"*/ dedi.

*http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/ataturkun-emanetini-abdye-sattilar-1971691/*

 

a45UyF587661-170816165150 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/16  21:46 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Ey nimet sahibi olan kimse, sukret.
Sukredene Tanri nimetini artirir.

Kutadgu BILIG

Muslumani dunyevilestirmek, ona yapilacak cok buyuk bir zulumdur.
Cunku dunyevilesmek, yavas yavas sinsice farkinda olmadan kufre ve ebedi
felakete goturur.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.

Sevki Yilmaz dan Gundemi Alt Ust Edecek Iddia: HDP ERMENILERIN OCUNU
ALMAK ICIN KURULDU

Turkiye Buyuk Millet Meclisi (TBMM) 20 nci doneminde milletvekilligi
yapmis olan Sevki Yilmaz, Cekmekoy Belediyesi tarafindan duzenlenen
soylesiye katildi.
Cekmekoy Belediyesi Nikah Sarayi nda yapilan soylesiye Cekmekoy Belediye
Baskani Ahmet Poyraz in yani sira cok sayida kisi katildi.
Halklarin Demokratik Partisi nin (HDP) Kurtlerin temsilcisi olmadigini
ifade eden Yilmaz,
Ermenilerin bizden oc almak icin kurulmus bir partidir HDP. Onun Kurt
davasi ile bir ilgisi yoktur.
Ben Musluman Kurt kardeslerimi tanirim Kurt kardesim bebek oldurmez,
Kurt kardesim kadini daga cikarmaz, Kurt kardesim kafa ezmez. Musluman
Kurt, gencler is bulsun diye kurulan fabrikalari ve okullari yakmaz.
Bunlar Kurt kardeslerimden intikam aliyorlar. Cunku Musluman Kurt,
Istiklal Savasi nda ve Canakkale Savasi nda Turklerin yaninda yer
aldilar diye konustu.(Gazetevan)

http://www.ulushaber.org/sevki-yilmazdan-gundemi-alt-ust-edecek-iddia-oc-almak-icin.html


Grup eposta komutlari ve adresleri  :   
Gruba mesaj 

(GugukluhayaT) MUSTAFA K. ERDEMOL : YAHU O RUM’DU

2017-08-16 Başlik Oraj Poyraz at Openmail




  *MUSTAFA* K.*ERDEMOL : *YAHU O RUM’DU


/*"Ölürüm Türkiyem"*/ şarkısının bir Kürt müzik grubundan alındığına
ilişkin iddiadan yola çıkarak yazdığım geçen haftaki yazımda Türk
milliyetçilerinin kendilerine ait orijinal hiçbir şeyleri olmadığını
anlatırken, Ülkücülerin marşı haline gelmiş Çırpınırdı Karadeniz
türküsünün bestecisinin bir Ermeni, büyük Türk kahramanı (!)
Malkoçoğlu’nun bir Rum genci, taziye törenlerinde helva ikramının da
Türkiye Müslümanlarının sonradan benimsediği bir Ermeni adeti olduğunu
yazdığım için bir kesim tarafından topa tutuldum. Küfürler, tehditler,
gırla.

Bestecisi bir Ermeni midir, değil midir, diyelim ki tartışma konusudur,
ama Çırpınırdı Karadeniz’in aslında bir Ermeni halk şarkısı olduğu
kesindir. Bunu sadece ben iddia etmiyorum. Bunu bir dönem*MHP* Genel
Başkan Yardımcılığı da yapmış olan Şevket Bülent Yahnici de söylüyor.
Yahnici /*"Biz Türkler Çırpınırdı Karadeniz’i Kemança adlı Ermeni Halk
şarkısı üzerine monte ettik"*/ diyor. Mesele bitmiştir.

Ülkücüler Malkoçoğlu’nu gerçekten Cüneyt Arkın’ın beyazperdede
canlandırdığı bir tip sanıyorlar galiba. Elde kılıç, /*"kafir"*/
düşmanları alt eden, onların birbirinden güzel kadınlarını da (hiç
çirkin kafir kadın yoktur bu arada o filmlerde) yatağa atan bir
Malkoçoğlu var akıllarında belli ki. Oysa Osmanlı’da bir Malkoçoğlu
elbette var ama Türk falan değildir o. Büyük tarihçimiz Halil İnalcık’ın
da kitaplarında belirttiği gibi (dileyen en azından Emine Çaykara’nın
/*"Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık Kitabı"*/ adlı nehir söyleşisini
bulup okuyabilir, İş Bankası Kültür Yayınları’ndan) bir Rum’dur
Malkoçoğlu. Ama düşman falan değil tabii. Osmanlı’nın emrinde, onun için
çalışan bir Osmanlı Rumu.

Yani bununla övüneceği yerde, /*"Malkoçoğlu’na nasıl Rum dersin"*/ diye
küfür ediyor bana adam. Ben, milliyetçimiz/ırkçımız bile başka
kültürlere çok şey borçlu anlamında veriyorum bu örnekleri oysa. Biri
/*"helva Arapça, Ermenilerle ne ilgisi var"*/ diye yazmış örneğin. Sanki
ben helvayı icat eden Ermeniler demişim gibi. Helvayı kimin icat
ettiğini bilmem ben. Araplar da, Türkler de, Kürtler de, Ermeniler de,
uzaylılar da keşfetmiş olabilir. Ben, cenaze için taziyeye gelenlere
helva ikram etmenin bir Ermeni adeti olduğunu, özellikle Türkiye
Müslümanlarının bunu Ermenilerden görüp öğrendiğini söylüyorum. Ne var
bunda? Halklar arasında bu tür kültürel alışverişler olmaz mı? Bunlar
olmamış gibi yapıp bu topraklarda her şey /*"bize ait"*/miş gibi
davranmanın gülünçlüğünü anlatmaktır muradım.

/*"Bize ait hiç mi bir şey yok, Atatürk’ü hangi millet çıkardı?"*/
diyenlere ise söyleyecek lafım yok elbette. Geçiyorum bunu. İddiam hep
şu oldu: Kültürel açıdan çeşitlilik arz eden bizim gibi ülkelerde
milliyetçilik yapmak zordur. O kadar zengin bir kültüre sahibiz ki bunun
tadını çıkarmak yerine tek bir millet adına üstünlük iddiasıyla ortaya
çıkmak ortak yaşama kültürümüze darbe vurur. Milliyetçi neyle
milliyetçilik yapacak bu ülkede kaldı ki? Milliyetçiliği Tekinalp’ten mi
öğrenecek? Yani Mois Kohen’den. Ya da Türkçülüğün Esasları’nı yazmış
olan Polonya asıllı Konstantin Borcezski paşadan mı? Biliyorsunuz Nazım
Hikmet’imizin büyükdedesidir. Annesi Kürt Ziya Gökalp’ten mi yoksa?

Bu ülkede milliyetçilik yapmak bu nedenle zor. Bu nedenle de
/*"orijinal"*/ bir görüş yakalayabilmiş değil Türk milliyetçileri. Bunu
da ilk söyleyen ben değilim. Kendisini sağcı muhafazakar olarak
adlandıran A. Tarık Çelenk bu konulara kafa yoran biri. Oturmuş sağın
önde gelenleriyle söyleşiler yapmış,*600 sayfayı* aşkın bir kitap
çıkarmış ortaya: /*"Türk Sağının Düşünce Atlası"*/. Kitapta hiçbir
komplekse kapılmadan, son derece samimi olarak milliyetçi kesimin neden
ilerleyemediği, çağı neden yakalayamadığı, neden entelektüel ya da
münevver yetiştiremediği sorgulanıyor. Çağın neden gerisinde kalındığı,
bazı sorulara neden yanıt verilemediği ele alınıyor. Tavsiye ederim.

Kahramanlarından biri Rum çıkıyorsa, şarkın, türkün Ermeni’den
alınmışsa, askerde talimini Kürtlerden adapte /*"Edle Yemman"*/la
yapıyorsan, mutfağında Arap’ın Humus’u, musakkası varsa bundan ala
zenginlik mi olur? Bunların toplamı harika bir yurttur. Tadını çıkarsana.

Koy cd’sini, - eğer hala varsa pikabına plağını-, o muhteşem sesiyle
Ayten Alpman’dan /*"Havasına suyuna taşına toprağına/ Bin can feda bir
tek dostuma/ Her köşesi cennetim, ezilir yanar içim/Bir başkadır benim
memleketim/ sözlerinin yer aldığı "*/Memleketim" şarkısını. Dinle bir
güzelce. Kendine gel.

Memleketin için söylenen bu şarkının bestesi de bir Yahudi şarkısından
alınmadır. Kimse de bir şey söylemiyor işte.

Keyiflen.

 

a45UyF587661-170816183132 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/16  21:46 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Ders alinmis basarisizlik basari demektir.

MALCOMB S.
FORBES

EN AM - 111 ...Allah dilemedikce inanmazlardi...
EN AM - 125 Allah kimi dogru yola 

(GugukluhayaT) ENVER AYSEVER : KILIÇDAROĞLU TUTUKLANIR MI SORUSUNA YANIT!

2017-08-16 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net
 




  *ENVER AYSEVER : *KILIÇDAROĞLU TUTUKLANIR MI SORUSUNA YANIT!


Siyasetin mertçe, açıktan ve karşılıklı saygı ile yapılacağını
sanmayacak kadar deneyimliyim. Parti kurma girişiminde bulunan Meral
Akşener’in, /*"Bavulum hazır başıma her şey gelebilir"*/ demesi,
sanıldığından öte*OHAL* koşulları olduğunu açık ortaya koyuyor. Son
günlerde havuzcular açıktan Kılıçdaroğlu’nu tehdit ediyor. Bu ne anlama
geliyor peki? Basit akıl yürütmeyle şu denebilir, olmaz denilen her şey
oldu, demek ki Kılıçdaroğlu da tutuklanabilir. Esas sorun bu mu?

*AKP* ilk günden bu yana ustaca bir taktik uyguladı. Atacağı her tuhaf
adım için önden birini ortaya attı, gelen tepkiler doğrultusunda zamanı
ayarladı ve er ya da geç kafasında olanı hayata geçirdi. Açık konuşmak
gerek, dünya görüşü doğrultusunda davrandı*AKP*. Din sosu bol,
milliyetçi dili keskin, kapitalizme uygun fırsatçı bir siyasal
iktidardan söz ediyoruz.*AKP*’nin siyasal kıvraklığını beceri diye
yutturdular topluma. Tıpkı kurnazlığı akıllılık zannetmek gibi bir
yanılgıdır bu. Fırsatçılık, ayak oyunu yapmak, fır dönmek bir yetenek ya
da övgüye değer özellik değildir. /*"Amaca giderken her yol mubahtır"*/
anlayışı, etik zafiyet demektir. Bunu başarıyla uygulayan geçici iktidar
elde etse de, kendini ve toplumu felakete sürükler.

İddia o ki /*"Adalet Yürüyüşü"*/ Kılıçdaroğlu’nun kendini korumak için
ön almasıydı.*AKP* Genel Başkanı*RTE*’ye sorarsanız, eğer o izin vermese
böyle bir yürüyüş yapılamazmış. Daha da ileri götürdü ve ekledi*RTE*,
şimdi de bir yerlerde toplanacaklarmış, tahammül etmesek, yapamazsınız,
türü bir şey dedi. Ardından ekledi; /*"İçerdeki zatla, arasındaki bağ
açığa çıkarsa şaşırmayın!"*/ İçerdeki zat kim? Berberoğlu, isnat edilen
suç ne? Devletin gizli bilgilerini açığa çıkarmak, muhbirlik… Bir tür
vatana ihanet… Cezası ne? Ömür boyu hapis… Söz edilen konuya dikkat
edin, her biri koca iddialar ve toplumun en hassas olduğu konular…

En büyük endişem, /*"Adalet Yürüyüşü"*/ ardından eski tas eski hamam
günlerine dönülüp, toplumun gazının alınmasıyla yetinilecek olunmasıydı.
Soluk almakta iyice zorlanan halk için meramını anlayan ve anlatan bir
muhalefetin varlığı önemliydi. Şimdi bir kurultay yapılacak, buradan
uyarayım, böyle giderse bu toplantının tek konusu /*"Kılıçdaroğlu için
Adalet"*/ olabilir! Kişisel kariyer planı, vaziyeti idare etme
anlayışıyla gidilecek yol yoktur. Önerin nedir, diyene yanıtım açık…

Salı toplantılarını her hafta ayrı bir ilde ve halkın katılımıyla yapmak
mümkündür. Her ilden kendi örgütüyle adalet kurultayı toplamasını
sağlamak ve buraya emekçilerin katılımıyla toplumsal muhalefeti görünür
kılmak mümkündür. Havuz medyasının iddialarını tek tek, ekran önünde,
meydanlarda çürütmek mümknüdür. /*"Kontrollü darbe"*/türü söylemleri
havada bırakmadan, gerekçesini, verileri ortaya koyarak halkı
aydınlatmak mümkündür.*YSK* başta olmak üzere,*OHAL* koşullarında doğan
hukuki, toplumsal meseleleri tanımadığını söylemek ve toplumsal
muhalefeti genişletmek mümkündür. Bunu ilk adımı*16 Nisan*’ı
unutturmamaktı. En önemlisi de İlhan Kesici gibi sade suya tirit,
yeteneksiz ve karşılığı olmayan isimlerin ortalığa saçılması yerine,
hemen Kılıçdaroğlu’nun çıkıp /*"Ben adayım ve seçimi aldıktan sonra
hemen parlamenter demokrasiye geri döneceğim"*/ diye meydan okuması
mümkündür.

*AKP*gözü karartmış vaziyette, bana sorarsanız Kılıçdaroğlu’nu
tutuklamayı deneyecektir. Bunun için basın üzerinden hazırlığı
tamamladı. Mesele, eğer böyle bir hamle gelirse toplumun ne tür tepki
vereceğidir.*CHP*’de birileri ellerini ovuşturup, yeni genel başkan mı
arar, yoksa Kılıçdaroğlu’nun arkasında mı durur bilemem. Ama bu sınav
büyüktür…*RTE* /*"cumhuriyet"*/ sözcüğünü sosyal medya hesaplarından
sildi. /*"Türkiye Başkanı"*/ olmak için kolları sıvadı. Diyeceğim,
/*"yoldaşlık"*/ sıradan bir sözcük değildir. Bu günler yoldaşını doğru
seçmek gerekir! Bence adalet kurultayında tartışılması gereken tek ve
biricik konu budur!

 

a45UyF587661-170816183650 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/16  21:46 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Deha yalnizca uzun sabir ve calismadir.

FLAUBERT BUFFON

Kim konusuyor?
ZARIYAT 50.o halde Allah a kosun.
Cunku ben, size o nun katindan (gelmis) acik bir uyariciyim.
ZARIYAT 51.Allah ile beraber baska bir tanri edinmeyin.
Zira ben size o nun tarafindan (gelmis) acik bir uyariciyim.
SURA 10.ayriliga dustugunuz herhangi bir seyde hukum vermek, Allah a
mahsustur.
Iste, bu Allah, benim rabbimdir.
O na dayandim ve o na yonelirim.
TEVBE 30.yahudiler, uzeyr Allah in ogludur, dediler.
Hiristiyanlar da, mesih (isa) Allah in ogludur dediler.
Bu onlarin agizlariyla geveledikleri sozlerdir.(sozlerini) daha once
kafir olmus kimselerin sozlerine benzetiyorlar.
Allah onlari kahretsin!
Nasil da (haktan batila) donduruluyorlar!
EN AM 114.Allah dan baska bir 

(GugukluhayaT) MURAT MURATOĞLU : BABAYİĞİT 1.6 SLX

2017-08-16 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net




MURAT MURATOĞLU : BABAYİĞİT*1.6 SLX*

*16 Ağustos 2017*

Türkiye yine kısıtlı kaynağını heba edecek bir projede son imzayı atmaya
hazırlanıyor; Yerli otomobil! Bu saatten sonra ne yazarsak yazalım,
nasıl anlatmaya çalışırsak çalışalım bu projeden vaz geçilemez. Gurur
yaptılar bir kere…

Nasıl yapmasınlar? Her seçim öncesi /*"yapıyoruz"*/ reklamlarıyla ile
kendilerini bağladılar. Afişlerini dört bir yana astılar. Yıllar geçti
ortada anteni yok!

* * *

Sonunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü; /*"Yerli otomobil
için babayiğit bulundu"*/ müjdesini verdi.

Bundan altı gün önce de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin*16
yıldır* değişmeyen Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu aynı müjdeyi vermişti;
/*"Babayiğit bulundu, görüşüyoruz!"*/

Bildiğim kadarıyla Başkan'ın kendi şirketi de otomotiv sektöründe
faaliyet gösteriyordu, niye babayiğit olmadı? İyi ki de olmadı.
Kendisi*17 bin *liralık milletvekili maaşını az bulmuştu, kim bilir
ürettiği otoları kaça satacaktı?

* * *

Şöyle anlatayım; Bu yerli otomobil işi en az Kanal İstanbul kadar
gereksiz bir proje… Bu işin sonunda çok büyük zararlar edileceği aşikâr.

Rusya, Çin ve Hindistan da otomobil üretmeyi denedi. Devlet sübvanse
etti. Dünya pazarlarında hiçbir başarı sağlayamadılar.

Çin ve Hindistan kendi*1.5* milyarlık pazarlarına kapandılar. Bizim o
kadar büyük bir nüfusumuz da, onlardan daha ucuza üretecek halimiz de yok!

* * *

Belli ki dış pazar kapalı… İçeriye bakalım… Güzel kardeşim Türkiye'de
satılan her*100 otomobilden 64*'ü ithal ediliyor. Bu yıl ilk altı ayda
sadece*144 bin *Türkiye'de üretilen araç satıldı. Hepsi yeni üretilmesi
planlanan yerli otomobil olsa bile yetmez! Bu zararın altından kalkılamaz.

Sahi kaç modelde üretim yapılması düşünülüyor? Fabrikayı kurduktan sonra
her model için de bir*milyar *doları gözden çıkarman gerekecek.
Babayiğit'in var mı öyle bir parası yoksa bizim vergiler mi gidecek
ekmek arası?

* * *

Nitekim yerli otomobil değil, yerli marka otomobil demek istiyorlar.
Yoksa çıkıp, ben*yüzde *yüzünü Türkiye'de üreteceğim diye bir iddiaları
olamaz.

Dünyada hazır üretilmişleri varken, sadece bir parça için gidip de
fabrika kurmak kadar mantıksız bir yaklaşım düşünülemez. O kadar da
değildir!

Yerli otomobil gazıyla harcanan enerji ve paraya yazık olacak.

* * *

Ülkeye para mı kazandırmak istiyorsun? Otomotiv ihracatında*1 kiloda 20
dolar *kazanılırken,*100 gramlık* mikroçiple*1000 dolar *kazanılıyor.

Akıllı ol geleceğe odaklan değil mi ama? Bırak otomobilin kendisini,
elektrikli otomobilin pilini yap sen. Dünya senden alsın.

Ya da organik hoşaf fabrikası kur, dünyayı hoşafa doyur. Gazı alınmış
nohut da olur.

*http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/murat-muratoglu/babayigit-1-6-slx-1975153/*

 

a45UyF587661-170816163146 Oraj Poyraz At 0raj.p0y...@neomailbox.net
0raj.p0y...@neomailbox.net
2017/08/16  19:53 6  64  turanca...@googlegroups.com

 
-- 

Dogru bir fikrin anlasilmamasi, onu cagin disina degil, belki de ustune
cikarir.

Engin Gundogar

ISLAM SERIATINDA KADIN ERKEK ESITLIGI(!?)

Islam Seriati, kadina ustun yeri verdigi nden, kadin haklari ndan soz
edemez. Edemez cunku: Kur an indaki kadin la ilgili ayetler, hep kadinin
zararina, kadini kucultucu dogrultudadir. Ornek:

- Bakara Suresinin 228. ayetinde: Erkeklerin, kadinlarin zararina,
onlardan ustunlugu (derece) vardir. deniyor.

- Kur an in Tanri si, hep eril sozcuklerle ( huvellahu... gibi)
anlatilir. Sozcukler, bu Tanri nin erkekligi ni anlatir niteliktedir.
Onun icin de erkek lerin ustun ve kadin larin asagi (dahasi asagilik)
gorulmesi dogaldir.

- Erkek lerin derece lerinin, kadinlarin zararina olacak bicimde ustun
oldugunu anlatan ayet le ne demek istendigine iliskin tefsir lerin,
fikih larin yazdiklari, gercegi carpici bicimde sergiler:

Ornegin Fahruddin Razi soyle der: Erkeklerin derece ustunlukleri.
Erkeklerin kadinlara karsi bircok ustunlukleri vardir:

Birincisi: Erkek, akil yonunden ustundur.

Ikincisi: Diyette (oldurme olayindaki kurtulmalikta) erkegin ustunlugu
vardir (Kadin icin odenecek diyet, erkek icin odenecek diyetin yarisi
kadardir.).

Ucuncusu: Miras konularinda erkegin ustunlugu vardir.

Dorduncusu: Devlet baskani ve kadi (yargic) olmaya elverislilikte ve
taniklikta erkegin ustunlugu vardir.

Besincisi: Erkek, kadinin (karisinin) ustune evlenebilir, cariye
alabilirken, kadinin boyle bir hakki yoktur. Kocasinin ustune evlenemez,
kocanin cariye alip kullanmasi turunden kole alip kullanamaz.

Altincisi: Kocanin mirastaki payi, kadinin mirastaki payindan coktur.

Yedincisi: Koca, karisini bosayabilir, bosadiktan sonra da donus
yapabilir. Kocasinin bu eylemi, kadin istemese de gerceklesir. Kadinsa,
kocasini bosayamaz. Bosandiktan sonra da, donus yapamaz...

Sekizincisi: Ganimette, erkegin payi, kadinin payindan coktur. Erkegin
kadina karsi ustunlugu boylece ortaya cikinca, kadin, erkegin elinde

(GugukluhayaT) 'REFERANDUMA DAİR TÜM İŞLEMLER İPTAL OLABİLİR'

2017-08-16 Başlik Oraj Poyraz at Openmail
 




  'REFERANDUMA DAİR TÜM İŞLEMLER İPTAL OLABİLİR'

16.08.2017

*AİHM*'e yaptığı başvuruya dair konuşan Eski*CHP* Konya Milletvekili
Avukat Atilla Kart, /*"Mahkemenin kararı sonuçları geçersiz kılabilir"*/
dedi.

Kart, seçimlerde yaşanan usulsüzlüklere ilişkin Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi *(AİHM*) başvuruda bulunurken, konuyla ilgili gelişmeleri
Sözcü yazarı Saygı Öztürk köşesine taşıdı.

Öztürk, /*"Mahkeme, 'hak ihlali var' derse Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın, AKP Genel Başkanlığı, bu sıfatla tesis ettiği tüm işlemler
sona erecek, HSK'nın tesis ettiği tüm işlemler de 'yok' hükmünde
olacak"*/ ifadelerini kullandı.

Öztürk'ün yazısının ilgili bölümü şöyle:

/"Başvurunun esası iki temel gerekçeye dayandırıldı. *
*/

/*1*- Adalete erişimin engellenmesi, *
*/

/*2*- Etkili başvuru yolları hakkının kısıtlanması…/

/Bu iki ihlal Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin *(AİHS*)*6/1* ve*13*.
Maddesi'nin ihlali anlamına geliyor.*21 Haziran 2017 tarihinde* yapılan
başvurudan sonra Atilla Kart'a yapılan tebliğlere göre*'Ön İnceleme'*
ve*'Raportör Yargıç'* aşamaları geçildi. Dosya, mahkeme aşamasına
intikal ettirildi./

/Başvuru dava olarak kabul edildi. Bundan sonra davanın esasına girilip
yargılama yapılacak. Davanın ne kadar süreceği tamamen*AİHM*'in
takvimine bağlı…/

/Dava esastan kabul edildiği takdirde ne olur? Bu takdirde Türkiye'de
adalete erişimin engellendiği yani*YSK*'nın idari işlemini,
Danıştay*10*. Dairesi'nin, İdari Dava Daireleri Kurulu'nun *"Benim bu
işlemi yargısal olarak yetkim yoktur"* diyerek incelemeden kaçınması,
Anayasa Mahkemesi'nin de benzeri yönde kararlar vermesi masaya
yatırılacak. Karar, Kart'ın lehine sonuçlanırsa, vatandaşın adalete
erişemediği, adil yargılama hakkını, iç hukuk anlamında etkili başvuru
hakkını da kullanamadığı, başvuru yollarının işlemez hale geldiği,
mahkeme kararıyla hükme bağlanmış olacak."/

*'TÜRKİYE BU GÜNDEME HAZIR OLMALI*'

/"Bunun anlamı, hak ihlallerinin yarattığı sonuçların giderilmesi
zorunluluğudur. Bunu uygulayacak olan da ülkemizin anayasal
kurumlarıdır. Atilla Kart bu konuda şunları söylüyor:/

/'Ama tecrübelerimizden biliyoruz ki hükümet, bu yöndeki muhtemel yargı
kararını savsaklamak, sürüncemede bırakmak konusunda bir çaba içine
girecektir. İşte bu noktada bir taraftan Avrupa Birliği ve Avrupa
Konseyi mekanizmaları devreye girecek, bir taraftan da Türkiye'de
siyaset, kamuoyu konuyu tartışacaktır. Türkiye bu gündeme hazır
olmalıdır. Önemli olan Türkiye'nin barışına ve demokrasisine,
bütünlüğüne sahip çıkarak bu süreçleri hukuk ve siyaset yoluyla
aşmaktır. Bu yöndeki muhtemel gelişmeleri şimdiden siyaset kurumunun ve
kamuoyunun bilgi ve takdirlerine sunmak gereğini duyduğum için bu
gelişmeleri ilk kez sizinle paylaştım.'/

*_/Mahkeme, 'hak ihlali var' derse. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın,/_*

  *

AKP Genel Başkanlığı, bu sıfatla tesis ettiği tüm işlemler sona erecek,

  *

HSK'nın tesis ettiği tüm işlemler de 'yok' hükmünde olacak.

/Kart, başvurusuna*CHP*'nin, İstanbul Barosu'nun*YSK* başkan ve üyeleri
hakkında yapmış olduğu suç duyurularını da dayanak olarak aldı.*AİHM*
kararıyla Türkiye yakın bir gelecekte farklı bir gündeme oturursa buna
şaşırmayalım."/

*http://www.birgun.net/haber-detay/referanduma-dair-tum-islemler-iptal-olabilir-175078.html*

 

a45UyF587661-170816162000 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/16  19:53 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

A mari usque ad mare
Bir denizden diger denize
(Kanada nin resmi mottosu)

Latince Atasozleri

Secde Suresinin 1.Ve 2.ayetleri de Risale-i Nur a isaret ediyorlarmis...
Ayetlerin anlamlari:
Hakim, Rahman ve Rahim olan Allah in indirisidir
Said-i Nursi ye gore; indirilis sozunun sayi degeri de, Risale-i Nur un
sayi degerine denk geliyor.
Ebced hesabiyla ve cifir yoluyla bu sonuc elde ediliyor.
O zaman, ayetlerin anlamlari su demek oluyor: Kur an-i Kerim ve Risale-i
Nur, Rahman ve Rahim olan Allah in bir indirisidir Onlar isterler ki,
Allah in Nur unu agizlariyla sondursunler.
Oysa inanmayanlar hoslanmasalar bile Allah nurunu tamamlayici ve
parlaticidir anlamindaki ayet de Risale-i Nur a isaret ediyormus...
Said-i Nursi ye gore, bir yabanci ulkenin somurgeler bakaninin, Kuran in
nurunu sondurmeye calismasina karsilik, kendisinin ortaya atildigina ve
o nur u parlattigina isaret ediliyor
Yani Said-i Nursi olmasaymis, o somurgeler bakani, Allah in Nur unu
sondurecekmis.
Iste o Nur, Hem Kur an-i Kerimdir, hem de Risale-i Nur dur
Risale-i Nur un 129 parcasi, Kur an dan uzanan elektrik telinin ucuna
takilan 129 elektrik lambasi gibidir
Nursi ye gore anlam soyle oluyor:
-Onlar isterler ki Allah in Nur u olan Kuran i ve Risale-i Nur u
agizlariyla sondursunler.
Oysa inanmayanlar hoslanmasalar bile, Allah gerek Kuran i ve gerek
Risale-i Nur u tamamlayici parlaticidir

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, 

(GugukluhayaT) GİZLİ HEDEF: CHP’NİN KAPATILMASI.

2017-08-16 Başlik Oraj POYRAZ At 0raj.p0y...@neomailbox.net


16-08-2017

Daha önce belirtmiştim.
AKP'nin daha doğrusu Recep Tayyip ERDOĞAN(RTE)'nın ilerlediği yol
çarpışma rotasıdır, sürdürülebilir bir yol değildir.
Bu gün için göz ardı etseniz yarın edemezsiniz, illa ki, yüzleşmek
zorunda kalırsınız.

Yapılmak istenen, yapılan ve açıkça ilan edilen devletin dönüştürülmesi,
ve bu arada da RTE başta olmak üzere AKP kodamanlarının, türedi
zenginlerinin kurtarılmasıdır.
Bu yolda ülke gerekirse iç savaş, komşularıyla savaş, bölgesel savaş da
dahil olmak üzere her türlü maceraya atılacaktır.

Buna hazırlık olmaz üzere ordu, emniyet ve devlet kadroları FETÖ ile
mücadele bahane edilerek boşalt doldur yöntemiyle AKP militanlarıyla
doldurulmuştur.
AKP partizanları yoğun şekilde silahlandırılmıştır.
Bu dönüşüm açıkça ilan edildiğinde direnecek olanlar, sokağa çıkmaya
yeltenecek olanlar kanlı şekilde karşılık bulacaktır.
Bütün köşeler tutulmuş, bütün planlar buna göre yapılmıştır.
Solcular, liberaller, demokratlar, tatlı su Müslümanları büyük bir
iyimserlikle olup bitenleri izlemektedir.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0y...@neomailbox.net
 / oraj.poy...@openmail.cc /
oraj_poy...@alpinaasia.com )
   L2fSIJNoA0xfSNxA 

 




  GİZLİ HEDEF:*CHP*’NİN KAPATILMASI.

  * ERDOĞAN’IN, AK PARTİ’NİN MURADI NE? <#mozTocId158251>
  * CHP İL BAŞKANLARININ TEPKİSİ <#mozTocId841714>
  * GİZLİ AJANDADA NE YAZIYOR? <#mozTocId805524>
  * CHP’NİN VERMESİ GEREKEN ASIL CEVAP <#mozTocId870873>

Partisinin*16*. Kuruluş yıldönümü kutlamasında yaptığı konuşmada Enis
Berberoğlu üzerinden*CHP* Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu düpedüz tehdit
etti...

*16.08.2017*

Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı*Erdoğan *sert bir şekilde faullü
topa girdi yine. Partisinin*16*. Kuruluş yıldönümü kutlamasında yaptığı
konuşmada Enis Berberoğlu üzerinden*CHP* Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu
düpedüz tehdit etti. Nasıl?.. Dedi ki, /*"Ana muhalefetin başındaki zat,
ülkesinin aleyhine işlediği bir suçtan dolayı halen cezaevinde bulunan
milletvekili ile ilgili konunun kendisine kadar ulaşmasından endişe
ettiği için şimdiden ön almaya, suyu bulandırmaya çalışıyor. Eğer
yakında, bu içeride olan zat ile alakalı Kılıçdaroğlu’nun bağlantısı
çıkarsa şaşmayın ha!"*/


*ERDOĞAN*’IN,*AK PARTİ*’NİN*MURADI NE*?

Berberoğlu’nun suçlu olduğuna kimse inanmıyor. Kamuoyu bir kumpasa
uğradığı kanaatinde… Bu ayrı bir konu… Peki Erdoğan’ın yandaş
yazarlardan devraldığı sözlerinin tercümesi ne? Şunu demek istiyor;
Berberoğlu’na söz konusu belgeleri Kılıçdaroğlu verdi. Arkası?.. Arkası
şu; Berberoğlu güya bunu açıklayacak! Berberoğlu konu hakkında
avukatları aracılığıyla net konuştu: Ortada suç yok, suçlu değilim,
dolayısıyla benden iftiracı da itirafçı da çıkmaz!

Erdoğan, bir yandan partisindeki metal yorgunluğunu aşmaya çalışırken
bir yandan da Adalet Yürüyüşüyle gündemi belirleyen*CHP*’yi bulandırmaya
çalışıyor ve yeniden gündemde ön almaya çalışıyor.

Ama hepsi bu mu? Değil…

Ak Parti’nin gizli ajandasında /*"CHP’yi kapatmak"*/ var. Geçtiğimiz*10
yılda* yandaş gazetecilerin, sözde fikir adamlarının yazdıklarına,
konuştuklarına bir bakarsak Ak Parti’nin bu konudaki zihin haritasını
görmek mümkün.

Mesele, sadece Kılıçdaroğlu değil… Mesele,*CHP*. Türkiye Cumhuriyeti’nin
bütün kurumları yerle yeksan olsa da Türk modernleşmesinin, Türk
devriminin garantisi olarak Mustafa Kemal Atatürk tarafından
kurulan*CHP* ayakta. Sorunları olsa da, istenen kıvamda olmasa da ayakta
ve önemli bir çıpa. O yüzden*CHP*’nin tasfiyesi gizli ajandanın önemli
bir sayfasını oluşturuyor. Buna güçleri yeter mi? Yetmez, yetmeyecek ama
iktidar fırsatını bulup, iklimini oluşturup denemek istiyor.


*CHP İL BAŞKANLARININ TEPKİSİ*

İşte bu yüzden bugün*81 ilde CHP* il başkanları eş zamanlı olarak
düzenledikleri basın toplantılarıyla Erdoğan’a sert bir şekilde cevap
verdiler. İzmir’deki basın toplantısında*CHP* İzmir İl Başkanı Asuman
Ali Güven, /*"Tüm Türkiye gibi bizler de AKP genel başkanı Erdoğan’ı
şaşkınlıkla takip ediyoruz. Sayın Erdoğan’ın 20 Temmuz sivil darbesiyle
ülkeyi içine sürüklediği kaos ortamında kendi dengesinin de iyice
bozulduğunu görüyoruz"*/ diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülke'de Anayasayı hiçe saydılar, demokrasiyi rafa kaldırdılar, adaleti
yok ettiler, Hukuku kendilerine oyuncak yaptılar, kendilerine muhalif
olan kim varsa yok etmeye çabaladılar. Şimdi de önlerindeki tek ve en
güçlü engel olarak gördükleri,*CHP*’yi ve Genel Başkanımızı hedef aldılar.

*AKP*'nin Genel Başkanını bir kez daha uyarıyoruz, gittiğin yol, yol
değil. Eğer*CHP* olmasaydı, bir zamanlar kol kola yürüdüğün, devletin
tüm istihbaratını, tüm yetkilerini ellerinle verdiğin*FETÖ*, bugün
emellerine ulaşmış olacaktı. İyi ki, gerçekleri gören, cumhuriyetine
sıkı sıkıya bağlı, demokrasiden ve adaletten vazgeçmeyen, halkı için
çalışan ve halkına inanan bir*CHP* var. İyi ki,*CHP*'nin başında
tehditlere boyun eğmeyen, doğru bildiğini söylemekten korkmayan, diktaya
ve 

(GugukluhayaT) YILMAZ ÖZDİL: AKP BİNLERCE YILLIK PARTİYMİŞ İYİ Mİ…

2017-08-16 Başlik Oraj Poyraz at Openmail
 




  *YILMAZ ÖZDİL*: AKP BİNLERCE YILLIK PARTİYMİŞ İYİ Mİ…



Asrın liderimiz bi gün durup dururken*40 sene* geriye gitti.

*

/*"Aahh benim milletim aah, bu milletin 70'li 80'li yıllarını heba etmiş
Demirel denilen o zat, gelmiş kaç yaşına, ayakta duramıyor, hâlâ çete
kardeşliği yapıyor, çetelere kefil oluyor, gençler siz yetişmediniz o
günlere, aahh aah, ne dolaplar dönüyor, ne kirli tezgahlar var"*/ dedi.

*

Baktı ki alkışlıyorlar, bi*40 sene* daha geriye gitti.

*

/*"Bunların genel başkanı Führer'e özenip Hitlervari bıyıklarıyla
kendisine milli şef dedirtmişti, bunların valileri il başkanı gibiydi,
biz bunların cemaziyelevvellerini biliriz, gençler siz yetişmediniz o
günlere, ekmeği karneyle alıyorduk, tüp yoktu, şimdi ne oldu da bunların
hepsi biraraya geldi, edep yahu, karanlık ittifaklar var, kirli
tezgahlar var, aah aah, benim milletimden neler gizleniyor"*/ dedi.

*

Sonra bi*10 sene* daha geriye gitti.

*

/*"Camileri ahır yaptılar, bunlar cumhuriyet bayramında vals yaptılar,
insanımızı istiskal ettiler, cumhuriyet adına milleti taciz ettiler,
bakın raflarda kafatasları var, kafatası ölçmüşler, bizim dinimizde
bunun yeri olabilir mi, gençlerimiz bilmez, işte vesika burada,
reisicumhur Mustafa Kemal, altında imzası var, insani midir, vicdani
midir"*/ dedi.

*

Sonra bi*100 sene* geriye gitti.

*

/*"Bunların zihniyeti boğaz köprüsüne karşıyken, merhum Abdülmecid
dedemiz proje çiziyordu, gençlerimize o günleri anlatmıyorlar,
Marmaray'ın mimari çizgilerini dedemiz Abdülmecid çizdi"*/ dedi.

*

Sonra bi*300 sene* geriye gitti.

*

/*"Kanuni 30 sene ata bindi, ecdadımızın at sırtında gittiği her yere
biz de gideriz, bunlar ecdadımızı televizyon ekranındaki Muhteşem Yüzyıl
belgeselindeki gibi tanıyor, bizim öyle bir ecdadımız yok, biz öyle
Sultan Süleyman tanımadık, kusura bakmasınlar, bu milletin değerleriyle
oynamaya kimsenin hakkı yok"*/ dedi.

*

Sonra bi*20 sene* daha geriye gitti.

*

/*"Amerika'yı Kolomb keşfetmedi, Müslümanlar keşfetti, Kolomb gemisiyle
Amerika kıtasına geldiğinde Küba'da cami gördü"*/ dedi.

*

(Biz alışığız böyle şeylere ama, Castro duyunca öldü maalesef.)

*

Sonra bi*40 sene* daha geriye gitti.

*

/*"Bizanslı hanımlar Fatih Sultan Mehmet'i karşılarken, başımızda
kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz
demişlerdir, biz buyuz, hayaldi gerçek oldu, kalkınma budur"*/ dedi.

*

Sonra bi*400 sene* daha geriye gitti.

*

/*"Bunlar haşhaşi, gençlerimiz o günleri bilmez, haşhaşiler denilen gözü
dönmüş gizli örgütün Büyük Selçuklu Devleti'ni nasıl esir almaya
çalıştığını, düşmanlarla nasıl işbirliğine gittiğini, asırlar önce
millet olarak yaşadık, gördük"*/ dedi.

*

Cumhuriyet bitmiş, Osmanlı bitmiş, Selçuklu'ya gelmişti.

Dün itibariyle, komple fişi çekti.

*

/*"Ak Parti davası binlerce yıllık geçmişe sahiptir, Ak Parti binlerce
yıldır kesintisiz devam eden devlet silsilesinin adıdır"*/ dedi!

*

Aah aah, gençler siz yetişmediniz o günlere…

Ak Şemşettin sadece Şemsettin'di, Akp kurucusu olunca Ak Şemşettin oldu.

Rahmetli Sezar imam hatipliydi.

Brütüs fetocuydu.

Babil'in asma bahçelerinde topçu kışlası vardı, İnönü yıktırdı.

Piramitleri Toki dikti.

Benim başörtülü bacım Kleopatra'yı üniversiteye sokmamışlardı.

Urartular ilçeydi be… Akp döneminde büyükşehir yapıldı.

Sümerleri Akp özelleştirdi.

Vikinglere gemicikleri Akp aldı.

Parayı ilk Lidyalılar buldu ama, ayakkabı kutusuna koymayı ilk bunlar buldu.

Müteahhit Cengiz girmesin diye Çinliler Çin Seddi'ni yaptı.

Asrın liderimizin talimatıyla ilk yerli ve milli ampulü Edison icat etti.

Hazreti İsa, Akp'den milletvekili yapılmayınca, gitti Hıristiyan
demokrat partiye katıldı.

Ateşi Akp buldu.

Aah aah, boğaz köprüsüne karşı çıkanlar ateşin bulunmasına da karşı
çıkmıştı.

Taş devrinden cilalı taş devrine*16 nisan *referandumuyla geçtik.

Göbeklitepe, adı üstünde, göbeğini kaşıyan adamdan geliyor.

*

Aah aah, gençler siz yetişmediniz o günlere…

Dinozorlar cehape zihniyetiydi.

Homo sapiens Akp'liydi.

 

a45UyF587661-170816153833 Oraj Poyraz oraj.poy...@openmail.cc
2017/08/16  17:53 6  64  turanca...@googlegroups.com

 

Putlarin, Kabenin istedigi:
Kolelik;
Canlarin, ezanin diledigi:
Kolelik;
Mihrapti, kiliseydi, tespihti, salipti, Nedir hepsinin ozledigi?
Kolelik.

Omer Hayyam

Kahrolasi insan ne nankordur (inkarcidir) (ABESE 80/17)
O size istediginiz her seyden verdi.
ALLAH in ni metlerini sayacak olsaniz sayamazsiniz.
Dogrusu insan zalim ve keffardir (nankordur) (IBRAHIM14/34)

Dusmanlarin butun calismasi, baris esaslarinin kararlastirilacagi su
siralarda memleketimizi disarida ve iceride gucsuz bir durumda birakarak
istedikleri her seyi kabul ettirmeyi amacliyordu.
Gelecege yonelik cikarlarini, cesitli baskilarla butun dis ulkeleri
aleyhimize cevirmekte goren bazi kurulus ve unsurlar ise, tarafimiza
yoneltilen bu akimi temelinden yikmak ve butun